• Sonuç bulunamadı

BİLGİSAYAR DESTEKLİ ORTAÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİNE ALMANCA ÖĞRETİMİ UYGULAMASI (ANADOLU KIZ MESLEK LİSESİ ÖRNEGİ)

Truman, Barbara E (1995) Distance Education in Post Secondary Institutions and Business Paper presented for an Instructional Technology Graduate Class, University of Central Florida.

BİLGİSAYAR DESTEKLİ ORTAÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİNE ALMANCA ÖĞRETİMİ UYGULAMASI (ANADOLU KIZ MESLEK LİSESİ ÖRNEGİ)

Aynur Balkanlı ÖZET

Bilgisayar destekli öğretim (B.D.Ö) en geniş anlamı ile geleneksel öğrenme sürecinin yanında, öğrenenlere tamamlayıcı olarak laboratuar ortamında görsel ve ses efektleriyle desteklenmesiyle verilen bilgilerin pekiştirilme sürecidir. Öğreten bu metotla yönlendirici ve destekleyici niteliktedir. Burada, öğrenme sürecini etkileyen, birey; biliş düzeyi, zaman, ilgi ve yeteneklerine göre farklılıklar gösteren öğrenendir. B.D.Ö.’de öğrenen bilgisayarla birebir iletişim içinde bulunmasından dolayı sürekli etkin bir rol almaktadır. Öğrenen istediği düzeyden başlar ve istediği hızda ilerler; çünkü B.D.Ö. bireysel bir öğrenme metodudur.

Bireysel farklılıklara bağlı olarak öğrenme sürecinin çeşitlilik gösterdiği yabancı dil eğitiminde, özellikle ana dili Türkçe olan bireylerde dil kurallarına göre taban tabana zıtlık gösteren almancanın geleneksel sınıf ortamı içerisinde öğretimi çeşitli etmenlere bağlı olarak öğrenim düzeyini düşürmektedir. Kısaca istenilen veya beklenilen öğrenme düzeyine ulaşamamaktadır. Bunun nedenleri özellikle ilgi, tutum, motivasyon eksikliği yada öğretenin geleneksel sınıf ortamı içerisinde geri dönütlerini istediği düzeyde ve sıklıkta alamamasıdır. İşte bu noktada B.D.Almanca öğretiminin üstün yanları ortaya çıkmaktadır. Zira B.D.Ö’de öğrenen kontrolünde gerçekleşen bireysel öğrenme süreci olduğundan yukarıda sayılan olumsuzluklarla ya en az seviyede karşılaşılmakta yada karşılaşılmamaktadır.

GİRİŞ

Öğrenme ve öğretme süreçlerinde genel olarak bilgisayarlarla öğretimin üç değişik türüne rastlanmaktadır. Bunlar, bilgisayarın tanıtılması, kullanılması ve basit programlanma dillerin öğretilmesi amaçlanan bilgisayar öğretimi, öğrenme- öğretme sürecinde öğretimin bilgisayarla yönetilmesi olan bilgisayarlı öğretim ve en son olarak bilgisayarın öğretim aracı ve öğrenmenin meydana geldiği ortam olarak kullanıldığı bilgisayar destekli öğretimdir. Bilgisayar destekli öğretimde öğretimin bireyselleştirilmesi sağlanır. Bilgisayar destekli öğretimde bilgisayarların işe koşulması alternatif bir yol olmaktan öte tıpkı diğer öğrenim materyallerinin hedefleri gerçekleştirmekteki rolü gibi öğrenme sürecinin kalıcılığını destekleyen ve arttıran araçlardan biridir. B.D.öğretimde programlar hazırlanırken hedeflenen davranışların önceden analiz edilerek bunların belirli bir sistem içinde düzenlenmesi, belirli kuralları, kavramları ve ilkeleri içerecek şekilde hazırlanan her maddenin öğrenme hızını bellekte kalma süresinin ölçülmesi ve değerlendirilmesidir. Bunlar oluşturulurken bilgisayar ve öğrenen arasında kullanılan dilin, öğrenenin dil gelişim düzeyine uygun olması ve kuralların bilişsel işlem düzeyine uygun olarak hazırlanması gerekmektedir.

B.D.öğretimde öğretimi etkinleştiren çeşitli yaklaşımlar kullanılmaktadır. Bunların en önemlileri bilgi aktarıcı, alıştırma, tekrar, benzeşim ortamları, öğretici oyunlar ve problem çözme olarak sıralanabilir.

Bilgi Aktarıcı Yaklaşım: Bu tür yaklaşımda bilgisayar ders sunu aracı olarak öğrenene yeni ve tanımadığı bilgiler, belirli bir program içerisinde sunulur. Daha sonra aktarılan bilgilerle ilgili sorular sorularak bilgilerin kalıcılığı ölçülür. Eğer belirli ölçülere uygunsa yeni konuya geçilir; yada konunun tekrar edilmesi sağlanır.

Alıştırma Ve Tekrar Yaklaşımı: Bu tür yaklaşım en çok kullanılan yaklaşımdır. Öğreten daha önce aktardığı bilgilerin pekiştirilmesi, kullanılması ve hatırlanması için öğrenenlerle bu yaklaşımı çalışır.

Benzeşim Uygulamaları: Bu uygulama tıpkı simülasyon yöntemi gibi doğal ortamda yapılması tehlikeli veya zor olan öğrenme durumlarında kullanılır. Bu tür uygulamalar, öğrenenin etkin katılımı ile gerçekleşir. Öğrenen daha önceden hazırlanan senaryoyu ekranda görür, analiz eder ve elindeki verilerle uygulamayı çalıştırır. Öğrenenin hareketlerine göre uygulama çözümlenene veya süre dolana kadar devam eder.

Öğretici Oyun Yaklaşımı: Bu tür yaklaşımlarda aktartılmak istenen bilgi, oyun şeklinde öğrenene sunularak öğrenme durumunun gerçekleşmesi sağlanır. Bu tür yaklaşımlarda dikkat edilmesi gereken en önemli nokta hazırlanan programın ses, renk, grafik gibi öğelerin yarış, merak ve fantezilerle sentezlenmiş olmasına dikkat edilmesidir.

B.D. Öğretimin Yararları: Çeşitli görsel öğeler kullanılarak öğrenenin öğrenme sürecinde dikkati en üst düzeyde tutularak, öğreneni sürekli etkin kılmak ve öğrenme sürecinde aktif bir rol alması sağlanmaktadır.

B.D. ÖĞRETİMİN DÜNYADAKİ UYGULAMALARI:

20 yy da teknolojinin ilerlemesi ve değişen çağcıl koşullarında öğretimde de yeni arayışlara gidilmesine sebep olmuştur. Bu arayışlarda İngiltere’de 1960 lı yıllara bakıldığında üniversite eğitiminde,1972 den itibaren tüm ortaöğretimde, 1979 da ise tüm ilköğretim kurumlarında uygulamalara geçilmiştir. Bunun yanında B.D. öğrenme için ulusal kalkınma programı adı altında bir proje hazırlanmıştır. Bununla birlikte en etkili resmi kuruluş ise Microelektronik Eğitim Programı’dır.

Fransa’da ise bilgisayarın eğitimde işe koşulmasının ilk adımları 1970 li yıllarda atılmıştır. Fakat 1976-1980 yılları arasında kullanımdan doğan güçlüklerden ve maliyetin yüksek olmasından dolayı bir süreliğine durdurulmuştur. 1983’lü yıllarda öğretmenler eğitilerek bilgisayarların öğretimin içerisinde kullanılması için gereken bir basamak daha aşılmıştır.

IETC

Amerika’da da tıpkı İngiltere gibi bu alandaki çalışmalara 1960 lı yıllarda başlanmış ve ders yazılımının hazırlanmasının hemen hemen tümünde özel sektör profesyonelce çalışmalar yapmıştır. Ancak, okul programlarıyla paralellik göstermemesi çeşitli sıkıntılara sebep olmuştur.

Almanya’da ise bu alandaki çalışmalar diğer Avrupa ülkelerinden daha sonra 1980’li yıllarda başlamıştır. Bilgisayarlar eğitim kurumlarında kademeli olarak işe koşulmuş, okul tipleri ve eğitim kademelerine göre deneme modelleri oluşturulmuştur. Buna göre Almanya’daki ilköğretim okullarında ilk etapta matematik, almanca ve iş eğitimi derslerinde; ortaöğretim kurumlarında okul türlerine göre matematik, hesap bilimleri, ekonomi ve bilgisayar derslerinde; liselerin 12. ve 13. sınıflarında ise bilişim, matematik, ekonomi, hukuk ve almanca derslerinde B.D.öğretime gidilmiştir.

Türkiye de ise 1984 yılında M.E.Bakanlığı bilgisayar kullanılması amacıyla ilk resmi girişim olan Eğitim İhtisas Komisyonu kurulmuş ve geniş bir rapor hazırlanmıştır. Daha sonraki yıllarda çeşitli nedenlerden dolayı bilgisayar destekli öğretim üzerine yapılan çalışmalar hız kaybetse de son yıllarda çağın öğrenme modeli olarak kabul edilerek yeniden yapılandırma çalışmalarına gidilmiştir.

B.D.Ö.DE KULLANILAN TEKNİKLER

Bilgisayar destekli öğretimin etkinliğini kılmak için çeşitli teknikler kullanılmaktadır. Bunların en başında ve yol gösterici olarak J.Dewey’in psikolojik görüşünden yararlanarak geliştirilen grup etkinliği tekniğidir. Bu teknikle öğrenenler 4-5 kişilik küçük gruplara ayrılarak öğretilmek istenen konu ile ilgili materyaller dağıtılarak bireysel çalışmaları istenir. Daha sonra konu ile ilgili test verilerek öğrenenlerin bireysel olarak cevaplamaları istenir. Test bittikten sonra grup içerisinde test soruları değerlendirilerek grubun doğru cevapları belirlenir. Bu yöntemle hem bireysel hemde grup başarısı değerlendirilir. Böylece grup üyeleri arasında etkili iletişim sağlanarak bireyin başarı durumunun grubunda başarısını etkileyeceği ve öğrenenin çalışmasının sadece kendisi için değil grup içinde önemli olduğu bilinci kazandırılır.

Öğrenenin B.D.öğretim ile başarı düzeyi arttırılırken, öğrenmenin sosyal boyutu olan paylaşımcılığı azalttığına dair kaygı eğitim teknolojilerinin işe koşulmasında duyulan en önemli olumsuz yanıdır. Bu olumsuzluğu en aza indirgemek için B.D.öğretimde işbirlikçi yöntem olarak öngörülmektedir.

Male göre; B.D.işbirliğine dayalı öğrenme yöntemini “Birlikte Öğrenme” olarak tanımlamakta ve bunun için öğrenenleri heterojen gruplara ayırarak arkadaşlık güven ilişkilerinin yüksek tutulabileceği gruplar oluşturulmak ve birlikte çalışma sonuçlarının ödüllerle güdülenmesi sağlanmalıdır. Gruba bağlı bireysel çalışmalarının saptanması ve grup başarısı üzerindeki performansı gözden geçirilmesi gerekmektedir.

Birlikte öğrenmenin birçok olumlu sonucu vardır. Bunlardan en önemlisi grup içerisindeki bireylerin birbirlerini gözlemleyerek, taklit ederek ve birbirlerini koruyarak başarı duygusunu paylaşmaya yönelik olmasıdır. Olumlu grup içi dayanışması tüm grup üyelerinin birlikte gerçekleştirdiği başarılara bağlı olarak bireysel başarıları arttırır. En önemli özelliği ise ortak amaç doğrultusunda küçük gruplar halinde öğrenenlerin, birbirlerine öğreterek çalışmalarıdır. Tüm bireyler birbirlerine karşı sorumludurlar ve yeteneklerinin son sınırına kadar kullanmaya özendirilirler.

İşbirliğine dayalı öğrenme gruplarında geleneksel öğrenmeye göre daha fazla dayanışma ve bireysel sorumlulukları vardır. Üstlenilen sorumluluk sürekli ve çeşitlidir. Bununla doğru orantılı olarak sosyal beceriler doğrudan kazandırılır.

Bu öğrenme yöntemi öğrenene sağladığı en büyük fayda ileriki yaşlarda liderlik etme, çelişkilerle baş edebilme ve grupça karar verme yetenekleri geliştirmesidir.

BULGULAR

Bilgisayar Destekli Yabancı Dil Öğretimi: Soyut kavramların ön planda olduğu ve öğrenilmesinin birincil koşul olarak kabul edildiği yabancı dil öğretiminde, birden fazla duyu organlarına hitap eden materyallerin kullanılması, öğretim etkinliğinin arttırılmasında yadsınamayacak bir paya sahip olduğu yapılan araştırmalarda ortaya çıkmış bir sonuçtur.

Hazırlanan bilgisayar destekli yabancı dil eğitim programları incelendiğinde, ağırlığın daha çok gramer, sözcük bilgisi, okuduğunu anlama, yazma ve test konularında yoğunlaştığı görülmektedir. Ama bunların arasında en çarpıcı olanı yazma becerisini geliştirmeye yönelik olanlarıdır. Öğrenenler, ekranda gördükleri yada duydukları alıştırmaları yazmaya çalışmakta ve yapılan yanlışlar bilgisayar tarafından düzeltilerek öğrenenlerin sözcükleri doğru bir şekilde öğrenmeleri sağlanmaktadır. Bilgisayarla öğrenenin etkileşiminde yabancı dil öğretimi açısından en önemli özelliklerden biriside bilgisayarın her zaman doğru ve düzgün cümleler kurmasıdır. Oysa birebir iletişimde çoğu kez düzgün cümlelerden çok devrik cümleler kullanılmaktadır. Çünkü kişinin derdini açık şekilde anlatması esas olduğundan, dil yanlışlıkları pek önemli görülmemekte hatta çoğu kez hoşgörü ile karşılanmaktadır. Günümüzde de yabancı dil öğretiminde moda olan iletişimci yaklaşım yanlıları dil yanlışlarının önemli olmadığını, önemli olanın ifade edilmek istenen düşüncenin aktarılması olduğunu savunmuşlardır. Bilgisayar destekli yabancı dil programları eğer doğru olarak düzenlenmiş iseler her zaman dilbilgisi kurallarına uygun,doğru ve düzgün cümlelerin kullanılması esas olmaktadır. Bilgisayar destekli yabancı dil öğretiminde, bilgisayarla öğrenen arasında iletişim kurmanın bir yararı da öğrenenin sınıf içerisinde yapacağı dil yanlışlarından dolayı gülünç duruma düşme korkusundan arınmış olmasıdır. Öğretim bireyselleştiği için, öğrenenin böyle bir etki altında kalması söz konusu olmamakta ve öğrenen psikolojik olarak daha rahat olacağı için motivasyonu arttıracaktır.

Öğrenen yabancı dili, bilgisayar destekli olarak öğrenmeye başladığı zaman kendi öğrenme hızına ve kapasitesine göre öğreneceği için, başarısız olması söz konusu değildir. Programlı öğrenme olaraktan bilinen bu yaklaşımla öğrenene önce bilgi sunulur ve bu bilgiyi belli bir hızda öğrenmesi istenir. Daha doğrusu yanıt gelirse cesaretlendirici çeşitli pekiştireçler

IETC

verilir. Yanlış yada eksik bilgi verilirse tamamlayıcı ve düzeltici bilgi verilerek öğrenme durumunun devamı sağlanır. Öğrenme-öğretme süreci bu şekilde devam eder.

Toplumsal bir sistem olarak dili ele aldığımızda ve insan-insana iletişim kurmada dilin ve düşüncenin yeri boşlukta kalmakta ve bu boşluğun bilgisayarla doldurulması asla mümkün görülmemektedir. Bunun için bilgisayarın öğretenin rolünü üstlenen bir araç olmadığı, sadece onu destekleyici bir role sahip olduğu unutulmamalıdır.

Erçelebi ve Pala’nın 1995’te çeşitli bölgelerde yaptığı araştırmalara göre yabancı dil öğretiminde işbirliğine dayalı öğrenme yönteminin, geleneksel öğretim yöntemlerine göre duyuşsal özellikler üzerinde daha başarılı olduğu saptanmıştır.

Bilgisayar destekli almanca öğretimine gelince; ticari şirketlerin hazırladığı bilgisayar destekli almanca programlarında öğrenen, almanca öğrenimi boyunca ünite ünite ilerlemekte ve her ünitede yeni bir gramer yapısı öğrenmekte, okuduğunu anlama, yazma, duyduğunu anlama konularını işlemektedir. Her bölümün sonunda işlenen konularla ilgili olarak test çözmekte ve öğrendiklerini birebir sınama şansı bulmaktadır. Yapılan yanlışlar bilgisayar tarafından farklı bir renkle gösterilerek öğrenenin kendini değerlendirmesi sağlanır.

AMAÇ

Almanca öğretiminde B.D.Ö’in öğrenenlerin öğrenmesine etkisi araştırılmış ve belirlenen kriterlere bağlı olarak geleneksel öğrenme yöntemi ve B.D.öğretim karşılaştırılacak kriterlerin belirlenmesine çalışılmıştır.

YÖNTEM

Araştırmanın evreni, almanca eğitimi ve bilgisayar dersi veren okullar oluşturmaktadır. Sakarya ili, merkez ilçesinde eğitim ve öğretim yapılan Sakarya Anadolu Kız Meslek Lisesi 2.sınıflarında almanca ve bilgisayar dersi alan öğrenciler arasından tesadüfi olarak seçilen öğrenciler araştırmanın örneklemini oluşturmaktadır. Seçilen öğrenciler diğer öğrencileri temsil edecek nitelikte olduğu varsayılmış ve video destekli gözlem yöntemi ile görüntüleri çekilmiştir.

B.D.ALMANCA ÖĞRETİMİNİN DEĞERLENDİRİLMESİNDE ROL OYNAYAN KRİTERLER

Motivasyon: Motivasyon bir canlıyı belli bir davranışa yöneltmekte rol oynayan güçleri anlatan bir kavramdır. Bireyi harekete geçiren ve beklenen amaçlar yönünde çabaların sürdürülmesini sağlayan motivasyon bireyin algılama gücünü arttırır ve düşünsel çabaların en etkili yönde gelişmesini sağlar.

Motivasyon eksikliği günümüz eğitim sistemide önemle üzerinde durulması gereken bir konudur. Öğrencilerdeki öğrenme güçlükleri, dikkat dağınıklığı, ilgisizlik ve disiplin olayları bazı derslerden zevk alamamaları etkinliklere katılma isteksizlikleri hatta okula gelmekten hoşlanmamalarının temelinde motivasyon eksikliği bulunmaktadır. [Ünal ve Ada,2000] Dikkat dağınıklığı ve umursamazlık: Derse başlamadan önce öğrencilerin dağılmış olan ilgilerinin tekrar derse odaklanması için dikkatin çekilmesi öğretmenin önemli görevlerinden biridir. Dikkatin çekilmesi kadar, canlı tutulması da gerekir.[Başar,1997]

Öğretim araçları düşüncede sürekliliği sağlamaktadır. Öğretmen, çeşitli öğretim araçları ile öğrencilerin dikkatini ders üzerinde daha kolay toplayabilmektedir.[Özkütük ve Orgun, 2001]

Dış çevreden etkilenme: Öğrenciler ders esnasında çevrelerinden gelen uyarıcılardan kolayca etkilenerek derse olan ilgilerini kaybedebilirler. Bu durum öğrencilerin istenilen davranışları kazanmasını geciktirir, Öğretim ortamının verimini düşürür.

Sosyalleşme:Toplumsallaşma, bireyin toplumun bir üyesi olma sürecidir. Eğitim, toplumsal yaşantının bir ürünü olarak ortaya çıkmıştır. Eğitim kurumları ise yetiştirdiği bireyler aracılığıyla toplumsal kurum ve olguları etkilemiştir. [Erden ve Fidan,1998].

Çocuk sosyalleşmesi gereken bir varlıktır. Çocuğun sosyalleşmesinde önemli araçlardan biriside okuldur [Büyükkaragöz,Muşta, Yılmaz ve Pilten.1998].

Eğitimde önemli bir kavram olan sosyalleşme, öğrencilerin paylaşım ve yardımlaşmaları gibi durumları da içermektedir. Olumlu tutum ve tavır geliştirme: Öğrencilerde olumlu tutum ve tavır geliştirme okulun ve öğrenme ortamının amaçları arasındadır. Olumlu tutum ve tavır geliştirme sosyalleşmenin de önemli bir parçasıdır.

Algılama ve bilgi düzeyine erişme: bilişsel yönden:”Biliş”, insan zihninin dünyayı ve çevresindeki olayları algılamaya yönelik yaptığı işlemlerin tümüdür. Dıştan alınan uyarımların algılanması, önceki bilgilerle karşılaştırılması, yeni bilgilerin oluşturulması, elde edilen bilgilerin belleğe depolanması, hatırlanması ile zihinsel ürünlerin kalite ve mantık yönünden değerlendirilmesi, biliş kapsamına giren zihinsel süreçlerle ilgili faaliyetlerdir[Fidan,1986]

Biliş kuramcıları, öğrenmeyi insanın beyninde ve sinir sisteminde oluşan bir iç süreç olarak yorumlamaktadır. Bu görüşe göre öğrenen pasif bir alıcı değil, öğrenmenin bizzat oluşturucusudur. [erden ve Fidan,1998].

Duyuşsal yönden:Duyuşsal kuramlar, öğrenmenin doğasından çok sonuçlarıyla ilgidirler. Bu kuramlar sağlıklı benlik ve ahlak(moral) gelişimini vurgularlar[Kırksekiz, Çerkezoğlu ve Cerit, 2002]

IETC

Psiko-motor yeteneklerin gelişmesi: Öğrenim ve öğretimde, öğrencilerin psiko-motor durumları önemli bir yer tutar, çocukların yeteneklerinin ortaya çıkmasında da yardımcı olur[Baytekin, 2001].