• Sonuç bulunamadı

BİR ÇEVİRİ OLARAK KARA KİTAP’İN GÜRCÜ EDEBİYAT SİSTEMİNDEKİ YERİ

III. ORHAN PAMUK’UN HAYATI VE ESERLERİ

1. GÜRCÜ VE TÜRK EDEBİYATLARI ARASINDAKİ İLİŞKİLER VE ORHAN PAMUK’UN ESERLERİNİN GÜRCÜCE ÇEVİRİLERİ

3.9. BİR ÇEVİRİ OLARAK KARA KİTAP’İN GÜRCÜ EDEBİYAT SİSTEMİNDEKİ YERİ

yine de, laik edebiyatını henüz geliştirememiş, genelde ibadet dili olarak kullanılan İbranicenin çağdaş gündellik hayat ve edebiyat diline dönüşmesinde Rusçanın rolünü Even-Zohar özellikle vurguluyor. Çağdaş edebiyat türleri ve kalıplarına neredeyse tamamı, bu veya şu seviyede Rusçadan veya Rusça üzerinden benimsenmiştir. Even-Zohar’ın dikkat çekmek istediği bir diğer nokta da, bu etkileşimin konuşma ve edebiyat dillerinde aynı seviyede olmaması ve edebiyat dilinde çok daha belirgin olmasıdır. Edebiyat üzerinde Rusça etkisi, konuşulan İbranice üzerindeki etkisinden çok daha farklı alanları kapsar. (Even-Zohar,1993:104)

Sonuç olarak, Even-Zohar’ın gösterdiği örneklere göre, bir dilin, diğer dilin yeniden var olmasına temel oluşturabilecek kadar etkili olma gücüne sahip olduğunu görebiliriz. Hedef dil çeşitli nedenlerden ötürü edebiyat alanında çeşitlilikten yoksun kalıyorsa, gelişme sürecine girdiğinde bütün bu eksikler, bulunduğu kültürel çevrede aktif olarak kullanılan dillerin yardımıyla, oldukça kısa bir sürede kapatılabilir. Daha önce hedef edebiyatın çeşitli nedenlerle yapamadığı, geliştiremedği edebiyat türleri ve ilgili yöntemler, kısa bir zaman içerisinde diğer dillerden beslenebilir, ancak, yabancı etkisi hedef edebiyatta daha uzun süre boyunca gözlemlenebilir.

3.9. BİR ÇEVİRİ OLARAK KARA KİTAP’İN GÜRCÜ EDEBİYAT SİSTEMİNDEKİ

edebiyatı ve Farsçadan uyarlama popüler edebiyat daha uzun süre yerini korudu ve neredeyse 2.

Dünya Savaşına dek, özellikle şehir halkı arasında başat durumunu koruyabilidi.42 Gürcistan’ın SSCB tarafından işgal edilmesinin ardından, daha önce de başlamış, ancak daha önce genelde üst sosyal sınıfların çocuklarının okuduğu eğitim kurumlarında kullanılan, Batı usulü, Rus kökenli müfredat, zorunlu ilk ve orta eğitimin gelmesiyle birlikte, bütün okullarda uygulanmaya başlandı ve artık Batı usulü edebiyat Gürcistan’ın tek ana akım edebiyatı haline geldi. Bu yeni şartlarda, Doğu edebiyatı, eski, daha ‘Ortadoğulu’ Tiflis’le özdeşleşmiş, nostalji unsuru haline geldi. Bu kapsamda, özellikle 30’lu yıllarda, Tiflis Devlet Üniversitesi ve dönemin önemli yayınevlerindan Pedetasia(Federasyon) bünyesinde çok sayıda, Gürcistan’ın eski ‘doğulu’ hali ile özdeşleşmiş, Köroğlu gibi Türki kökenli halk destanlarının da aralarında bulunduğu, ancak çoğunluğunu Hafız’ın Büstan ve Gülistan gibi klasik ve Emir Hüsrev’in Çihar Derviş gibi,klasik olmaktan ziyade halkın geniş kitleleri tarafından benimsenmiş Fars edebiyatın oluşturduğu kitaplar yayımlandı. Bu tür yayın faaliyetleri, artık daha çok belli çevreler tarafından takip edilmiş olsa da, doğu edebiyatının belirli popülarite korumasına neden oldu.

Bu açıdan, Gürcü edebiyatının 19. Yüzyıldan itibaren yaşadığı Batılılaşma süreci, Tanzimat dönemi ve sonrası Türk edebiyatının yaşadıklarına oldukça benziyor, ancak bir farkla. Ortodoks Hiristıyanlık etkisiyle, laik edebiyat her ne kadar Fars edebiyatının etkisinden ‘doğululaşmış’ olsa da, dini edebiyat, özellikle kiliselerde ibadet sırasında söylenen ilahiler veya dini içeriği olan şiirler yine eski Bizans geleneklerine göre yaratılmaya devam edildi. Böylece, Rusya üzerinden Avrupa ile temasların yeniden başladığı dönemlerde, halk arasında artık olmasa da, ruhban sınıfı ve eğitimli aristokrasi üzerine sürekli Avrupa etkisi hala mevcuttu.

2. Dünya Savaşının ardından,Gürcü edebiyatı, bir taraftan reform ve Batılılaşma nedeniyle, öbür taraftan Sovyet sisteminin dayatmaları sonucu, tamamen Batı tarzı edebiyata geçiş yapmıştı. Ancak, doğu edebiyatının gerilemesi sadece kültürel değişimin sonucu değildi; Sovyet döneminin ilk, göreceli olarak özgür evresinin bitmesinin ardından sosyalist gerçekçilik yukarıdan empoze edilen bir kültürel dogma haline geldi ve edebiyatçıların manevra alanlarını iyice daralttı.

30’lu yıllarda Gürcü edebiyatı, Avrupa edebiyatına entegre olmuş haldeydi ve özellikle 20’li yıllarda, Dadaizm gibi akımların etkileri, fütürizm ve dönemin Avrupa edebiyatının son yenilikleri Gürcü edebiyatında yer edinmiş durumdaydı. Örneğin, Simon Çikovani’nin Tsira gibi şiirlerinde,Türk edebiyatında ancak İkinci Yeni akımı ile birlikte yerleşecek edebi yöntemlere rastlıyoruz.

Bu faktörleri göz önüne aldığımızda, bünyesinde orijinal ve oldukça kaliteli eserler bulunsa dahi, kalıp, benimsediği akımlar ve genel eğilimleri açısından, Gürcü edebiyatının, devrin şartlarına göre Fransız, Fars ve Rus edebiyatlarını kaynak olarak kullanan, bir ‘çevre’ edebiyatı olduğunu söyleyebiliriz. Her ne kadar,özellikle folklorde orijinal ve Gürcü edebiyatına has kalıplar ve bazı

42 Farsçadan uyarlama ve genelde el yazması olan bu kitaplar o dönemde o kadar popülerdi ki yeni evlenen kızlarına bu kitapları çeyiz olarak veren aileler bile mevcuttu. Örneğin, İoseb Grişaşvili, elindeki mevcut çeyiz nüshalarına

dayanarak, çeyiz olarak verilen kitaplar arasında Kelile ve Dimne, Leyla ve Mecnun, Yusuf ve Züleyha, Vis ü Ramin ve Şam ü Pervane de gösteriyor. Bunların dışında listelerde yer alan kitapların çoğu da aynı şekilde Doğu kökenlidir. Ayrıca bkz. İoseb Grişaşvili – Dzveli Tbilisis Literaturuli Bohema, Sahelgami,Tiflis, 1927, S. 55-63

ayrıntılar mevcut olsa da, ana akım edebiyatının beslenme kaynağı hep yabancı edebiyatlar olmuştu.

19. Yüzyılda romantizm Rus ve Polonya edebiyatı üzerinden, 20. Yüzyılda ise, modernizm gibi akımlar Fransız edebiyatı üzerinden Gürcü edebiyatına geçmişti.

Böylece, genel olarak çevrenin edebiyat üzerine etkisini göz önüne alacak olsak, Sovyet sonrası dönemde en çok satanlar arasına da giren43 Orhan Pamuk romanlarının girmesi ve popülarite kazanması, öncellikli olarak, 20. Yüzyılda Gürcü edebiyatının yaşadığı serüvenle açıklanabilir.

Doğu edebiyatından kopma sürecini çoğunlukta bitirmiş ve Avrupa edebiyatının son eğilimlerini yakından takip eden Gürcü edebiyatı için Stalin döneminde sansür nedeniyle dar çerçevelere kapanmış olması bir boşluk yarattı ve Stalin sonrası, siyasi liberalleşme ile birlikte, sansür gittikçe zayfladığı halde, bu boşluk tam olarak hiç doldurulmamıştı. Böylece, bu arka planı göz önüne alarak, Orhan Pamuk’un Gürcü okurlar arasında popülarite yakalaması birden fazla etkenle açıklanabilir.

Bu etkenlerin başında, zamanından Doğu kültüründen kopmuş Gürcü okurun Doğuyu yeniden keşfetmesini koyabiliriz. SSCB’nin dağılmasının ardından meydana çıkan yeni nesil Gürcü yazarlarda Sovyet öncesi Tiflis, popüler edebiyatta önemli bir yer edinmeye başladı ve özellikle Aka Morçiladze’nin Tiflis’le ilgili, başkahramanın fiilen şehrin kendisi olduğu romanlarının popülarite yakalamasıyla birlikte okurların eski, doğulu Tiflis’i yeniden keşfetmesi sayılabilir. Orhan Pamuk’un romanlarındaki İstanbul, bulunduğu konumla Aka Morçiladze’nin romanlarindaki Tiflis’le aynı yeri işgal ediyor. Eski Tiflis’e ve genel olarak Ortadoğulu veya oryantal sayılan, egzotik şehirlere ilgi uyandıran bir diğer Gürcü romanı Nikoloz Gabaon’un Aivniani Kalaki (Balkonlü Şehir) de aynı dönemlerde yeniden keşfedilerek tekrar basıldı. Böylece, Even-Zohar’ın söz ettiği çeviri metin seçme tercihine değinecek olursak, başta yeni toplumsal trendler geliyor;

oryantal şehir tasvirleri ve Gürcü okurların talepte bulunduğu, Batı edebiyat normlarına göre yazılan, ancak ‘doğulu’ romanlar olarak Orhan Pamuk’un eserleri seçildi ve Gürcüceye çevrildi.

Diğer etken, ivme kazanmış modernizme geçiş sürecinin sosyalist gerçekçilik dayatmasıyla birlikte son bulduğu ve ancak kısmen, çok sonra, 70’li yıllarda yeniden başladığı Gürcistan’da, hala modernist ve özellikle postmodernist edebiyatta büyük boşluklar mevcuttur. Bu boş alanlar, çeviri edebiyatla doldurulmak zorunda; ayrıca, yerli postmodernizmin edebiyattan bağımsız nedenlerde gelişemediği Gürcistan’da, çeviri postmodern edebiyatı, aynı anda yerli yazarların postmodern alanda çeşitli deneylerine yardımcı veya doğrudan neden olur. Orhan Pamuk ise, postmodernizm çerçevesinde yoğrulmuş, oryantal konuları işleyen romanları ile, Gürcü edebiyatında kalan iki boşluğu birden doldurur.

Postmodern edebiyatı, yapısal açıdan, normal şartlarda anlaşılması için belirli birikim isteyen, ana akım örnekleri de mevcut olduğu halde, genelde daha dar okur kitlesine hitap eden edebiyat türüdür.

Bir postmodernist yazarın kitapları, hele çeviriler olarak çok satanlar listesine giriyorsa, bunun

43 2012 ve 2013 yıllarında, Gürcistan Yayıncılar Birliğinin verilerine gore Masumiyet Müzesi ve Benim Adım Kırmızı Gürcistan’da en çok satan kitaplar arasında yer aldı. Ayrıca bkz: Gpba.ge

nedenini açıklamayı deneyecek olursak, ilk dikkat etmemiz gereken ayrıntıların başında bu tür edebiyatın hangi talepler kapsamında çevrildiği ve doldurduğu alanın boş olup olmadığı olur.

Dikkat edeceğimiz ilk husus, daha önce de söz ettiğimiz, eski Tiflis’in Gürcü edebiyatında yeniden yer almasıyla birlikte, eski veya çağdaş Ortadoğu veya öyle algılanan şehirlere ve hayatlarına duyulanın ilgidir. Tıpkı Tiflis gibi, Orhan Pamuk’un eserlerindeki İstanbul da, Tanzimat döneminden başlayan Batıya yönelmesinin Atatürk reformları ile birlikte ivme kazandığı bir şehirdir. Değişim sürecinde, İstanbul da bir seviyede Avrupalı dış görünüşe sahip oldu. Ancak, Tiflis örneğinde olduğu gibi, o da eski doğulu halini da korumuştur. Böylece, bir anlamda, Kara Kitap dahil, Orhan Pamuk romanlarının Gürcistan’da rağbet görmesinin en önemli nedenlerinden biri, okurun, Pamuk’un İstanbul tasvirlerinde iyi bildiği, kendisine yakın nesneleri fark etmesidir. Aynı kültürel değişimden geçmiş bir okur grubu için, bazı farklar mevcut olsa da, genel çizgileri onlara, zihinlerine kazınanlara yakın olan Orhan Pamuk romanlarını benimsemek zor olmadı. Böylece, sosyolojik açıdan, bu romanların Aka Morçiladze gibi yazarların tamamen dolduramadığı, Doğu ile Batı arasında kalmış şehirlerle ilgili edebiyata karşı oluşan talebin açtığı boşlukları doldurduğunu söyleyebiliriz.

Orhan Pamuk romanlarının doldurduğunu söyleyebileceğimiz bir diğer alan postmodern Gürcü edebiyatının azlığı ile açılan boşluklardır. Bu boşluklar, Gürcü edebiyatında doğal gelişiminde siyasi gelişmelerin sonucu olarak görülebilir. 20’lı ve 30’lu yıllarda Gürcistan’da oldukça gelişmiş modernist edebiyat mevcuttu ve modernist kökenli pek çok edebi hareket, LEF (Левый Фронт Футуризма – Levıyi Front Futurizma – Fütürizmin Sol Cephesi.) gibi edebiyatçı birlikleri tarafından temsil ediliyordu(Avaliani,2015:14-15). Ancak, Stalin döneminde, 30’lu yılların ikinci yarısından başlayan ve sosyalist gerçekçiliğin yukarıdan zorla dayatıldığı süreçte, Gürcü edebiyatının doğal gelişimi frenlenmiş oldu ve postmodernizm gibi, modernizmin ardılı olan akımlar, kendilerine çok az yaşam alanı tanındığı ortamda geniş okur kitlelerine pek ulaşamadan varlığını sürdürmeye çalıştı. Öyle ki, Zurab Karumidze, SSCB Sonrası Gürcistan ve Postmodernizm adlı denemesinde, postmodernizmin Gürcistan’a gerçek anlamda sadece SSCB’nin dağılmasının ardından girdiğini söylüyor, her ne kadar Gürcü edebiyatı ile postmodernizmin ilk temasları 70’li yıllarda, James Joyce’nin Ulysses veya Milorad Paviç’in Hazar Sözlüğü gibi romanlarının çevirileri ile birlikte başlasa da.44 Aynı Karumidze’ye göre, postmodernizm o dönemde aslında Gürcistan’ın yaşadığı bir realiteydi ve bu açıdan, daha önce oldukça dar alanda kalmış postmodernizm, artık toplumsal hayatı güden bir odak haline geldi.

Bu konuda, o dönemde yaşanan olaylara bakacak olursak, Karumidze’ye katılmak zorundayız.

Siyasi gelişmeler bir yana, SSCB’nın dağılmasının ardından ortaya çıkan kültürel ve ideolojik boşluk her türlü komplo teorileri, daha önce sansürlenen çeşitli felsefi akımlar ve Krişnacılar ve Yehova Şahitleri gibi dini hareketler tarafından dolduruldu. Gürcistan’da o dönemde yaşanan fikir karmaşasını anlayabilmek için dönemin süreli yayınlarına bakmak bile yeterlidir. Örneğin, bugün aşırı sağcı ve radikal kilise destekçisi olarak bilinen bir gazetenin o dönemde çıkan sayılarında, parapsikoloji ile ilgili makalelerle Rusya’da yaşayan, kendini mesih ilan eden ve 90’lı yılların

44 Zurab Karumidze’nin Postsabç’ota Sakartvelo da Postmodernizmi (SSCB Sonrası Gürcistan ve Postmodernizm) adlı makalesine şu adresten ulaşılabilir: http://demo.ge/index.php?do=full&id=814 E.T. 28.08.2019

Rusya’sının en renkli simalarından olan Sergey Torop – nam-i diğer Vissaryon’un Tiflis ziyareti ile ilgili röportaj yer alıyor.

‘Yaşanan postmodernizm’, dönemin Gürcü edebiyatında, çeşitli nedenlerden ötürü gereken yankı bulamadı ve doğal olarak, bir taraftan durağan hayata alışmış toplumun birkaç sene içerisinde birden yaşadıkları, öbür taraftan yerli edebiyatın sansürün gündellik hayattan çekilmesiyle birlikte açılan boşlukları dolduramaması, okurları SSCB döneminde yeterince kadar gelişmemiş edebiyat alanlarında faaliyet gösteren yabancı yazarlara itti.

Böylece, Kara Kitap’ın tek bir kitap olarak konumunu değerlendirmemiz mümkün değil ve ancak daha geniş çerçevede, yukarıdaki hususlara dikkat ederek bir sonuca varabiliriz. Kara Kitap da dahil olmak üzere, genel olarak Orhan Pamuk romanlarının popülaritesinin ve bulunduğu konumda bulunmasını iki nedenle açıklayabiliriz:

1) Sovyet döneminde kesintiye uğratılmış Gürcü modernizmin ve ardılı olan postmodernizmin Sovyet sansür aygıtları kalktıktan sonra tekrar talepte olması ve yeni filizlenen Sovyet sonrası modernist/postmodernist edebiyatın bu talepleri karşılayamaması.

2) Gürcistan’ın ve özellikle Tiflis’in eski, ‘doğulu’ geçmişe karşı ilginin tekrar alevlenmesi ve bu konuda, özellikle İstanbul tasvirleriyle ünlü Orhan Pamuk romanlarının, ortalama bir Gürcü okurunun gözünde, ‘Tiflis edebiyatına’ benziyor olması.

3) Gürcü edebiyatında benzer edebiyat akımına ait metinlerin yetersiz olması ve Even-Zohar’ın belirttiği gibi, bu yetersizlikler gidermek için yabancı edebiyata ihtiyaçın duyuluyor olması.

SONUÇ

Nana Canaşia, Kara Kitap’ı metne sadık olarak çevirmeye çalıştı ve örneklerde gördüğümüz gibi, bunu, okurlara metnin çeviri olduğunu hissettirecek ayrıntılara dokunmadan gerçekleştirmeye özen gösterdi. Freely’nin çevirdiği ve genel olarak kişi adları veya dünyaca ünlü yer adları olmayan, apartman adları, meslek grubundan veya coğrafik özelliklerden türeyen sokak adları vs. Canaşia’nin çevirisinde çevrilmeden, Gürcü alfabesiyle imla edilerek nakledilmiştir, bu yöntemin Kara Kitap’ın Rusça çevirilerinden esinlendiğine dair bazı ipucular mevcut olsa da, aynı Rusça çeviri ve Gürcüce çeviri arasında mevcut farklar, bu konuda yine çok sayıda soru işaretinin oluşmasına neden oluyor.

Yöntem açısından, gördüğümüz gibi, Kara Kitap’ın Gürcüce çevirisi hem tercih edilen yöntem açısından, hem çok sayıda dipnot ve açıklama içerdiği için, Venuti’nin Anglo-Sakson ekolünde gözlemlediği, ‘çevirmenin görünmez olduğu’ çeviriler kapsamına giremiyor ve bu açıdan, aynı yöntemin izlendiği, Kara Kitap’ın Rusça çevirilerine daha yakındır. Ayrıca, bazı kültürel ağırlığı olan ayrıntı, çevrilmekten ziyade, hiçbir dipnot veya açıklama olmadan nakledildi, dolayısıyla, yabancı okur için anlaşılması oldukça zor hale getirildi ve bu durum, çevirinin her iki baskısında devam ediyor. Ayrıca, bazı ayrıntılarla ilgili olarak, çevirmenin, çevirinin anlaşılır olmasından ziyade, egzotik, oryantal havasının korunmasına önem verildiğini fark ediyoruz. Bişnov gibi kelimelerin çevrilmediği çevirmende bu ayrıntılarla ilgili birikimin olmamasıyla da açıklanabilir, fakat diğer açıdan, böyle, çevrilmemiş, Celalettin Rumi’nin eserlerine aşina olmayan ve Farsça bilmeyen ana akım okurlarınca, bu ve benzer ayrıntılar, çeviri metne egzotiklik, oryantal hava katma girişimi olarak değerlendirilebilir.

Metne sadakat açısından, çeviride ciddi sapmalar veya hatalar gözlemlenmedi, ancak, daha önce de bahsettiğimiz gibi, bazı kültürel fenomenlerin iki kültürde farklı algılanması, yetersiz kalan açıklamalar nedeniyle, farklı kültürel değerleri taşıyan yabancı okurlar tarafından çok farklı anlaşılabilir ve akraba evliliği meselesi ile ilgili meselelerde gördüğümüz gibi, metni Türk okurlarının anladığından çok daha farklı şekilde yorumlanabilir. Bu meselelerde çevirmen dipnotlarda, önsöz veya sonsözde belirli açıklamalarda bulunabilirdi. Ancak, çevirmenin bu yolu tercih ettiğini ancak bazı yabancı kökenli sözcükler veya coğrafi adlarla ilgili olarak görüyoruz.

Çevirmen, bu konularda kısa dipnot vermekle yetinmiş görünüyor. Çevirmenin, metnin okunabirliğindan daha çok metnin aslına sadık bir çeviri yaratma arzusu ile hareket ettiğinin en önemli kanıtı ise cümle yapısında gözlemlenebilir. Gürcüce için, Türkçede oldukça doğal olan ve Orhan Pamuk’un sıkça kullandığı çok uzun cümleler yabancıdır; fakat, Nana Canaşia, böyle uzun cümlelerle karşılaştığında onları bölmeden çevirmeye tercih ediyor ve çok uzun cümleler hedef dil için yabancı olduğunda, bu tercih, çevirinin hedef dilde doğallığını, otantik halini kaybetmesine neden oluyor. Kıyaslama için Maureen Freely’nin yaptığı, Kara Kitap’ın İngilizce çevirisine bakınca, orada farklı bir yöntemin uygulandığını göreceğiz. Çok uzun cümleler, gramer ve benzer özelliklerinden ötürü, İngilizce için de yabancıdır, fakat, buna rağmen cümleleri bölmeden çevirmektense, Freely, böyle noktalarda cümleleri bölüp İngilizceye daha uygun şekilde aktarmaya çalışmıştır. Metne sadakatla ilgili istisnalar sadece bazı mecaz ve deyimlerin ihtiyaç olmadığı halde de Türkçe karşılığına hiç benzemeyen bazı deyimlerin kullanıldığı yerlerde görülüyor.

Çeviri, Gürcü edebiyat sisteminde, tek başına birşey ifade etmese de, daha geniş çerçevede düşünüldüğünde, işlediği meseleler açısından ve postmodern akımında yer aldığı için, Orhan Pamuk’un diğer romanları ile birlikte oldukça önemli bir konuma sahiptir. Yeterince kadar gelişmemiş ve hala çok boşluk içeren Gürcü postmodernizminin kapsamadığı alanlara girerek, bir nevi kaynak işlevi görüyor; ayrıca, işlediği oryantalist konuları ve İstanbul tasvirleri ile, aynı şekilde açığı hissedilen oryantalist konuları işleyen Gürcüce edebiyat eserlerin yokluğunda onların yerini işgal ediyor. Böylece, konularının aslında oldukça derin olmasına rağmen, Gürcüce edebiyat sisteminde, Orhan Pamuk’un romanlarının çevirileri birden fazla alanda mevcut boşlukları dolduruyor. Sosyolojik açıdan ise, popüler, oryantal havası olan eser ihtiyacını karşılıyor ve bu anlamda, onlara, özellikle son yıllarda yayılan Türk TV dizilerine baktığımız gibi bakmakta da bir mantık vardır. Ancak, zamanlamalara dikkat edecek olursak, Orhan Pamuk romanlarının ilk baskılarının Türk TV dizilerinin Gürcistan’a ulaşmasından çok daha önce yapıldığını göreceğiz;

buna rağmen, her iki unsurun birbirlerini popüler kılması bir karşılıklı etkileşim sürecidir, ancak bu artık bir başka yüksek lisans veya doktora tezinin konusudur.

KAYNAKÇA

Ahmetelis Teatrşi Turki Dramaturgis Piesaze Dadgmuli Spektaklis Premiera Gaimarta, İmedinews, 16 Hazıran, 2018. Erişim adresi: https://imedinews.ge/ge/kultura/66339/akhmetelis-teatrshi-turqi-dramaturgis-piesaze-dadgmuli-speqtaklis-premiera-gaimarta [Erişim Tarihi: 15/07/2019]

Akman, B. – Orientalism in Orhan Pamuk’s White Castle, Bilig,3/2018,N87, PP. 59 - 82 Aksoy, N. B. - Geçmişten Günümüze Yazın Çevirisi, İmge Kitabevi, İstanbul, 2002 Aksu. H. – Fazlullah-ı Hurufi, Türk Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Erişim adresi:

https://islamansiklopedisi.org.tr/fazlullah-i-hurufi [Erişim tarihi: 10.07.2019]

Alvarez-Recio, L. – Translation of Spanish Chivalry Works in the Jacobean Book Trade: Shelton’s Don Quixote in the Light of Anthony Munday’s Publications, Renaissance Studies, 2018, pp. 1 - 22

Andrews, W. G. ,- Black Book and Black Boxes:Orhan Pamuk’s Kara Kitap, Edebiyat, Vol 11. PP. 105-129 Arı, S. – Çocuk Kitaplarının Çevirilerinin Çocuğun Dünyasına ve Toplumsal Dönüşüme Etkisi: Martine mi Ayşegül mü?, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, 8. Cilt,N41, S. 64 - 74

Avaliani, L. – Kartuli Futurizmi, Literaturuli Gazeti, N8(144),24 Nisan – 7 Mayis,2015, S.14

Baker, M., Saldanha, G. (Ed.) – Routledge Encyclopedia of Translation Studies, Routledge, New York, 2009 Benjamin, W. – The Translator’s Task (Çev. Steven Rendall), Translation Studies Reader (Ed. Lawrence Venuti),Routledge, New York, 2012, PP. 75 - 84

Beutin, W, Ehlert, C.,Emmerich, W, others – A History of German Literature, Routledge,New York, 1993 Catford, J. C. – Linguistic Theory of Translation, Oxford University Press, 1978

Chernishova, N. – Soviet Consumer Culture in the Brezhnev Era,Routledge, New York, 2013

Chotiner, I. – “I Don’t Write My Books to Explain My Country to Others”, Slate, 18 Ağustos, 2017. Erişim adresi: https://slate.com/news-and-politics/2017/08/orhan-pamuk-on-writing-about-turkey-his-work-process-and-his-daily-swim.html [Erşim Tarihi: 25.07.2019]

Cücenoğlu, T. – Tiflis’te 3 Gün 3 Gece..., Aydınlık, 16 Mayıs, 2012, Ulaşım adresi:

https://www.aydinlik.com.tr/arsiv/tuncer-cuecenolu-tifliste-3-guen-3-gece

Çlaidze, L. (Ed.) – Türkçe – Gürcüce Sözlük, 2 cilt, Gürcistan – Türkiye Bilimsel-Kültürel İlişkiler Derneği, İstanbul, 2001

Dankova, Z. – Kumarajiva the Translator: His Place in the Translation of Buddist Scriptures into Chinese, Bachelor’s thesis, Charles University of Prague, 1996

Dervişova, N. – Kırgızıstan’da Yaşayan Sürgün Lazlar, Bizim Ahıska, Bahar, 2011, S. 47 – 51 Didi İranuli Poemis Kartuli Targmani, Tsu Online, Erişim adresi:

http://online.tsu.edu.ge/ge/science/10224/?p=19 [Erişim tarihi: 11..06.2019]

Dines, J.M. – The Septuagint,Bloomsbery, London, 2004

Dryden, J. – From Preface to Ovid’s Epistlers, The Translation Studies Reader (Ed.Lawrence Venuti), Routledge, New York, 2012, PP. 38 - 42

Ecevit, Y. – Orhan Pamuk’u Okumak, İletişim Yayınları, İstanbul, 1996

Ecevit, Y. – Türk Romanında Postmodern Açılımlar, İletişim Yayınları, İstanbul, 2001 Eco, U. – Experiences in Translation (Çev. A. McEwain.), University of Toronto Press, 2008 Epştein, M.N. – Postmodern v Rossyi: Literatura i Teoriya, İzdanie R. Elinina, 2000

Erdoğan Dersimin Belgesini Gösterdi. Erişim adresi:

https://www.cnnturk.com/2011/turkiye/11/23/erdogan.dersimin.belgesini.gosterdi/637777.0/index.html [Erşim tarihi: 21.07.2019]

Even-Zohar, I. – Polysystem Studies, Poetics Today, 11\1 1990

Gaprindashvili, M. - SSCB Zamaninda (1921-1991) Türk-Gürcü ve Gürcü-Türk Edebi Çevirileri, Yüksek Lisans Tezi, Hacettepe Üniversitesi, Ankara, 2016

Gentzler, E. – Contemporary Translation Theory, PHD thesis, Vanderbilt University, Nashville,1990 Gnyloribov, P/ – Oxota na Knigam v SSSR:Kak Eto Bilo,Erişim adresi:

https://new-retail.ru/magaziny/istoriya/okhota_za_knigami_v_sssr_kak_eto_bylo1237/ [Erişim tarihi: 21.07.2019]

Goethe, J. W. – Translations (Çev. Sharon Sloan), Translation Studies Reader (Ed. Lawrence Venuti),Routledge, New York, 2012, PP. 64 - 66

Göknar, E. – Orhan Pamuk, Secularism and Blasphemy: The Politics of the Turkish Novel, Routledge,New York, 2013

Grişaşvili, İ. – Dzveli Tbilisis Literaturuli Bohema, Sahelgami, Tbilisi, 1927 Holmogorov, E.S. – Ditiya Knizhnogo Defitsita, Vzglyad, 12 Ekim, 2016 Houston. R. – The Black Book, The New York Times. Erişim adresi:

https://www.nytimes.com/1995/01/15/books/the-black-book.html [Erişim tarihi: 30.08.2019]

İlia State University, 19 Kasim 2014, Orhan Pamukis Şavi Tsigni Literaturul Klubşi, Erişim adresi:

https://www.youtube.com/watch?v=cgZEUrN-P3Y [Erşim Tarihi: 12.07.2019)

Jakobson, R. – On Linguistic Aspects of Translation, The Translation Studies Reader (Ed.Lawrence Venuti), Routledge, New York, 2000, PP. 113-119

Kachkachishvili, D. – Gürcü Türkolog Türk Edebiyatının Elçisi, Anadolu Ajansı, 8 Mayıs, 2018, Erişim Adresi: https://www.aa.com.tr/tr/yasam/gurcu-turkolog-turk-edebiyatinin-elcisi/1138405 [Erişim tarihi:

31.07.2019]

Kalyon, A., Çelik, N. - Manastırlı Sâlih Fâik’in “Türkçe Aruz” Eserinden Hareketle Aruzdan Kastedilen Şiir Ölçüsü, Osmanlı Araştırmaları Dergisi,No:3, 2017, S. 37-50

Karumidze, Z. - Postsabç’ota Sakartvelo da Postmodernizmi (SSCB Sonrası Gürcistan ve Postmodernizm) http://demo.ge/index.php?do=full&id=814 [Erişim tarihi: 23.07..2019]

Kaşia, A. – Koroğlis Eposis Kartuli Versiis Açaruli Variantebi, Doktora Tezi, BDÜ, Batum, 2015 Koridze, Z. - Orhan Pamuki da Moralistebis Kalaki, Netgazeti,17,03, 2017

Köksal, N. – Orhan Pamuk’un Kara Kitap Adlı Romanının Rusça Çevirisinde Tümce Yapılarının Sentaks Açısından İncelenmesi, Yüksek Lisans Tezi,Ankara Üniversitesi, 2008

Kvantaliani, E. – Gürcüce – Türkçe Sözlük, İntelekti, Tiflis, 2013

Kula, O. B. - “Kafamda Bir Tuhaflık” Romanında Sosyal-Siyasal Ayrımlaşmanın Anlatılaştırımı, Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi, Folklor/Edebiyat Dergisi, Cilt 22, Sayı. 88, 2016,S. 9 - 22 Levy, J. – The Art of Translation(Çev. P.Corness),J. Benjamins Publishing co. Amsterdam, 2011 Lyotard, J.F. – The Postmodern Condition: A Raport on Knowledge (Çev. G. Bennington, B. Massumi), Theory and History of Literature, Vol. 10, University of Minnesota Press, 1984

Malmkjaer. K. (Ed.) – The Routledge Handbook of Translation Studies and Linguistics, Routledge, New York, 2018

Mamulia, E. –Türkçe – Gürcüce Deyimler Sözlüğü, Tsisartkela, Tbilisi, 2006

Markozia, N. – Enobrivi Situatsia XX Saukunis 80-iani Tslebis Sakartveloshi,Doktora Tezi, Sangu,2015

Memmedli, Ş. – Gürcistan’da Türk Edebiyatı, Fenomen Yayıncılık, Kayseri, 2018 Meriç, C. – Bu Ülke, İletişim Yayınları, İstanbul, 2005

Mikashavidze, M. – Georgia – Media Landscape, European Journalism Centre, 2019

Mishra, P. – Orhan Pamuk on Taksim Square, the effects of ‘Breaking Bad’, and Why the Future of the Novel is in the East, New Republic, 30 July, 2013

Mızrak, G. B. - A Comparative Study of the Two English Translations of Orhan Pamuk’s Kara Kitap from Berman’s Stylistic Perspective,Master’s Thesis, Hacettepe Üniversitesi,Ankara, 2018

Montgomery, S. L. – Science in Translation: Movements of Knowledge Through Cultures and Time, The University of Chicago Press, Chicago and London, 2000

Munday, J. (Ed.) – The Routledge Companion to Translation Studies, Routledge, New York, 2009 Newmark, P. – Approaches to Translation, Pergamon Press, Oxford, 2001

Norberg, U. – Translating Humorous Elements in Children’s Books: Astrid Lindgren’s Bill Bergson Books in English and German, Linguaculture, N2, 2018, S. 99-109

Nolan, J. – Interpretation Techniques and Exercises, Multilingual Matters, 2012