• Sonuç bulunamadı

Hatay’da göç yönetiminde merkezi idare krize yönelik altyapı eksiklikleri ve sorunların çözümünde İl AFAD, İl Yabancılar Şube Müdürlüğü ile ilgili bakanlıklar üzerinde yetki paylaşımı ve dağılımı söz konusu olmuş, ardından Göç İdaresinin

taşra teşkilatlanmalarındaki yetki devriyle İl Göç İdaresi Müdürlüğü de yeni bir kurumsal kimlik kazanmış bir kamusal kurum olarak devreye girmiştir.

Sahadaki çalışmalarda krizin yönetilmesinde farklı aktörler farklı düzeylerde girişimlerde bulunmaktadır. Bu çabalar bazen kurumsal aidiyet üzerinden gelişirken bazen de finansman gibi durumlarda çeşitli aktörlerin bir araya geldiği ve bir koordinasyon üzerinde çalışmalarını yürüttükleri görülmektedir.

Hatay’da kamu kurum ve kuruluşların krizin ilk dönemlerine oranla önemli mesafeler kat etmiş oldukları açıktır. Bu açıdan özellikle kurumsallaşma, yeni tedbirlerin geliştirilmesi ve çeşitli aktörlerle yeterli düzeyde olmasa da işbirliği çalışmaları önem arz etmektedir. Ancak kriz yönetiminde farklı katmanlardaki faaliyetlerde tek başına ve tek bir aktör olarak inisiyatif almanın olumsuz sonuçları da olmaktadır.

Hatay’da belediyelerin ise göçe dair hususlarda genel olarak inisiyatif almadıkları ve bunun da bilinçli bir tavır olarak geliştirildiği görülmüştür. Buna karşın belediyeler ve çeşitli kurum ve kuruluşların yöneticilerinin bireysel yaklaşımları da göçün istenmeyen sorunlarının çözümünde rol almamalarına katkı sunmaktadır. Daoudov, Türkiye’de yerel yönetimlerin yabancıların uyumu noktasında yeterince aktif olmadıklarını ancak kamu kurumlarınca göç ve uyum politikalarının ulusal düzeyde dahi yeni yeni geliştiği göz önüne alındığında yerel yönetimlerin genel olarak devre dışı kalmalarının gayet doğal olduğunu vurgulamaktadır (2015: 47). Nitekim Hatay Büyükşehir Belediyesinin de 30 Mart 2014’teki Mahalli İdareler seçimleriyle kurulmuş yeni bir yapılanma olması, kendisinden doğal olarak büyük roller alabilmesine engel teşkil etmektedir.

Hatay’da sivil toplum örgütleri arasında özellikle yerel STK’lar, kamu kurum ve kuruluşlarından daha fazla destek ihtiyacı hissetmektedir. Nitekim ulusal ve uluslararası kuruluşların çeşitli aracı mekanizmalarla kamu kurum ve kuruluşlarına sığınmacılara yönelik projelerde kendilerine birtakım imkanların sağlanmasından faydalanabilmektedir. Bu aracı mekanizmaları, bireysel yakınlık, siyasal yakınlık, bürokraside gönüllüleri ve üyeleri bulunan organizasyonlar, hükümetler arası küresel kurumların ofisleri vs. olarak sıralamak mümkündür.

Hatay’da bazı ilgili aktörlerin vizyon ve misyon farklılıklarının işbirliği ağının oluşturulmasındaki rolünü olumsuz bir biçimde etkilediği ifade edilebilir. Bu nedenle kurumsal beklentiler veya hedefler arasındaki ayrışma ilgili aktörler arasındaki göç yönetişimini zorlaştırmaktadır.

Hatay’da göç politikalarının yürütülmesinde ilgili aktörlerin pozisyonlarının sığınmacılara yönelik işbirliği ağının oluşturulmasında önemli birer etkiye sahip oldukları görülmüştür. Bu açıdan, ‘’hak’’, ‘’inanç’’, ‘’kanuni’’ vs. temellendirmeler içerisindeki aktörlerin göç sorunlarına bakışları yönetişim çabalarını etkilemiştir.

İl düzeyinde yetkili kamusal aktör ve onun koordinasyonu altında çalışan kuruluşların gizlilik anlayışları, güçlü bir işbirliği ağını zorlaştırdığı görülmüştür. Bu açıdan kamusal aktör ya da aktörlerin bürokratik teamülleri, kurumsal gizlilik anlayışları ile örgüt içi hiyerarşi durumları hükümet dışı konumundaki tüm aktörlerle olan yönetişim pratiklerini güçleştirmiştir.

Yerel yönetimler boyutunda belediyelerin yasal durumları ile belediye başkanlarının göç yönetiminde işbirliği çabalarına katkıları bireysel inisiyatiflerle değişkenlik göstermektir. Aynı durum Hatay’da kaymakamlıklar hakkındaki örneklerde de görüldüğü üzere kamusal aktörler de dahil bütün ilgili aktörler açısından da geçerli bir husus olarak karşımıza çıkmıştır.

Hatay’da genel olarak çok aktörlü ve çok katmanlı göç yönetişimine örnek faaliyetler görülse de yeterli düzeyde olduğu söylenemez. Bu açıdan kamusal aktörlerin sivil toplum örgütlerini teşvik edici ve daha destekleyici tavır geliştirmesi gerekmektedir. Ayrıca kamusal aktörler tek yönlü yönetim anlayışının uygulamadaki sorunlarını görerek çeşitli aktörleri sahadaki faaliyetlere katabilme yolunda koordinatör bir liderlik üstlenebilmelidir.

BEŞİNCİ BÖLÜM

GAZİANTEP İLİ ÖRNEĞİNDE GÖÇ POLİTİKASININ YÖNETİŞİMİ

5.1. Gaziantep’te Suriyeli Sığınmacılar ve Göç Yönetişiminde Aktörler Türkiye’de Suriyeli sığınmacıların önemli oranda ve sayıda bulundukları illerden birisi de Gaziantep’tir. Bu durum sahadaki faaliyetlerin daha anlaşılır görülebilmesinde önemli bir örneklem fırsatı sunmaktadır. Üstelik coğrafi konumu itibariyle muhtemel göç dalgalarında il düzeyinde izlenen çeşitli politikalar göçün yönetim boyutu ile göç ağına yönelik oldukça sayıdaki veriyi de sunma imkanı sağlamaktadır.

Gaziantep’te AFAD’ın 29.04.2015 tarihli verilerine göre 50.929’u kamplarda olmak üzere toplamda 300.272 kayıtlı Suriyeli bulunmaktadır. Bununla birlikte Suriye’deki iç savaşın etkilediği bir çatışma bölgesi daha olan Irak’tan da Gaziantep’e sığınan ve çoğunluğu Türkmen olan Iraklı sığınmacıların toplam sayısı ise 11.069’dur.

Şekil 3.3. Gaziantep’te 1 Ocak 2016 itibariyle Geçici Barınma Merkezlerinde Geçici Koruma Altına Alınan Suriyeliler

Grafikte sayıları verilen çadırlar farklı aktörlerce temin edilmiştir. Örneğin AFAD’ın 29.04.2015 tarihli verilerine göre; İslahiye-1 Çadırkenti’nde 15 m²’lik barınma çadırlarından yazlık 200 adet çadır UNHCR tarafından temin edilmişken, Nizip Çadırkenti’nde ise Suudi Arabistan Devleti’nce karşılanan 36 m²’lik 340 adet kışlık çadır, 4 mescid çadırı, 17 okul çadırı, 2 TÖMER kurs çadırı, 8 depo çadırı, 7 diğer tür çadırı ve Halk Eğitim Kursları için 1 prefabrik vardır. Buna karşın bu kamplar ve diğer kamplardaki çadırların önemli bir kısmı da Kızılay tarafından getirilmiştir

Gaziantep’teki göç krizi yönetiminin en yetkili aktörünün kamu kurum ve kuruluşları açısından kim olduğu sorusuna İl Afet ve Acil Durum Müdürü Ahmet Taşkesen şu yanıtı vermiştir: ‘’İlimizdeki Suriyeli misafirlerin tüm ihtiyaçları

AFAD’ın koordinasyonunda; İçişleri, Dışişleri, Sağlık, Maliye, Milli Eğitim, Aile ve Sosyal Politikalar, Gıda, Tarım ve Hayvancılık, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlıkları, Genelkurmay Başkanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ve Kızılay ile ortak çalışma ile yürütülmektedir.’’ (22.05.2015).

Kamu kurum ve kuruluşlarının göç krizinin yönetiminde önemi büyüktür. Zira Gaziantep’te çokça dile getirilen Suriye kökenli bazı oluşumların buradaki yerli insanları da istismar edebildikleri ifade edilmektedir. Nitekim bir STK temsilcisi şöyle demiştir: ‘’Bir gün bana kendini yakından tanıdığım birisi gelip ben cihatçılara

katılmak üzere Suriye’ye gideceğim dedi. Ben de kendisine bundan vazgeçmesi için dil döktüm ama nafile. Onları buradan oraya taşıyan yapılanmalar var, bunlara güvenlik güçlerinin önlem alması gerekir.’’ (14.05.2015). Dolayısıyla kamu kurum

ve kuruluşlarının insani yardım ve temel hakların giderilmesi kadar güvenlik konularında da işbirliğini gerektirecek çok başlıklı konuları mevcuttur.

5.1.1. Kamu Kurum ve Kuruluşları

İl Göç İdaresi ile Yabancılar Şube Müdürlüğü arasında 18 Mayıs 2015 tarihinde Türkiye genelinde tamamlanan devir işleminden önceki süreç zarfında bu kurumlarla İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğünün işbirliği ya da iletişim ağı konusunda İl Afet ve Acil Durum Müdürü Ahmet Taşkesen şöyle demiştir: ‘’İlimizde

Müdürlüğü personelleri ile İl Göç İdaresi personelleri ortak olarak kayıt işlemleri yapmaktaydı.’’ (22.05.2015).

Gaziantep’te kamu kurum ve kuruluşlarının önemli çalışma alanlarından birini eğitim oluşturmaktadır. Nitekim Gaziantep İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Vasıf Munis’in verdiği bilgilere göre; Gaziantep’te ‘’Geçici Eğitim Merkezleri’’ kapsamında, Karkamış ilçesinde 1 adet, İslahiye ilçesinde 3 adet, Şehitkamil ilçesinde 9 adet, Şahinbey ilçesinde 13 adet, Nizip ilçesinde 9 adet, Oğuzeli ilçesinde 1 adet ve Nurdağı ilçesinde 1 adet okul bulunmaktadır. Bunlardan İslahiye, Karkamış, Oğuzeli, Nurdağı ve Nizip ilçesindeki okulların tamamı ilçe milli eğitim müdürlüklerinin çabaları ile kurulmuştur. Buna karşın Şehitkamil ve Şahinbey ilçelerinde milli eğitim müdürlüklerinin yanı sıra sivil toplum örgütleri ve yerel yönetimlerce kurulan geçici eğitim merkezleri bulunmaktadır. Diğer taraftan, Nizip ilçesinde 6 adet, Şehitkamil ilçesinde 2 adet ve Şahinbey ilçesinde de 2 adet olmak üzere toplamda 10 adet geçici eğitim merkezinin kuruluşunda ilçe müftülüklerinin de yer almış olduğu gözlemlenmiştir (20.05.2015).

Kamu hizmetleri ile ilgili bilgilendirme bağlamındaki hususlar açısından ise Gaziantep’te büyük ölçüde Hatay ve Kilis’te de olduğu gibi kamu kurum ve kuruluşları dil alanındaki problemlere karşı Arapça web tabanlı kendi sayfalarını oluşturmadıklarından bu kurumlarla ilgili bilgi alabilmek Suriyeli sığınmacılar açısından oldukça zahmetli hale gelebilmektedir. Buna karşılık bu sahadaki eksiklikler STK’ların girişimleri ve yer yer ilgili devlet aktörlerinin de desteğiyle giderilmeye çalışılmaktadır. Örneğin Gaziantep’teki en önemli devlet dışı organizasyonların başında gelen SGDD/ASAM, sadece diş sağlığıyla ilgili ayrıntılı ve renkli broşür hazırlayarak kuruluşlarına gelen Suriyeli göçmenlere bu broşürleri dağıtmaktadırlar. Yine Avrupa Birliği ve UNICEF destekli ve de AFAD işbirliği ile Suriyeli çocukların eğitim süreçlerine dönük bir bilgilendirme broşürünün ASAM tarafından Gaziantep’teki ofislerinde dağıtıldığı görülmüştür. Ayrıca 23-29 Aralık 2013 tarihlerinde ‘’Haydi Çocuklar Aşıya’’ başlıklı Türkçe ve Arapça bilgilendirme broşürleri Gaziantep’te UNICEF ve Sağlık Bakanlığı işbirliği ile dağıtılarak Suriyeli çocuklara yönelik sağlık tedbirleri geliştirilerek uygulamaya konulmuştur.

Gaziantep’te göç krizinin beraberinde getirdiği sorunlara belli noktalarda yoğunlaşan ve küresel ölçekte mali destek kanallarına sahip kuruluşların önem arz ettiğini vurgulamak gerekmektedir. Bunlardan birisi de Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği’dir (SGDD/ASAM). Örneğin göç krizinin boyutlarını yakından takip eden SGDD/ASAM’in sosyal çalışmacı olarak görev yapan personeli Erdal Çolak şöyle demiştir: ‘’ABD kuruluşu olan IMC’nin finansmanı ile aylık kullanım

miktarı 80 lira olan kartların dağıtımını bazı muhtarlarında yardımıyla dağıtmaya çalıştık. Ancak talep o kadar fazlaydı ki bu ofisimizi 3-4 gün kapatmak durumunda kaldık, çünkü izdihamlar ve tartışmalar çıkıyordu.’’ (12.05.2015). Aynı zamanda

kaymakamlık bünyesinde yer alan sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarının yapmaya çalıştıkları ayni yardımlar konusunda pek çok STK da benzeri çalışmaları yürütmektedir.

Gaziantep’te sığınmacılara yönelik sosyal yardım problemlerine gelindiğinde, kaymakamlıklar bünyesinde yer alan sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları özellikle Suriyelilere ayni ve nakdi yardımlarda bulunmaktadır. Örneğin Şahinbey Kaymakamlığı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) binasına gittiğimizde Suriye kökenli çok sayıda insan sıra beklemekteydi. SYDV’nin 2012- 2014 arası yayınlanan faaliyet raporuna göre; çoğunluğu Suriyeli göçmenlerden oluşan kimselere özellikle kış aylarında çok sayıda battaniye, gıda paketi, kışlık çocuk, kadın ve erkek giyim ürünleri yardımında bulunulmuştur. Bununla birlikte 2012 yılında 313 kişiye 160.850.00 tl, 2013 yılında 339 kişiye 166.150.00 tl ve 2014 yılında ise 61 kişiye 20.000.00 tl nakdi yardım yapılmıştır. Bütün bunlara ek olarak doğrudan bilgi alma imkanı bulduğumuz Şahinbey Kaymakamlığı SYDV Sosyal İnceleme Görevlisi Rüstem Dalkılıç ise 01.01.2014-14.05.2015 tarihlerini kapsayan 2 adet faaliyet raporu niteliğinde özet veri çalışması vermiştir. Buna göre; çoğu Suriyeli göçmen olmak üzere Şahinbey ilçe sınırları içerisinde bir şekilde gelip yerleşen kimselerden bu tarihler arasında 72 kişiye 27.800.00 tl nakdi, 12.855 kişiye ise 3.002.961.00 tl ayni yardım yapılmıştır (14.05.2015).

Diğer taraftan Gaziantep açısından güvenliğe dair konuların coğrafi konumu itibariyle ayrı bir önemde değerlendirilmesi gerektiği kuşkusuz ifade edilmektedir. Buna karşın sınır görevlilerinin bazen yasal talimatlara uymadıkları ya da yeterli

bilgiye sahip olmadıklarından yanlış kararlar verdikleri ileri sürülmektedir. Bu konuda Uluslararası Af Örgütü’nün Temmuz 2014’te Gaziantep’te gerçekleştirdiği mülakatlardan da hareketle Suriye’den gelen ve Türkiye’den sığınma talep eden Filistinlilerin yanlarında geçerli bir pasaportlarının olması halinde bile Filistinlilerden vize talep ettikleri, çoğunluğunun kaçak yollarla giriş yaptıkları hatta Filistin ve Suriye uyrukları bulunan bir aileye, Suriye uyruklularının girebileceği ancak Filistin uyruklu olanların giremeyeceğinin söylendiği iddia edilmiştir. Ancak eğer iddialar doğru ise aynı rapora göre bu durum İçişleri Bakanlığının Mart 2012 tarihli genelgesine aykırıdır. Bu genelgeye göre Suriye’den gelen Filistinlilerin Suriye vatandaşlarına sağlanan geçici koruma statüsünden faydalanabilecekleri ve vizeye de gerek olmadığı ifade edilmektedir (Amnesty International, 2014a: 13, 20).

Gaziantep’teki Nizip Çadırkenti ve Kilis’teki Öncüpınar Konteynerkentinde yapılan bir inceleme sonuçlarına göre, kayıt sisteminin merkezileşmediği, bir mültecinin kamptan ayrılıp ayrılmadığının ya da bir kamptan başka bir kampa gidip gitmediği hususunda bazı sıkıntıların olduğu ifade edilmiş, hatta bu durum sebebiyle bazı mültecilerin aynı anda birden fazla kampa kayıtlı oluşu, AFAD, Türk Kızılay’ı ve Dünya Gıda Programı (WFP) tarafından sağlanan yardım hizmetlerinden de birden fazla kez yaralanabilmelerine neden olabilmiştir. Bu açıdan kayıt işleminin hem yardımların yönetilebilmesi hem de mültecilerin korunabilmesi için önemli bir unsur olduğu göz ardı edilmemelidir (Dinçer vd., 2013: 19). Ancak bu tür sıkıntıların birkaç yıllık bir zaman dilimi sonrasında büyük ölçüde giderilmiş olduğu da ifade edilmektedir.

Öte taraftan göç yönetişimi networkünde en başta yer alan kamu kurum ve kuruluşları arasındaki etkileşim ve etkin iletişim düzeyine bir örnek olarak Gaziantep Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdür Yardımcısı Yücel Alpaslan’ın şu sözleri verilebilir: ‘’(Kamplarda ve kamp dışında) yürütülen çalışmalar AFAD’la işbirliği

içerisinde yürütülüyor olup, her ay çalışmalar hakkında AFAD’la faaliyet raporu paylaşımı yapılmaktadır.’’ (09.06.2015).

Gaziantep’te Suriyelilerce kahvehanelerden kuyumcu dükkanlarına kadar neredeyse her alanda açılan dükkanların varlığı dikkatlerden kaçmamaktadır. Bu dükkanlar için doğrudan vergi muafiyetinin olmamasına karşın yerel vergi

dairelerinin ve denetim görevlilerinin Suriyeli işverenlere oldukça müsamahakar davrandıkları ifade edilmekte ve Lordoğlu şu bilgiyi aktarmaktadır: ‘’Maliye

Bakanlığı Gelirler Genel Müdürlüğü’nün vergi dairelerine gönderdiği 26 Ağustos 2013 tarihli ve 80391 sayılı yazılı emirde Suriye uyruklu vergi mükelleflerinin geçici kimlik belgelerinin yeterli olacağı, bunun dışında ikamet izni belgesinin istenmesine gerek olmadığı, bu belgenin yalnızca şirket kuracak Suriye uyruklulardan bilahare getirilmek kaydı ile alınacağı ifade edilmiştir.’’ (2016: 70).

Öte yandan Türkiye’nin pek çok yerinde benzerleri görülmüş olan Suriyeli sığınmacılara yönelik provokatif saldırı girişimleri Gaziantep’te de vuku bulmuş ve ilgili mahalde yaşayan Suriyeliler kolluk kuvvetleri gözetiminde tahliye edilmiştir. Örneğin Temmuz 2014’te Merkez’deki Karayılan Mahallesi’nde mahalleli gençlerle tartışmaya giren Suriyelilere yönelik olarak linç girişimi olmuş ve polis müdahalesi ile Suriyeliler kaldıkları ev ve işyerlerindeki eşyaları ile birlikte tahliye edilmişlerdir. Bu tür sorunların ilk birkaç yıl içerisinde daha çok yoğunlaşmış olduğunu dikkatten kaçırmamak gerekir. Nitekim süreç içerisinde kamu spotları gibi kamuoyu oluşturma araçları yeterince kullanılmadığından bireysel ve kitlesel tepkiler ortaya çıkmıştır. Örneğin olaydaki mahalle muhtarı rahatsızlıklarını sıralayarak Suriyelilerin kamplara gönderilerek uzaklaştırılmalarını talep etmiştir (Akdeniz, 2014: 119).

5.1.2. Yerel ve Ulusal Sivil Toplum Örgütleri

Gaziantep’te diğer illerde olduğu üzere çeşitli alanlarda STK’ların önemli proje ve çalışmalarda bizzat önemli roller aldıkları veya üstlendikleri görülmektedir. Bunlardan birisi de eğitim sahasında açıkça görülmektedir. Örneğin Gaziantep’te sivil toplum örgütleri, ilgili milli eğitim müdürlükleri ile gerçekleştirilmiş olan protokoller çerçevesinde 11 adet okulun bütün ihtiyaçlarının giderilmesinde rol almaktadır. Bu 11 adet geçici eğitim merkezinde ise toplamda 216 öğretmen ve 4250 öğrenci bulunmaktadır (20.05.2015).

Diğer yandan Suriye menşeili çok sayıda Suriyeli derneğin Hatay ve Kilis’e nazaran Gaziantep’te yer aldığı da göze çarpmaktadır. Bu hususta İl Afet ve Acil Durum Müdürü Ahmet Taşkesen şu bilgiyi vermiştir: ‘’İlimizde Suriye menşeili

Suriyeli STK’ların ne derece etkinlik gösterebildikleri de ayrı bir muamma göstermektedir. Nitekim bu STK’lardan birkaç tanesinin adreslerine gittiğimizde kimseyi bulamadığımız gibi, bu adreslerin yanındaki bürolardan öğrendiğimiz kadarıyla nadiren gelip gittikleri dile getirilmektedir. Yine bu derneklerden bazılarının yerel bazı STK’lara kuruluşlarında yardımcı olmalarını talep ettiklerinden bahsedilmektedir. Bunlardan bir örnek olarak kendisiyle sözlü mülakat yapılan Gaziantep Anadolu Gençlik Derneği İl Başkanı Fatih Evyapan şunları söylemiştir:

‘’Bir Suriyeli grup biz Gaziantep’te bir dernek kuracağız bize yer tahsisi vs. gibi konularda yardımcı olun dediler. Biz de kendilerine bizim bu büroyla aynı büyüklükte bir yer gösterdik, bu sefer olmaz buradan daha büyük olacak yetmez bize dediler. Ben de peki daha büyük yerin kirasını nasıl karşılayacaksınız dedim, onlar da bize dışarıdan gelen bol miktarda bir mali kaynağımız var dediler. Özellikle bunların en önemli finansman kaynakları Suudi Arabistan ve Katar. Tabii bazılarının kaynağını sorduğumuz da net cevap vermemekteydiler. Bu tür insanlardan pek çoğu bize geldi. Araziyi iyi bildiğimiz için bizleri kullanmak istiyorlar. Mesela bir Suriyelinin yardım isteğini vakfa işe alarak karşıladık ama güvendiğimiz birileri aracılığıyla bu kişinin Esed’in adamı olduğunu söylediler, biz de kendisiyle yolumuzu ayırmak durumunda kaldık.’’ (14.05.2015).

Başlarda Suriyelilere yönelik doğrudan yapılan toplu ve ortaklaşa yardımların Hatay ve Kilis’te de olduğu gibi Gaziantep’te de zamanla azaldığını görmek mümkündür. Yine bir benzeri Antakya’da görülen STK’ların bir araya gelerek oluşturdukları bir çatı Gaziantep’te de kurulmuş ve ismi GÖNÜL-KUR olan bu birlik daha sonra dağılmıştır. Cansuyu Derneği’nden bir gönüllü şöyle demektedir:

‘’Örneğin Cansuyu Derneği’ne gelen bazı yardımların dağıtımında biz yeterli değilsek Verenel Derneği, İHH gibi ulusal çaptaki bazı derneklerin buradaki ofisleri aracılığıyla bu yardımları onlara teslim edip onlar aracılığıyla ulaştırılmasını sağlıyorduk. Ancak zamanla bu durum ortadan kalktı.’’ (15.05.2015). Ayrıca bir

STK temsilcisi Suriye’ye gönderilen insani yardım tırlarının 50 kadarının yanlış adrese gittiğini söylemektedir (15.05.2015).

Gaziantep’te çok sayıda yerel STK bulunmaktadır. Bunlardan biri olan Bülbülzade Eğitim ve Dayanışma Vakfı Vakfının amacı, Gaziantep ilinde yardıma ve

eğitime muhtaç olan ailelerin ihtiyaçlarını karşılamaktır. Yapılan gerekli incelemelerden sonra ailenin ihtiyaç derecesi belirlenip ona göre yardım çeşidini belirlemektedirler. Ayrıca giyecek, gıda yardımları, ev eşyası ve kömür yardımı yapılmakta ve dil kursu verilmektedir. Dernek, başvuranlarına, Arapça, İngilizce ve Türkçe dillerinde hizmet vermektedir.

5.1.3. Yerel Yönetimler

Gaziantep’te yerel yönetimlerin çalışmanın bütünlüğü içerisinde oldukça önemli örnekleri barındırdığını öncelikle vurgulamak gerekmektedir. Bu açıdan yerel yönetimlerin göçün yönetişimindeki konumlarına dair önemli noktalar üzerinde durulacaktır.

Gaziantep’te yerel yönetimler ilgili milli eğitim müdürlükleri ile gerçekleştirilmiş olan protokoller çerçevesinde 3 adet okulun bütün ihtiyaçlarının giderilmesinde rol almaktadır. Bu okulların ikisini üstlenen Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’nin çalışma sahasında 38 öğretmen ve 1131 öğrenci yer alırken, Şahinbey ilçesinin üstlendiği 1 adet okulda 13 öğretmen ve 165 öğrenci yer almaktadır (20.05.2015).

Gaziantep Büyükşehir Belediyesi yetkililerinden Tuğçe Leyla Maraş, Suriyelilere dönük çalışmaları konusunda şu bilgiyi vermektedir: ‘’Büyükşehir

Belediyemiz bugüne kadar Suriyeli misafirlerimize yönelik hizmetlerin tamamını kendi imkanlarıyla sağlamıştır.’’ (01.06.2015). Dolayısıyla Gaziantep Büyükşehir

Belediyesi Suriyelilere yönelik çalışmalarında kendi finansman kaynaklarıyla bir takım etkinliklere girişmiştir.

Gaziantep Büyükşehir Belediyesi özellikle eğitim, sağlık ve gıda sahasında inisiyatifler almıştır. Bu doğrultuda eğitim hizmetleri çerçevesinde büyükşehir belediyesi bünyesinde 2 adet ‘’Suriyeli Misafirler Bilgi ve Eğitim Merkezi’’ bulunmaktadır. Ekim 2012 - Aralık 2013 tarihleri arasında 1400 Suriyeli çocuk eğitim görmüş, 478 yetişkin Suriyeliye Türkçe dil dersleri verilmiş, 1870 kişi ise ebru, mozaik vb. kurslardan faydalandırılıp tiyatro, gezi vb. etkinliklere katılımları sağlanmıştır. Yine büyükşehir belediyesi imkanları ile 2015-2015 Eğitim-Öğretim yılında 687’si kız ve 613’ü erkek olmak üzere toplamda 1.300 Suriyeli öğrenci