• Sonuç bulunamadı

Covid- 19’un Dünyada Yayılma Süreci

Çin’in Hubei Eyaleti’ne bağlı Wuhan kentinde ortaya çıkan Covid-19, kısa sürede tüm dünyaya yayılarak küresel bir salgın haline gelmiştir. Virüs ilk olarak 2019 Aralık ayında Wuhan’da deniz ürünleri ve canlı hayvan pazarında tespit edilmiştir. Virüsle enfekte olan hastalarda en çok görülen belirtiler; yüksek ateş, öksürük, nefes darlığı, boğaz ağrısı ve baş ağrısıdır. Covid-19 daha çok yaşlı ve kronik hastalıkları bulunan kişileri etkilemektedir.

Çin, olağandışı zatürre vakalarını ilk kez 31 Aralık 2019’da DSÖ’ye bildirmiştir. DSÖ’den Covid-19 için “Uluslararası Kamu Sağlığı Acil Durum” açıklaması ise ancak 30 Ocak 2020’de gelmiştir. Bu tarihe kadar virüs ABD’de ve Fransa’da Çin’den dönmüş kişilerde görülmüştür. Ancak DSÖ bu açıklamayı yapana kadar virüs dünya genelinde hızla yayılmıştır. DSÖ’den gelen bu açıklamaya kadar; Hindistan, Filipinler, İsveç, İspanya, Rusya ve İngiltere’de de virüs vakaları görülmüştür. Hatta bu açıklamadan 1 gün sonra Avustralya, Kanada, Almanya, Japonya, Singapur, ABD, Birleşik Arap Emirlikleri ve Vietnam’dan da yeni vaka haberleri gelmeye başlamıştır. Virüsün yayılma hızı o kadar yüksekti ki her geçen gün birçok ülkeden vaka haberleri gelmiştir. Virüs kaynaklı Çin’deki ilk ölüm ise 11 Ocak’ta açıklanmıştır, Çin’den sonraki ilk ölüm ise 2 Şubat’ta Filipinler’de meydana gelmiştir. Virüsün dünya geneline bu kadar hızla yayılması, Çin’in virüsü geç açıkladığına yönelik bazı iddiaların ortaya atılmasına

neden olmuştur. Zira bu iddiaları doğrulayan bazı gelişmeler de yaşanmıştır. ABD’nin Harvard Üniversitesi, uydu görüntülerini kullanarak bir araştırma yayınlamıştır. Şekil 1’de de görüldüğü üzere

bu araştırmada önceki yıllarda çekilen uydu fotoğrafları

karşılaştırılmıştır. 2019 Ekim ayında çekilen fotoğraflarda Wuhan’da hastanelerin otoparkındaki araçların sayılarında önceki yıllara göre büyük bir artış görülmüştür. Araştırmacılar bunun Covid-19’dan kaynaklanabileceğini belirtmişlerdir.

Şekil 1: Wuhan’da Hastanelerdeki Covid-19 Hareketliliği Kaynak: Harward Üniversitesi

Bu nedenle Çin’in virüsü DSÖ’ye geç haber verdiği, DSÖ’nün de buna bağlı olarak tedbirleri geç açıkladığına yönelik dünya genelinde tepkiler yükselmeye başlamıştır. Öyle ki aylar sonra uydudan çekilen bir fotoğraf bu durumu destekliyordu. Uydudan çekilen o fotoğrafta Wuhan’daki hastanelerin otoparklarındaki yoğunluğun Aralık ayında değil Ekim ayında başladığını gösteriyordu. Virüsle ilgili bu gelişme tüm dünyada hem Çin’e karşı hem de DSÖ’ye karşı tepkilerin doğmasına neden olmuştur. Çin’e karşı oluşan bu tepki çalışmamızın ilerleyen bölümlerinde de inceleyeceğimiz Çin’e karşı oluşturulmaya çalışılan alternatif tedarik zincirlerinin maddi olmayan nedenini oluşturmuştur.

Virüsün dünya geneline hızla yayılması, vaka sayıları ve ölümlerdeki artış finansal piyasalarda da paniğe yol açmıştır. Hisse senetlerinde bir günde %20’lere ulaşan kayıplar yaşanmış, nakde dönme isteği nedeniyle altın fiyatlarında da sert kayıplar yaşanmış, ekonomik aktivitenin yavaşlayacağı beklentisiyle petrol fiyatlarında sert kayıplar yaşanmış.

11 Mart 2020 tarihi hem Türkiye için hem de dünya için virüs süreci açısından dönüm noktasıdır. Zira aynı gün DSÖ Covid-19’u “pandemi” olarak ilan etmiş, Türkiye’de de ilk vakanın görüldüğü açıklaması Sağlık Bakanı Fahrettin Koca tarafından yapılmıştır.

Virüs tüm dünyada hızla yayılırken Çin’de ise vaka sayıları hızla düşmeye başlamıştır. Çin’de yeni vaka sayılarının düşmesindeki en önemli unsur, Çin’in virüsün yayılmasını engellemek için uyguladığı sert önlemlerdir. Çin yönetimi kentlere giriş çıkışları kapatmış, Hubei

eyaletindeki fabrikaları ve tüm işletmeleri kapatmış, sokağa çıkma yasağı ilan etmiş ve bu yasak haftalarca sürmüştür. Bu bölgede hayat tamamen durmuştur. Çin antidemokratik uygulamalarıyla virüsün yayılımını dünyaya göre daha kısa bir sürede durdurmayı başarabilmiştir. Bu nedenle tüm dünyada virüs yayılmaya devam ederken 2020 Mart ayının ortalarında Çin’de vaka sayıları düşmeye başlamıştır. Tarihler 12 Mart 2020’yi gösterdiğinde küresel can kaybı 5 bine yaklaşırken Çin’de ilk defa günlük vaka sayısı 15’e kadar düşmüştür.

Çin’den sonra vakaların en hızlı arttığı ülke İtalya olmuştur. DSÖ tarafından 18 Mart’ta salgının yeni merkezi Avrupa olarak ilan edildi. Ülkeler bir bir sınırlarını kapatmış, uluslararası uçuşları durdurmuştur. Uluslararası organizasyonlar, fuarlar, hatta Tokyo Olimpiyatları bir yıl ertelenmiştir. Tüm dünya salgınla mücadele ederken Çin’de Hubei’de artık hiç yeni vaka görülmemeye başlanmıştır. Bu nedenle Hubei’de sokağa çıkma yasağı kaldırıldı.

Bilimsel araştırmalar virüsün her ne kadar yaşlıları ve kronik hastaları etkilediğini ortaya koysa da, az sayıda da olsa virüse yakalanan çocuklar da hayatlarını kaybetmeye başlamıştır. Ülkelerin sağlık altyapıları hızla artan hasta sayılarına karşı yetersiz kalmaya başlamıştır. Dünyanın en gelişmiş ülkeleri olarak görülen AB ülkelerinde ve ABD’de dahi insanlar hastane kapılarında sedyelerde yaşamlarını yitirmiştir. AB ülkelerinde en çok vakanın görüldüğü İtalya ve İspanya’da hastanelerde yatak sayısı yetersiz kalmaya başlamış, ancak diğer AB ülkelerinden beklediği desteği görememiştir. Bu da

Brexit ile başlayan tartışmalar AB’de derinleşmiş adeta AB’nin daha güçlü bir şekilde sorgulanmasına neden olmuştur.

Ülkeler bu süreçte sağlık altyapılarının yetersizliğinin yanında maske, koruyucu kıyafet, dezenfektan yetersizliği de yaşamıştır. Türkiye bu noktada diğer ülkelerden oldukça pozitif ayrışmıştır. Türkiye, ekonomisini tamamen kapatmadığı için üretim hatları çalışmaya devam etmiştir. Hazır giyim ve tekstil atölyeleri kendi alanlarındaki talebin azalmasıyla, üretim altyapılarını maske ve koruyucu kıyafet üretir duruma getirmiştir. Tüm dünyanın bu dönemde en çok ihtiyaç duyduğu diğer bir ürün de solunum cihazları olmuştur. Türkiye’de beyaz eşya üreticileri de üretim bantlarını hızla dönüştürerek solunum cihazı üretir hale gelmiştir. Meslek liseleri 3 boyutlu maske üretmişlerdir. Böylece Türkiye hem kendi ihtiyacını karşılamış hem de diğer ülkelere bu ürünleri ihraç etmiştir. Türkiye acil ihtiyacı olan ülkelere bu ürünleri bağış yoluyla da göndermiştir. ABD, AB ülkeleri gibi hem gelişmiş ülkelere hem de az gelişmiş ülkelere kendi uçağıyla tıbbi ürün yardımı yapmıştır.

Salgına karşı ülkelerin karar vericileri farklı mücadele yöntemleri geliştirdiler. Bazı ülkeler hızla kısıtlama tedbirleri alırken bazı ülkeler Koronavirüsü sıradan bir grip salgını olarak görmüşlerdir ve tedbir almakta gecikmişlerdir ancak bunun faturasını ağır ödemişlerdir. Buna en iyi örnek İngiltere’dir. İngiltere Başbakanı Boris Johnson “sürü bağışıklığı” yöntemini uygulayacağın açıklamıştır ve hiçbir tedbir almamıştır. Ancak kısa bir sürede vaka sayılarının artması ve mevcut sağlık altyapılarının yetersiz kalmasıyla hızla bu uygulamadan

vazgeçmiş ve kısıtlamalara gitmiştir. Ancak kendisi de virüse yakalanmaktan kaçamamıştır. Bir süre yoğun bakımda kaldıktan sonra sağlığına kavuşmuştur.