• Sonuç bulunamadı

1.1.2. Dünya Ekonomisine İlişkin Temel Göstergeler

1.1.2.3. Dünyada İşsizlik

Gelişmiş ekonomilerde büyüme zayıf seyrederken işsizlik son 10 yılın en yüksek seviyelerindedir. 2010 yılında %8,3 ile oldukça yüksek bir seviyeye ulaşan gelişmiş ülkeler işsizlik oranı, 2011 yılında küçük bir düşüşle %7,9’a gerilemiştir. Bu oranın 2012 yılında %8’e, 2013 yılında ise %8,1’e yükselmesi öngörülmektedir. Söz konusu dönemde Euro bölgesi işsizlik oranı da oldukça yüksek seviyelerde seyretmektedir. 2010 yılında %10,1 olan Euro Bölgesi işsizlik oranı, 2011 yılında da %10,2’ye yükselmiştir. Euro Bölgesi işsizlik oranının 2012’de

%11,2’ye, 2013 yılında ise %11,5’e yükselmesi beklenmektedir. Euro Bölgesi kapsamında özellikle İspanya’nın işsizlik oranları oldukça yüksek seviyelerdedir. Bu ülke 2010 yılındaki

%20,1’lik, 2011 yılındaki %21,7’lik işsizlik oranı ile bölgenin en yüksek işsizlik oranına sahip ülkesi konumundadır. Söz konusu ülkede işsizlik oranının 2012’de %24,9’a, 2013 yılında ise

%25,1’e yükselmesi beklenmektedir (İSO, 2012). İstihdam tarafına bakıldığında ise büyüme ile yakın ve ters yönlü ilişkisi dolayısıyla 2011 yılında, özellikle gelişmiş ekonomilerde olmak üzere, işsizliğin yükseldiği görülmektedir. 2012 yılı rakamları da bunun devamına işaret etmektedir.

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) gelişmiş ülkelerdeki zayıf ekonomik performans dolayısıyla 2011 ve 2012 yıllarına ilişkin işsizlik oranlarını geçtiğimiz Nisan ayında yukarı yönlü olarak revize etmiştir (İSO, 2012).

34 İstihdamdaki aşağı yönlü gidişatı gelişmiş ekonomiler açısından açıklayan iki önemli mekanizma mevcuttur. Buna göre; artan borçlanma maliyetleri bu ekonomileri daha fazla kemer sıkma önlemi almaya iterek talebi kısmaktadır. Diğer yandan Avro Bölgesi’nde mevcut zayıf iç talep ve döviz kurlarındaki esneksizlik nedeniyle düşen ihracat da büyümeyi olumsuz etkilemektedir. Gelişmekte olan ekonomiler ise manevra alanlarının daha yüksek olması ve büyüme açısından çok daha iyi bir performans göstermeleri sayesinde nispeten daha az etkilenmiş görünmektedir. Bu grupta işsizlik oranları küresel işsizlik oranının altında seyretmektedir. Küresel işsizlik oranı 2011 yılında % 6 iken 2012 yılında bu oranın % 6,1 olması beklenmektedir (URL-24, 2012).

Dünya ve Ülke gruplarının 2010-2011-2012 yıllarına ilişkin işsizlik oranları aşağıdaki şekilde sunulmuştur.

Şekil 1. 2. Ülke Grupları İtibarıyla 2010-2012 Dönemi İşsizlik Oranları (%) 1.1.2.4. Dünyada Borçlanma

Borç krizinin çözümü amacıyla 2011 yılı son çeyreği ve 2012 yılı ilk çeyreğinde alınan kararlar ilk etapta piyasalarda iyileşme sağlasa da yılın devamında bölge ekonomilerinde politika yapıcıların piyasaları tatmin edici kararlar alamaması risk algısının bozuk seyretmesine neden olmuştur. Özellikle İspanya ve İtalya’nın borçlanma maliyetleri mali sürdürülebilirlik endişesi ile dönem dönem keskin artışlar göstermiştir. İspanya’da mali sistemin sağlığı ve bunun muhtemel mali etkileri hakkındaki şüpheler piyasalarda çalkantı doğurmuştur. Bu dönemde Avro Bölgesi borç krizindeki ekonomiler ve bankaları, kredi derecelendirme kuruluşları tarafından ardı ardına

35 not indirimleri görmüştür (URL-24, 2012). ABD, EURO Bölgesi ve OECD ülkelerinin borç stokundaki gelişmeler aşağıdaki şekilde sunulmuştur.

Şekil 1. 3. OECD Ülkeleri Borç Stoğundaki Gelişmeler

Küresel kriz sonrası yaşanan ekonomik daralma ve kamunun üstlendiği yükümlülüklerle birlikte gelişmiş ekonomilerde mali dengeler bozulmuş, kamu borçları rekor seviyelere çıkmıştır.

Ayrıca, kamu borcunun önemli bir kısmının bu ülkelerin bankacılık sistemi tarafından tutulmasıyla da sistem bir kısır döngü içine girmiştir. Bu durum zaman zaman finansal istikrarı tehdit etmektedir. Öte yandan, bu ülkelerdeki düşük büyüme ortamı mali istikrarı sağlamak için gereken politikaları uygulamayı zorlaştırmaktadır. Bütçe açığının GSYH’ye oranı, zirve yaptığı 2009 yılından bu yana ABD’de 4,6, Avro Bölgesinde ise 3,1 puan düşmesine rağmen hala kriz öncesi seviyelerin 3-6 puan üzerindedir. Benzer şekilde borçluluk oranları da artmaya devam etmektedir. 2012 yılında borcun GSYH’ye oranı, 2007 yılına göre, ABD’de 40 puan artarak % 107,2’ye, Avro Bölgesi’nde ise 27,2 puan yükselerek % 93,6’ya çıkmıştır. Dünya ekonomisinin

% 19’unu oluşturan Avro Bölgesi’nde ise sorunlar hala devam etmektedir. 2011 yılında % 1,4 oranında büyüyen Avro Bölgesi’nin 2012 yılında % 0,4 daralması, 2013 yılında ise % 0,2’lik büyüme ile neredeyse yerinde sayması beklenmektedir. Bölge ekonomisinin 2007 yılsonundan bu yana % 1,9 oranında küçüldüğü göz önüne alınırsa krizin bölge üzerindeki etkisi daha iyi anlaşılacaktır (URL-24, 2012).

36 Küresel yavaşlamaya paralel olarak dünya ticaret hacmindeki artış da ivme kaybetmiştir.

2011 yılında % 5,8 büyüyen küresel ticaretin 2012 yılında sadece % 3,2 artması beklenmektedir.

Küresel ticaret hacminin önümüzdeki yıl bir miktar hızlanarak % 4,5 olarak gerçekleşmesi tahmin edilmektedir.

Esasen öteden beri var olan ancak su yüzüne çıkmayan borçlanmanın olumsuz etkileri Küresel kriz ile üzeri kapatılamayacak bir hal almaya başladığı gibi bir çok ülkenin diğer ekonomik dengelerini de bozarak uluslararası alanda kredilerinin düşmesine neden olmuştur.

Uluslararası Derecelendirme Kuruluşların bazı ülkelerin kredi notlarına ilişkin değişimler ve farkları aşağıdaki tabloda sunulmuştur. Tabloda özellikle Yunanistan, İrlanda, Portekiz ve İspanyanın notlarında çok önemli ölçüde bir düşmenin meydana geldiği görülmektedir.

Tablo 1. 1. PIIGS Ülkeleri* Kredi Notları (Fitch Ratings *Portekiz, İtalya, İrlanda, Yunanistan, İspanya)

2007 Son Durum Basamak Fark

Yunanistan A CCC 11

İtalya AA - A- 3

İrlanda AAA BBB+ 8

İspanya AAA BBB 6

Portekiz AA BB+ 8

İspanya’nın 10 yıllık tahvil faizinin, özellikle ülkenin ve bankalarının kredi notlarının düşürüldüğü Ekim 2011, Mayıs 2012 ve Haziran 2012 tarihlerinde kritik seviye olan % 6’yı aştığı gözlenmiştir. Borç krizine karşı atılan olumlu adımların ertesinde ise faizin tekrar düştüğü gözlenmektedir. 2012 yılı ikinci çeyreğinde Yunanistan’da artan politik ve finansal belirsizlik, İspanya’nın bankacılık sektörü problemleri ve hükümetlerin mali uyumda gösterecekleri ilerleme hususundaki şüpheler finansal piyasalarda stresi tetikleyen temel unsurlar olmuştur. Ağustos ayında ise ECB’den gelen konjonktürün gerektirdiği politikaları uygulama konusundaki kararlılık açıklamaları ve yeni bir tahvil alım planının duyurulması ile İspanya ve İtalya’nın 10 yıllık tahvil faizlerinde düşüş gözlenmiştir. Söz konusu faizler, Eylül ayının ortalarında -Haziran ayından beri ilk defa- kritik seviye olan % 6’nın altına inmiştir (URL-24, 2012).

37 Şekil1.4. İtalya İspanya ve Avro bölgesindeki borç stokundaki gelişme trendleri 2007-2012 yılları itibariyle sunulmuştur. Bu dönemin her yılında İspanya’nın borç stokunun diğer Avro ülkelerinin tümünün üzerinde seyrettiği görülmektedir.

Şekil 1. 4. İtalya İspanya ve Avro Bölgesi Borç Stoğu/GSYH (2007=100)