• Sonuç bulunamadı

2.7. Alışveriş Merkezlerinin İşlevleri

2.7.1. Boş Zaman

Sanayileşmenin ileri zamanlarıyla birlikte üretime dayalı toplumsal yapıdan tüketime dayalı toplumsal yapıya doğru bir durumun varlığı söz konusudur. Tüketime dayalı bu toplumsal yapıya baktığımız zaman boş zamanın tüketi kadar önemli olduğunu görürüz. Tüketim için gerekli olan vakit boş zamanın önemini ortaya çıkarmıştır. Tüketim toplumunun boş zaman anlayışı ise tüketimle geçirilebilecek bir zamanı ifade eder. Boş zaman aslında kişinin kendisine ait ve kendisinin bu zamanı nasıl değerlendirmek istiyorsa o şekilde kullanması gereken bir zaman olması gerekirken kapitalist toplumsal yapının öngördüğü şekilde geçirilen bir zaman olarak karşımıza çıkar. Kitlesel üretimin kitlesel tüketimi gerektirmesiyle birlikte bunun nasıl sağlanması gerektiğinin cevabı kapitalist toplumsal yapıda boş zaman aracılığıyla sağlanması şeklindedir.

Tüketim toplumunda insanlar tüketmek için yaşamaktadır. Tüketimin bir amaç haline gelmesiyle birlikte tüketime ayrılacak zamanın da gerekliliğini beraberinde getirir aynı zamanda bu durum boş zamanı önemli bir zaman dilimi haline getirir. “Boş zaman genelde iş/çalışmayla ilintili görülmüştür. İşten artan, geriye kalan, bağlayıcılık ve zorunluluktan uzak bir zaman olarak tanımlanmıştır. Bu zaman dilimi, kişinin özgür iradesiyle, kendi istenciyle kullanacağı, tasarrufta bulunacağı bir zaman dilimidir. Ancak zamanla çalışmanın önceliği sorgulanmaya başlandığından bugün birçok sosyolog, boş zamanı kendi bağlamıyla ilintili tanımlanması gereğinden söz etmektedir”

(Aytaç, 2002: 232). Boş zaman bireylerin çalışma gibi zorunlu olarak yapmaları gereken etkinliklerin dışında kalan zaman dilimidir. Birey boş zamanı kendi iradesiyle değerlendirmesi gerekirken tüketim toplumunda boş zamanın ifade etmiş olduğu anlam bundan uzaklaşmış bir haldedir.

Geç kapitalizmin bir aşaması olan tüketim toplumunda boş zaman bir tüketim zamanı olarak görülür. Kitlesel üretimin kitlesel tüketimi zorunlu hale getirmesiyle birlikte üretilen ürünlerin tüketiciler tarafından tüketilmesi gerekliliğini ortaya çıkartmıştır ve dolayısıyla tüketime ayrılacak zamanı. “Kapitalizm, günümüzde gerçek yaşamın iş saatleri dışındaki boş zamanda olduğu gerçeğini topluma yayarak, emek süreci üzerindeki kontrolünü, boş zaman süreçleri üzerindeki kontrolüyle tamamlamaya çalışmaktadır. Bu süreçte en önemli rolü de Frankfurt Okulu düşünürlerinden Theodor W. Adorno'nun ifade ettiği üzere kültür endüstrisi üstlenmektedir. Ona göre, kültür endüstrisi insanlara gündelik yaşamın sorumluluk ve rutinlerinden geçici bir kurtuluş sunmakla birlikte, insanların kurtulmaya çalıştıkları bu dünyanın yapısını aslında daha da güçlendirmektedir” (Dağtaş, 2009: 53). Kapitalizm, boş zaman varlığını istemektedir, günümüz ekonomisinin ve tüketim toplumunun satın almalara olan ihtiyacı söz konusudur. Kapitalizm içinde bulunduğu durumdan (üretilenlerin elde kalması) ancak tüketim sayesinde kurtulabilir. Boş zamanın başlı başına bir yaşamsal alan olarak ele alınması modern döneme ve tüketim toplumuna aittir. Günümüzde ekonominin devamlılığı için tüketime ihtiyaç vardır ve dolayısıyla tüketimin artması için de boş zamana ihtiyaç vardır. Boş zaman bireyin kendi özgür iradesiyle kullanacağı bir zaman dilimi olmaktan çıkmıştır, artık bireyin boş zamanını nasıl değerlendirilebileceği hesaplanabilir bir şekildedir.

Boş zaman üzerinde hakimiyet kuran tüketim alanı boş zaman endüstrisini de beraberinde getirmiştir. Boş zamanın ne şekilde geçirilecek bir zaman olması noktasında çeşitli altenatifler (alışveriş, eğlence gibi) üreterek tüketimin gerçekleşmesine çalışılır. “İnsan, zorunlu eylemlerinin dışında ya da ona ek olarak vakit ve imkanlarını bilgi, sanat, duyuş ve inanış olgularına ayırmış olmalıdır” (Aydın, 2000: 217). Boş zamanı değerlendirme her ne kadar düşünce bazında böyle olması istense de tüketim toplumunda karşılaştığımız durum buna aykırı bir tablo çizer, boş zaman tüketerek geçirilmesi gereken bir zaman olarak görülmektedir. Tüketim toplumunun boş

zamanı tüketimle geçirilen bir zamandır. Kültür endüstrisi insanlara ulaşma aracı olarak gerek kitap, gazete, dergileri gerek internet ve reklam endüstrisini kullanır. İnsanlar bu yollarla kültür endüstrisi tarafından tüketime teşvik edilir. Tüketimi teşvik etmek için medya önemli bir rol üstlenir. Reklamlarla bize dayatılan mutlu olabilmek için tüketmenin gerekli olduğudur.

Kapitalizm günümüzde gerçek yaşamın boş zamanda olduğunu insanlara benimsetmeye çalışarak bu zaman dilimini sermayeye dönüştürmeye çalışmaktadır. “Geç kapitalizmin aşaması olarak ifade edebileceğimiz tüketim toplumunda boş zaman, bir tüketim zamanı olarak görülmekteyken, erken kapitalist aşamada ya da endüstriyel kapitalist aşamada (fabrikaların daha yeni yeni kurulduğu ve çalışma ile üretimin önemli unsurlar olduğu aşamada) ise, boş zaman çalışmanın tamamlayıcı bir öğesi olarak görülmekteydi. İşçilerin üretkenliğini arttırmak maksadıyla kapitalistlerce emekçilere verilen bir hak şeklindeydi” (Özcan, 2007: 41). Erken kapitalist aşamaya baktığımızda boş zamanın algılanışı işten arta kalan ve tekrar üretim için verimliliğin düşmesini engellemek sebebiyle işçilere verilen bir zaman dilimiydi, bu zaman diliminde dinlenme ve rahatlama dolayısıyla çalışmadan daha çok verim elde edileceği düşüncesi hakimdi. Kapitalist düzenin sürekliliğinin istenilir olması sebebiyle boş zaman bu doğrultuda geçirilmesi için sağlanırdı. Tüketim toplumuna geçilmesiyle birlikte anlamı değişen boş zamanın artık ifade ettiği anlamda alışveriş ilişkilerini içerdiğini görürüz. Kapitalizmin ilgisi ise başlangıçta üretimken ilerleyen zaman içinde tüketim toplumuna doğru kaymıştır.

Kültür endüstrisinin üretmiş olduğu ürünlerle iş ve iş dışı alan arasındaki ayrımı belirsizleştirmesiyle birlikte tüketim için ayrılacak olan zaman diliminin yaratılması daha kolay hale gelmiştir. Boş vakit de metalaşmış bir haldedir. “Tüketimin bir başka can alıcı özelliği, zamanın satın alınabilmesidir; yani çalışmaktan kaçınma ve çalışmanın yerine ya boş zamanı ya da başka çalışma türlerini geçirme yeteneği” (Urry, 1999: 179). Kapitalizmin ilk yıllarında çalışmak ve üretim yapmak esastı ve sistem bu şekilde sürdürülebilirliğini sağlıyordu. Bu durum ilerleyen zaman içinde kitlesel üretimde ortaya çıkan üretilenlerin tüketimi zorunlu kılmasıyla birlikte kapitalist toplumsal yapıda da bir takım değişikliklerin olmasına yol açmıştır. Üretime dayalı olarak işleyen bir yapıdan tüketimin esas olduğu bir yapıya doğru değişim olmuştur.

Artık en önemli ihtiyaç insanların tüketim yapması şeklindeydi. İnsanların satın alarak bir şeyleri tüketmesi için de zaman gerekli olduğundan boş zaman tüketim toplumunca istenilir hale gelmiştir. Bireylerin çalışmanın arta kalan zamanlarında da kapitalizme hizmet ederek bir nevi yine çalışmanın içinde yer aldıklarını söyleyebiliriz.

Tüketim toplumunda tüketim çalışmanın bir işlevi haline gelerek boş zamanın çoğunu tüketimci aktiviteler almış haldedir. “İlk dönem kapitalist etik tarafından hiç de hoş karşılanmayan boş zaman hakkı, sonraları artı değerin oluşması ve üretim için tüketime duyulan gereksinim, hem boş zamanı kabullenen hem de bu zamanı bir tüketim alanı olarak düzenlemek isteyen iktidar çevrelerinin boş zaman üzerinde etkinlik kurmalarını getirdi. Buna karşın sosyal bilimcilerin bir yaşam hakkı olarak boş zamana eğilmeleri, bireyin varoluşunu sağlayacak bir alan olarak görmeleri ve çalışma dışı zamanın arttırılmasına yönelik çabaları, boş zamanın özerk bir alan olarak belirmesine zemin hazırlamıştır” (Aytaç, 2002: 234). Boş zamanın kendisi de tüketime konu olmuştur. Kişiler için nasıl boş zaman sağlanabileceği de bir takım tüketim ürünleri aracılığıyla oluşturulabilir durumdadır.

Tüketim toplumunun bireyi daha çok tüketmek ve boş zamanın alanını çoğaltmak için çalışır. “Çağdaş kapitalizm, gerek büroda gerek fabrikada olsun, çalışan kitlelere serbest zaman sağlamaktadır. Ama bu serbest zaman, kapitalizmin sıkıcı çalışma koşullarını yasallaştıran, sistemin etkinliğini sürdürebilmesi için çalışanların sisteme uysalca uymalarını sağlayan tüketici kültürü biçiminde sağlanmakta, böylece serbest zamanda yapılan etkinlikler de kapitalist pazarın genişlik alanına doğru girmektedir” (Aydoğan, 2000: 179). Boş zamanlarında bireylerin alışveriş merkezleri aracılığıyla tüketime yönlendirilmesi söz konusudur. Adeta içinde barındırdıklarıyla küçük bir şehri andıran alışveriş merkezleri pek çok ihtiyacı bir mekanda gideren bir yapı sergiler. Boş zamanlarda alışveriş merkezlerinde tüketilen ürünlerden ziyade eğlence, haz alma, arzuları tatmin etme ön plana çıkar. Alışveriş merkezleri ürünlerin sergilenmesinin dışında gösteri, etkinlik gibi bir takım faaliyetlerin yapılmasına olanak sağlayan bölümleri de kapsar. İnsanlara güvende olduklarını hissettiren yapısıyla dış dünyadan izole bir şekilde vakit geçirmek için ideal bir görünüm sergiler, sinema izlemek, yemek yemek, bowling oynamak...için alışveriş merkezinin dışına çıkmaya gerek yoktur.

Boş zamanın ticarileşmiş olmasında öne çıkan şey kapitalist toplumda mutluluğun tüketen bireyin mutluluğu olarak yüceltilmesi şeklinde bir durumun söz konusu olmasıdır. Bunun için de gerekli olan şey tüketim için dolayısıyla kapitalizmin üretmiş olduğu mal ve hizmetlerin tüketilmesi için bireylerin zamana gereksinim duymasıdır. Modern dönemle birlikte görülen durumda tüketim çalışmanın işlevi haline gelmiştir. Çalışma yine önemli olsa da tüketim toplumunda bu çalışmanın daha çok tüketim yapabilmek adına gerçekleşmesi söz konusudur. Tüketim toplumunda boş zaman bireyin kendi iradesiyle özgür olarak kullandığı bir zaman dilimi değil kapitalizme özgü bir zamandır. Bu zamanın nasıl kullanılması gerektiği kapitalizmle birlikte belirlenmiş ve boş zaman seçenekleri metalaşmıştır. Şöyle ki boş zaman geçirebileceğimiz bir mekan olan alışveriş merkezi alışveriş etkinliğinin gerçekleştirildiği bir mekan değil diğer etkinliklerin alışverişle birlikte yapılabileceği bir mekan olarak karşımıza çıkar.

2.7.2. Eğlence

Alışveriş merkezinde alışveriş ve eğlence arasında belirli bir sınır yoktur, yani bireyler alışveriş merkezinde eğlence ve alışverişin iç içe geçmiş haliyle karşılaşırlar. Eğlence sadece çocuklara yönelik değildir, yetişkinler için de eğlence imkanı vardır. Alışveriş merkezinin eğlenceye önem veriyor olmasının altında yatan nedenlerin başında bireyleri alışveriş merkezine çekerek tüketimin gerçekleşmesini sağlamak olsa da bireylerin diğer alışveriş yöntemlerini tercih etmelerini önlemek istemeleridir.

Alışveriş merkezi bireylerin mal ve hizmet tüketimine doğru yönelmelerini ister ve bunun için de bir takım şeylere gereksinim duyar. Bunlar ses, mekanın kullanımı (mekanı bir kültür ya da dönemi canlandıracak şekilde kullanma gibi) ve duygulara hitap etme gibi. Bunlarla birlikte alışveriş merkezi alışveriş yapmak için gidilebilecek bir mekanın çok daha ötesindedir. Alışveriş yapmak eğlenceye dayalı bir haldedir. Alışveriş merkezi alışveriş dışında yemek yeme, aylak gezme, buluşma imkanı ve bunun yanı sıra fantezi ortamı sunar, alışveriş merkezi aracılığıyla yaşam tarzımızın biçimlendirilmesini sağlayabiliriz. Alışveriş merkezi tüketicileri bu mekanda uzun süre tutmak ister ve bu yüzden alışveriş dışında sinema, sergi, kafe, spor merkezi, oyun alanı ... gibi aktiviteleri bünyesinde barındırır. Bununla birlikte sadece alışveriş yapmak için gelecek insanların ilgisi değil diğer insanların da ilgisi buraya çekilerek alışveriş

merkezine gelmeleri sağlanmaya çalışılır

“Tüketim gitgide daha az mal ve hizmet elde etmeyle ve eğlenceyle ilgilidir. Aslında tüketim araçları “şov işi”nden daha çok şey öğrenmekte ve onun bir parçası olmaktadır. Tüketim katedralleri, tüketicileri kendilerine çekip paralarını almak üzere oluşturulmuş büyük sahneler olarak görülebilir. Çalışanlar giderek kostümler giyinmiş ve önceden belirlenmiş konuşmalar yapan aktörler haline geliyor. Tüketiciler hiç değilse katedralde bulundukları süre içinde şovun bir parçası olduklarını hisseder hale getirilmiştir” (Ritzer, 2000: 235). Alışveriş merkezleri insanları evlerinden çıkartıp tüketim alanına çekebilmek için denedikleri yollardan biri de eğlencedir. İnsanlar bir yandan bir takım ihtiyaçlarını karşılarlarken bir yandan da boş vakitlerini bu mekanlarda geçirebilirler. Alışveriş merkezleri bunların yanı sıra yeni alışkanlıkları da beraberinde getirmiştir. Yeni alışkanlıklar eğlence anlayışları gibi. Alışveriş yapmak eğlenceli hale getirilmiştir.

“Alışveriş yapmak yalnızca yitirilmiş becerilere, kesinliğe, yaşamın amacına olan özlemi tatmin etmek amacıyla bir eylemde bulunmak anlamına gelmez; aynı zamanda, mükemmel bir eğlence, duyumsal uyaranlardan oluşan tüketilmesi olanaksız bir hazine ve herkesçe paylaşıldığına bakılırsa, nihai toplumsal bir fırsattır. Aynı zamanda serüvenin, egzotik ülkeler keşfetmenin, insanın kendisini küçük ve çekici tehlikelere atmasının, cesaret ve risk alma gösterisinin çağdaş eşdeğeri yerine geçmektedir” (Bauman, 1996: 198). Artık tüketicilere ihtiyaçlarını karşılıyor olmak için alışveriş yapmak ve bundan duyulan keyif yeterli gelmemektedir. Tüketiciler alışveriş yaparken bunu aynı zamanda başka diğer eğlencelerle tamamlamak isterler.

Günümüzde eğlence ve alışveriş iç içe geçmiş şekildedir, eğlence ve alışveriş arasındaki sınırın bulanıklaşması söz konusudur. Alışveriş merkezlerinde bulunan sinemaları buna örnek olarak gösterebiliriz. Sinemaya gitmek için alışveriş merkezine giden birey çoğu kez sadece sinemayı izleyip mekanı terketmez, onun yerine alışveriş merkezinin cezbedici etkisiyle birlikte kendisini tüketimin içinde yer almış bulur, bu cezbedici etki kimi zaman karşısına çıkan başka bir eğlenceli aktivite olabilir. Bunun yanı sıra çocuklar için ayrılmış oyun alanları çocuklu aileleri alışveriş merkezine çekmesinde etkin rol oynar.

SONUÇ

Geleneksellikten modernliğe doğru ilerleyen süreçte tüketime verilen anlamlarda değişmiştir. Tüketim, modern dönemle birlikte sadece ihtiyaçlarımızı gidermek için gerçekleştirilen bir faaliyet olmaktan çok daha farklı bir yerdedir. Tüketim toplumuyla birlikte tüketim ürünleri aracılığıyla göstergelerin tüketildiği ve bu şekilde elde edilen statülerin varlığı söz konusudur. Modern bireyin ihtiyaç kavramına ilişkin algısı da genişlemiş bir haldedir. Tüketicilerin tüketim ürünlerine karşı öncelikle ihtiyaç hissetmesi gerekmektedir ve tüketim toplumunda tüketicilere nelere karşı ihtiyaç duymaları gerektiği işaret edilmektedir. Tüketim toplumunda ihtiyaçlar sınırsızdır ve sürekli yeni ihtiyaçlar yaratılarak bireylerin satın alma hevesi canlı tutulmaya çalışılmaktadır. Çünkü bu şekilde, üretilen ürünler bireylere ulaşıp tüketilerek kapitalizmin gerekliliği yerine gelerek kapitalizmin istikrarı sağlanmış ve üretim tüketimin dengeli bir şekilde işlemesi gerçekleşmiş olacaktır. Ama ne var ki tüketim toplumunda bu ihtiyaçların tam anlamıyla giderilmesi, doyuma ulaştırılması istenmez ve sürekli yeni ihtiyaçlar yaratılır.

Önceleri büyük kentlerde açılan alışveriş merkezlerinin son yıllarda küçük kentlerde açılmasıyla birlikte sayıları gün geçtikçe artmaktadır. Bu tez çalışmasında tespit edilen kent merkezinin karşılamış olduğu hemen hemen tüm aktiviteleri içerisinde barındıran alışveriş merkezlerinin yeni bir hayat tarzınında merkezi durumunda oluşu ve kentsel mekanın tüketim toplumunun ideolojik yapısına uygun olarak biçimlendiğidir. Kentlerdeki sosyal kültürel değişimde tüketim toplumunun etkisinin olduğu görülmekle birlikte tüketim toplumu anlayışı kentsel mekanda, kentle ilişkide, kentsel yaşamın tüm alanlarında görülür. Kentsel alanlardaki gündelik pratiklerin yaşam tarzı ile şekillendiği günümüzde alışveriş tercih edilen sosyal aktivite olarak karşımıza çıkmaktadır. Küresel sermayenin de etkisiyle birlikte kentsel yaşamın hemen hemen tüm alanını işgal eden tüketimin kentsel mekandaki etkisi söz konusudur. Tüketim toplumunda alışveriş merkezleri fiziksel, sosyal, görsel olarak kentten kopuk görünüm sergilemekle birlikte kamusal mekanı kent merkezinin dışında yeniden oluşturur. Tüketim odaklı yaşam tarzının önem kazanmasıyla birlikte mekan üzerinde etkisinin olduğu görülmektedir ve bunun ortaya çıkardığı mekan anlayışı alışveriş merkezlerinin birbirleriyle anlamsal bir ilişkisi bulunmayan unsurların biraraya gelerek oluşturduğu gerçeküstü bir mekandır.

Bunun yanı sıra alışveriş merkezlerinde bağlamını kendi işlevinden almadığı, bireyler arası ilişkilerin önceden belirlendiği yeni kentsel mekan anlayışı anlayışı hakimdir. Yeni kentsel mekan olan alışveriş merkezlerinde herşeyin kusursuz olması için gösterilen çaba, alınan güvenlik tedbirleri, iklimlendirilmiş ortam steril, yapay, kurgulanmış bir kentsel mekan ortaya çıkartır. Bu durum, bireylerin mekanla arasında gerek tarihsel gerek toplumsal bağ kurmasını engellemiştir. Alışveriş merkezlerinde bireylerin mekanla kuracağı ilişki de tüketim odaklıdır. Alışveriş merkezlerinde kurulan ilişkilere yansıması kenttekinden farklı olarak ilişkilerin kendiliğindenliğini kaybetmesi şeklindedir, ilişkilerin nasıl olması gerektiği önceden planlanmış ve düzenlenmiştir. Alışveriş merkezleri kent kültürü ile ilişkidedir ve bireyler bu mekanda yürüyen merdiven, panaromik asansör gibi teknolojik ögelerle karşılaştıkları gibi kentte karşılaştıkları unsurlarla da karşılaşırlar. Alışveriş merkezleri kent kültürü ile tüketicinin buluştuğu bir mekandır. Tüketim toplumunun yeni kentsel mekanı olan alışveriş merkezleri sermayeyi paraya dönüştüren, tüketicilerin ihtiyaçlarına cevap veren mekan olarak kentte yaşanılanları yeni ve farklı bir yorumla sunmaktadır. Kentte kurulan bireyler arası ilişkilerin farklı bir şekilde önceden düzenlenmiş olarak kurulduğu, kenttekinden farklı olarak olumsuz koşullardan uzaklaştırılmış, güvenli bir ortam sunan alışveriş merkezleri kent merkezini çeşitli yönleriyle taklit ederek yeni bir kentsel mekan oluşturmaktadır. Alışveriş merkezleri adeta küçük bir kenti andıran sosyal yaşam mekanı olarak kent mekanını kendi içerisinde yeniden kurgulamış bir görünüm sunar.

KAYNAKLAR

Arık, Bilal. (2006). İletişim Yazıları. Konya: Tablet Yayınları.

Atiker, Erhan. (1998). Modernizm ve Kitle Toplumu. Ankara: Vadi Yayınları.

Aydemir, M. Ali. (2005). Büyük Alışveriş Merkezlerinin Aile İçi Tüketim Alışkanlıkları Üzerindeki Etkisi (Konya Örneği), Yüksek Lisans Tezi, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya. 2005.

Aydemir, M. Ali. (2007). Tüketim: ''Modern Dünyanın Kültürel Göstereni'',(Editör: Köksal Alver, Necmettin Doğan), Kültür Sosyolojisi, Ankara: Hece Yayınları. Aydın, Mustafa. (2000). Kurumlar Sosyolojisi. Ankara:Vadi Yayınları.

Aydın, Mustafa. (2002). Siyasetin Sosyolojisi. İstanbul:Açılım Kitap. Aydoğan, Filiz. (2000). Medya ve Serbest Zaman. İstanbul: Om Yayınları.

Aytaç, Ömer. (2002). Boş Zaman Üzerine Kuramsal Yaklaşımlar. Fırat Üniv., Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt: 12 (Sayı: 1), Sayfa: 231-260.

Bali, Rıfat N. (2002). Tarz-ı Hayat'tan Life Style'a (Yeni Seçkinler, Yeni Mekanlar, Yeni Yaşamlar). İstanbul: İletişim Yayınları.

Ballard, J. G. (2004). Süper Kent. (Çev: Zeynep Çiftçi), İstanbul: Ayrıntı Yayınları. Baudrillard, Jean. (2005). Anahtar Sözcükler. (Çev: Oğuz Adanır, Leyla Yıldırım).

Ankara: Paragraf Yayınları.

Baudrillard, Jean. (2003). Simülkrlar ve Simülasyon. (Çev: Oğuz Adanır). Ankara: Doğu Batı Yayınları.

Baudrillard, Jean. (2008). Tüketim Toplumu. (Çev: Hazal Deliceçaylı, Ferda Keskin). İstanbul: Ayrıntı Yayınları.

Bauman, Zygmunt. (2005). Bireyselleşmiş Toplum. (Çev: Yavuz Alogan). İstanbul: Ayrıntı Yayınları.

Bauman, Zygmunt. (1999). Çalışma, Tüketicilik ve Yeni Yoksullar. (Çev: Ümit Öktem). İstanbul: Sarmal Yayınları.

Bauman, Zygmunt. (2003). Modernlik ve Müphemlik. (Çev: İsmail Türkmen). İstanbul: Ayrıntı Yayınları.

Bauman, Zygmunt. (2001). Parçalanmış Hayat (Postmodern Ahlak Denemeleri). (Çev: İsmail Türkmen). İstanbul: Ayrıntı Yayınları.

Bauman, Zygmunt. (1996).Yasa Koyucular ve Yorumcular. (Çev: Kemal Atakay). İstanbul: Metis Yayınları.

Benjamin, Walter. (2009). Pasajlar. (Çev: Ahmet Cemal), İstanbul: YKY. Berger, John. (2006). Görme Biçimleri. (Çev: Yurdanur Salman).İstanbul: Metis

Yayınları.

Bocock, Robert. (1997). Tüketim. (Çev: İrem Kutluk). Ankara: Dost Kitabevi Yayınları.

Bookchın, Murray. (1999). Kentsiz Kentleşme (Yurttaşlığın Yükselişi ve Çöküşü). (Çev: Burak Özyalçın), İstanbul: Ayrıntı Yayınları.

Boysan, Burak ve Bilgin, İhsan. (2002). ''Meydanların Varoluş ve Yokoluş Nedenleri''. (Editör: Ferzan Yıldırım). İnsan, Çevre, Kent. İstanbul: De ki Yayınevi.

Bozkurt, Veysel.(2004). Değişen Dünyada Sosyoloji. Bursa: Alfa Yayınları.

Bozkurt, Veysel. (2000). Püritanizmden Hedonizme Yeni Çalışma Etiği, Bursa: Alesta Yayınları.

Cengiz, Serpil Aygün. (2009). ''Duygulanım Sarkacının Haz ile Aleksitimi Arasındaki Salınımı: Reklamlarda Kamusal Yüz'', (Editör: Banu- Erdal Dağtaş). Medya, Tüketim Kültürü ve Yaşam Tarzları. Ankara: Ütopya Yayınları.

Dağlı, Özlem. (04.2005). Tüketimi İnsanlarla Birleştiren Köprü. Sosyologos Dergisi, Sayı: 7, Sayfa: 14-15.

Dağtaş, Banu ve Dağtaş, Erdal. (2009). ''Tüketim Kültürü, Yaşam Tarzları, Boş Zamanlar ve Medya Üzerine Bir Literatür Taraması''. (Editör: Banu- Erdal Dağtaş). Medya, Tüketim Kültürü ve Yaşam Tarzları. Ankara: Ütopya Yayınları. Debord, Guy. (2006). Gösteri Toplumu, (Çev: Ayşen Ekmekçi, Okşan Taşkent),

İstanbul: Ayrıntı Yayınları.

Douglas, Mary ve Isherwood, Baron. (1999). Tüketimin Antropolojisi. (Çev: Erden Attila Aytekin). Ankara: Dost Kitabevi Yayınları.

Eagleton, Terry. (1999). Postmodernizmin Yanılsamaları, (Çev: Mehmet Küçük), İstanbul: Ayrıntı Yayınları.

Featherstone, Mike. (2005). Postmodernizm ve Tüketim Kültürü, (Çev: Mehmet Küçük), İstanbul: Ayrıntı Yayınları.

Gottdiener, Mark. (2005). Postmodern Göstergeler (Maddi Kültür ve Postmodern Yaşam Biçimleri). (Çev: Erdal Cengiz, Hakan Gür, Arhan Nur), İstanbul: İmge Kitabevi.

Gürbilek, Nurdan. (2007). Vitrinde Yaşamak (1980'lerin Kültürel İklimi). İstanbul: Metis Yayınları.

Habermas, Jürgen. (2005). Kamusallığın Yapısal Dönüşümü. (Çev: Tanıl Bora, Mithat Sancar). İstanbul: İletişim Yayınları.

Illıch, Ivan. (2002). Tüketim Köleliği. (Çev: Mesut Karaşahan). İstanbul: Pınar Yayınları.

Koçak, Sevinç ve Alkan Kadriye. (1999). Dil Derneği Türkçe Sözlük. Ankara: Dil Derneği Yayınları.

Kunde, Jesper. (2002). Şirket Dini. (Çev: Nejat Ulusay, Nesrin Eruysal), İstanbul: Media Cat Kitapları.

Lefebvre, Henry. (1998). Modern Dünyada Gündelik Hayat. (Çev: Işın Gürbüz). İstanbul: Metis Yayınları.

Lyotard, Jean Francois. (1990). Postmodern Durum. (Çev: Ahmet Çiğdem). İstanbul: Ara Yayınları.

Odabaşı, Yavuz ve Barış, Gülfidan. (2004). Tüketici Davranışı. İstanbul: Media Cat Yayınları.

Odabaşı, Yavuz. (2006). Tüketim Kültürü, Yetinen Toplumdan Tüketen Topluma. İstanbul: Sistem Yayınları.

Özcan, Burcu. (12.2007). Rasyonel Satın Alma ve Boş Zaman Sürecine Ait Alışveriş Eylemlerinin Birlikte Sergiledikleri Mekanlar: Alışveriş Merkezleri. Sosyal