• Sonuç bulunamadı

Canl›lar›n genetik benzerliklerinin ortak bir atadan geldiklerinin delili oldu¤unu sanma yan›lg›s›

YANILGILAR VE B‹L‹M DIfiI EVR‹M MESAJLARI

1. Canl›lar›n genetik benzerliklerinin ortak bir atadan geldiklerinin delili oldu¤unu sanma yan›lg›s›

Evrimcilerin en s›k kulland›klar› "evrim telkini" metodlar›ndan biri de, bilimsel bir geçerlili¤i olmayan baz› iddialarda bulunmak ve bunlar›

evrimin önemli ve çarp›c› bir delili gibi sunmakt›r. Sn. Helvac›o¤lu da, ev-rimcilerin bu taktiklerine s›k s›k baflvurmufl ve yaz›s›nda türler aras›nda genetik benzerlikler oldu¤unu ve bunun türlerin ortak bir atadan geldik-lerinin delili oldu¤unu söylemifltir. Buna örnek olarak ise insan›n genetik flifresinin meyve sine¤ininkiyle %70, maymununkiyle ise %98 benzer ol-du¤unu vermifltir.

Öncelikle belirtelim ki, insan ve maymun aras›nda %98 oran›nda ge-netik benzerlik oldu¤unu iddia etmek bilimsel de¤ildir. Çünkü insan›n genetik kodu henüz yeni çözülme aflamas›ndad›r. Maymunlar›n genetik kodu hakk›nda ise çok daha az bilgi mevcuttur. Yap›lan karfl›laflt›rmalar, hem insanda hem de maymunlarda en yo¤un olarak bulunan baz› prote-inler üzerinden yap›lmakta ve böylece "%98" rakam›na kas›tl› olarak ula-fl›lmaktad›r. Buna karfl›n evrim teorisi ad›na "hofla gitmeyen" veriler ise 59 A¤ustos 2000 Tarihli Bilim Ütopya

Dergisinde Yer Alan Yan›lg›lar

gözard› edilmektedir. Dolay›s›yla maymunla insan aras›nda %98 genetik benzerlik oldu¤unu iddia etmek bilimsel bir anlam ifade etmemektedir.

Öte yandan, e¤er canl›lardaki genetik benzerliklere dayal› evrimsel iliflkiler kurulsayd›, o zaman insan›n maymunlara benzemesi, ancak ev-rimcilere göre uzak say›lan canl› türlerine hiç benzememesi gerekirdi. Oy-sa durum hiç de böyle de¤ildir.

Örne¤in, New Scientist dergisinde aktar›lan genetik analizler, nema-tod solucanlar› ve insan DNA'lar›nda %75'lik bir benzerlik ortaya koy-mufltur.16Bu, elbette insan ile nematodlar aras›nda sadece %25'lik bir fark bulundu¤u anlam›na gelmemektedir! E¤er evrimcilerin kurgulad›¤›

soya-¤ac›na bak›l›rsa, insan›n dahil edildi¤i Chordata filimu ile Nematoda filum-lar›n›n 530 milyon y›l önce bile birbirlerinden ayr› olduklar› görülür.

Nitekim farkl› türlere ve s›n›flara ait canl›lar›n DNA ve kromozom analizleri sonucunda elde edilen bulgular karfl›laflt›r›ld›¤›nda, canl›lar›n DNA ve kromozomlar›ndaki benzerliklerin ya da farkl›l›klar›n, öne sürü-len hiçbir evrimci mant›k ya da ba¤lant›yla uyuflmad›¤› çok aç›k bir bi-çimde ortaya ç›kmaktad›r. Evrimci teze göre canl›lar›n kompleksliklerin-de kakompleksliklerin-demeli bir art›fl yaflanm›fl olmal›, buna paralel olarak da genetik bil-gilerini oluflturan kromozomlar›n›n say›s›n›n kademeli olarak artmas›

beklenmelidir. Fakat elde edilen veriler bu tezin tamamen hayal ürünü ol-du¤unu göstermektedir. Örne¤in, domatesin 24 kromozomu varken, çok daha kompleks bir organizmaya ve sistemlere sahip olan copepode yen-gecinin sadece 6 koromozomu vard›r. Ya da, tek hücreli bir canl› olan Euglena'da 45 kromozom bulunurken, Amerika'da yaflayan büyük bir tim-sah türü olan Alligatör'de 32 kromozom bulu-nur. Bununla birlikte mikroskobik bir canl› olan Radiolaria'da 800'den fazla kromozom vard›r.

Evrimin ünlü teorisyenlerinden Rus bilim adam› Dobzhansky, canl›lar ve DNA'lar› aras›n-daki bu kurals›z iliflkinin evrimin

aç›klayamad›-¤› büyük bir sorun oldu¤unu flöyle ifade etmek-tedir:

60 EVR‹MC‹LERE NET CEVAP

Ünlü genetikçi Theodosius Dobzhansky

Daha kompleks organizmalar›n genelde basit olanlara göre hücrelerinde da-ha fazla DNA'lar› vard›r. Fakat bu kural›n dikkat çeken istisnalar› vard›r.

Amphiuma (amfibiyen), Propterus (bir akci¤erli bal›k), ve hatta s›radan kur-ba¤alar ve kara kurkur-ba¤alar› taraf›ndan geçilen insan ise, liste bafl› olmaktan çok uzakt›r. Neden bu durum bu kadar uzun zamand›r bir bilmece olarak kald›?17

Yine evrimci homoloji tezine göre, canl› büyüdükçe kromozom say›-s›n›n artmas›, küçüldükçe ise kromozom say›say›-s›n›n azalmas› beklenmeli-dir. Oysa birbirileriyle bütünüyle farkl› boyut ve yap›lara sahip olan ve aralar›nda herhangi bir evrimsel ba¤lant› oldu¤u iddia bile edilemeyen canl›lar›n eflit say›da kromozomlara sahip olmalar›, canl›lar›n kromozom benzerlikleri üzerine kurulan yüzeysel evrimci mant›klar› alt üst etmekte-dir. Buna birkaç örnek verecek olursak, hem yulaf bitkisinin hem de ma-kak maymununun 42'fler kromozomu vard›r. Deer faresinin 48 kromozo-mu bulunurken kendisinden kat kat büyük olan gorilin de ayn› say›da, yani 48 kromozomu bulunur. Bir di¤er ilginç örnek de çingene güvesi ve efle¤in kromozom say›lar›d›r. Her ikisi de 62 kromozoma sahiptir.

Moleküler düzeydeki di¤er karfl›laflt›rmalar da, evrimci yorumlar›

anlams›z k›lan pek çok tutars›zl›k örne¤i oluflturmaktad›r. Çeflitli canl›lar-daki protein dizilimleri laboratuvarlarda analiz edildikçe, ortaya evrim-ciler aç›s›ndan hiç beklenmedik, hatta kimi zaman hayret verici sonuçlar ç›kmaktad›r. Örne¤in insandaki Sitokrom-C proteini bir at›nkinden 14 amino asit farkl›yken, bir kangurununkinden yaln›zca 8 amino asit fark-l›d›r. Yine Sitokrom-C dizilimi incelendi¤inde, kaplumba¤alar›n insanlara kendileri gibi bir sürüngen olan ç›ng›rakl› y›lanlardan daha yak›n oldu¤u görülür. Bu durum evrimci bak›fl aç›s›na göre yorumland›¤›nda kaplum-ba¤alar›n insanlarla, y›lanlardan daha yak›n akraba olduklar› gibi anlam-s›z bir sonuç ç›kcakt›r.

Her ikisi de sürüngenler s›n›f›na dahil olan kaplumba¤a ve ç›ng›rak-l› y›lan›n aras›nda 100 kodonda 21 amino asitlik fark, çok ayr› s›n›flar›n temsilcileri aras›ndaki farklardan belirgin bir flekilde daha büyüktür. Ör-ne¤in, tavuk ve su y›lan› aras›ndaki 17, veya at ve köpekbal›¤› aras›ndaki 16, hatta iki ayr› filuma ait köpek ve solucan sine¤i aras›ndaki 15 amino 61 A¤ustos 2000 Tarihli Bilim Ütopya

Dergisinde Yer Alan Yan›lg›lar

asitlik farktan bile daha büyüktür.

South Carolina Üniversitesi T›p Fakül-tesi'nden biyokimya araflt›rmac›s› Dr. Chris-tian Schwabe, moleküler alanda evrime de-lil bulabilmek için uzun y›llar›n› vermifl bir bilim adam›d›r. Özellikle insülin ve relaxin türü proteinler üzerinde incelemeler yapa-rak canl›lar aras›nda evrimsel akrabal›klar kurmaya çal›flm›flt›r. Fakat çal›flmalar›n›n hiçbir noktas›nda evrime herhangi bir delil elde edemedi¤ini pek çok kereler itiraf et-mek zorunda kalm›flt›r. Trends in Biochemical Sciences dergisindeki bir makalesinde flöyle demektedir:

Moleküler evrim, evrimsel akrabal›klar›n ortaya ç›kar›lmas› için neredeyse paleontolojiden daha üstün bir metod olarak kabul edilmeye baflland›. Bir moleküler evrimci olarak bundan gurur duymam gerekirdi. Ama aksine, türlerin düzenli bir geliflme kaydetti¤ini göstermesi gereken moleküler benzerliklerin pek çok istisnas› olmas› oldukça can s›k›c›

görü-nüyor. Bu istisnalar o kadar çok ki, gerçekte, istisnala-r›n ve tuhafl›klaistisnala-r›n daha önemli bir

mesaj tafl›d›klar›n› düflünüyorum.18 Schwabe, canl›lardaki lizozim-ler, sitokromlar ve pek çok hormon-lar›n da amino asit dizilimlerinin karfl›laflt›r›lmas›n›n evrimciler aç›s›ndan "beklenmedik sonuç-lar ve anormallikler" ortaya koydu¤unu belirtmektedir.

Schwabe, tüm bu kan›tlara daya-narak, proteinlerin hepsinin hiçbir evrim geçirmeden bafllang›çtaki ya-p›lar›na sahip olduklar›n›, ve

mole-62 EVR‹MC‹LERE NET CEVAP

Protein molekülleri

Kompleks yap›s›yla Sitokrom C proteini

küller aras›nda, ayn› fosiller aras›nda oldu¤u gibi, hiçbir ara geçifl formu bulunmad›¤›n› savunmaktad›r.

Michael Denton da moleküler biyoloji alan›nda elde edilen bulgula-ra dayanabulgula-rak flu yorumu yapar:

Moleküler düzeyde, her canl› s›n›f›, özgün, farkl› ve di¤erleriyle ba¤lant›s›z-d›r. Dolay›s›yla moleküller, ayn› fosiller gibi, evrimci biyoloji taraf›ndan uzun zamand›r aranan teorik ara geçifllerin olmad›¤›n› göstermifltir... Mole-küler düzeyde hiçbir organizma bir di¤erinin "atas›" de¤ildir, di¤erinden daha "ilkel" ya da "geliflmifl" de de¤ildir... E¤er bu moleküler kan›tlar bun-dan bir as›r önce var olsayd›... organik evrim düflüncesi hiçbir zaman kabul görmeyebilirdi.19

Özetlemek gerekirse, canl›lardaki benzer organlar ya da benzer mo-leküler yap›lar, bu canl›lar›n ortak bir atadan evrimlefltikleri teorisine hiç-bir destek sa¤lamamaktad›r. Aksine, bu benzerlikler, canl›lar aras›nda ku-rulabilecek her türlü hiyerarflik evrim flemas›n› imkans›z hale getirmekte-dir. ‹nsan, bir protein karfl›laflt›rmas›na göre tavuklara, bir di¤er karfl›lafl-t›rmaya göre nematod solucanlar›na, bir baflka analize göre de timsahlara

"benzer" gibi ç›k›yorsa, insan›n bu canl›lardan herhangi birinden ya da baflka hiçbir canl›dan evrimleflti¤i öne sürülemez.

K›sacas›, canl›larda anatomik ya da kimyasal benzerlikler arayan bu-nu evrime delil saymaya çal›flan homoloji varsay›m›, bilimsel bulgular karfl›s›nda geçersizdir.

Peki bu durumda canl›lardaki benzer yap›lar›n bilimsel aç›klamas›

nas›l yap›labilir? Bu sorunun cevab›, Darwin'in evrim teorisi bilim dünya-s›na hakim olmadan önce verilmifltir.

Canl›larda-Canl›lardaki benzer organ-lar› ilk kez gündeme getiren Carl Linneaus ya da Ric-hard Owen gibi bilim adam-lar›, bu organlar› "ortak ta-sar›m" örne¤i olarak aç›klam›fllard›r. Son bulgu-lar, bu aç›klaman›n do¤ru oldu¤unu göstermektedir.

63 A¤ustos 2000 Tarihli Bilim Ütopya

Dergisinde Yer Alan Yan›lg›lar

ki benzer organlar› ilk kez gündeme getiren Carl Linneaus ya da Richard Owen gibi bilim adamlar›, bu organlar› "ortak tasar›m" örne¤i olarak gör-müfllerdir. Yani benzer organlar, ortak bir atadan tesadüfen evrimlefltikle-ri için de¤il, belirli bir ifllevi görmek için bilinçli bir flekilde tasarlanm›fl ol-duklar› için benzerdir.

Modern bilimsel bulgular ise, benzer organlar için ortaya at›lan "or-tak ata" iddias›n›n tutarl› olmad›¤›n› ve yap›labilecek yegane aç›klaman›n söz konusu "ortak tasar›m" aç›klamas› oldu¤unu göstermektedir.

Dolay›s›yla Sn. Helvac›o¤lu'nun, türler aras›ndaki genetik benzerlik-leri evrimin bir delili gibi göstermeye çal›flmas›, bilimsel bir aldatmaca-dan baflka bir fley de¤ildir.

AYKUT GENCE'N‹N "B‹YOTEKNOLOJ‹ TAMAM, AMA EKOLOJ‹YE D‹KKAT!" BAfiLIKLI YAZISINDAK‹

"TUTUCU EVR‹MC‹" YANILGILAR