• Sonuç bulunamadı

Ceza Muhakemesinde Adli Hata

B. Ceza Muhakemesi Hukukunda Kesin Hüküm Kavramı ve Adli Hata

2. Ceza Muhakemesinde Adli Hata

Ceza muhakemesinin konusu işlendiği iddia olunan bir suç olduğundan, çoğu olayda maddi gerçeğin etrafı, sırlar, bilinmeyenler ve yanıltıcılarla çevrilidir. Bu durumun bazısı olaya özgü, bazısı da genel olmak üzere birçok nedeni bulunmaktadır. Bu sebeplerin hepsinin sınıflandırılarak bilimsel bir biçimde ortaya konulması mümkün değildir49. Çünkü söz konusu nedenler öncelikle sınırlı sayıda değildir ve bu nedenlerin çoğu hukuki değil, sosyolojik ya da insan yapısına özgü özelliklerden kaynaklanmaktadır. Bu sebeple, maddi gerçeği çevreleyen yanıltıcıların ve bilinmeyenlerin tamamını ortaya koymak iddiasından uzak olarak bazı örneklerden bahsetmeyi uygun bulmaktayız.

Ceza muhakemesinin konusu olan maddi gerçeğin çoğu olayda sırlar yumağı halini almasının temel sebebi, insanın kural olarak acı çekmek istememesidir. Ortaya koymaya çalıştığımız bu neden, kanımızca üç farklı açıdan değerlendirilmelidir. İlk

47 EREM, Ceza Usulünde Kesin Hüküm, s.12.

48 ARSLAN Ramazan, “Kesin Hüküm İhtiyacı ve Yanılma Gerçeği”, Ankara Barosu Dergisi, C.45,

S.5-6, Ankara 1988, s.734.

17

değerlendirme ceza muhakemesi sonucunda sanığın suçlu bulunması durumunda

cezalandırılmasıyla ilgilidir. Suçun karşılığı olan ceza kişinin özgürlüğünün kısıtlanması esasına dayandığından az ya da çok kişiye acı verir. Bu durum sadece hapis cezaları için değil, adli para cezaları için de geçerlidir. Hatta cezalar dışında emniyet tedbirleri için de aynı özelliğin varlığından söz edilebilir. İkinci

değerlendirme, suç teşkil eden fiillerin büyük bir kısmının ahlaken de kötü olan

davranış olarak kabul edilmesiyle ilgilidir50. Şöyle ki çoğu suç tipi toplumsal hayatta ahlak kurallarına göre kötülüğü en yüksek noktalarda kabul edilen fiillerle örtüşmektedir. Bu sebeple suçluların birçoğu ceza yaptırımının yanı sıra ahlaki yaptırımla da karşılaşmakta ve ayrıca bu nedenle de acı çekmektedir. Belirtmek gerekir ki cezai ve ahlaki yaptırımlar nedeniyle acı çekenler sadece fiili gerçekleştirenler değildir. Aynı zamanda onlarla çıkar, güç ve duygusal yakınlık içinde bulunanlar da dolaylı olarak acı çekmektedirler. Üçüncü değerlendirme ceza muhakemesinin yapılmasına neden olan fiilin hukuki nitelendirmesini de etkileyen hazırlayıcı sebeplerin ortaya çıkmasının yaratacağı ahlaki tepki ve duygusal gerilimin bazen bilinenlere göre hükmedilecek cezadan kişiye ya da yakınlarına daha çok acı vermesiyle ilgilidir. Kişi, kendisinin ya da yakınlarının hayatının giz veya gizli alanında yaşananların tetiklediği muhakeme konusu olayın görünürdeki biçimine göre ağır bir ceza almayı, tetikleyici nedenin ortaya konulması suretiyle alacağı daha hafif bir cezaya tercih edebilir. Tüm bu nedenlerle suç teşkil eden fiil genelde fiilinin işlenmesinden önce ve sonra saklanır, bazen de yanıltıcı faktörlerle gizlenmeye çalışılır. İşte böyle bir süreçte neyin saklanıp neyin saklanmadığını, neyin doğru neyin yanlış olduğunu ayırt etmek çok kolay bir iş değildir. Bu durum ceza muhakemesinde hata yapılmasına sebep olan bir etken olarak değerlendirilebilir.

Ayrıca ceza muhakemesi boyunca muhakeme işlemlerinin konusu ya da öznesi olan şüpheliler, sanıklar ve tanıklar; bazen gerçeği doğru anlatmaya çalışmalarına rağmen yanlış ifade edebilirler. Bu durum şüpheli, sanık ve tanıkların sıklıkla hukuk bilgisinden yoksun olmalarından veya farklı kültürlere sahip olmalarından ya da eğitim düzeylerindeki eşitsizliklerden veya sanık, şüpheli ya da

50 Ceza hukukundaki emir ve yasakların aynı zamanda bir tür toplumsal etik niteliğine sahip olduğuna

ilişkin bkz. ÜNVER Yener, Ceza Hukuku İle Korunması Amaçlanan Hukuksal Değer, Ankara 2003, s.446.

18 tanık psikolojisinden51 kaynaklanabilir. Bazense şüpheli, sanık ya da tanıklar olayı hatalı algılamış olmaları sebebiyle gerçeği doğru ifade edemeyebilirler. Kanımızca bu durumlar da ceza muhakemesi sürecinde karşılaşılan ve kimi zaman maddi gerçekten uzaklaşılmasına sebebiyet veren etkenlerdendir.

Ceza muhakemesinde maddi gerçeğe ulaşılamaması ihtimalinin delillerin toplanması ve değerlendirilmesinde kriminalistik yöntemlerinin kullanılmasıyla azaldığı ileri sürülebilecek bir iddia olsa da52 kanımızca aslında durum daha karışık bir noktaya doğru sürüklenmektedir. Çünkü dün için sıfır hata payıyla çalıştığı düşünülen bir aletin aslında hata payı olabileceği bugün fark edilebilmektedir. Benzer şekilde bugün bizi mutlak doğruya götüren bir yöntemin yarın bu niteliğe sahip olmadığının ortaya çıkması bir olasılık olarak aslında mevcuttur. Aynı bağlamda gerçek suçluların suçlarını gizleyerek (örneğin suçlunun başka birisinin saç telini, içtiği sigaranın izmaritini suç mahaline bırakması gibi) masum insanları bir takım sahte deliller yaratarak suçluymuş gibi göstermeleri ihtimal dahilindedir. Özellikle kriminalistik yöntemlere yargılama makamlarının duyduğu güven bu tür olasılıklarda savunma yapmayı fazlasıyla güçleştirmektedir. Tüm bu sebeplerle kriminalistik yöntemlerinin varlığı, ceza muhakemesinde birçok olayda maddi gerçeğe ulaşılmasını sağlasa da, küçük sayılarda da olsa bazı olaylarda hatalı sonuçlara ulaşılmasına sebep olmaktadır.

Ayrıca savcı, avukat, savunma önemli bir rol üstlenen müdafi, kendilerinin teknik bilgilerine başvurulan bilirkişi, eldeki delillere göre suç teşkil ettiği iddia olunan olayın yeniden resmini çekecek ve buna göre sonucu belirleyecek olan hakim de insandır. İnsan yanılabilen bir varlıktır. Bir başka ifade ile hatayı insanın tabiatından ayırmak imkansızdır53. Bu bağlamda ceza muhakemesinde görev alan kişilerin de zaman zaman hata yapması olağandır54. Romalılar bu durumu ifade etmek için “Errare humanum est” (hata insan içindir) demişlerdir. Ceza muhakemesinde görev alan savcı, avukat, müdafii ve bilirkişinin yaptığı hatanın

51 Sanığın içinde bulunduğu psikolojik durumun ifadesine etkisi için Bkz. DEMİRBAŞ Timur,

Sanığın Hazırlık Soruşturmasında İfadesinin Alınması, İzmir 1996, s.170.

52 İnsanı her türlü yanılmadan uzak tutabilecek bilimsel-teknik olanak ve araçların bulunamadığına

ilişkin bkz. YÜCE, Türk –Alman Ceza Muhakemeleri Hukukunda Kanun Yolları, s.1.

53 EREM Faruk, Ceza Usul Hukuku, Ankara 1970, s.662.

19 önemli olmadığı, çünkü kararı mahkemenin verdiğini söylemek doğru olmayacaktır. Çünkü savcı, avukat, müdafii ve bilirkişinin yanılgısı kimi zaman mahkemeyi de etkileyebilmekte onun da hata yapmasını sonuçlamaktadır. Ceza muhakemesinde görev alan bu kimselerin yaptıkları hatalar iki açıdan sınıflandırılabilir. Şöyle ki birinci sınıflandırmada ölçüt, hatanın bilinçli olup olmadığıdır. İkinci sınıflandırmada ise ayrım, hatanın olayın hukuki ya da fiili değerlendirmesinde yapılmasına göre şekillenebilir.

Bunlar ve bunlar gibi pek çok sebep, ceza muhakemesinde çeşitli hatalara neden olabilecek niteliktedir. Bu etkenlerin birçoğu, ceza muhakemesi sırasında fark edilip, bertaraf edilmektedir. Ancak bir kısmı, yanlış değerlendirmelerle ve varılan hatalı sonuçlarla hükümlere yansımaktadır. Hükme yansıyan hataların bazılarından hüküm kesinleşmeden önce yapılan üst yargı denetimiyle dönülür. Ancak yine de içinde hatalar barındıran bu nedenle maddi gerçeğe uygun olmayan ya da hukuki değerlendirme hataları sebebiyle yanlış olan hükümlerin bir kısmı kesinleşir. Bu nedenle hata muhakemede inkar edilemeyecek bir gerçektir55 ve tamamen yok edilmesi imkansızdır. Yüksek dikkat ve özen sadece hatayı azaltabilir fakat asla tamamen yok edemez56.

b. Ceza Muhakemesinde Adli Hatanın Unsurları ve Türleri

Ceza muhakemesi sürecinde oluşan her hata adli hata olarak değerlendirilemez. Şöyle ki, adli hata sadece hükmün işin niteliğine veya hukuka aykırı olarak sanığın lehine ya da aleyhine netice doğurmasına neden olan hatayı ifade eder57.

Bir hatanın adli hata olarak kabul edilebilmesi için varlığı gereken üç şartın bulunduğu söylenebilir. Birinci şart hükümde işin niteliğine ya da hukuka aykırı bir değerlendirmenin bulunmasıdır. İşin niteliğine ilişkin hata maddi hatayı ifade eder. Maddi hata muhakeme konusu olan olayın gerçekleşip gerçekleşmediği, kim

55 ARSLAN Ramazan, Medeni Usul Hukukunda Yargılamanın Yenilenmesi, Ankara 1977, s.3 vd. 56 EREM, Muhakemenin Yenilenmesi Hakkında Genel Bilgiler, s.4.; ALNIAK, s.235.

20 tarafından, ne zaman, hangi koşullarla gerçekleştirildiği, failin nitelikleri gibi hukuk kurallarından bağımsız olan fiile ilişkin ayrıntıları ifade eden maddi sorunun58 tespitinde yapılan hatayı anlatır. Hukuka aykırı bir değerlendirmenin bulunması ise hukuki hatayı ifade eder. Hukuki hata, ceza hukuku kurallarının ya da ceza muhakemesi hukuku kurallarının olaya yanlış uygulanmasından kaynaklanır. Ceza hukuku kurallarının uygulanmasında oluşan hukuki hata sonucu, fail tarafından gerçekleştirilen fiilin ihlal ettiği suç tipi yanlış tespit edilir ya da oluşan suç doğru tespit edilmekle birlikte suça tesir eden nedenlerin, şahsi cezasızlık nedenlerinin veya failin cezasının tespit edilmesinde dikkate alınan diğer hukuki kurumların olaya uygulanmasında yanlışlık yapılır. Ceza muhakemesi hukuku kurallarının uygulanmasında oluşan hukuki hatada ise muhakeme işlemlerinin hukuka aykırı olarak gerçekleştirilmesi söz konusudur.

Bir hatanın adli hata olarak değerlendirilebilmesi için varlığı gereken ikinci

şart, hatanın hükmü esaslı biçimde etkilemesidir. Hatanın hükmü esaslı biçimde

etkilemesi hükmün olması gerekenden farklı biçimde sanığın lehine ya da aleyhine sonuç doğurmasıdır.

Bir hatanın adli hata olarak değerlendirilebilmesi için varlığı gereken son şart hükmün kesinleşmiş olmasıdır59. Bir diğer ifade ile hüküm kesinleşmeden önce adli hatanın varlığından söz edilmez. Kesinleşmemiş hükmün hatalı olması mümkünse de bu hükmün adli hata içeren bir hüküm olarak nitelendirilmesi mümkün değildir. Çünkü hükmün kesinleşmesinden önceki dönemde ancak hakimin hatasından söz edilebilir60.

3. Adli Hatanın Düzeltilmesi Gereği İle Kesin Hükme Duyulan İhtiyaç