• Sonuç bulunamadı

3.3. Teknoparkların Tarihsel GeliĢimi

3.3.2. Dünyadaki GeliĢimi

Teknoparklar, teknoloji geliĢtirmek amacıyla bilinçli olarak tasarlanmıĢ yeni kurumsal oluĢumlardır. Teknopark modelinin yerleĢmesine kadarki tarihi süreçte, teknolojik geliĢme, bilinçli olarak tasarlanmıĢ olmayan uygulamalar sayesinde gerçekleĢmiĢtir. ‗Bunlardan birincisi, önemli ekonomi merkezlerinin civarında ortaya çıkan Ģehir modeldir. 1770‘de Manchester, 1900‘de Detriot, 1950‘de Glasgow bu tür

teknolojik geliĢme örnekleri olarak gösterilmektedir. Mükemmel, laissez-faire Ģehirleri olarak kabul edilen bu örnekler, bilinçli olarak planlanmıĢ süreçlere değil, bireysel buluĢlara dayalı olarak teknoloji geliĢtirme faaliyetlerinin yürütüldüğü alanlardı‘ (CumhurbaĢkanlığı Raporu, 2009: 32). Birinci örnek tahmin edersiniz ki, kiĢisel icatların yapıldığı dönemlere iĢaret etmektedir.

Ġkinci örnek, geleneksel zanaatkâr becerilerin yeni ticari taleplerle birleĢtiği metropolitan Ģehirlerdir. 1880–1914 arasındaki dönemin Silikon Vadisi olarak kabul edilen Berlin, bunun klasik örneğidir. Bu örnekler daha sonra, ileri teknoloji geliĢtiren yerler karĢısında avantajlarını kaybetmiĢlerdir (Hall-Castells, 1994: 144). Ġkinci örnek ise, teknoparkların doğuĢuna neden olarak gösterilen modele iĢaret etmektedir.

Öyle ki, teknoparklar Sanayi Toplumunda fabrikaların üstlendiği rolü, Bilgi Toplumunda üstlenmiĢtir. Nasıl ki, sanayi toplumunda üretim güçleri fabrikalarda bir çatı altında bir araya getirilmiĢse, Bilgi Toplumunda da yaratıcı güçler teknoparklarda bir çatı altında toplanmıĢtır.

Bilginin teknolojik yenilikler için kullanılması yeni bir süreç olmamakla birlikte, bu gibi süreçlerin aynı çatı altında toplanması ve ticarileĢmesi amacıyla teorik bilgi ile pratiğin ve giriĢimciliğin aynı mekânda birleĢtirilmesi yenidir. Teknopark fikri ilk olarak 1950 yılında Stanford Üniversitesi‘nin öncülüğünde yaptıkları araĢtırmaları ticarileĢtirmek isteyen bir grubun çabalarıyla Amerika‘da ortaya çıkmıĢtır. Günümüzdeki adıyla ‗Silikon Vadisi‘ olarak bilinen bu teknopark, dünyanın en çok tanınan teknoloji ve inovasyon merkezidir. Bugün Google, Intel, Adobe Systems, Yahoo, Verisign gibi yüzlerce küresel firma bu teknoparkta yer almaktadır (CumhurbaĢkanlığı Raporu, 2009: 32). Diğer taraftan birçok firmada teknoparklarda kurulmuĢ ve büyümüĢtür.

Almanya da sanayi 1870‘de yeni ürün ve üretim teknolojilerin geliĢmesinde öncülük eden firma için Ar-Ge bölümü modelini ABD 1880‘lerden itibaren kurduğu sistematik Ar-Ge ve uygulamalı bilimsel araĢtırma ile bu tabloyu kökten değiĢtirmiĢtir. Profesyonel Ar-Ge sisteminin önemi 19.yy iktisatçıları tarafından pek anlaĢılmamakla birlikte 20.yy da teknolojik yenilik artık piyasanın kaprislerine ve bireysel mucidin kurnazlıklarına bırakılmak için çok önemli hale gelmiĢtir. Bu durum da bu yeni sürekli yenileĢmeyi üretim tarzını bir takım kiĢisel becerilere ya da tesadüflere bırakmak modelin sürekliliği açısından büyük bir risk taĢıyacaktır. 19.yy sonlarına doğru devletler

bireysel ve teknolojik faaliyetlerinin alanını geniĢlettiler. Bu geliĢme bilim ve sanayi iĢ birliğini perçinledi. 1.Dünya SavaĢı birçok ülkede bilimsel araĢtırma ve geliĢtirme faaliyetlerini devletlerin destek vermesine yol açmıĢtır. 2. Dünya SavaĢı ise bu iliĢkiyi ulusal politika aĢamasına taĢımıĢtır. Zira savaĢta kullanılan teknoloji hükümetlerin sanayide ki mühendislerle üniversitelerde ki bilim adamlarının seferber ettiği büyük Ar- Ge projelerinin sonuçlarıdır. Ancak tüm dünyanın bilim gücünden özelliklede büyük bilimin gücünden etkilenmesi nükleer silahlar tasarlayıp geliĢtirmek için planların Manhattan projesinden sonradır. SavaĢ sonrası hemen bütün sanayileĢmiĢ ülkelerde benzer hızlı geliĢmeler cereyan etmiĢtir. 2. Dünya SavaĢı‘ndan sonra teknopark uygulamaları ülkelerin, sanayideki teknoloji ihtiyaçlarını karĢılamayı amaçlamıĢtır. Bülbül‘de; teknoparkların öneminin aslında Ġkinci Dünya SavaĢı sırasında yeni teknolojiler geliĢtirme hususunda gösterilen seferberliklerle gündeme geldiğini söylemektedir (Bülbül, 2008: 37). Biliyoruz ki 20.yy kadar, teknolojik geliĢmelerin birçoğu askeri ve uzay araĢtırmaları alanlarından sosyal hayata kaymıĢtır. En basiti internet ve günlük hayatta kullandığımız teflon teknolojisi böyle bir sürecin ürünüdür.

Ancak günümüzde farklı süreçler yaĢanmaktadır. Özellikle bugüne kadar, makineleĢmeye, tekniğe, birikmiĢ kapitale bağlı sanılan üretici güçler düzeyi, Ģimdi, daha çok, bilimin geliĢmesine ve halk yığınlarının kültürüne bağlı görünüyor (Schwartz, 1998: 48). Bununla beraber, artık yavaĢ yavaĢ, savaĢ kaynaklı teknolojilerin yerini toplum kaynaklı teknolojiler almaya baĢladı.

Dünyada ilk teknoloji enstitüsü örneği, 1863 yılında Borton‘da Massachusetts Institute of Technology (MIT) kurulmuĢ, daha sonraki yıllarda buna California Institute of Technology (Caltech) eklenmiĢtir (Ayhan, 2008: 15). Dünyada ilk teknopark uygulamasını 1950‘de A.B.D.‘de görmekteyiz (KeleĢ, 2007: 96). A.B.D.‘de faaliyete geçen ilk teknopark örnekleri, Kaliforniya‘da Stanford Üniversitesi yanındaki Silikon Vadisi (Silicon Valley), North Carolina Eyaletinde kurulan AraĢtırma Üçgeni Parkı (Research Triangle Park) (http:// www. meteksan. com.tr /basin /ocak 2002.html#11 E.T:02.04.2007) ve Dünya‘nın en çok tanınan teknik üniversitelerinden Massachusetts Institute of Technolog çevresinde kurulan Rout 128‘dir (Preer, 1992: 144). 1970‘lere kadar önemli bir yol kata edemeyen teknoparklarda asıl çıkıĢı, 1970‘lerde Avrupa ülkelerinin bu alana dâhil olmasıyla baĢlamıĢtır (BaĢer, 1991: 11). 1980 yılına gelinceye

kadar tüm Dünya‘da, on ikisi ABD, yedisi Fransa‘da ve Belçika‘da, ikisi ise Ġngiltere‘de olmak üzere toplam yirmi bir teknopark görülmektedir (Çırıkçı, 1997: 134). Diğer taraftan bu teknoparkların bulundukları ülkelerin sosyo-ekonomik ve politik durumlarına bağlı olarak Ģekillendikleri görülmüĢtür. Örneğin, bazı ülkeler (A.B.D) belli bölgelerde teknoparkları toplarken (teknopark bölgeleri), bazı ülkelerde (Ġngiltere, Fransa) geri kalmıĢ bölgeleri (Ģehirleri) kalkındırma amaçlı teknoparkları ülke geneline yaymıĢlardır. Diğer taraftan bizde olduğu gibi, birçok ülkede teknoparklar firmalara ekonomik imtiyazlar sağlamamaktadır. Bununla beraber, teknoparkların kurumsal yapılarında ülkeler arasında farklılıklar olduğu gibi ülke içindeki teknoparklar arasında da farklılıklar gözlenmektedir.