• Sonuç bulunamadı

2. BÖLÜM

3.4. Araştırma Bulguları ve Yorumu

3.4.11. Bir Millet İki Devlet

Millet, devlet gibi üzerinde mutabakata varılan bir tarifi bulunmayan, müşterek tarihi köken temelinde kendisi hakkında bir bilince sahip, siyasi irade topluluğu haline gelen toplumdur. Müşterek coğrafya, kültür, kader önemli bir rol oynamakla birlikte, irade kavramında işaret ettiği gibi siyasi bir bağ olmaksızın anlaşılamaz. Bir kültür topluluğu, bir tarihi, siyasi kader birliği olarak millet insanları entegre eder, ayrışan insanlığa bir vatan, bir dayanak noktası sunar. Milletler belli bir toprağa, vatana bağlıdır. En önemli hedefleri de kendi milli devletlerini kurmaktır. Millet, devlete sahip olan halktır. Milletler sadece devlet kurma kabiliyeti olan topluluklar tarafından oluşturulabilir (Koçdemir, 2004: 48- 52). Millet, uzun zaman içerisinde çeşitli süreçlerden geçerek oluşur. O süreç içindeki olaylar, olayların sebep ve sonuç ilişkileri, milletin geleceği açısından büyük önem taşır. Geçmişteki olaylar, olayların sebep sonuç ilişkileri, geleceğe yönelme milleti ve milletin tarihini bilmekle mümkün olur.

Max Weber’e göre ise millet, kuşkusuz her şeyden önce, belli bir grup insanda başka gruplara karşı belirli bir dayanışma duygusunun harekete geçirilebileceği anlamına gelir. Bu demektir ki millet kavramı değerler alemine ait bir kavramdır. Günlük dilde millet, bir devletin halkı yani belli siyasal topluluğun üyeleri ile özdeş değildir. Bir sürü siyasi topluluk vardır ki içlerindeki bazı gruplar kendi milletlerinin bağımsızlığını öteki gruplara karşı ısrarla ileri sürerler ya da çeşitli grupların bazı üyeleri içinde bulundukları siyasal topluluğun tek bir türdeş millet olduğunu ilan ederler. Millet, aynı dili konuşan bir toplulukla da özdeş değildir. Başka bir deyişle, bu milletin tanımı için yeterli değildir. Sırplar ve Hırvatların, İrdandalı ve İngilizlerin

tek bir millet gibi hareket etmeleri, ortak bir dilin millet için gerekli olmadığının açık örneğidir. Aynı dili konuşan kişiler arasında milli dayanışma olup olmadığı tartışmaya açık bir noktadır. Buna karşılık dayanışma, kitlelerin öbür kültür değerleri arasındaki farklılıklara yani Sırplar ve Hırvatlarda olduğu gibi dini inançlara bağlanabilir (Yakıt, 2018).

Azerbaycan-Türkiye ilişkilerine yönelik olarak Mustafa Kemal Atatürk’ün “Azerbaycan’ın sevinci bizim sevincimiz, kederi bizim kederimizdir” diyerek özetlediği kardeşlik vurgusu yıllar sonra Haydar Aliyev’in “Biz bir millet, iki devletiz” şeklindeki sözleri ile tüm Türk Dünyası’na yayılmıştır. Haydar Aliyev’in Devlet Başkanlığı döneminde Azerbaycan-Türkiye ilişkileri karşılıklı fayda temelinde ekonomik neticeler vermeye başlamıştır. Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattı başta olmak üzere enerji ve ulaştırma alanında farklı projelerin temelleri atılmıştır. Bu projelerin önemli bir kısmı mevcut Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in sahiplenmesiyle faaliyete geçirilmiştir. Haydar Aliyev, bir yandan Türkiye ile ticari ve ekonomik ilişkiler kurarken diğer yandan Türkiye ile Azerbaycan arasında bilim, kültür ve sanat alanında köprülerin geliştirilmesine önderlik etmeye çalışmıştır (Soydan, 2008). Aliyev’in yaklaşık 10 yıl süren cumhurbaşkanlığı görevi 12 Aralık 2003’te vefatıyla birlikte son bulmuş olsa da halkına açtığı yol ve öncü fikirleri, ülkenin Türk Dünyası ülkeleri ile birleştirici unsuru olmayı sürdürmektedir. Bu söylemlerden yola çıkarak katılımcıların bir millet iki devlet ile ilgili görüşleri şu şekildedir:

Bir millet iki devlet sözünün slogan olarak çok yerinde bir söz olduğunu kabul ediyorum. Ama bu söz sadece siyasi bir düzlemde kalmıştır. Bu sözün üzerine gidilmemiş ve tarihi nedenleri üzerinde çalışılmamış olmasını da üzüntü ile karşılıyorum. Bu sözün manasının şu an Türkiye’yi ilgilendirdiğini sanmıyorum. (K3)

Türkiye ve Azerbaycan dostluktan, kardeşlikten öte gerçekten tek bir millettir. Kültür ve kimlik gibi ortak ögelerimiz, ortak bir tarihimiz vardır. Dili aynı, dini aynı, milli kimliği aynı olan iki devletiz. (K11)

Biz ve Türkiye, imzalanan anlaşmalar, ilişkilerin seyri, önemli konulardaki tutumlar, yapılan açıklamalar itibariyle bir millet iki devletiz. Biraz ideolojik bir söylem ama dünyadaki benzerleri içerisinde bir millet iki devlet söylemini en iyi karşılayan örnek Azerbaycan-Türkiye ilişkileridir. Tarihe baktığınızda iki devletin bir millet olduğunu rahatlıkla görebilirsiniz. Azerbaycan ve Türkiye Çanakkale savaşı, Karabağ sorunu gibi iki devlet için önem arz eden konularda birlik olup, mücadele etmişlerdir. (K5)

Bir Millet İki Devlet sözüyle anlatılmak istenen: Biz bir milletiz, ama iki devletiz. Her devletin kendi çıkarları var. Devletleri ayakta tutan bu çıkarlardır. Mesela biz Azerbaycan olarak, Ermenistan, Gürcistan, İran, Rusya konusunda çıkarlarımız aynı olduğu için birbirimize yakınlaşıyoruz. (K8)

Aynı etnik kökene, ortak tarihi geçmişe ve milli kültürel ananelere sahip olan Türk halkları, tarih sahnesine çıktığı günden bu yana yüzyıllar boyu insani kültürlerin doğudan batıya, batıdan doğuya taşıyıcısı olmuş, dünya tarihinde örneği olmayan bir rol oynamış, şerefli sayfalar yazmıştır. Haydar Aliyev, Türk Cumhuriyetleri ile kurulacak ilişkilerde daima, etnik kökeni, ortak tarihi, ortak dili ve milli ortak ananeleri dile getirmekte, bunları, ilişkilerin sağlam zemini olarak göstermekte ve Türk halklarının ilişkilerinin sıkılaştırılması ile birliğe doğru gidileceğinin mesajını vermeye çalışmaktadır. Haydar Aliyev, birlik sözünü hiçbir zaman, ortak devlet, ya da Turan anlamında kullanmamıştır. Onun birlik ile anlatmak istediği dilde, fikirde, işte birliktir bunu da bazı katılımcıların ifadeleri destekler niteliktedir. Her halkın kendi devleti olmalı ve bu devletler, ekonomik, sosyal ve siyasi alanda ortak hareket etmelidir. Katılımcılar da bu doğrultuda “Bir Millet İki Devlet” sözü ile ifade edildiği gibi devletlerin değil milletlerin aynı kökenden geldiği fikrini vurgulamıştır. Kısacası devletler sosyal, siyasi ve ekonomik ilişkilerini geliştirirken etnik köken, ortak tarih ve ortak dil temelinden yararlanır. Günümüz şartları içerisinde de, bu düşünceyi gerçekleştirmek, ortak devlet, ortak bayrak, ortak egemenlik idealine dayalı ilişkiler geliştirmek tek devlet Turan fikrinden çok daha kolaydır.

Özetle, katılımcıların yansıttığı düşünceler Azerbaycan ve Türkiye’nin milli kimlik olarak bir olduğu ancak devlet çıkarları söz konusu olduğunda her iki devletin de kendi önceliklerine önem verdiği anlaşılmaktadır. Koçdemir (2004)’in de belirttiği gibi milletlerin en önemli hedefleri kendi milli devletlerini kurmaktır.