• Sonuç bulunamadı

1.4. ANTİK HİNT TIBBINDA DÖNEMLER

1.4.1. Vedik Dönem

1.4.1.4. Tıp Bilgisi İçeren Vedalar

Hint bilim tarihi uzun ve kaynak açısından zengindir. Yaklaşık olarak MÖ 2500’lü yıllarda başlayan bilimsel bilgi toplama ve aktarma geleneği Hint bilimini etkilemeye devam etmektedir. İlk dönemlerde şifâhî ve yazıya dayanmayan bazı bilimsel birikimler zamanla sistematik hale getirilerek çok farklı alanlarda eserler (Sanskrit ve Tamil dilinde) kaleme alınmıştır. Buna rağmen bunların çok azı günümüze ulaşabilmiştir (Taton, 1963:151). Hint toplumunun ve Vedik Āri’lerin geleneklerini, kültürlerini ve din anlayışlarını yansıtan, ortaya çıktıktan uzun bir müddet sonra yazıya aktarılan kutsal anonim veda metinlerinin dört bölüme19 zamanımıza ulaşabilmiştir.

Bunlar methiye şeklindeki ilahi grubu olan Rigveda (ऋग्वेद), ezgilerin bilgisi olan Sāmaveda (सामवेद), kurban ritüelleri bilgisi olan Yajurveda (यजुवेद) ve büyü ile sihrin bilgisi olan Atharvaveda (अथवववेदः) şeklinde 4 kısıma ayrılmıştır. Her dört kısım da kendi arasında Saṃhitā, Brahmana ve Sutra şeklinde 3 alt başlıkta tasnif edilmiştir (Major, 1954:65-66; Chowdhury, 1988:38). Bîrûnî, bu vedaların her birinin farklı okunuş biçimlerine sahip olduğu ve bunları 4 kısımda tasnif eden kişinin de Vyâsa olduğunu söylemiştir (Bîrûnî, 2015:79). Daha ziyade dini metinler olan vedaların içinde az da olsa Āyurvedik bilgiler yer almaktadır. Suśruta, Caraka ve Vāgbhaṭa’nın da beslendiği kaynaklardan olan bu metinlerin tıp ile ilgili bir kısmı mezkûr cerrâh ve hekimler tarafından külliyâtlar şeklinde hazırlanarak günümüze ulaşması sağlanmıştır (Margotta, 1996:16).

İşte tüm bu temel bilgilerin kaynağı büyük tıp külliyâtlarının esinlendiği Rigveda, Sāmaveda, Yajurveda ve Atharvaveda metinleridir. Burada dikkat edilmesi gereken husus, günümüze ulaşan tıp külliyâtlarının tamamıyla bu metinlerden oluşmadığının bilinmesidir. Hatta sadece esinlenme tabirinin kullanılması bundan dolayıdır. Çünkü 3 büyük hekim dediğimiz Suśruta, Caraka, Vāgbhaṭa ve bunların şarihlerinin yazdığı

19 Literatümüzde 4 veda (Rigveda, Samaveda, Yajurveda, Atharvaveda) ile ilgili bilinen bir karmaşayı izah etmekte fayda vardır. Bu karmaşanın sebebi Yajurveda yerine Ayurveda’nın bu sınıflandırmaya dâhil edilmesidir. Oysa Ayurveda, başlı başına bir branş olup bu dörtlü sınıfta yer almamaktadır. Ayurveda bu dörtlünün bir parçası olmadığı gibi bu dörtlüde tıbba dair malumât sınırlıdır.

29 eserler veda metinlerinin direk etkisinden ziyade yeni bir sistemin başlangıcını teşkil etmiştir.

Rigveda

Hint tıbbına dair en eski kayıtlar Rigveda (ṛgveda:ऋग्वेद) ve Atharvaveda’larda yer almaktadır. Fakat bu metinlerin çok az bir kısmı tıp ile ilintili olup çoğu dinsel öğeler içerir. İlahi şeklindeki Rigveda metinleri ise veda literatürünün en eski örnekleri sayılmaktadır (Major, 1954:67). 1028 ilahi içeren ve 10 maṇḍala (kısım/bab)’dan oluşan bu metinler geriye kalan bütün vedaların dayanığını oluşturmaktadır. Burada Āyurveda, yoga, meditasyon ve mantra gibi birçok alan ile ilgili kısa da olsa bilgi yer almaktadır. Bu bilgilerin kökeninin, Ārilerin Hindistan’a girişlerine tekabül eden MÖ 1500’lü yıllara kadar gider. Bu şifâhî ilahilerin üzerinden neredeyse bin yıldan fazla süre geçtikten sonra yani MÖ 400’lü yıllarda yazıya geçirilmiştir (Gerson, 1999:23). Üç farklı20 okunuş şekli olan bu ilahi metinler, ric vezniyle yazıldığından veya rig kelimesinin orijinal okunuşunun ric şeklinde olmasından dolayı rigveda ismini almıştır. Bunların her biri şloka (śloka-श्लोक) denilen kısa beyitler şeklinde kaleme alınmıştır. Sandhi imla kuralına göre Rigveda metinlerinde kelimeler birleştirilmez (Bîrûnî, 2015:78-79). Bu metinler hotṛ (होतृ) adıyla bilinen Hindu rahiplerin tanrılara yakarışı şeklinde bir akış seyretmekte, sunular, kutsal ateş, som içeceği, yağ ve çimenliklerden sıkça bahsedilmektedir. Metinlerde her tanrının etkili olduğu alana göre meziyetleri sıralanmıştır. İlahilerde tanrılara yakarış ve münâcatta bulunulup talepler iletilmektedir. Tıp metinleri ile ilgili en yoğun kısımların Aşvinler’den21 bahsedilen bölümler olduğu anlaşılmaktadır. Bunun yanı sıra zehirler ve şifalı otlar bölümlerinde de kayda değer bilgi aktarımı söz konusudur.

20 Birinci okunuş sıradan bir kitabın okunuşu gibi makamsız okunur. İkincisi her bir kelimeden sonra bir miktar durarak yapılan okumadır. Üçüncü ve son okunuşu ise en faziletli okuma biçimi olarak kabul edilir ve bu okuma biçimiyle sevap kazanıldığı düşünülür. Bu okumada ilkin bir beyit seçilerek bu beyitin her kelimesi tane tane söylenir. Daha sonra bu beyit kendinden sonra gelen beyitle tekrar okunur. Ardından üçüncü beyit okunur ve işlem her seferinde bir sonraki beyitin tekrarıyla devam eder. Böylece bütün metin en az iki kere okunmuş olur Bkz. Bîrûnî, 2015:79.

21 İki Aşvin veya İkiz Aşvinler olarak da bilinen Aşvinlerin zenginlik arabasıyla insanların yardımına koştuğu, hastalık, yoksulluk gibi musibetleri bertaraf ettiği ve gece-gündüz kendisine güvenenleri koruduğuna inanılan mitolojik tanrılardır. Bal taşıyan üç tekerlekli arabanın sahibi Aşvinler’e göksel ilaçlar, iyilik, sağlık ve güç talep edilmiştir. Aşvin ilaçlarla iyileştiren hekimlerdir. Sıkı bağlanmış şekilde sulara batmış acı çeken ve yaralı ermiş Rebha’yı kurtarıp iyileştirdiği anlatılmaktadır. Babasının evinde yıllardır hasta yatan Ghoshā’ya koca bulduğu dile getirilmiştir. Ghoshā’nın cüzzamlı olduğu ve Aşvinler tarafından iyileştirildiği söylenmiştir. Vişvāc denilen kötü kişinin dölünü zehirle yok ettiği ve parçalara bölünmüş Şyāva’yı yeniden hayata döndürdüğü yazılmıştır. İki Aşvin’in, Khela’nın savaşında bir kişinin koparılan bacağını tedavi ederek Vişpala’ya yürümesi için bu kişiye demirden bacak taktığı dile getirilmiştir. İki

30 Rigveda metinlerinde 33 mitolojik tanrının varlığından ve bu tanrılara yönelik sunulardan bahsedilir. Bu tanrılar genelde ya bir kişi veyahut ateş, güneş, rüzgâr, şafak ışığı ve toprak gibi doğal bir unsurdur (Major, 1954:67). Adına en çok ilahi düzülen tanrılar İndra, Agni ve Soma’dır. Bunların yanı sıra Varuna, Sūrya, Vāyu, Mitra, Dyāvāprihivī, Aditi, Ushas, Āpah, Rudra, Viṣṇu, Pūshan, Brihaspati, Mātarişvan, Vişvakarman, Parcanya, İki Aşvin (Aşvinler), Ribhu (üç tanrı), Marutlar (tanrı grupları), Apsaraslar, Gandharavalar, kötü ruhlu ve ifrit tanrı Rākshasalar, Asuralar, Daityalar, Danavalar ve Vritralar adına da ilahiler mevcuttur (Rigveda, 2018:vii). Tıp ile ilgili bazı

Aşvin’in dişi mahlukâtın yaşam tohumu olduğuna ve bu tohumları canlıların içine yerleştirdiğine inanılır. Aşvinlerin iki göz, ayaklar, eller, dudaklar, göğüsler, burun delikleri, kulaklar gibi faydalı olması için dua edilmiştir. Göğün ikiz hekimleri Aşvinlerin sağlık verdiğine, hastalık, keder ve didişmekten kurtardığına inanılır. Her ne hastalık varsa Aşvinlerden onu iyileştirmesi için beklentiye girilir. Aşvinlerden, zarar veren Rākshasalar’ı öldürmeleri ve hastalığı kendilerinden uzaklaştırmaları istenmiştir. Dünyanın efendisi, yaratıkların yaratıcısı Brihaspati ve Aşvinlerin kurban adayan kişiyi hastalıktan koruması için dua edilmiştir. İki Aşvine “lotus gölüne esen ve suyu karıştıran rüzgâr gibi rahimdeki bebeği de canlandırıp bu bebeğin kolay bir doğumla, canlı (anne-bebek) ve 10 aylık olarak doğması” için yalvarıldığı görülmektedir. Bkz. Rigveda, 2018:32,115-117,155-156,233-234,418,459,615,623,642,648.

31 yönleri olan tanrı, unsur ve kısımlar ise Agni22, Āpah23, Arāyī24, Prajāpati-Uṣās25, ghṛta (ghee)26,

22 Agni kurban ateşinin kişilendirilmiş halidir. Cennette güneş, havada parlaklık ve yerde ateş olmak üzere üç biçimde bulunur. Önem sırasında İndra'nın ardından gelir. Rigveda metinlerinde sindirim ateşinden de sorumlu olan Agni’ye geniş yer verilir. Burada kutsal törenlerde kendisine yakarılırken yağla ıslatılmış otlar üzerine oturulduğu anlatılmakta ve tüm hastalıkları kendilerinden uzaklaştırması, korumayan duaları bastırması, insanları ısıran dişli ve dişsizlere karşı ve yakarıldığında bedenleri koruması için Agni’ye yakarılmıştır. Agni’nin şifalı bitkilerden yaşam bulduğu ve yeryüzü bitkilerinin parlak tohumu olduğuna inanıldığı, kendisine tapınanları ölümden, yaşlılıktan ve düşmanlardan koruduğu; rahimlerde türlü çeşitte yaşamı canlandırdığı; hamile kadına tohumu yerleştiren ve doğurgan hale getirenin kendisi olduğuna inanılır. Çocuklara yeterli besin sağlaması için Agni ve Parcanya tanrısına dua edilir. Ayrıca Agni’nin doğum halindeki rahmi çevreleyen Rakshohā’yı (rahim koruma), etini yiyen, bebeğe ve rahime saldırdığı düşünülen Rakshohā’yı kaldırması için dua edilmektedir. Evli çiftin arasına giren, batan yumurtayı (döllenme?), yerleşip kıpırdayan fetüsü ve doğum anında bebeği öldüren Rakshohā’ya beddua edilerek Agni’den onu bertaraf etmesi için yakarılmıştır. Rakshohā’nın uyku ve karanlıkta kadınları aldatarak onlardan çocuk doğurması halinde doğacak neslin öldürülmesi gerektiği söylenmiştir. Bkz. Rigveda, 2018:10, 189, 193-194, 200, 254, 262, 480, 968; Kaya, 1997:28.

23 Değerli bir kraliçe ve tanrıça Āpah’a, suları sağlık ve güç vermesi amacıyla akıtması istenmiş, bütün şifa verici ilaçların suda saklı olduğuna inanılmış, bu suyun kendilerine merhem olarak verilmesi için yakarılımıştır. Bedeni hastalıklardan koruması için sulara ilaç yağdırması için duada bulunulmuştur. Bkz. Rigveda, 2018:811.

24 Kötü karekterli, tek gözlü ve topalak Arāyī’nin fetüs ölümlerinden sorumlu olduğuna inanılmıştır. Bkz. Rigveda, 2018:965.

25 Metinlerde tüm mahlûkatın yaratıcısı Pracāpati (prajā=yaratıcı; pati=tanrı)’nin tüm yaşamın başı şafak tanrısı Uṣās (uṣā=şafak)’ın bedenini suladığı dile getirilmektedir. Devamında baba ne zaman kendi genç kızıyla birlikte olursa bu birleşmeden bir parça meni düştüğü ve daha sonra bu meninin kurbanın yüksek yerindeki rahmine bıraktıkları, babanın bu ilişkide sorumluluk duyarak menisini tuttuğu ve düşen meninin töreni koruyan Vāstoshpati’ye gösterildiği aktarılmaktadır. Ensest ilişkiyi çağrıştıran ve mitolojik yönü olan pasajın anlamında bir muğlaklık olduğunu söylemekte fayda vardır. Bkz. Rigveda, 2018:867. 26 Saf yağ olarak da bilinen ghee (ghṛta: घृत)’dir. Tanrıların keşfettiği ve törenlerde kullanılan üç şekilli yağın Paniler tarafından ineklerin içinde gizlendiğine, İndra, Sūrya ve Vena’nın her birinin buna şekil verdiğine inanılmıştır. Bkz. Rigveda, 2018:353.

32 İki Aşvin, İndra27, Marutlar28, Nasātyalar29, Purusha30, Rudra31, Sarasvatī32, Savitar33, Soma34, su-çim- güneş bölümü (zehirler)35, sular36, Sūrya37, şifalı otlar,

27 İndra’nın özsu sıkma yetisine sahip olduğu, sağlık dileklerini kabul ettiği ve kendisine dua edene sağlık ve saadet verdiğine inanılır. Ayrıca İndra ve Varuna’ya hitaben kendilerini hasta eden unsuru ortadan kaldırmaları için yakarılmaktadır. Bkz. Rigveda, 2018:214, 315, 326, 341.

28 En sağlıklı, iyileştirici ve saf ilaçların Marutlar elinde olduğu dile getirilmiştir. Marutlar’ın şifa damlaları taşıdığına, hastalıkları iyileştirdiklerine ve çıkık organları yerleştirdiğine inanılır. Bkz. Rigveda, 2018:227,619-620.

29 Nasātyalar’ın, Ricrāşva’nın kör edilen gözleri yerine tekrardan göz taktığı ve hiç incinmemiş hale getirildiği, Vişnāpū’nun gözlerini, bilincini kaybeden Vişvaka’yı (Krishna’nın oğlu) iyileştirdiği söylenmiştir. Bkz. Rigveda, 2018:114-115.

30 Purusha bin başlı, bin gözlü, bin ayaklıydı. Purusha her şeydir. Olmuş ve olacak olan her şeydir. Kutsal yiyecekle beslenmeyen ölümsüzlüğün efendisidir. Yarattığı şeyler ancak onun dörtte biri kadardır. Dörtte üçüyse gökteki ölümsüzlüktedir. Ondan atlar, keçiler, koyunlar vd. doğar. O bir müddet sonra bölündü. Ağzı Brahman, kolları savaşçılar, bacakları Vaişyalar ayakları ise Şūdralar oldu. Aklından ay, gözlerinden güneş, ağzından İndra ve Agni soluğundan ise Vāyu, göbeğinden hava, kafasından gökyüzü, ayaklarından dünya, kulağından yönler doğarak dünyaya biçim verdiler. Bkz. Rigveda, 2018:906.

31 Rudra’nın sağlık ve rahatlık getirdiğine inanılır, vereceği koruyucu ilaçlarla yüz kış yaşayabilmek için dua edilir. Soma ve Rudra’ya yalvarılarak evlerinin köşesine sinen hastalıkları defetmeleri, gerekli ilaç ve merhemleri sağlayıp insanları iyileştirmeleri için yakarılmaktadır. Savaşlarda bedenin yara almadan kurtulması için dua edilmektedir. Evlerine davet ettikleri Rudra’nın gönülden gelip ailedeki tüm hastalıkları gidermesi, nezdindeki bin ilaçla oğul ve nesillerini koruması istenmektedir. Bkz. Rigveda, 2018:225- 226,497,541.

32 Sarasvatī’nin kutsal çimlere oturup güçlendirici besinler verip hastalığı uzaklaştırdığı söylenmiştir. Bkz. Rigveda, 2018:821.

33 Ölümlü-ölümsüz herkesi dinlenmeye yatıran, tüm mahlûkatı dinleyen Savitar’a yakarışta bulunulur. Savitar’ın hastalığı kovduğuna inanılmaktadır. Savitar’a merhemler ve din adamlarıyla yakarılmıştır. Bkz. Rigveda, 2018:33-35.

34 Soma bitkisini sıkana şan-şöhret bahşedildiği söylenmiştir. Soma, bitkilerin efendisi olarak kabul edilir ve tüm şifalı bitkilerin yaratıcısı olarak görülür. Mitra-Varuna’nın taşları kullanarak bitkilerin sütünü çıkardığı, soma bitkisini sağdığı söylenmiştir. Din adamı taş kullanarak kendi elleriyle ezdiği besin dolu Soma’yı Aşvinler’e sunmuştur. İçilen Soma’nın bütün organlarda yer edinerek bedeni koruduğu, hastalıkları önlediğine ve bacakların kırılmasına engel olduğuna inanılır. Güneş doğarken Soma toplamanın hasta için ilaç gibi olduğu söylenmiştir. Soma Pavamāna’nın saf şifa damlaları olduğuna ve nesilleri artırmak için dölleyici gücü olduğuna inanılır. Soma’nın sevilen bir içecek olarak hastalığı ve kötü ruhları uzaklaştırdığı söylenmektedir. Bkz. Rigveda, 2018:14,85-86,139,344,660,667,732,763-764,770.

35 Çok zehirli, az zehirli, suda zehirli, hiç görünmeden sokan yaratıkların zehrinin yaraladığı, zehirleyenlerin görünmeden gelip zehirledikten sonra ortadan kaybolduğu ve bazen çürüte çürüte ölüme gönderdikleri söylenir. Bu zehirleyenlerin çoğu Şara, Darbha, Kuśara, Sairya, Munca ve Vīrana otlarında saklandıkları ve zehirleri ile anlatıcıyı zehirlediği dile getirilmiştir. Zehirli varlıkların kendisini soktuğunda insanların ışığının söndüğünü ve hırsız gibi gizlenen sürüngenlere karşı, herşeyi gören fakat kendileri görülmeyenlere karşı tetikte olunması tavsiye edilir. İğne misali acı veren ve çok zehirli hayvanların omuzdan ve başka organdan sokabildikleri söylenmiştir. Tüm bu zehirlere karşı Güneş tanrısının ortaya çıktığında herşeyi kavurduğu, Āditya’nın da tepelerden ortaya çıkıp görünmeyenleri yok ettiği söylenmiştir. Metinlerde, “ben zehiri güneşe asarım, tıpkı şarapçının evinde asılı şarap testisi gibi, ne o ölecek ne de biz,

küçük kuş senin bütün zehrini yutar; ateşin parlak kıvılcımları zehrin gücünü yutar; doksan dokuz nehir güçleriyle zehrin etkisini durdurur; dişi tavuslar zehri uzaklara taşırlar…” şeklinde aktarımlar söz

konusudur. Zehirli böceğin küçük olduğu ve taşla ezilebileceğini söyleyen rahip, dağ tarafından zehirli böceğin: “Akrebin zehrinde güç yok; ey akrep, senin zehrin az” şekilde konuştuğunu bildirir. Düşmana galip gelinmesi için zehir sürülmüş geyik boynuzu veya demir uçlu ok ile Parcanya’nın kökten beslediği kamışın etkili olabilmesi için büyük bir duaya kalkışıldığı görülmektedir. Tanrıların kendilerini Şalmali ağacından çıkan, akıntılarda bulunan veya bitkilerin ürettiği zehirlerden ve suyla şişmiş yerlerdeki Şipida hastalığından uzaklaştırması için yakarmışlardır. Bkz. Rigveda, 2018:191,498,498.

33 Ushas38, Varuna39, Vāstoshpati40, Vāta41, Vişvedalar42, Yakshmanāşanam43 ve Yama44’dır (Rigveda, 2018:s.y).

Rigveda metinlerinin ilk ilahisi Agni’ye söylenmişken daha sonra Vāyu, Aşvinler, İndra vd. adlı meşhur kişiliklere söylenmiştir. Bunun ilk cümlesinde45 Agni kutsal kurban tanrısı olarak övülür (Rig Veda, 1994:1-11). Ayrıca ilahilerde Ārilerin Pencap üzerinden Hindistan’a giriş yaptıkları anlaşılmaktadır. Bu göç sırasında kendilerinde dini bir düşünce belirmeye başladığı anlaşılmaktadır. Bu inanışın olgunlaşmasında, göç sırasında istifâde ettikleri hayvanlardan etkilenmeleri etkin rol oynamıştır. Nihayetinde en çok istifâde ettikleri inek kutsallaştırılarak bir inanç sembolü haline getilirmiştir. Bu durum ilahilerinde tanrılarını, boğa ve ineklere benzetmeye kadar götürmüştür (Rigveda, 2018:viii-ix).

İlahi şeklindeki Rigveda metinlerinde anatomi, fizyoloji, patoloji, ortopedi, hıfzıssıha, kadın-doğum, cinsiyet öngörüsü, hastalıklar, sebep ve tedavi yöntemleri, zehirlenmeler

36 Ölümsüzlük içeceği amritanın, şifa veren ilaç ve merhemlerin suyun içinde olduğu söylenmiştir. Suların tüm ilaçları içerdiği, Agni tarafından kutsandığı söylenerek bedeni zararlı şeylerden korumak için ilaçların suyla kaynatılması gerektiği vurgulanmıştır. Bkz. Rigveda, 2018:19.

37 Sūrya’nın hastalığı ve kötü rüyaları uzaklaştırdığına inanılır. Bkz. Rigveda, 2018:843.

38 Göğün kızları olduğuna inanılan Ushaslar’a, bolca yiğit çocuk doğurmaları için dua edilmiştir. Bkz. Rigveda, 2018:348.

39 Felaketlerin insanlardan uzak olması için dindarları koruyan Kral Varuna’ya duada bulunularak bütün merhemlerin onu koruması için yakarılmıştır. Bkz. Rigveda, 2018:20,28.

40 Evleri koruma tanrısı olarak bilinen, hastalığı ve her türlü illeti yok eden Vāstoshpati’nin hastalıkları evlerden uzak tutmasını ve evlere mutlu girilmesi için yardımcı olması için dua edilmiştir. Vāstoshpati büyüsünün güzel kokulu kadın yöneticiler ve saray kadınlarının sakinleşmesinde ve rahatça uyuması üzerinde etkili olduğuna inanılırdı. Bkz. Rigveda, 2018:544-545.

41 İnekler bölümünde rüzgârın ineklere şifa vermesi için Rudra’ya yalvarılmaktadır. Ezme taşların da belayı uzaklaştırdığına ve ineklerin inananlara ilaç yaptığına inanılırdı. Bkz. Rigveda, 2018:971,974.

42 Kadınlardan kahraman oğullar doğurmaları için sol elli Tvashtar’a yakarılır. Ayrıca yerde yetişen şifalı bitkilerden onları koruması istenmektedir. Biri Sindhu diğeri de uzak bir ülkeden esen iki rüzgârdan birinin güç verdiği diğerinin hastalığı iyileştirdiği ve hasta için rüzgâra hitaben: “Ey rüzgâr iyileştirici merheminle es ve tüm hastalıkları uzaklaştır, zira sen, tanrıların elçisi gibi, tüm ilaçları getirdin. Ben merhemlerle sizin yanınıza geldim, sizi dinlendirmek ve emniyete almak için. Size kutsanmış güç getiriyorum!” denilerek hastalıkları iyileştirmesi için tüm tanrılara, Marutlar’a yakarıldığı görülmektedir. Suların içinde bulunduğuna inanılan iyileştirici merhem gücünün hastalıkları tedavi ettiğine inanıldığından bu gücün de aktif bir şekilde etki etmesi için duada bulunduğu görülmektedir. Nihayetinde rahibin sesinin gücü ve elleriyle hastayı tedavi etmeye çalıştığı anlatılmaktadır. Bkz. Rigveda, 2018:531,954-955.

43 Hastalığı ortadan kaldırma bölümü (Yakshmanāşanam) İlahilerde, kişinin burun delikleri, göz, kulak, çene, baş, beyin, dil, boyun kirişleri, göğüs kemikleri, omurga, kol, bağırsak, iç organlar, makat, kalp, böbrek, karaciğer, dalak, uyluk, diz kapağı, topuk, ayak uçları, kalça, karın, kasık, tüm boşluklar (kavite), saç, tırnak ve eklemlerinde bulunan, tepeden tırnağa, hastalığı çeker yok ederim şeklindeki ifadeler rahibin veya söyleyen kişinin temel anatomik ve fizyolik bilgiye sahip olduğunu göstermesi açısından önemlidir. Bkz. Rigveda, 2018:968-969.

44 Yama’nın sağlık ve başarı ihsan ettiğine inanılmaktadır. Bkz. Rigveda, 2018:817.

45 1a- agnim īļe purohitam/1b- yajñasya devam ŗtvijam/1c- hotāram ratnadhātamam. Bkz. Rig Veda, 1994:1.

34 ve tıbbî bitkilere dair bilgiler yer almakla birlikte bunlar düzensiz, cümle arası ve müstakil olmayan tıbbî bilgilerdir (Raina, 1990:41). Rigveda metinlerinde insan anatomisi ile ilintili başlıca yapılar kalp, ciğer, böbrek, bağırsak ve diğer bazı iç organlardır (Kutumbiah, 1969:1).

Kutsal Upanişad metinlerinde, ilahilerin insanın özü olduğunu doğrulamak için herşeyin özünün toprak olduğu, toprağın özünün su, suyun özünün bitki, bitkinin özünün insan, insanın özünün konuşma ve konuşmanın özünün de Rg (ilahi) olduğu dile getirilmektedir. Nihayetinde ilahinin özünün melodi; melodinin özünün de özlerin özü olan Udgitha (en yüksek şarkı) olduğu vurgulanmaktadır (Upanişadlar, 2016:91). Bu metinlerin içeriğinde hekimler özel bir sınıf olarak kendisine yer bulmuştur. Buna göre hekimler yanlarında taşıdıkları çantalardaki aromatik tıbbî bitki ve ilaçlarla her an için hastalıklarla mücadelede hazır durumda olmalıydı. Doktorlar da yaptığı icrâata göre kendi arasında cerrâhlar, sihirbaz hekimler, zehir hekimleri ve genel hekim şeklinde sınıflandırmaya tabi tutulmuştu (Major, 1954:67).

Sāmaveda

Sāmaveda, Hinduizmin temel kaynaklarından olan ezginin bilgisi anlamına gelen sāman+veda (sāmaveda:सामवेद) kelimelerinden türemiş Sanskrit kökenli bir terimdir. Sāmaveda’nın diğer tüm vedalar gibi ilahi kaynaklı olduğu ve insanlığın maddi ve manevi hayatını düzene koymak için yaratılıştan beri var olduğu söylenmektedir. Bu metinlerin ilk satırlarında tanrıya yakarışta bulunularak onun yüceliğinin ve sanatının farkında olunduğu ve yüceliğinin tasdik edildiği bildirilir. Devamında vedaların menşeinin ve evrendeki tüm bilginin menşeinin kendisi olduğunun kabul edildiği yazmaktadır. (Sāmaveda, 1981:1). Rigveda metinlerinin yarısı kadar olan Sāmavedalar, müzikal bir şekle sokulan çok sayıda Rigveda ilahisini de tekrar etmekte ve bünyesinde barındırmaktadır. 1814 dörtlükten oluşan bu metinler kendini gerçekleştirmenin coşkunluğu ve mutluluğunu temsil etmektedir. Özel ve dini günlerde köy ve kırlarda toplanan topluluklar arasında okunan melodik ilahiler olarak da bilinmektedir (Chowdhury, 1988:41; Gerson, 1999:23). Kurban törenleri ile ilgili emir ve yasakları da barındıran bu metinler ilahi şeklinde ve makamla okunur (Bîrûnî, 2015:80).

Bu ilahiler sadece dini ve ictimaî konularda değil aynı zamanda tıp ile ilgili de çok sayıda pasaj içerir. Bu pasajlarda Āyurvedik tıbbın temeli sayılan tıbbî bitkilerin faydaları

35 ve mahlukâtın kaynağı sayılan beş element hakkında mâlûmat vardır (Sāmaveda, 1981 :92,95).

Yajurveda

Dua ve ritüellerin yer aldığı ve bazı kısımlarının düz yazı şeklinde olduğu dini