• Sonuç bulunamadı

Bir Ölünün Defteri Romanının Kahramanlarında Kültürel ve

4. HALİD ZİYA UŞAKLIGİL’İN ROMAN KAHRAMANLARINDA

4.3. BİR ÖLÜNÜN DEFTERİ

4.3.1. Bir Ölünün Defteri Romanının Kahramanlarında Kültürel ve

Servet-i Fünûn Edebiyatı her ne kadar bireysel bir edebiyat olma gayesi edinse de, çalışmanın evvelki bölümlerinde genişçe temellendirildiği gibi çıkış noktası Doğu ve Batı medeniyetleri arasındaki çatışmaya dayanan Yeni Türk Edebiyatı silsilesi içinde oluşmuş ürünlerin hiç birinin tam manasıyla bireysel olabildiği söylenemez. Günümüzde dahi, modernizm dört bir yanımızı kuşatmış olmasına rağmen tam manasıyla Batılı hayat ilkelerinden oluşmuş ve geleneksel olan her şeyden bütünüyle sıyrılmış eserler verilememektedir. Bunun sebebi, yüzyıllardan beri süregelen klasik geleneğin tıpkı modernizm gibi, hatta belki ondan daha fazla, damarlarımıza işlemiş olmasıdır.

Bir Ölünün Defteri, hem geleneksel hem de modern hayata dair unsurlardan

izler barındırmakla birlikte, romancının bu iki zıt anlayışın getirdiklerini ortaya koymak ve onları mukayese etmek gibi bir gayreti yoktur; zira Bir Ölünün Defteri romanı, vakadan ziyade ruh eksenlidir. Bu sebeple bahsi geçen romanda - Uşaklıgil’in geçmiş ve gelecek romanlarında ziyadesiyle bulunan-, kültürel ve ahlaki bocalamanın getirdiği dejenerasyona rastlanmaz. Ahlaki değerlerden kopuş, Uşaklıgil’in özellikle Bir Ölünün Defteri’nden sonra kaleme aldığı Ferdi ve Şürekâsı romanıyla birlikte katlanarak devam eder. Bu sebeple, şahıslarda görülen kültürel ve

ahlaki bocalama görünümlerini tek tek ele almaktansa, tıpkı Zeynep Kerman95’ın

yaptığı gibi tüm karakterleri bir akış içinde ele alarak, Nigâr ve Hüsam’ın aşklarının Osman Vecdi karakteri üzerindeki tesirlerini ve onu sevk ettiği hissi kararsızlıkları ortaya koymayı uygun gördük.

Bir Ölünün Defteri romanındaki ana üç karakterden kararsızlıklar ve

tereddütler içinde sallanan, haliyle bocalama psikolojisini yaşayan tek isim Osman Vecdi’dir. Nigâr da Hüsam da romanın başından sonuna kadar yapmak istediklerini net bir şekilde belirleyerek onun gerektirdiği gibi davranmışlardır. Ancak Osman Vecdi; bir yandan Nigâr’a âşık olmuş, bir yandan Nigâr ve Hüsam’ı evlendirmek için çabalamış, bir yandan da artık Hüsam’ın karısı olan Nigâr’ı sevmeye devam etmiştir. Bununla birlikte arkadaşının karısına olan aşkını açıklayıp açıklamamak hususunda da mütemadi bir bocalama içinde kalmıştır. Yani Osman Vecdi, psikolojisinin, mizacının ve ahlakının tesirleriyle Hüsam ve Nigâr’a nasıl davranması gerektiğini bir türlü tayin edememiştir.

4.3.1.1. Osman Vecdi

Annesinin vefatı ile halasında ikamet etmeye başlayan Osman Vecdi, tatilleri Galatasaray Sultanîsi’nden arkadaşı Hüsam ile birlikte halasının evinde geçirmektedir. Bir gün halası Osman Vecdi’ye, kızı Nigâr ile evlenmek isteyip istemediğini sorar. Osman Vecdi, bu konuda oldukça kararsız kalır; zira bir yandan kendine itiraf edemese de Nigâr’ı sevmekte bir yandan da Nigâr’ın Hüsam’ı sevmesinden gizlice endişe etmektedir. Bu endişe zihnini yiyip bitirdiği için Osman Vecdi halasına bir türlü vermek istediği cevabı verememektedir:

95 “Bu eserde üç genç arasında geçen aşk, karmaşık ruh durumları ele alındığı için, onların

münasebetleri de adeta bir halının motifleri gibi birbiri içine girmiş durumdadır. Bu yüzden şahıslarda görülen Avrupaî unsurları tek tek ele almaktansa, üçünü bir akış içinde vermeyi uygun gördük.” Zeynep Kerman, Uşaklıgil’in Romanlarında Batılı Yaşayış, 2. bs., İstanbul, Dergâh Yayınları, 2008, s. 69.

135

“Halam bana ‘Nigâr’ı zevcen olmak üzere kabul eder misin?’ dediği vakit ‘Hayır!’ cevabını vermeli miydi? Şimdi firâr etmek mi lâzım? Yoksa Nigâr’ın nişanlısı hâl ve unvânını mı takınmak lazım?”96

Nigâr ile nişanlanma durumunu Hüsam’a açan Osman Vecdi, uzun süre Nigâr hususunda kararsız kalmıştır. Hüsam’ın bu duruma karşı bir yandan Osman Vecdi’yi cesaretlendirecek şeyler söylemesi bir yandan da soğuk davranması, Osman Vecdi’yi git gide kendisine bile itiraf edemediği kararsızlıklara sürüklemiştir. Nigâr’ın da kendisine beklediği yakınlıkta davranmaması, Osman Vecdi’yi iyiden iyiye tedirgin etmektedir:

“Nigâr’ın beni sevemeyeceğini zannettikten, sevdiğine hükm verdikten sonra şimdi bu iki fikr-i zıdd arasında idim.”97

Bu kararsızlıklarla ve Nigâr’ın ne düşündüğü hususunda yaşadığı bocalamalarla baş başa kalan Osman Vecdi; bir yandan derdini dostu Hüsam’a açmak istemiş, ancak bir yandan da Hüsam’ın buz gibi soğuk tavrından dolayı ne kadar istese de bu açılmayı gerçekleştirememiştir. Bunun sebebi, var olan ancak dillendirmeyen bir aşkın ahlaki açıdan Osman Vecdi’nin sırtına yüklediği ağırlıktır:

“İki sene zarfında bin kere sana mürâcaat etmek, ağlamak, […] Seviyorum, deli gibi seviyorum, fakat sevildiğimi sevilmediğimi bilmiyorum. Ümit etmek mi, me’yûs olmak mı lazım geleceğini anlamıyorum.’ diye feryâd etmek istedim. […] Sana her şeyi söyleyebileceğimi zannederken sende anlaşılmaz bir hâl beni hiçbir şey söylemeye cesâret ettirmiyordu.”98

Osman Vecdi’nin roman boyunca yaşadığı bocalamaların tümü, Nigâr ve Hüsam üzerinedir. Nigâr’a âşık olan Osman Vecdi, Nigâr’ın kendisini mi yoksa Hüsam’ı mı sevdiği hususunda sürekli bir kararsızlık yaşamaktadır. Osman Vecdi’nin ahlakı, Nigâr’ın Hüsam’a âşık olabilme ihtimalini bile kaldıramaz. Aynı zamanda Osman Vecdi’nin kalbinde, Hüsam’ın Nigâr’a ilgi duyduğuna dair de tereddütler vardır. Bu zihinsel çatışmalar sebebiyle Osman Vecdi, kalbinin her dem sevmeye alışık olduğu Hüsam’a içten içe adavet beslemeye başlayarak ona nasıl bir

96Uşşâkîzâde Hâlid Ziyâ, Bir Ölünün Defteri, s. 59-60. 97 A.e., s. 75.

98 A.e., s. 75-76.

136

tavır takınacağını bir türlü tayin edemez. Öyle ki, Hüsam’a olan öfkesini kendisi bile anlamlandıramayan Osman Vecdi, Hüsam’ın gazetede yazdığı şiiri parçaladıktan sonra bu davranışı ile insaniyetten uzaklaştığını hisseder:

“Ne oluyordum? Çıldırıyor mu idim? Bu kâğıdı ne için atmış, o bedîa-i şiiri ne için tahkîr etmiştim? Mertebe-i beşeriyetten düşüyormuşum gibi zannettim.”99

Nigâr ve Hüsam’ın birbirlerini sevdiğine kani olan Osman Vecdi, romanın başından itibaren yaşadığı bütün kararsızlıkları bertaraf ederek ikisinin evlenmesine içi kan ağlayarak da olsa vesile olur. Nigâr ile Hüsam evlendikten sonra bir gün Çamlıca’ya Osman Vecdi’yi ziyarete giderler. Bu ziyaret, roman boyunca Osman Vecdi’nin Hüsam ve Nigâr hakkında yaşadığı tüm bocalamaların düğümlendiği bir anı işaret eder. Osman Vecdi, artık Hüsam’ın karısı olan Nigâr’ı hala sevmektedir, bir yandan bunu olduğu gibi açıklamak ister, bir yandan da böyle bir durumun asla ortaya çıkarılacak bir şey olmadığını düşünerek bunu ahlakına yakıştıramaz. Bunun neticesinde Osman Vecdi, aşk ile alakalı konularda bocalayan diğer kahramanların aksine kesin tavrını ölünceye kadar sürdürmüş ve büyük kararsızlıklar yaşamasına rağmen bu yasak sevdadan uzak durmayı başarabilmiştir:

“Gönül, senin ellerini tutup ‘Hüsam! Ne yapıyorsun? Benden firâr ediniz. Ben senin zevceni sevmiş idim. […]’ demek istiyordu. […] Bir aralık bütün hakîkati sana haber vermek, […] Nigâr’ı sana bırakmak için ne ıstıraplar çektiğimi, şimdi sizi görmek benim için ne tâkat-sûz bir ölüm olduğunu îzâh etmek istedim.”100

Osman Vecdi, arkadaşının karısına duyduğu memnu sevdadan uzak kalmak için elinden geleni yapmış ve bunun neticesinde harbe gitmeye karar vermiştir. Bu noktada, Osman Vecdi’yi aşk hususundaki bocalamaları nihayetinde menfi tarafı seçerek kendini bataklığa sürükleyen kahramanlardan ayırmak gerekir. Örneğin Uşaklıgil’in ilk romanı Sefîle’de de başkahraman Mazlûme, İhsân Bey ve İkbâl Hanım’ın aşklarında nerede bulunacağını bir türlü tayin edememesine rağmen nihayetinde kendini İhsân Bey’in kollarında bulmuş ve kınadığı ne varsa birer birer gerçekleştirmiştir. Yani iki karakter de bocalamış, ancak neticede Mazlûme menfi Osman Vecdi ise müspet tarafı seçmiş, haliyle romanların kurguları da bu

99 A.e., s. 81. 100 A.e., s. 124-125.

137

bocalamaların neticeleri ile şekillenmiştir. Bu noktada şunu söylemek gerekir ki Osman Vecdi’nin bocalamaları her ne kadar büyük bir yekûn oluşturmasa da ve hep aynı mesele etrafında meydana gelse de bu bocalamaların nihayetlerinde Osman Vecdi’nin verdiği kararlar kurgunun seyri açısından büyük önem arz etmiştir.