• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 4: TÜRKĐYE HAZIR GĐYĐM VE KONFEKSĐYON SEKTÖRÜNÜN

4.2.6. Ekonomik Gelişmeler

4.2.6.1. Dünya Ekonomisindeki Gelişmeler

ĐTKĐB tarafından yayınlanan hazır giyim ihracat performansı konulu raporda ekonomik gelişmeler kapsamlı bir şekilde analiz edilmiş ve aşağıdaki sonuçlar rapor edilmiştir (ĐTKĐB, 2006:81).

• Dünya Bankası, IMF, Avrupa Merkez Bankası gibi uluslararası ekonomi ve finans kuruluşları ile Almanya, Rusya Federasyonu ve Đngiltere gibi belli başlı ekonomilerin merkez bankaları ve özel finans kuruluşlarının yayınladıkları raporlar ve yaptıkları araştırmalar, son iki yıldır dünya ekonomisinin gösterdiği performansın, 2005 yılının ilk aylarında da devam ettiğini, ikinci çeyrekten itibaren artış hızının ivme kaybettiğini ve üçüncü çeyrekte ise bir toparlanmanın başladığını belirtmektedirler. Birleşmiş Milletler’in tahminine göre, dünya ekonomisi 2004

yılında %4.1 büyüme gösterirken, 2005 yılında sadece %3, IMF tahminine göre ise %3.5 oranında büyüme tahmin edilmiştir.

• Dünya ekonomisindeki büyümede ABD ve Çin ekonomilerinin baş rol oynadığını belirten IMF ve Avrupa Merkez Bankası, Japon ekonomisinin de büyümeye devam ettiğini ileri sürmektedir. 2005’in başlarında hız kesen dünya ticaretinin de ivme kazandığını ileri süren Avrupa Merkez Bankası, yüksek enerji fiyatlarından dolayı birçok ülkede enflasyon artarken, küresel çapta enflasyonist baskının hala kontrol altında tutulduğunu belirtmektedir. OECD ülkelerinde enflasyon Eylül 2005’te son dört yılın en yüksek artışını göstererek %3.3 olmuştur. Fakat gıda ve enerji hariç yıllık enflasyon, düşmeye devam etmektedir ki; yıl başında %2.1 iken Eylül’de %1.7 olarak gerçekleşmiştir.

• 2005 yılında dünya ekonomisindeki büyüme azalmıştır. IMF ve Dünya Bankasının bunu ham petrol fiyatlarının yüksek seyretmesine, diğer hammadde fiyatlarının artmasına, ABD’nin artarak devam eden astronomik dış ticaret açığına ve dünyanın değişik bölgelerinde meydana gelebilecek siyasi istikrarsızlıklara bağlamaktadır. Bütün bunlara rağmen dünya ekonomisinin büyümeye devam edeceği öngörülmektedir. IMF’ye göre, dünya ticaretindeki büyüme 2004 yılında %10 iken 2005 ve 2006 yılında %7.5 olması beklenmektedir. Benzeri şekilde yılın ilk iki çeyreğinde beklentilerin altında bir büyüme performansı gösteren (ilk çeyrekte %0.3 ve ikinci çeyrekte %0.4 büyüme) euro-bölgesi, yılın üçüncü çeyreğinde %0.6 ile güçlü bir artış kaydetmiştir. Bu büyümenin arkasındaki temel gücün iç talep ve ihracattaki net artışın, iç talebi tetikleyen faktörlerin ise özel tüketim ve yatırımlardaki büyük artışların olduğu belirtilmektedir.

• Euro bölgesinde reel GSYĐH’nın bu yıl %1-1.6 arasında büyüyeceği tahmin edilmektedir. Bu büyümenin gelecekte de devam etmesi beklenmektedir. Ortak para birimi olarak Euro’yu benimseyen (Euro bölgesi) ülkelerin Ulusal Merkez Bankalarından oluşan federal bir sistem olarak tanımlanabilecek olan Eurosystem’in son makroekonomik projeksiyonlarına göre, euro-bölgesinin ekonomisi 2006 ve 2007 yılında %1.4 ile %2.4 arasında büyüme kaydedeceği öngörülmektedir.

gerileyerek %2.4 olarak gerçekleşti. Oysa ki Ekim ayında enflasyon %2.5 idi. Yıl içinde zikzaklar çizen enflasyon, Ocak-Haziran arasında istikrarlı bir seyir izleyip %1.9 ile %2.1 arasında kaldı. Temmuz ve Ağustos aylarında yükselişe geçen enflasyon, Eylül’de tavan yaparak %2.6 oldu. Eylül’den sonra ise enflasyon bir düşme trendi içine girdi. Bu yüksek enflasyonun nedenleri yüksek enerji fiyatlarıdır. Ham petrol ve doğal gaz fiyatları Eylül’de çok yüksek oranlarda artışlar gösterdi. Tüketici düzeyinde petrol fiyatları yine Eylül’de keskin artışlar kaydetti. Sonuç olarak, enerji fiyatları yıllık olarak ortalama Ağustos ayında %11.6’dan Eylül’de %15.2’ye yükseldi. Ekim’de bu artış, %12.2’ye gerileyerek normalleşmeye doğru bir trend içine girmiş oldu.

Bu raporda ayrıca Euro bölgesi dışındaki AB ekonomisi de incelenmiş ve sonuçlar aşağıda özetlenmiştir.

• Mevcut verilere göre, euro-dışı diğer AB ülkelerinde büyüme oldukça yüksek düzeyde devam ederken (IMF tahminine göre %4.25), bu büyümenin gelecekte de devam etmesi beklenmektedir. Enflasyon ise, ülkeden ülkeye farklılık göstermiştir. • Danimarka reel GSYĐH’sı üçüncü çeyrekte de büyümesini (%1.4) sürdürürken, bu

büyümeyi sağlayan faktörler özel tüketim, yatırım ve dış talepten kaynaklanan üretimdeki artıştır. Đsveç de aynı zaman diliminde benzer bir gelişme gösterdi. Enflasyon ise Ekim ayında Danimarka’da yıllık bazda %1.9 ve Đsveç’te %0.9 olarak gerçekleşti.

• Yeni AB üyesi olan en büyük üç ülkede (Macaristan, Çek Cumhuriyeti ve Polonya) ise üçüncü çeyrekte ekonomideki büyüme daha da güçlenerek devam etti. Đkinci çeyrekte GSYĐH’sı %5.1 oranında artış kaydeden Çek Cumhuriyeti’nde Eylül ayı itibariyle sanayi üretim ve tüketimi artmaya devam etti. Buna ek olarak ihracat artışı da güvenli bir şekilde yoluna devam etmektedir. Đkinci çeyrekte GSYĐH’sı %4 büyüyen Macaristan’da ise sanayi ve imalat üretiminin artışını devam etmesi nedeniyle büyüme devam etmektedir. Polonya’da ise, imalat sanayi ve ihracattaki büyüme ülkenin ekonomik büyümesinin devamına katkıda bulunmaktadır.

• Diğer euro bölgesi dışında kalan AB ülkelerinin tümünde de, özellikle Baltık ülkeleri ve Slovakya’da, büyümenin oldukça sevindirici düzeyde seyrettiği Avrupa

Merkez Bankası raporunda belirtilmektedir. Örneğin ikinci çeyrekte yıllık bazda GSYĐH büyümesi Slovakya’da %6.2 olarak gerçekleşirken, Baltık ülkelerinde yaklaşık %10 oldu. Bu ülkelerin çoğunda enflasyon düşerken, Letonya’da yüksek bir oranda kalmıştır (ĐTKĐB, 2006:167).

• Birleşik Krallık ekonomisi bu yılın ilk çeyreğinde geçen yıla göre hız kaybetse de, euro bölgesine kıyasla daha yüksek bir büyüme kaydetmiştir. Birleşik Krallık’taki büyüme, bu yılın ilk çeyreğinde geçen yılın ortalaması olan %2.7’ye kıyasla %0.5 düşüş göstererek %2.2 olmuştur. Fakat ikinci çeyrekte ise zayıf ekonomik büyüme (çeyrek yıl bazında sadece %0.5 ) ve enflasyondaki artış devam etmiş üçüncü çeyrekte de bir düzelme göstermemiştir. (önceki iki çeyrekte %0.3 ve %0.5 olarak gerçekleşmişti).

ĐTKĐB ilgili çalışmayı Rusya, ABD ve uzak doğu ülkelerini içine alacak şekilde genişletmiştir. Đlgili sonuçları şu şekilde özetlemek mümkündür.

• Rusya’da, 2005 yılının başlarında ekonomik büyümenin bir miktar hız kestiği fakat, ikinci ve üçüncü çeyrekte bir toparlanmanın olduğunu görüyoruz. 2005’in ilk çeyreği itibariyle sanayi üretimi %3,6’ya gerilemişti. Đkinci ve üçüncü çeyrekte bu oran %4.1’e yükseldi. Fakat yine de geçen yılın eş dönemi (%7.3 idi) ile karşılaştırıldığında düşük sayılır. Yıllık enflasyon Nisan-Mayıs’ta en yüksek seviyeye %13.8’e ulaşırken Ekim ayında %11.7’ye geriledi.

• ABD güçlü ekonomik büyümesini üçüncü çeyrekte de sürdürmeyi başardı. Yılın ikinci çeyreğinde GSYĐH’sı, yıllık bazda %3.3 oranında büyürken, üçüncü çeyrekte yıllık bazda büyüme %4.3 oldu. Bu büyümeyi etkileyen faktörlerin başında özel tüketim, yatırımlar ve Federal Hükümet’in harcamalarındaki artışlar gelmektedir. Bunlara işçi verimliliğindeki artış ve istihdam piyasasındaki olumlu gelişmeler, iç talebin artması ve ithalatın düşüş göstermesi gibi olumlu gelişmeleri de eklemek gerek. Artan petrol fiyatları ve dış ticaret açığı büyümeye yönelik bir risk olarak varlığını korusa da şimdiye kadar etkisinin az olduğu görülmektedir. Kısa vadeli faiz oranları yüksek olmasına rağmen, uzun vadeli faiz oranları hala düşüktür. Đstihdam piyasalarındaki iyileşme sürerken Temmuz ayı itibariyle ABD’de işsizlik oranı %5’e düşmüştür. Maliyetlerdeki artış ve yüksek petrol fiyatları, tüketici

fiyatlarını çok etkilemese de, enerji ve gıda dışı tüketici enflasyonu %2.1’e yükseldi. Đleriye dönük projeksiyonlara göre, ABD’de üretimdeki artışın devam etmesi beklenmektedir. Đstihdam piyasasındaki olumlu gelişmelerin devam etmesinin, maaşları yukarı çekeceği ve bunun hane halkı gelirinde artışa neden olacağı tahminleri yapılmaktadır.

• Japonya ekonomisi ise, 2005 yılının ilk iki çeyreğinde bir toparlanma içine girip üçüncü çeyrekte 2004 yılında kaybettiği büyüme hızını yakalayarak, yıllık bazda %1.7 oranında bir artış kaydetti. Bu artışın temelinde başta özel tüketim ve emlak dışı yatırımlardaki artıştan kaynaklanan geçmiş yıllara kıyasla güçlü iç talep vardır. Tüketici harcamalarının bu kadar hareketli geçmesinin temel nedeni ise, istihdam piyasasında meydana gelen olumlu gelişmeler olarak gösterilmektedir. Gelecek dönemde ise bu artışın hız keserek devam etmesi beklenmektedir. Japonya’da enflasyon , eksilerde devam ederken, düşüşünü de sürdürmektedir. Tüketici endeksi Ekim ayında %-7 olarak gerçekleşirken, üretici fiyat endeksi yüksek petrol ve hammadde fiyatları nedeniyle yıllık bazda %1.9 olarak gerçekleşmiştir.

• Çin ekonomisi, her zaman olduğu gibi, bu yıla da güçlü bir büyüme ile başladı. Yılın ilk yarısında %9.5 büyüme gösteren Çin ekonomisi üçüncü çeyrekte %9.4 oranında büyüme gösterdi. IMF’nin bu yıl Çin için yaptığı %8.5’lik büyüme tahminini aşması beklenmektedir. Đç talep ve (kotaların kaldırılmasıyla tekstil ve hazır giyim başta olmak üzere) Ekim ayı itibariyle ihracatta yaşanan yıllık %29.7’lik büyük artış bu büyümenin motoru olmuştur. Aynı dönemde Çin’in ithalatı da %23.4 oranında artış gösterdi. Yıllık enflasyon ise istikrarını koruyarak Ekim ayı itibariyle yıllık bazda %1.2 olarak gerçekleşti.

• Diğer Asya ülkelerinde iç talep, özellikle özel tüketim ve ihracatta meydana gelen artışlar, ekonomiyi olumlu yönde etkilemişken; bu gelişmenin devam etmesi beklenmektedir.

• Son olarak Latin Amerika’da dünyadaki genel trende paralel olarak ekonomideki büyüme devam ediyor. Büyümenin itici gücü olarak ihracat gösterilirken, iç talebin de bir ivme kazandığı iddia edilmektedir. Bölgenin iki büyük ülkesi olan Brezilya ve Meksika’da sanayi üretimi sırasıyla %0.2 ve %1 artış gösterirken, Arjantin’de daha

da başarılı bir tablo mevcuttur. Đç talep, ihracat ve sanayi üretimi(%9.5) büyük artışlar kaydetmiştir. Gelecekte bölge ülkelerinde iç talep ve ihracatta artışlar beklenmektedir.