• Sonuç bulunamadı

Çalışmada ilk olarak 15–16.yy’larda Đstanbul sivil mimarisine doğrudan etkisi olması beklenen iki konut geleneğinin Fetih öncesi izleri sürülmeye çalışılmıştır. Bizans sivil mimarisinin tek tip bir Bizans Evi yerine aynı dönemlerde farklı konut türlerini kapsayan bir yapısı olduğu sonucu üzerinde durulmuştur. Ancak geç Bizans döneminde baskın bir biçimde kullanıldığı düşünülen "Mistra Evi"nin Osmanlılar’ın karşılaştıkları kâfirî binaların büyük çoğunluğunu oluşturduğu düşünülmektedir. Osmanlı yazılı kaynaklarından kâfirî yapıların plan tiplerine ilişkin veriler elde edilemese de, Batılı ve Osmanlı görsel kaynaklardan böyle bir Bizans evinin varlığı seçilebilmektedir.

Osmanlı-Türk evinin Fetih öncesi birikimine ilişkin üzerinde durulan tartışmanın ise bu evin baskın unsurunun belirlenmesi üzerinden yürütüldüğü görülmüştür. Çeşitli Türk evi kuramcıları, bu ev geleneğinin ana unsuru üzerinde tartışmışlardır. Genelde beliren ana akımlar odanın ya da sofanın belirleyici olma iddiaları arasındadır. Bu da 'yönelten' bir mekân olarak, uzunlamasına bir sofa olan hayat ile merkeziyete vurgu potansiyeli olan "oda ve köşk" kavramlarının çatışması şeklinde sadeleştirilebilen bir süreçtir.

Çalışmanın üçüncü bölümünde 15–16.yy sivil mimarisine dolaylı katkıları olacak 'bağlam' girdileri üzerinde durulmuştur. Bilinçli ve planlı bir imar ve iskân siyaseti izlediği görülen Fatih'in sivil mimariyi etkileyecek bir etmen olması söz konusudur. Latifî'nin 16.yy’ın orasında "Ve içinde enva'ı hirfet ve yetmiş iki millet temekkün ve tavattun edib..." diyerek çok renkliliğini vurguladığı imparatorluk başkentinin; Latin işgali, kentin tarihi habitatına sahip olmayan Palaiologos yönetimi ve büyük bir kuşatma ve yıkımdan çıktığını göz önünde bulundurmak gerekecektir. Sivil mimari böylesi 'bağlamsal' etmenlerden herhalde en çok etkilenecek uygulamalardan biridir. Dördüncü bölümde ise yönelim, daha sonra geri dönülmek üzere tüm girdiler köprülenerek devrin doğrudan kaynaklarına olmuştur. Konu elverdiğince analitik bir süreçle vakfiyeler üzerinden istatistik değerler elde edilmiş, sivil mimarlık birimlerine ilişkin ipuçları aranmıştır. Kaynaklar birbirini doğruladığı ölçüde elde edilen verilerin güvenilirliği artmaktadır.

Beşinci bölümde, dönemin sivil mimarlığına dönem için geçerli olduğu düşünülen, ‘bütüncül bir tercih - beğeni mekanizması’nın doğal bir sonucu olarak yaklaşılmıştır.

Buna göre mevcut alt yapı ve strüktürle zıtlık oluşturan gurfe gibi bir yapının dönemin özgün mimari öğesi olarak ön plana çıkması oldukça ‘beklenen’ bir durum olarak yorumlanmıştır.

Osmanlı-Türk evinin evrimi düşünülürse, çalışmanın yapıldığı dönemin ayırt edici özelliği olarak gurfe kavramının belirginleştiği görülür. Üzerinde çokça durulmuş olan vakfiyelerdeki rastlanma oranları özetle ele alınırsa gurfenin Fetih’le beraber yoğun bir şekilde kullanılan bir iskân birimi olduğu görülmüştür. Bu ani ve yoğun kullanımın sebeplerinden birinin merkezi iskân ve imar hareketlerinin sivil mimarlık üretimine doğrudan etkisi olduğu düşünülmektedir. Konu bu bağlamda ele alınırsa Topkapı Sarayı’ndaki konut faaliyetleri doğal olarak konuya ilişkin ipuçları verebilir. Necipoğlu (2007), Tursun Bey ve Angiolello’ya dayanarak Fatih’in Osmanlı, Đran- Karaman ve Bizans tarzında sarayları olduğunu belirtmiştir. Bunlardan “Đran- Karaman” tarzındaki Çinili Köşk günümüze ulaşan tek yapıdır. Burada ilginç olan Fatih’in evrensel imparatorluk kavramını konutlarla ifade etmek istemesidir. Eğer planlı imar ve iskân faaliyetlerinin sivil mimariye yansıması hakkında ipuçları olduğu üzere dönemin bir gerçeği ise ortaya çıkan sonucun gurfe gibi bir yapı olması hiç şaşırtıcı değildir. Zira tüm basitliğine rağmen bu birim hem dört yöne bakmasıyla, hem yukarıda olmasıyla hem de çalışmada incelendiği gibi dini-manevi anlamlar taşıyan bir kelimeye sahip olmasıyla (cennet köşkleri) Fatih devrinin evrensel hâkimiyete öykünen yapısıyla koşuttur. Esin’in (2008) Uygur kalıkları gibi Orta Asya’lı, merkezi planı öngören ve üzerine rahatlıkla evren tasviri yakıştırılabilecek, yükseltilmiş köşkler üzerine kurguladığı merkezi sofalı Osmanlı Evi kuramının gurfe kavramıyla uyum içinde olduğu düşünülebilir (Şekil 6.1). 2.2 bölümünde ele alınan Osmanlı-Türk evi kuramları düşünüldüğünde Arel, Esin ve Küçükerman’ın savladıkları kuramların gurfe kavramıyla örtüştüğü görülmektedir. Ayrıca gurfe, Osmanlı mimarlığı için genel geçer bir kabul olarak ileri sürülebilecek kolay-uygulanabilirlik, yararcılık gibi kavramların asırlardır gerileyen ve nihayet kuşatma ve yıkıma uğrayan bir kentin ihyasındaki tezahürüdür.

Şekil 6.1 : Đki katlı bir “kalık” tasviri, Uygur (Esin, 2008).

Dönemin plan şemasına ilişkin genel geçer bir şema çıkartmak mümkün olmamıştır. Ancak çalışmada tartışıldığı gibi ters T planlı ve merkezi planlı köşklerin varlığına ilişkin kuvvetli ipuçları mevcuttur. Bunun yanında yazılı ve görsel kaynaklarda yakalanan “sofa” niteliklerine göre, sıradan konutlarda da T planın baskın olduğu düşünülebilir. Ancak bu durumun birden çok odanın bütüncül bir tasarım anlayışı ile ele alınması durumunda yatay dolaşım sorununun nasıl çözüleceği sorusuna cevap aranırken ortaya çıktığı unutulmamalıdır. Yoksa dönem için tek katlı, avlu içerisinde belki de serbest bir şekilde dağılmış ve tamamen kapalı, kendi başına “hane” olan odalar düşünmek daha gerçekçi görünmektedir. Bu durumda kuyu, helâ, ahır, fırın gibi hizmet birimlerini içeren avluların aslında bir tür açık sofa gibi çalıştığı düşünülmelidir. Avlu içerisinde bağımsız iskân birimlerinin serbest bir şekilde dağılmış olması olasılığı, dönemin menzillerini açıklarken plan evrim şemalarının kısıtlayıcılığını ortadan kaldırabilir. Aslında böylesi bir yerleşim için avlu içerisindeki birimlerin sadece tek katlı olmasına da lüzum yoktur, zira vakfiyelerde sadece “bir üst bir alt kat”tan oluşan birimlerin var olduğu sıkça görülmüştür. Böylesi birimlerin de bağımsız tek katlı haneler gibi yatay dolaşım sorunu olmayacaktır. ĐVTD’de geçen zullelerin de dış sofayı tanımlayan bir birim olmaktan çok avlu içersindeki hanelerin bahçeye açılan sundurmaları olarak yorumlamak daha olasıdır. Zira çalışmanın zulle kısmında örnekleri verildiği gibi tek bir hane ve

zulleden oluşan yapılar mevcuttur, bu durumda zullenin dış sofa’nın yatay dolaşım görevini görmediği anlaşılır. Hatta 18.yy Üsküdar’ını gösteren, Đbrahim Paşa suyolu haritalarında Ögel’in (2001) dış sofalı olarak tanımladığı konutlarda da ‘çok odalılık’ dolayısı ile bu “dış sofa”ların yatay dolaşım ödevi izlenememektedir.

Kuramcıların yatay dolaşım sorununu çözecek plan önerilerinin, dönem için uygulanabilir olacağı örnekler muhtemelen ĐVTD’de daha varlıklı vakfiyelerde görülen altlı üstlü “haneha-i müteaddide” şeklinde teşekkül eden menziller olmalıdır. Bu menziller bütüncül bir planlama ile daha yetkin inşa olanaklarıyla yapılmış olmalıdır. Bunların dışında avlu içindeki bağımsız “hane”lerin bütüncül bir tasarımla ele alınmamış olma ihtimali vardır. Yapı toplulukları üzerinde vâkıfın fiziki kontrolü avlu içerisinde yeni avlular oluşturmakla kontrol edilebilir. Yukarıda örneği sunulduğu gibi ĐVTD de bu tür değişimler ya da düzenlemeler izlenebilir. (”beyt-i süfli-i sağıyr müdebberesi Mihriban’a dilerse beyt-i mezburı muhavvata ile ifraz* eyliye ve dilerse hali üzere sakin ola”). Avlu içerisindeki serbest haneler şeklinde, avlunun bir tür ‘açık sofa’ olduğu konumlanmalar, Şekil 4.48’de izlenen kent dokusunun oluşma sebebini de açıklamaktadır.

Gurfe, araştırmanın konusu olan dönemden sonra varlığını sürdürmüş müdür? Sürdürmüş ise bu devamlılık beraberinde biçimsel ya da işlevsel değişikliklerle mi olmuştur? Bu soruların cevabı muhakkak 17.yy ve sonrasının yazılı ve görsel kaynaklarının araştırılmasıyla büyük ölçüde belirlenebilir. Ancak 15. ve 16.yy kaynakları da kendi içlerinde karşılaştırıldığında değişime dayalı yorumlar yapmak mümkün olmaktadır.

Sonraki devirlerde biçimsel bir yaklaşımla gurfenin ardılları aranırsa cihânnümâlarla ilişki kurmak mümkündür. Yukarıda hakkındaki farklı görüşlere değinilmiş olan cihânnümâ, yapıların üst katlarında yer alması ve altındaki yapı kütlesinin düşey sınırlarından geriye doğru çekilerek alt katına göre daha küçük bir alan tanımlaması ile gurfeye biçimsel olarak koşuttur. Gurfelerin daha geç yüzyıllarda cihânnümâ ismiyle anılmış olması ihtimal dâhilindedir. ĐVTD, FV ve RM’de karşılaşılmayan bu terim anlaşıldığı kadarıyla etkin bir 15–16.yy ifadesi değildir. Cihânnümâ’nın belirmeye ve kullanılmaya başladığı tarihlerin, dönemin araştırılması gurfenin cihânnümâ’ya evrilip evrilmediği hakkında fikir verebilir. 1874 tarihli “Müntahabât-ı

Lugat-ı Osmaniye”de cihânnümâ, bu çalışmada gurfenin dönemdaşı ve türevi olarak ele alınan balâhane’nin karşılıklarından biri olarak verilmiştir. Eğer Kuban’ın (1995) önerisi uyarınca cihânnümâ’lar batı etkisinin bir sonucu ise 17. ve erken 18.yy’larda cihânnümâ’larla sivil mimari de karşılaşılmaması beklenir. Biçimsel benzerliklerine rağmen gurfe ve cihânnümâ arasında belirli farklar da mevcuttur. Đlkin, cihânnümâ ile tanımlanan birimlerin hepsi kapalı dolayısı ile iskân edilebilir birimler değildir. Kimi zaman cihânnümâ, odadan ziyade bir balkon niteliğindedir. Oysa ĐVTD’de defalarca karşılaşılabilen vakfiye kayıtlarına göre gurfeler kesin olarak iskân edilen birimlerdir. Cihânnümâ, kelime anlamıyla da oda anlamına gelebilen gurfeden farklıdır* ve ‘manzarayı odaklı’ varoluş sebebi kelime anlamına da yansımıştır. Üst kat balkonu değil de manzara izlemenin dışında iskân amaçlarıyla yapılmış bir cihânnümâ’yı bile altında başka iskân birimleri olmadan düşünmek zordur. Oysa FV ve ĐVTD’de başka alt kat birimi olmaksızın gurfelerin yegâne iskân birimi olarak vakfedildikleri birçok örnekte izlenebilir. Böylesi örneklerden yola çıkarak gurfelerin alt kat birimleri olduğu akla gelmemelidir, zira alt katında iskân biriminin olmadığı ‘müstakil üst kat birimleri’nin varlığı ĐVTD’de izlenebilmektedir**.

‘Üst kat balkonu’ ya da taraçası olan cihânnümâların çalışma kapsamında karşılaşılan çardaklarla aynı işlevi gördüğü düşünülebilir. Çünkü ĐVTD’de geçen çardaklardan bazılarının (ĐVTD 582 numaralı vakfiye, “ahır üstü çardak”) ‘üst kat birimi’ olduğu kesindir ve bunların da tıpkı cihânnümâlar gibi iskân edilme zorunluluğu yoktur. Sonuç olarak 15–16.yy’lar için cihânnümânın öncülü olarak çardağı ele almak daha doğru olacaktır.

ĐVTD’ye bakıldığında fevkanî hanelerin rastlanma oranının artıp gurfelerin oranının düşmesi ve hem düşüşün hem artışın çok keskin olması, bu değişimlerin aynı süre zarfında olması gurfelerin fevkanîye dönüşmesi olarak okunmalıdır. ĐVTD’de karşılaşılan iki örnek (439 ve 1826 numaralı vakfiyeler) bu iddiayı kuvvetlendirir. Bu vakfiyelerin birimlerinin sayıldığı “asl- vakıf” kısmında gurfe olarak ifade edilen yapılar, birimlerin nasıl değerlendirileceğinin kaydedildiği “şart-ı vakıf” kısımlarında fevkanî ifadesi ile işaret edilmiştir. Böylesi bir eş anlamlı kullanım gurfelerin

* Cihân: f. Dünya, alem (DE) + -nüma: f. “Gösteren, bildiren” manalarıyla kelimelere katılır. (DE) ** ĐVTD 524. vakıfta bir üst kat biriminin altında “odunluk” olduğu kaydedilmiştir. Bunun dışında birçok örnekte “mahzen üzeri gurfe” görülür. Buradan hareketle 15-16.yy’lar için alt katın iskan dışı hizmet işlemleri için kullanılan örnekleri olduğu dolayısı ile müstakil üst kat iskân birimlerinin var olduğu ortaya konmuş olur.

fevkanîlere dönüştüğü bir ortam için doğaldır. Bu durum “Türk Evi” imgesinin en ayırt edici özelliklerinden olan çıkmalı üst katın 15. ve 16.yy’lar arasındaki oluşumu aşamasına işaret eder. Gurfenin “levhî” ve “tarh olunan” bir yapı olması yığma ya da tuğla/kerpiç dolgulu alt kat duvarı ile bir gerilim oluşturmasına neden olacaktır. “Türk Evi” imgesindeki alt kat üst kat geriliminin ve bu gerilimin oluşturduğu estetiğin de kâfirî binaların üzerine çatılan gurfelerle başlatıldığı, hiç değilse getirilen bir geleneğin yeni kentte böylelikle ilk uygulamasını bulduğu düşünülebilir. Ahşap strüktürün yaygın kullanımı, ‘çatma’ yapılar, kolaycı uygulamalar, hızlı çözümler üretme gibi özellikler göçebe bir kültürün doğasından getirebilecekleri arasındadır. Gurfe gibi yapıların arkasındaki uygulamaya dönük zihniyet 20.yy’da bile Anadolu’da göçebe bağlantılarının korunduğu yörelerde izlenebilmiştir. Şekil 6.2’de Toroslar’da bir handa yükseltilmiş ‘çatma’ bir yapı görülmektedir. Fotoğrafın yer aldığı 1908 tarihli özgün eserde (Sur les grandes routesde l’Asie Mineuere) bu tür yapıların çoğunlukla yayla evlerine de eklendiği belirtilmiştir (Fuchs, 1998).

Şekil 6.2 : Çatma yapı, Bulgar Dağı, Toroslar 1908 (Fuchs, 1998).

17.yy görsel kaynaklarında karşılaşmanın daha zor olduğu gurfenin, 18.yy ortalarına gelindiğinde yerini şahnişin türü ‘odadan küçük’ birimlerle değil olduğu gibi kütle olarak çıkma yapan fevkanîlere bıraktığı görülür (Şekil 6.4). Tasvir kalitesi oldukça

yüksek olan 1741 tarihli bir batılı görsel kaynak olan Rossini’nin çizimleri ile 1753 tarihli Đbrahim Paşa suyolu haritasındaki Üsküdar’a ilişkin ev tasvirleri birbirlerini olumlamaktadır (Şekil 6.3). Bu iki görsel kaynak ile çalışma kapsamında incelenmeye çalışılmış 15–16.yy konut tercihlerinin iki yüzyıl sonra 18.yy da aldığı, fevkanîlerin mutlak baskın olarak göründüğü, son hal betimlenmektedir. 16.yy’daki ‘gurfe – fevkanî dönüşümü’, Osmanlı-Türk evinin oluşumunu ve evrim sürecini anlamada yatay dolaşım ve sofa sorunlarını köprüleyerek, ‘oda’ temelli yeni bir yaklaşım imkânı sunmaktadır.

Şekil 6.3 : Üsküdar Đbrahim Paşa suyolu haritasında konut tasvirleri, 1753 (Çeçen, 1991b).

Şekil 6.4 : Đstanbul (Galata’dan Sarayburnu’na, Tophane’ye ve Kasımpaşa’ya bakış) Francesco Giovanni Rossini, 1741 (Curatola, 1993)

KAYNAKLAR

Ağır, A. 2001. Đstanbul'un Eski ''Venedik Ticaret Kolonisi''nin 'Osmanlı Ticaret Bölgesi'ne Dönüşümü, Doktora Tezi, ĐTÜ Fen Bil. Enst.

Amin, M.M., & Ibrahim, L.A. 1990 al-Mustalahat al-mi`mariyah fi-al-watha'iq al- Mamlukiyah (648-923 H./1250-1517 M.) = Architectural Terms in Mamluk Documents (623-913 A.H./1250-1517 A.D.). Cairo, 1990 Amraseys, N.N; Finkel C.F. 2006. Türkiye’de ve Komşu Bölgelerde Sismik

Etkinlikler; Bir Tarihsel Đnceleme, Tübitak Akademik Dizi, Ankara And, M. 2000. 40 Gün 40 Gece; Creative Yayıncılık, Đstanbul

Arel, A. 1982. Osmanlı konut geleneğinde tarihsel sorunlar, Đzmir: Ege Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Yayınları

Arel, A. 1995. Prof. Dr. Doğan Kuban’a Armağan, Eren Yayıncılık

Arseven, C.E. 1989. Eski Đstanbul, Đstanbul: Çelik Gürsoy Vakfı Đstanbul Kütüphanesi Yayınları

Arslan, H., 2001. Osmanlı'da nüfus hareketleri (XVI. yüzyıl) : yönetim, nüfus, göçler, iskânlar, sürgünler, Đstanbul : Kaknüs

Asatekin, G. 2006 Understanding traditional residential architecture in Anatolia, The Journal of Architecture Volume 10 Number 4 pp-389,414 METU, Ankara

Atıl, E. 1999. Levni and the Surname: the story of an eighteenth-century Ottoman festival; Koçbank, Đstanbul

Ayverdi, E. A. 1958. Fâtih devri sonlarında Đstanbul mahalleleri, şehrin iskânı ve nüfusu, Vakıflar umum müdürlüğü neşriyatı

Bağcı, S. ve diğ. 2006. Osmanlı resim sanatı; T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü; 3073. Sanat eserleri dizisi; 457

Banarlı, N. S. 1980. Türkçe’nin Sırları. Kubbealtı Neşriyatı. Đstanbul

Barkan, Ö.L. ; Ayverdi, E. H. 1970. Đstanbul Vakıfları Tahrir Defteri 953 (1546) Tarihli; Baha Matbaası, Đstanbul

Battuta, I. 1981. Đbn Batuta seyahatnâmesi'nden seçmeler, Ankara: Kültür Bakanlığı

Behrens-Abouseif, D. 1989. Early Islamic Architecture in Cairo. In Islamic Architecture in Cairo: An Introduction. Leiden; New York: E.J. Brill. Beylié, L. 1903. L'habitation byzantine; les anciennes maisons de Constantinople.,

Bilici, F. 2004. XIV. Louis ve Đstanbul’u fetih tasarısı = Louis XIV et son projet de conquête d'Istanbul; Publications de la Société d'histoire turque, XI. série;no.11

Busbecq, O. G. 1926. Vier Briefe aus der Türkei; Der Weltkreis, Bücher von Entdeckerfahrten und Reisen; Bd. 2

Busbecq, O. G. 1968. The Turkish letters of Ogier Ghiselin de Busbecq; Oxford reprints

Cephanecigil, G. 1999 Geleneksel Đstanbul konutunda çıkma, Yüksek LisansTezi. ĐTÜ Fen Bil. Enst.

Cerasi, M 1998. The Formation of Ottoman House Types: A Comparative Study in Interaction with Neighboring Cultures, Muqarnas XV: An Annual on the Visual Culture of the Islamic World. Ed. Gülru Necipoglu. Leiden: E.J. Brill, 116–156.

Cerasi, M 2001. Osmanlı Kenti: Osmanlı Đmparatorluğu'nda 18.ve 19. yüzyıllarda kent uygarlığı ve mimarisi, Đstanbul: YKY

Clavijo, R. 1993. Anadolu, Orta Asya ve Timur: Timur nezdine gönderilen Đspanyol sefiri Clavijo'nun seyahat ve sefaret izlenimleri = Embájada a Tomor lá, Ses, Đstanbul

Constantinides, C. M. 2002. Byzantine Gardens and Horticulture in the Late Byzantine Period, 1204–1453: The Secular Sources, Dumbarton Oaks Research Library and Collection, Washington, D.C. Crane, H. 1987. Risale-i Mimariyye: an early-seveteenth century Ottoman treatise

on architecture: fascimile with translation and notes. Leiden: E. J. Brill

Curatola, G. 1993. ed. Eredità dell'Islam: Arte islamica in Italia. Exhibition catalogue. Venice Ducal Palace 30 October 1993–30 April 1994 Venice: Silvana

Çeçen, K. 1991a. Đstanbul'un vakıf sularından Halkalı suları. Đstanbul : T.C. Đstanbul Büyük Şehir Belediyesi, Đstanbul Su ve Kanalizasyon Đdaresi Genel Müdürlüğü

Çeçen, K. 1991b. Đstanbul'un vakıf sularından Üsküdar suları. Đstanbul : T.C. Đstanbul Büyük Şehir Belediyesi, Đstanbul Su ve Kanalizasyon Đdaresi Genel Müdürlüğü

Dark, M. 2004. Houses, streets and shops in Byzantine Constantinople from the fifth to the twelfth centuries, Journal of Medieval History 30. 83–107 Denny, W. 1998. Gardens of Paradise: 16th Century Turkish ceramic tile decoration.

Đstanbul. Ertuğ&Kocabıyık

Dernschwam, H. 1992. Đstanbul ve Anadoluya Seyahat Günlüğü, Ankara, Kültür Bakanlığı Yayınları

Diyarbekirli, N. 1969. Türk Sanatının Kaynaklarına Doğru, Türk Sanatı Tarihi Araştırma ve Đncelemeleri, II, Đstanbul

Doğan, A. I. 1977. Osmanlı Mimarisi’nde Tarîkat Yapıları, Tekkeler, Zaviyeler ve Benzer Nitelikteki Fütuvvet Yapıları. ĐTÜ. Đstanbul

Duran, T. 1998. Minyatür ve Gravürlerle Osmanlı Đmparatorluğu. Tarihi Araştırmalar ve Dökümantasyon Merkezleri Kurma ve Geliştirme Vakfı. Đstanbul

Duyuran, R. 1949. 17nci yüzyılın başlarına ait bir Đstanbul panaroması: Birinci Sultan Ahmed zamanına ait bir Đstanbul panoraması = Panorama d’Istanbul sous le régne du Sultan Ahmed I (1616)

Eflakî, A. 1989. Ariflerin Menkıbeleri. Çeviren: Tahsin Yazıcı. MEB: Ankara Eldem, S. H. 1954. Türk Evi Plan Tipleri, Đstanbul, ĐTÜ

Ergin, O. 1938. Đstanbul’da imar ve iskân hareketleri; Đstanbul-Eminönü Halkevi, Dil Tarih ve Edebiyat Şubesi neşriyatı; 6 Konferanslar serisi; 3

Ergin, O. 1945. Fatih imareti vakfiyesi; T.C. Đstanbul Belediyesi Đstanbul Fethi’nin 500. Yıldönümünü Kutlulama Yayınlarından; 1

Esin, E. 2008. Sadullah Paşa Yalısı. Sadullah Paşa ve Yalısı, s. 17–65. Yapı Endüstri Merkezi. Yem Yayın:139. Đstanbul

Foss, C. 1996. Cities, fortresses, and villages of Byzantine Asia Minor, Aldershot: Variorum

Freshfield, E. H. 1930. Some Sketches Made in Constantinople in 1574; Byzantinische Zeitschrift 1929/30

Frense-Canaye, P. 2009. Fresne-Canaye seyahatnamesi 1573. Kitap Yayınevi; 196. Sahaftan Seçmeler Dizisi; 19

Fuchs, R. 1998. The Palestinian Arab House and the Islamic "Primitive Hut". Muqarnas, Vol. 15 (1998), pp. 157–177

Gökçen, Đ. 1950. Manisa tarihinde vakıflar ve hayırlar (Hicrî 954–1060), C. H. P. Manisa Halkevi Yayınlarından sayı; 19

Gyllius, P. 1997. Đstanbul’un tarihi eserleri; çev. Erendiz Özbayoğlu

Hayashi, K. 2008. Fatih Vakfiyeleri’nin Tanzim Süreci Üzerine. Belleten Cilt: LXII Sayı: 263. Nisan 2008. Türk Tarih Kurumu. Ankara

Đnalcık, H 1953. Stefan Duşan’da Osmanlı Đmparatorluğuna XV. asırda Rumeli’de Hıristiyan sipahiler ve menşeleri; Fuad Köprülü Armağanı

Đnalcık, H. 1993. Osmanlı imparatorluğu: Toplum ve ekonomi üzerinde arşiv çalışmaları, incelemeler, Đstanbul: Eren

Đnalcık, H. 2000. Osmanlı Đmparatorluğu’nun ekonomik ve sosyal tarihi ed. Halil Đnalcık, Donald Quataert, Türkçeye çeviren: Halil Berktay, Đstanbul: Eren

Jacoby, D. 2007. Houses and Urban Layout in the Venetian Quarter o Constantinople: Twelfth and Thirteenth Centuries, Byzantina Mediterranea, Wien, Köln, Weimar pp. 269–282

Kiper, F. 1938. Fatih Mehmet II Vakfiyeleri; Vakıflar Umum Müdürlüğü Neşriyatı, Türk Vakfiyeleri No.1

Kizis, Y. 1996. Dwelling Architecture in Greece from 17th to 19th Century, Byzantium: identity, image, influence; XIX International Congress of Byzantine Studies, University of Copenhagen, 18–24 August,

1996/ edited by Karsten Fledelius in cooperation with Peter Schreiner Copenhagen: Danish National Committee for Byzantine Studies; Eventus, 1996.

Kriesis, A. 1960. Über den wohnhaustyp des frühen konstantinopel, Byzantinische Zeitschrift, 53, 1960

Konyalı, Đ. H. 1948. Mimar Koca Sinan: vakfiyyeleri, hayır eserleri, hayatı, Padişaha vekâleti, azadlık kâğıdı, alım, satım hüccetleri; Örnek (Topçubaşı); sayı 2

Konyalı, Đ. H. 1953. Fatihin mimarlarından Azadlı Sinan: Sinan-i Atik, vakfiyeleri, eserleri, hayatı, mezarı; Đstanbul Fetih Derneği Neşriyatı; sayı 4

Kuban, D. 1965. Anadolu-Türk mimarisi tarihi, Đstanbul, ĐTÜ Kuban, D. 1995. Türk Hayatlı Evi, Đstanbul: Eren Yayıncılık

Kuban, D. 1996. Đstanbul Bir Kent Tarihi: Bizantion, Konstantinopolis, Đstanbul; Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı

Kuban, D. 2001 Ahşap saraylar: Kaybolan kent hayalleri. Yapı Endüstri Merkezi. YEM

Kuban, D. 2007 Osmanlı Mimarisi. Yapı Endüstri Merkezi. YEM

Küçükerman, Ö. 1988. Kendi mekânının arayışı içinde Türk evi = Turkish house in search of spatial identity, Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu, Đstanbul

Latifî 1977. Evsaf-ı Đstanbul, Hazırlayan: Nermin Suner (Pekin) Đstanbul Baha Matbaası

Leiden Üniversitesi Kütüphanesi, Sayısal Özel Koleksiyon. Lorck, M. 1526/7– 1583. Leiden University Library: Digital Special Collections: Prospects of Constantinople. Parts 1–21 PK-P-BPL 1758. <https://socrates.leidenuniv.nl/R/SKTVX1R939SKQ4DXXER4URVH9 5YA3JAXG756BNJULS2M1B9396-00526> alındığı tarih 13.02.2009