• Sonuç bulunamadı

Celâlüddin, Keykûbât zamanında Seri Candar (Hükümdarı korumakla görevli muhafızların emiri) unvanı ile Samana’da valilik vazifesinde de bulunuyordu. Keykûbât, babası Nâsirüddin ile görüşmesinden ve Nizamüddin’i ortadan kaldırmasından sonra Arız-ı Memalik olarak atanmıştı. Sarayda Türk emirlerini bir yerde toplayıp kendi saltanatını yetmiş yaşında kurmuştur.234 Böylece Delhi saltanatı

Şemsi hanedanından Halaç hanedanına el değiştirdi.

Sultan Celâlüddin kalabalık bir ordu ile Behapur’dan Kilughari kalesinde inmiş ve burada Delhi’den emirler, melikler gelip bi’atlarını burada vermiştir. Celâlüddin devletine sadık kalacaklarına dair söz vermişlerdir. Sultan Celâlüddin 688/1290 yılında tahta oturdu. Delhi halkı Sultan Celâlüddin’in şehre gelmesini istememiş ve kendisi de halkın istemediği yere gitmeyi doğru görmemiştir. Kilughari’de bir köşk ve önünde büyük bir bağ yaptırmasını emretmiştir. Çok kısa bir zamanda şehirde Pazar yeri cami ve evler yapılmış ve Yenişehir adını almıştır.235

Celâlüddin, tahta oturmasının ikinci senesinde Balaban’ın kardeşinin oğlu Melik Çehçu, Kara vilayetinde isyan ederek kendi adına hutbe okutmuş ve sikke bastırmıştır. Oudh hâkimi emir Ali Sercandar (Hatem han adıyla meşhur) ve birçok Balaban melikleri ile anlaşarak Delhi üzerine yürümüştür. Bu isyana Halaçlardan memnun olmayanların destek vermeleri önemlidir. Çünkü Celâlüddin’i Delhi şehrine sokmamasından da anlaşılırdı ki Celâlüddin’i istemiyorlardı.

233 T.W. Haig; “Halaci” İA. İst, 1950, c. V, s. 107.

234 Mirza Nasrullah Han, s. 327; Bereni, Tarih-i Firuz Şâhî, s. 171.

75 Sultan Celâlüddin küçük oğlunu kendi yerine naib olarak koymuş kendisi isyancılara karşı bir donanımlı ordu ile Vehb (Rehb) nehrinin kenarında şiddetli savaşlardan sonra Çehçu mağlup olmuştur. Çehçu ordusunun çoğu öldürülmüş kendisi kaçmayı başardıysa da bir müddet sonra esir düşmüştür.236 Çehçu, Sultan Celâlüddin’nin

huzuruna çıkartılarak sultan; “benim yaşım yetmişi aştı şu ana kadar kan dökmedim. Şimdi elimi nasıl bir müslümanın kanına bulaştırayım ben yıllarca Sultanın Balaban’ın hizmetini yapmış birisiyim. Bizim üzerimizde Sultan Balaban’ın hakkı ve hukuku çoktur. Eğer öldürürsem bu günkü Sultan Balaban’ın tahtına ki sahibiyim, saygısızlık olur” demiş ve onu affetmiştir.237

Bu sırada Delhi’de şöhret bulan, gerek devlet gerekse halkın içinde itibar sahibi olmuş olan Seyyit Mevla’nın isyanı gündeme geldi. Çehçu’nun isyanı sırasında Seyyit ayaklanmaya hazırlık yaparken Sultan Celâlüddin hankasını basarak tutuklamıştır. Sultan Seyyit ve taraftarlarını işkenceye tabi tutmuş ama isyan edeceklerini ikrar etmemiştir. Erkli Han Celâlüddin’in oğlu Seyyid’i filin ayaklarının altına atarak öldürmüştür.238 Celâlüddin Fîrûz Şah 689/1290 yılında Rantapur üzerine yürümek için

çıkmış ve yerine Naib olarak Erkli Han’ı koymuştur. Yolda birkaç kaleyi fethederek Rantapur’a ulaşmıştır. Rantapur kalesini kuşatıp kalenin racası son gücüne kadar savunmuş, Celâlüddin bu kaleyi alamadan geri dönmüştür.239

Rantapur kalesini alamadan geri dönmesinin sebebi Pencab’a Moğolların saldırması idi. 691/1292 yılında Delhi Türk Sultanlığı’nın topraklarına gelip yağmalarda bulunmuştur. Celâlüddin de Moğollar’a karşı harekete geçip, Sind nehrinin kenarında savaşmıştır. Moğollar yüzbin asker olmalarına rağmen mağlup olmuşlardır. Emirlerinden bir kaçını esir alıp Celâlüddin huzuruna çıkartmıştır. Celâlüddin, iyi niyetli barışsever olması için Moğollar ile barış anlaşması yapıp Abdullah’ı ( Helaku Han) Moğolların komutanını oğul sıfatına o da Celâlüddin’i baba sıfatına kabul etmiştir. Birçok Moğol, Celâlüddin ordusuna katılmış, Moğolları ayrı bir mahalleye yerleştirmiş ve orasına Moğolpur adını vermiştir. Onlardan Müslüman olanları ise yeni Müslüman

236 Nizamiddin Ahmet, Tabakât-ı Ekberî, s. 119-20, Sihrindi, Tarihi Mübârek Şâhî, s. 63; Bereni, Tarih-i Firuz Şâhî, s. 81.

237 Behindari, “Hulâsat ü’t-Tevârih”, s. 216.

238 Abdulkadir Bedayunî, Müntehabü’t-Tevârih, s. 43; Nizamiddin Ahmet, Tabakât-ı Ekberî, 127. 239 Nizamiddin Ahmet, s. 127.

76 adını almışlardır.240 Delhi’nin dışında Moğolların sayısı dört bin civarına ulaşmış ve

Elgu Han, Cengiz Han’ın torunu Celâlüddin’in kızı ile evlenmiştir.241

Sultan Celâlüddin en sevdiği yeğeni Alâeddin’i babası öldüğünde büyütüp kendi kızı ile evlendirmişti. Savaşçı cesur biriydi. Sultan yaşlanıp zayıflanmıştı bu fırsatı kaçırmamak için Delhi dışına çıkıp kendi ordusunu toplamak hutbeyi kendi adına okutmak ve saltanatı kendi adına ilan etmek amacıyla Diyogre (Diyogir) ‘e gidip buradaki racaları yenmiştir. Sultan şüphe ve tereddüt etmesin veya kendini Sultana karşı güçlenmesini anlamaması için Sultan’a ganimet olarak 40 fil, bin at ve birçok altın, gümüş ve mervarit göndermiştir. Bu sırada Alâeddin güçlenmiş, daha sonra Celâlüddin’e açık açık karşı gelmeye başlamıştır. Sultan Celâlüddin olayı görüşerek ve konuşarak çözmelerini istemiştir. Bu görüşmenin kayın pederine pusu kurmak için en uygun zaman olduğunu anlayınca görüşmeye hazır olmuştur. Sultan kendi oğlundan çok sevdiği ve damadı olduğu için hiçbir silah almadan Alâeddin’in yanına gelip görüşürken İhtiyarüddin, Sultan Celâlüddin’in arkasından gelerek kılıçla kafasını kesmiştir (695/1296). Hükümeti ise yedi yıl sürmüştür. 242

Böylece Celâlüddin de önceki sultanlar gibi 77 yaşında taht kurbanı olmuştur. Kendisi isyan eden yağmalayan ve hırsızları affedip bırakmış bir insan ne kadar suçlu olsa bile onu doğru yola teşvik etmiştir. Moğolları bile bağrına basmış dört bin kişiyi Delhi de yerleştirmiş ve Celâlüddin’in davranışlarından etkilenip Müslüman olmuşlardır. İlk önce Delhi halkı onu istemese de daha sonra yalnız Delhi halkı değil bütün hâkim olduğu vilayetlerin halkı sevmiştir. Devletini sınırlarını Moğollardan korumak için onlarla akrabalık kurmuş ama onun en sevdiği büyütüp vilayet makamına getiren yeğeni tarafından hunharca öldürülmüştür.