• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2: YATIRIM YAPILACAK ÜLKE SEÇİMİNİ BELİRLEYEN TEMEL

2.3. Doğrudan Yabancı Yatırımların Temel Belirleyicileri

2.3.1. Ekonomik Belirleyiciler

2.3.1.3. Döviz Kuru

DYY hareketleri üzerinde etkili olan pek çok faktörden biri de döviz kurudur. Bir yabancı ülke parasının ulusal para cinsinden fiyatı olarak tanımlanan döviz kuru, esasen yatırım yapılacak ülkenin belirlenmesi sürecinde ev sahibi ülkenin seçilme olasılığını olumlu ya da olumsuz etkileyen bir değişkendir. Bununla birlikte genel olarak literatürde, doğrudan yabancı yatırım kararlarının kur seviyesinin yanı sıra bu seviyede meydana gelen dalgalanmalardan da etkilendiği belirtilmektedir. Bir kısım çalışmalar ise, doğrudan yatırım ya da dış ticaret yapma tercihleri arasında seçim yapılırken döviz kurunun etkili olup olmadığı üzerine odaklanmaktadır.

DYY ile döviz kuru arasında ilişki kuran teoriler ilk kez 1970’li ve ’80’li yıllarda geliştirilmiştir. ’90’lı yılların başına kadar genel kanı, kur seviyesindeki beklenen değişim oranının firmaların yabancı ülkelerde yatırım yapma kararları üzerinde etkili olmayacağı şeklindeydi. Şöyle ki: Bir ülkenin ulusal parasının değer kaybetmesi, o

ülkedeki şirketlerin değerinin yabancı paralar cinsinden düşmesi anlamına geleceği için, bu ülkeye DYY girişinin artması beklenir. Ancak, kurdaki düşüşün ardından bir düzeltme gelmez ise, yabancı şirketler o ülkede elde edecekleri kârları kendi ülkelerine transfer etmek istediklerinde, kârlarının diğer paralar cinsinden düşük kaldığını göreceklerdir. Bir başka ifade ile döviz kurlarındaki düşüş, DYY girişi üzerinde bir yönü ile özendirici etki, diğer yönü ile de caydırıcı etki bırakmaktadır. Birbirine ters olan bu iki etkinin sonucunda, döviz kurunun DYY girişi üzerinde güçlü bir etkisi olmamaktadır (Yılmaz, 2007: 7).

1990’lı yılların başlarından itibaren DYY ile döviz kuru arasındaki ilişki üzerine yapılan çalışmalarda, kur seviyesinin, hem yatırımın toplam miktarını hem de yatırım harcamalarının ülkeler itibariyle dağılımını etkilediği ortaya konmuştur. Ulusal paranın değer yitirmesinin DYY girişi temelinde iki sonuç doğuracağı beklenmektedir: (1) Ülkenin ücret seviyesi ve üretim maliyetleri diğer ülkelere göre düşebilir. (2) Ülkenin lokasyon avantajlarını geliştirdiği için, üretken yatırımları cezp etme gücü artabilir. Froot ve Stein (1991), “aksak sermaye piyasası yaklaşımı” ile ulusal paranın değer kaybetmesi ile doğrudan yabancı yatırım girişi arasında pozitif bir ilişki olduğunu ortaya koymuştur. Söz konusu yaklaşıma göre sermaye piyasasındaki aksaklıklardan dolayı, çokuluslu şirketlerin iç finansman dış finansmandan daha düşük maliyetli olmaktadır. Aksak rekabet piyasası varsayımı altında ev sahibi ülkenin parasındaki değer kaybı yabancı yatırımcının yerli yatırımcıya göre refahını arttırmaktadır. Bu yaklaşıma göre ev sahibi ülkenin parasındaki reel değer kaybı, yerli yatırımcılara göre yabancı yatırımcıların göreceli zenginliğini artıracak ve ulusal parası devalüasyona uğrayan evsahibi ülke firmalarına göre yatırım için gerekli sermayeye daha düşük maliyetle elde edeceklerdir. Sonuç olarak doğrudan yabancı yatırım için ev sahibi ülkenin çekiciliğinin artacağı öngörülmektedir.

Blonigen (1997), döviz kuru hareketleri ile evsahibi ülkede şirket satın alınması biçiminde gerçekleştirilen doğrudan yatırım arasındaki ilişkiyi analiz etmiştir. Bu şekilde gerçekleştirilen doğrudan yatırım, satın alma için ödenen paradan farklı bir para birimi ile getiriler elde edilmesine imkân veren firmaya özgü varlıkları

içermektedir. Bu şu anlama gelmektedir: Yabancı yatırımcı evsahibi ülke firmasına özgü varlıkları satın almak için herhangi bir para birimi (mesela dolar) kullanırken, bu varlıklardan elde ettiği getirileri kendi ülke parası cinsinden (mesela Yen) transfer edecektir. Yabancı yatırımcıların kazançları ve maliyetleri farklı para birimi ile gerçekleştiğinden döviz kurundaki değişimler doğrudan yatırım kararlarını etkileyecektir. Blonigen bu hipotezi Japon yatırımcıların ABD’deki imalat sanayinde özellikle büyük Ar-ge’li şirketleri satınlama yoluyla gerçekleştirdikleri doğrudan yatırımlardaki artışı açıklamaya çalışmıştır. Döviz kurlarındaki bir değişme Japon yatırımcıların ABD firmalarını satın alıp almayacakları kararını etkilemektedir. Japon yenindeki bir değerlenme yatırımcıların yatırım yapmasını daha olası hale getirecektir. Döviz kuru düzeyinin DYY üzerindeki etkilerini belirten bu argümanların yanı sıra, kurlarının oynaklığının (volatilite) DYY faaliyeti için önem arz ettiğine vurgu yapan teorik yaklaşımlar da bulunmaktadır. Bu yaklaşımlar “riskten kaçınma” [risk aversion] ve “reel opsiyon” [real options] olarak iki başlık altında toplanabilir:

1. Riskten kaçınma yaklaşımına göre, gelecekteki döviz kuru hareketlerine ilişkin

belirsizlik ve beklentilerin doğurduğu kur riski, DYY kararlarını etkileyecektir. Kur riski, yatırım ve kâr arasındaki zamanlama farklılıkları nedeniyle ortaya çıkmaktadır. Yabancı yatırımcı yatırımını bugün gerçekleştirirken, bu yatırımdan gelecek bir zaman diliminde kâr elde edecektir. Yabancı yatırımcı, döviz kuru oynaklığından kaynaklanan risk düzeyi için yaptığı ödemeler ile yatırım maliyetlerinin toplamı, yatırımdan beklediği getiri oranına eşit olduğunda yurtdışında yatırım yapacaktır. Eğer kur dalgalanması şiddetli ise, yatırımdan beklenen getiriler düşecek ve bunun bir yansıması olarak da DYY girişleri azalacaktır (Phillips ve Ahmadi-Esfahani, 2008: 508).

2. Yabancı yatırımcının ev sahibi ülke hakkında yeterli bilgi sahibi olmaması ve

yatırımın gerçekleşme sürecinin uzun bir zaman gerektirmesi, birtakım belirsizliklere yol açarak batık maliyetlere neden olmaktadır. Reel opsiyon yaklaşımı ile doğrudan yatırımlara ilişkin belirsizliklerin giderilmesi ve ortaya çıkabilecek maliyetlerin azaltılmasına çalışılmaktadır. Dixit ve Pindyick (1994) tarafından geliştirilen reel opsiyon yaklaşımı, yabancı yatırımcı açısından en temel belirsizlik olan döviz kuru belirsizliğini de içermektedir. Belirsizlik ve batık maliyetlerin varlığı temelinde

geliştirilmiş olan bu yaklaşım, yabancı yatırımcının evsahibi ülke piyasası hakkında kendi ülke piyasası kadar bilgi sahibi olduğunu ve ülkelere dağılmış bulunan uluslararası işlemleri nasıl yöneteceğini bildiğini varsaymaktadır (Hule, 2000: 75–78). Yabancı yatırımcı denizaşırı ülkelere yatırım yapma seçeneklerini değerlendirirken, bu tercihten beklediği getiriyi potansiyel olarak etkileyen kur belirsizliğini de göz önünde bulundurmak zorundadır. Kur belirsizliği, yatırım yapma eğilimini negatif yönde etkilemektedir. Çünkü kur seviyesindeki değişmeler yatırım maliyetlerine tesir etmektedir. Daha açık bir ifade ile kur dalgalanmalarının neden olduğu belirsizlik yatırıma ilave maliyetler getirmektedir. Goldberg ve Kolstad (1995), kur riski yüksek olduğunda, firmaların “riskten kaçınmak”, dahası kur riskini azaltmak için, yatırım yapacağı ülkeyi değiştirdiğini veya üretimi yoğunluğunu bir başka ülkeye kaydırdığını belirtmektedir.