• Sonuç bulunamadı

2.4. Bilim İnsanı

2.4.3. Bilim İnsanının Özellikler

Bilim insanının, bilimsel bilgiyi elde etme sürecinde meraklı olması ve bilgi edinme yolunda bilimsel yöntem dışındaki diğer tutumları kuşku ile karşılaması gerekir ( Armağan, 1974 : 5 ). O’ nun bilimsel yönteme bağlılığı elde edilecek bilginin niteliğini de belirlemektedir. Bilim insanı kuşkucudur. Kendi elde ettiği sonuçlar da dahil olmak üzere verilerin tamamına kuşku ile bakar. Bilim insanının sahip olduğu bu kuşkuculuk aynı zamanda bilimin ilerlemesine de katkıda bulunur. Bilim sosyolojisinin kurucusu Robert K. Merton bilim insanlarına ilişkin bir dizi normlar ileri sürerek bunları “Bilimin Ethosu” olarak adlandırmaktadır.

Bu ethoslar, bilim insanını kuşatan karmaşık değerler ve normlardan oluşmaktadır. Merton’a göre, bilim ethosu olarak belirlenen normlar bilim insanları tarafından içselleştirilmektedir. Bilimin ve bilim insanının süper egosu olarak adlandırılan bilimin ethosları, bilim insanları tarafından bir ahlaki konsensus alanı olarak benimsenen ilkelerdir ( Merton, 1967 : 550-562 ).

Bilim insanları bireysel olarak, kibirli değil, genellikle içtenlikli, alçakgönüllü ve hatta çekingen insanlar oldukları yolunda sizi temin edeceklerdir. Şatafatlı övgüleri genel olarak bilim adına kabul eder, kendilerini onun alçakgönüllü temsilcileri olarak görürler. Bilim insanları, bilim insanı olarak kesinlik, gözlem, akıl yürütme, güç, entelektüel merak, hoşgörü ve hatta alçakgönüllülük gibi bir çok insani özelliğe sahiptirler. Bizler, ancak bilim insanlarının öğrettiklerine dikkatle bakarak ve öğretme nedenlerini inceleyerek bilimin gerçekte nasıl bir şey olduğunu anlayabiliriz ( Standen, 1997 : 7 ).

Ne yazık ki, bilim insanlarının her zaman zeki oldukları bile doğru değildir. Hilaire Belloc, bilimin, popülerleştikten sonra olumsuz bir gelişme gösterdiğini

belirtmiştir. Birkaç yüzyıl önce, sadece son derece az rastlanan, fazlasıyla orijinal ruhlar bağlanırdı bilime; bilimsel işlerde bu nedenle, üstün zekalı insanlar tarafından yürütülürdü. Günümüzde üniversitelerde bilim insanlarının sayısı çoğalıyor ve bu nedenle de aralarında son derece sıradan, hatta vasat entelektüel güçlere sahip insanlarda bulunmaktadır. Bu, bilim insanlarını böyle üretmemeliyiz anlamına gelmemektedir; yaptıkları şey son derece kullanışlı ve hatta vazgeçilmez olabilir; fakat grup halinde ele alınan bilim insanlarının beyinlerinin özel olduklarını düşünüyorsak, gözümüzü bağlıyoruz demektir. Sıradan, profesyonel insanlardır onlar ve bütün sıradan insanlar gibi, tek bildikleri kendi işleridir. Aralarında, diğer alanlardaki beyin devleri gibi, bazı dehalar vardır. Hatırı sayılır büyüklükte bir orta grup vardır ki, bunlar, toplumda en azından tek bir çizgide zeki olan bir sürü insan gibi, kendi belirli çizgilerinde oldukça zekidirler ( Standen, 1997 : 18 ).

Bilim insanlarına felsefe de rehberlik etmiştir. Mesela, idealist Natur Philosophie on dokuzuncu yüzyılın birinci yarısında Almanya’daki bir çok araştırmaya ilham kaynağı olmuştur. Bilim insanları kendilerine özgü metafizik kabullerde de bulunabilirler, tıpkı atomizmin ve sürekliciliğin düşüncelerini alttan alta kuşatması gibi ( Kneller, 1978 : 29 ).

Bir bilim insanında bulunması gereken özellikler aşağıdaki gibidir:

1. Dürüstlük :

Bilim insanları, enformasyonu veya sonuçları saptırmamalı, yalanlara dayandırmamalı ve yanlış sunmamalıdır. Araştırma işleminde her açıdan nesnel, tarafsız ve dürüst olmaları gerekir.

Bu ilke bilimin en önemli kuralıdır; çünkü bu ilkeye uyulmazsa, bilimin hedeflerine ulaşması imkansızdır. Hilekarlık başı çektiği zaman ne bilgi arayışı ne de problemlere getirilen çözümler bir adım ileriye gidebilir. Dürüstlük, bilimsel bilgi için gerekli güveni ve işbirliğini sağlar. Bilim insanları birbirine güvenebilmelidir, eğer bilim insanları dürüst değilse bu güven zedelenir. Dürüstlük

ahlaki bakımdan savunulan bir konudur : Bilim insanları dahil herkes dürüst olmalıdır.

2. Dikkat :

Bilim insanları, araştırmalarında, özellikle de sonuçlarını sunarlarken, hatalardan kaçınmalıdırlar. Deneysel, yöntemsel hataları ve insani hatalarını asgari düzeye indirmeli ve kendi kendini kandırmadan, taraflılıktan ve menfaat çatışmalarından uzak durmalıdırlar.

Yalanlar gibi hatalar da bilginin gelişim sürecini önlerken, dikkat, tıpkı dürüstlük gibi, bilimin hedeflerine ulaşmasına yardım eder. Dikkatsizlik, hilekarlıkla aynı şey değildir; çünkü dikkatsizlik, kandırma niyeti taşımaz. Dikkat, bilim insanları arasındaki işbirliğini, güveni ve bilimsel kaynakların kullanımındaki verimi arttırmada önemlidir.

3. Açıklık :

Bilim insanları verileri, sonuçları, yöntemleri, fikirleri, etkinlikleri ve araçları paylaşmalıdır. Başka bilim insanlarının çalışmalarını değerlendirmelerine izin vermeli ve eleştiriye, yeni fikirlere açık olmalıdırlar.

Açıklık ilkesi, bilim insanlarının birbirlerinin çalışmalarını değerlendirmelerine ve eleştirilerine olanak sağladığı için bilginin çoğalmasına yardımcı olur; bilimin danışmanlık sistemi açıklığa bağlıdır. Açıklık, bilimin dogmatik, eleştirisiz ve peşin hükümlü olmasını engeller. Açıklık, ayrıca bir işbirliği ve güven atmosferi oluşmasına ve bilim insanlarının kaynakları verimli bir biçimde kullanmasına yardımcı olarak bilimin gelişmesine katkıda bulunur.

4. Özgürlük :

Bilim insanları, herhangi bir sorun veya hipotez üzerine araştırma yapmakta özgür olmalıdır. Yeni fikirler ortaya koyup eski fikirleri eleştirmelerine olanak tanınmalıdır.

Bilim tarihindeki en büyük savaşlar bu prensibe dayanır. Galileo’nun, Bruno, Vesalius ve Sovyet genetikçilerinin savaşı, bilimde özgürlüğün öneminin en güzel örnekleridir. Özgürlük ilkesi pek çok açıdan bilimsel hedeflere ulaşmaya hizmet eder. Öncelikle, özgürlük, bilim insanlarının yeni fikirler üretmelerine ve yeni sorunlar üzerinde çalışmalarına olanak vererek bilimin ilerlemesinde önemli bir rol oynar. İkincisi, fikir özgürlüğü, bilimsel yaratıcılığı kamçılamakta önemli bir yere sahiptir. Üçüncüsü, özgürlük, bilim insanlarına eski fikirleri ve varsayımları eleştirme ve bu tür görüşlere meydan okuma olanağı tanıyarak bilimsel bilginin meşrulaşmasında önemli bir rol oynar. Tıpkı açıklık gibi özgürlük de, bilimin durağan, dogmatik ve taraflı olmasını önler.