• Sonuç bulunamadı

1. BÖLÜM: İZAHA DAVET KURUMU HAKKINDA GENEL BİLGİLER

1.4. İZAHA DAVET KURUMUNUN HUKUKİ NİTELİĞİ

1.4.3. Tarha Hazırlayıcı Ön İşlemler ile Karşılaştırılması

1.4.3.3. Bilgi Toplama

Vergilendirme sürecinin sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi için vergilendirmeyi ilgilendiren tüm işlem ve uygulamalara ilişkin bilgilerin etkin bir biçimde izlenmesi, toplanması ve değerlendirilmesi önem taşımaktadır.217 Bu doğrultuda, Vergi Usul Kanunu vergi dairesine mükelleften, mükellef ile herhangi bir işlem yapan üçüncü kişilerden ve kamu idare ve müesseselerinden bilgi almak yetkisini tanımaktadır. Bilgi toplama olarak nitelendirilen bu yetki uyarınca mükellefler, mükelleflerle işlemde bulunan üçüncü kişiler ve kamu idare ve müesseseleri kanunda düzenlenen yetkili kişilerce istenen bilgileri vermek zorundadır.218 VUK’un 148’inci maddesi uyarınca bilgi toplama yetkisini haiz olanlar Hazine ve Maliye Bakanlığı ve vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlardır. Bilgi toplama faaliyeti, talep üzerine gerçekleşebileceği gibi sürekli olarak bilgi verme şekilde de olabilir.

Bilgi toplama ile izaha davet arasında kurulabilecek ilişkiler çeşitlidir. Öncelikle, izaha davet kurumu kapsamında hakkında ön tespit yapılmış mükelleften ön tespit konusuyla sınırlı olmak üzere izahta bulunması talep edilmekte, yani bir bakıma mükelleften konuya ilişkin idareyi bilgilendirmesi istenilmektedir. Bu bağlamda izaha davet, idarenin bir bilgi toplama aracı olduğu izlenimini vermektedir.219 Ancak, bu şekilde bir nitelendirmenin tam anlamıyla yapılabilmesi ve kapsamının ortaya koyulabilmesi için izaha davet ile bilgi toplama arasındaki birtakım farklılıkların irdelenmesi gerekmektedir.

İzaha davet kurumu ile bilgi toplama faaliyeti arasındaki en önemli farklılık idare tarafından kendisinden bilgi vermesi istenecek özne ve elde edilebilecek bilginin kapsamı noktasındadır. Şöyle ki, bilgi toplamada yukarıda da ifade edildiği üzere mükelleften, mükellef ile herhangi bir işlem yapan üçüncü kişilerden ve kamu idare ve müesseselerinden bilgi istenilmesi mümkün kılınmıştır. Ayrıca, vergilendirme işlemiyle ilgili olmak kaydıyla her konuda bahsi geçen öznelerden bilgi alınması mümkündür.

217 Akdoğan, a.g.e., s. 126; Kırbaş, a.g.e., s. 170.

218 Öncel/Kumrulu/Çağan/Göker, a.g.e., s. 109; Karakoç, Genel Vergi Hukuku, s. 261-262; Saban, a.g.e., s. 391.

219 Başaran Yavaşlar, a.g.m., s. 83; Rençber, a.g.m., s.138.

Öte yandan, VUK’un 370’inci maddesi uyarınca izaha davet kurumunda özne olarak sadece mükellef veya sorumludan izaha davet edilerek bilgi istenebilir ve istenen bilginin kapsamı yapılan ön tespitin konusuyla sınırlıdır.

Diğer bir farklılık, mükellef nezdinde bilgi toplama ve izaha davetin ne anlama geldiğine ilişkindir. Bilgi toplama kapsamında, bahsi geçen gerçek ve tüzel kişilerden istenen bilgilerin vergi dairesine verilmesi VUK’un 148’inci maddesi uyarınca bir

“mecburiyet” olarak nitelendirilmektedir. VUK’un 151’inci maddesinde yer verilen hâller dışında bilgi vermekten imtina etmek mümkün değildir. Bu da mükellef nezdinde vergi dairesine bilgi vermenin bir ödev olduğu anlamına gelmektedir.220 Zira, bilgi toplama kapsamında istenen bilgiyi vermeyen, bilgi vermekten kaçınan mükellef bir yaptırım olarak VUK’un mükerrer 355’inci maddesinde düzenlenen özel usulsüzlük cezası ile muhatap olmaktadır. İzaha davet kurumunda ise izaha davet edilen mükellefin izahta bulunmak, başka bir ifadeyle konuya ilişkin bilgi verme zorunluluğu bulunmamaktadır. Bu konuda bir anlamda mükellef özgür bırakılmış ve izahta bulunmama hâli herhangi bir yaptırıma bağlanmayarak cezalandırılmamaktadır.221

Bilgi toplama ve izaha davet, hukuk dünyasında yarattığı sonuçlar açısından da farklılık göstermektedir. Bilgi toplama faaliyeti ile elde edilen bilgilerin mükellef nezdinde doğrudan meydana getirdiği hukuki bir sonuç bulunmamaktadır. Bu yönüyle bilgi toplama faaliyeti idarenin tarh işlemini gerçekleştirebilmesine yardımcı bir ön işlem niteliğindedir. Bu bağlamda, bilgi toplama faaliyeti neticesinde mükellefin bir dava açma hakkı söz konusu değildir çünkü ortada icrai bir işlem bulunmamaktadır. Öte yandan, izaha davet kurumunda mükellef açısından çeşitli hukuki sonuçlar belirlenmiştir ve örneğin, izahın reddi işlemi icrai nitelikte bir idari işlem olup mükellef tarafından ilgili işleme karşı dava açılması mümkün görünmektedir.

220 Başaran Yavaşlar, a.g.m., s. 84.

221 Ancak, her ne kadar izaha davette mükellef açısından böyle bir serbestiden bahsedilmesi mümkün olsa da, özü itibariyle izahta bulunmayan mükellefin de – indirimli de olsa – vergi ziyaı cezası gibi karşılaşacağı hukuki sonuçlar olduğunu gözden kaçırmamak gerekir. Pek tabii, burada söz konusu hukuki sonuçların ön tespit konusu vergilendirme işlemine özgü olduğu, ayrıca bir cezalandırma söz konusu olmadığı hususu dikkate alınmalıdır. Ayrıntılı bilgi için bkz. s. 130-133.

Yaptığımız açıklamalar ışığında, izaha davet ile bilgi toplama arasında kurduğumuz ilk ilişki neticesinde ortaya çıkan izaha davetin bir bilgi toplama aracı olduğu önermesinde şu sonuca varılmaktadır. İzaha daveti, VUK’un 148’inci ve devamındaki maddelerinde düzenlenen bilgi toplama faaliyetine nazaran daha dar kapsamlı olması, içeriğinde mükellef açısından ödev niteliği taşıyan bir bilgi verme faaliyetinin yer almaması ve tek başına hukuki bir sonuç meydana getirme kabiliyetinin bulunması nedenleriyle bir bilgi toplama aracı olarak nitelendirmenin eksik bir nitelendirme olacağı kanaatini taşımaktayız. Zira bilgi toplama faaliyetinin kapsamı, yaptırım gücü ve elde edilen bilginin o an için mükellefi doğrudan ilgilendiren bir hukuki sonucu olmaması dikkate alındığında bilgiye ulaşmada izaha davetten daha etkin bir yol olduğu aşikârdır.

İzaha davet ile bilgi toplama arasındaki diğer bir ilişki ise kurumlar arasındaki geçişkenliktir. Bu noktada bilgi toplama faaliyetinin izaha davet kurumu için bir araç olup olmadığı irdelenmeye muhtaçtır. VUK’un 148’inci maddesi uyarınca bilgi isteme yetkisi, Hazine ve Maliye Bakanlığı ile vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlara verilmiştir. İzaha davet kurumunda ise Ön Tespit ve İzah Değerlendirme Komisyonuna bilgi verme yetkisini haiz olanlar 519 Sıra No’lu Tebliğ’de “vergi incelemesi yapmaya ve/veya mükellefler veya mükelleflerle muamelede bulunan diğer gerçek ve tüzel kişilerden bilgi toplamaya yetkili kılınanlar” şeklinde düzenlenmektedir. Böylelikle, bilgi toplamada bilgi istemekle yetkili kılınanların, ilgili mükellef hakkında topladıkları bilgileri izaha davet kapsamında Ön Tespit ve İzah Değerlendirme Komisyonuna iletmeleri mümkün olup ilgili bilgi doğrultusunda verginin ziyaa uğramış olabileceği kanaatine varılması halinde yapılacak ön tespit neticesinde bir anlamda izaha davet sürecini başlatmaları mümkün görünmektedir. Örneğin, bir gayrimenkulün alım veya satım bedelinin eksik beyan edilerek vergi ziyaına sebebiyet verilmiş olabileceğine ilişkin bir ön tespitin dayanağı bilgi toplama kapsamında elde edilen banka veya benzeri finans kuruluşlarından alınan bilgiler ile tapu dairelerinden elde edilen bilgilerin karşılaştırılması olabilir. Bu doğrultuda, bilgi toplama faaliyeti izaha davet sürecinin başlatılması için gerekli olan ön tespitlerin yapılmasına önemli bir katkıda bulunarak iki kurum arasındaki geçişkenliğe işaret etmektedir. Zira izaha davetin uygulanmasında bilgi toplama kapsamında elde edilen bilgilerin hizmet ettiği alan yadsınamayacak derecede büyüktür. Bu nedenle, bilgi toplama faaliyetinin izaha davet kurumunun

uygulanmasında bir araç niteliğinde olduğu sonucuna varılmaktadır. Varılan sonuç açısından daha dar bir çerçeve çizilmesi gerekirse, izaha davet kurumu kapsamındaki ön tespit aşaması için bilgi toplama faaliyetinin önemli bir kaynak görevi gördüğü düşünülmektedir.