• Sonuç bulunamadı

Alışveriş Merkezlerinin Tercih Edilme Nedenleri

gitmeyi tercih ettikleri mekanların başında alışveriş merkezleri gelir. Bireyler bu mekanlara giderek hem alışveriş gerçekleştirirken hem de çeşitli aktivitelerin olmasıyla birlikte eğlenceli vakit geçirebilirler. Alışveriş merkezini tercih edilebilir kılan şeyler boş vakit geçirmek için uygun ortam sunması, çeşitli sosyal ve kültürel aktiviteleri barındırması, çeşitli mal ve hizmetleri sunması şeklindedir. Bunun yanı sıra tüketicilerin diğer tüketim mekanı yerine alışveriş merkezini tercih etmesinde reklam ve kredi kartının oynadığı rol gözardı edilemez.

“Tüketim araçlarının ortaya çıkışı hiç de yeni değil. Ne var ki İkinci Dünya Savaşı'ndan beri ivmelerinde dramatik bir artış olduğu görülmektedir. İnsanlar daha fazla mal ve hizmet istiyor ve alabiliyor. Tüketim araçları insanlara istediklerini vermek, yeni istekler yaratmak ve süreç içinde bu istekleri karşılayanlara kar etme olanağı sağlamak üzere çoğaldı. Ama neden bu kadar çok insan ister hale geldi! Bunun bir nedeni, bir çok insan daha fazla kaynağa sahip olması ve bu kaynaklar büyük kısmını kişisel tüketime harcamak istemeleri. Ayrıca bu istekleri yaratmaya ve insanları tüketime sevk etmeye yönelik reklama da muazzam para yatırıldı” (Ritzer, 2000: 51). Reklamlar insanları tüketime yönlendirerek onları tüketim alanında tutan önemli bir faktördür. Reklamların amacı her ne kadar ürün hakkında tanıtıcı bilgi vermek olsa da bu çoğu kez karşımıza tüketiciyi o ürünü almaya ikna etme ve ürüne karşı arzu hissetme şeklinde gerçekleşir. Reklamlar sayesinde belli bir yaşam biçimine o ürünü satın alarak sahip olacağımız kanısı yerleştirilmeye çalışılır. Bunun yanı sıra mutlu olmanın yolunun o ürünü satın almakla gerçekleşeceği izlenimi yaratılmaya çalışılır.

Tüketim toplumunda tüketilebilecek şeyler sadece tüketim malları değildir. “Tüketim toplumunda arzu ve duygular da tüketimin nesnesi haline gelir ve “iyi yaşam” seçenekleri kısıtlanır. Başka deyişle neyin daha çok arzu edileceği ve tüketileceği, birey tarafından değil iş örgütlerince belirlenir. Bu da kültür endüstrisinin çeşitli ürünleri aracılığıyla yaydığı tüketim ideolojisi ve özellikle reklamla gerçekleştirilir” (Atiker, 1998: 65). Tüketiciler doğuştan tüketim mallarını tüketmek için arzuya sahip değillerdir, reklamlar tüketicileri tüketim mallarına karşı arzu duymalarını sağlayan önemli bir etmendir.

Bunun yanı sıra teknolojide meydana gelen değişimlerle beraber alışveriş merkezleri açısından avantaj sağlamıştır. Bilgisayarlar aracılığıyla alışveriş

merkezlerinde kazanılan hız alışveriş açısından kolaylaştırıcı olmuştur. Ürün bilgisine anında ulaşma “o anda” isteyen tüketicinin beklentilerini karşılayıcıdır. Bilgisayarlar aracılığıyla müşteri bilgisine sahip olan alışveriş merkezleri bu sayede tüketiciye ulaşarak tüketicinin indirim, yeni ürün gibi konularda haberdar olmasını sağlayarak tüketime yönelmesini sağlamış olur.

Bocock'un dediği gibi, Batılı toplumsal yapılarda çocuklar dünyaya “modern kapitalizmin sunduğu malları tüketmek için bir dizi arzuyla birlikte gelmezler” (Bocock, 1997: 88). Tüketilecek mala karşı duyulan arzuyu birey süreç içerisinde öğrenir. Reklamlar bireyin bu arzuya sahip olmasını sağlayan önemli bir faktördür.

Tüketim ürünleri reklamlar aracılığıyla sembolik özellikleri ön plana çıkartılacak şekilde estetikleştirilir ve tüketim ürünü satın alındığında ürün eski cazibesini yitirir. ''Gösteride büyüleyici olan nesne, tüketicisinin ve bütün diğer tüketicilerin evine girer girmez bayağılaşır. Doğal olarak üretimindeki sefaletten kaynaklanan temel zavallılığını çok geç açığa vurur. Fakat o ana kadar sistemin doğrulanmasını bir başka nesne üstlenmiştir bile; ve tanınmayı talep etmektedir. Tatmin aldatmacası, yer değiştirerek, ürünlerin ve genel üretim koşullarının değişimini izleyerek kendini ortaya koymak zorundadır. Kendi şaşmaz mükemmelliğini büyük bir yüzsüzlükle ileri sürmüş olan şey, hem yaygın hem de temerküz etmiş gösteride yine de değişir; devam etmesi gereken sadece sistemdir'' (Debord, 2006: 69). Tüketim toplumunda tüketimin devamlılığının sağlanması gerekir. Bireyin satın aldığı ürün onu alıp kullandığı anda cazibesini ve arzulanır olma özelliğini yitirmiş olur ve bu sefer arzulanacak olan şey başka bir üründür. Arzu, ulaşılmaya çalışılan bir ürün olduğu sürece vardır, satın alındığında kaybolan arzunun kendisidir. Bir bakıma arzuyu da tüketmiş oluruz. Reklamlar tüketimin devamlılığını sağlamada, arzulanacak ürünleri tüketicilere göstermede önemli bir araçtır. Medya ve reklamlar aracılığıyla tüketicilerin tüketim alanında tutulması sağlanır. Birey sürekli tüketime özendirilir. Birey satın aldıkları şeyler aracılığıyla sadece ihtiyacını gidermiş olmakla kalmaz bunun yanı sıra yaşam tarzını da ifade etmesi söz konusudur. Reklamlarla belli bir yaşam tarzına o ürüne satın alarak ulaşılabileceği kanısı yerleştirilmeye ve benimsetilmeye çalışılır.

Tüketim toplumunda birey yapmış olduğu tüketimlerle bu toplumda yer alır ve böylece tüketim toplumunun bireyi olur. Bieyin tüketim yapması için gerekli olan şey

öncelikle tüketim ürününe karşı arzu hissetmektir. Reklamlar bu noktada önemli bir rol oynar. “Tüketici olmanın öğretildiği en önemli mecralardan biri olarak reklamlar, modern tüketici için ideal bir kimlik oluşturarak tüketici öznenin bu kimlik için arzu duymasını, böylece reklamı yapılan ürünün satışını garantileme işlevini yerine getirmektedir. Reklam metinlerinde sunulan bu “kimlik” temel olarak meta estetiği çerçevesinde örgütlenen simgesel anlamlarda örülmektedir. Bu kimliği yaratan simgesel anlamları oluşturan “şey” metanın ikinci kullanım değeri Jean Baudrillard'ın bilinen ifadesiyle gösterge değeridir” (Cengiz, 2009: 314). Kimlik yaratma bir nesneye bağlanmıştır ve reklam endüstrisinin dayatmalarıyla birlikte bu nesnenin hangisi olduğu bireylere sunulur. Birey tüketim nesnesini satın alarak aynı zamanda toplumsal bir konuma da sahip olmuş olur. Eğer çevremize karşı modern bir kişi olarak kendimizi tanımlamak istersek tükettiğimiz bir ürün bize bu şekilde yardımcı olacaktır.

Tüketim toplumunda etrafımız kitle iletişim araçlarıyla kuşatılmıştır. Birey seçimlerinde özgür olduğunu düşünse de bireyin yapmış olduğu seçimler kitle iletişim araçlarının tüketicilere sunduğuyla sınırlı bir şekildedir. “Reklam belki de çağımızın en dikkate değer kitle iletişim aracıdır. Nasıl reklam herhangi bir nesneden söz ederken tüm nesneleri övüyorsa, nasıl herhangi bir nesne ve marka aracılığıyla nesneler bütününden ve nesneler ile markalar tarafından bütünleştirilmiş bir evrenden söz ediyorsa aynı şekilde tüketicilerin her biri aracılığıyla tüm diğerlerini ve tüm diğerleri aracılığıyla her birini hedefler, böylece tüketici bütünsellik çizer” (Baudrillard, 2008: 157). Reklamlarda her birimiz için düşünülen ürünler olduğu vurgulanır, ürünler sadece size hizmet eder ya da sadece sizin için tasarlanmıştır. Bu tüketimin gerçekleşmesi için akılcı biçimde düşünülmüş bir stratejidir ve aslında kültür endüstrisinin yaymış olduğu tüketim ideolojisidir.

Reklamla öncelikle tüketicilere nelere ihtiyaç duymaları gerektiği işaret edilir, sonrasında bu ihtiyacı hangi tüketim ürünü ile giderebilecekleri gösterilerek mutluluğa ve idealize edilmiş yaşam tarzına bu şekilde ulaşılabileceği vaad edilir. “Reklamın anlamı yoktur, sadece anlamlandırmalar getirir. Bu anlamlandırmalar (ve seslendikleri davranışlar) asla kişisel değil, tümü farklılaştırıcı, marjinal ve birleştiricidir. Yani reklamın anlamlandırmaları farklılıkların sanayisel üretimiyle ilgilidirler, sanırım tüketim sistemi bununla daha da iyi tanımlanacaktır” (Baudrillard, 2008: 104).

Reklamlarda sunulan şeye temel ihtiyaç muamelesi yapılır. Bu şekilde reklamlar bireyin eksiklik duymasına yol açar. Fakat bu ihtiyaçların suni olduğu ve diğer ihtiyacı da beraberinde getirdiği bir gerçektir. Kimi zamanda daha önce lüks olarak karşılanan bir ürün bugün zorunlu bir ihtiyaç olarak karşımıza çıkabilir.

Bir diğer etmen ise kredi kartıdır. “İleri kapitalist toplumların mantığı içinde artan bir öneme sahip olan bankacılık tüketim kültürü içinde de kendine önemli bir yer sağlamıştır. Tasarruf ve biriktirme amaçlı insanlara telkinde bulunan bu kuruluşlar artık yeni bir söylemle insanların karşılarına çıkmakta ve tüketmeyi telkin etmektedirler. Bunu yaparken de insanlara hayatı kolaylaştıran ve modern yaşamın olmazsa olmazı gibi gösterilen kredi kartı ön plana çıkmaktadır. Böylece kredi kartı insanlara sunulan ya da dayatılan yeni yaşam formunun meşrulaştırma zeminini de hazırlamaktadır” (Aydemir, 2005: 42). Kredi kartı aracılığıyla alışveriş kolaylaşmış olmasının yanı sıra geleceğe borçlanma söz konusu olmuştur.

Tüketim toplumunda tüketim ürününe sahip olmanın getirdiği anlık hazlar söz konusu. “Uzun vadeli güvenliğin yokluğunda “anlık haz” cazip biçimde makul bir strateji olarak görülür. Hayat her ne sunacaksa, bırakın derhal sunsun. Yarının ne getireceğini kim bilir? Hazzın ertelenmesi cazibesini kaybetmiştir: Bugün harcanan emek ve çabanın uzun vadede getireceği ödül bir kazanım olarak hesaba katılsa da katılmasa da, yüksek düzeyde belirsizdir; üstelik bugün cazip görülen ödüllerin, gerçekleştikleri zaman hala arzulanır olup olmayacakları kesinlikten uzaktır. Kazanımlar yükümlülük, parıldayan ödüller utanç rozetleri haline gelir, modalar insanı hayrete düşüren bir hızla gelip geçer, bütün arzu nesneleri onlardan tam olarak yararlanmadan eskir ve önemini kaybeder. Bugün “şık” olan hayat tarzları yarın alay konusu olacaktır” (Bauman, 2005: 193). “O an” ya da “şimdi” yaşadığımız hazlar ön plana çıkmıştır. Tüketim toplumunda doyuma ulaşma gibi bir şey söz konusu olamaz çünkü bir müddet sonra tatmin edici olan bu özelliğini yitirmiş olacaktır ve tüketici her daim yeni arayışına girer. Bu noktada kredi kartının tüketimi kolaylaştırıcı olduğu malumdur. Çünkü satın alacağın malın satıcı açısından o paranın geçmiş birikimlerden, şu an ki çalışmadan ya da gelecekte elde edilecek paradan sağlanıyor oluşunun herhangi bir önemi yoktur ve kredi kartı aracılığıyla bireyin şu an parası yoksa bile geleceğe borçlanmasından söz edebiliriz. Alışveriş merkezleri adeta kredi kartıyla işbirliğine

girmiş gibidir, alışveriş merkezlerinde kredi kartının sağlayacağı avantajlar bunun en güzel kanıtıdır. Yanında nakit para olmadığı zamanda alışveriş yapma olanağı sağlar, yapılan alışverişin daha kısa sürede gerçekleşmesini sağlar. Bu avantajlar ve istediğini istediğin şekilde ödeme tüketiciye alışverişi cezbedici kılar. Böylece birey çoğu zaman ihtiyacı olandan daha fazlasını almış olur ve tükettiği oranda aldığı hazlarla beraber mutlu olur. Şöyle bir döngünün varlığı söz konusudur: sürekli var olan ihtiyaçlar ve tüketim, tüketim için gereken kaynağa sahip olmak dolayısıyla çalışıp para kazanmak ve kazanılan para ile tüketme ve tüketmenin beraberinde gelen ne kadar harcarsan o kadar mutlu olursun düşüncesi.