• Sonuç bulunamadı

ALFABE OKURYAZARLIĞINDAN BİLGİ OKURYAZARLIĞINA Arş.Gör Mübin Kıyıcı

Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Bölümü

mkiyici@anadolu.edu.tr Prof.Dr. H. Ferhan Odabaşı Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Bölümü

fodabasi@anadolu.edu.tr ÖZET

Bu araştırma okuryazarlık kavramının alfabe okuryazarlığından bilgi okuryazarlığına ulaşana kadar geçirdiği evrimi ortaya çıkartmak ve bilgi okuryazarlığı kavramının tanımının net bir şekilde ortaya çıkarmak üzere yapılmıştır. Okuryazarlık kavramının tamamladığı okuryazarlık türleri incelenmiş ve bilgi okuryazarlığı’nın anlamı ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. Son olarak da bilgi okuryazarı bireyin yapabilecekleri ile bilgi okuryazarlığı çalışmalarımda yapılması gerekenler ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır.

Anahtar Kelimeler : Okuryazarlık, Bilgi Okuryazarlığı, ABSTRACT

In this research it was aimed that the evolution which has been the literacy concept transmitted from literacy to information literacy and definition of the concept of information literacy clearly stated. literacy kinds which are completed by the literacy was examined and It was tried to expose that mean of the concept of information literacy. And finally the things can done by whom is information literate, information literacy

Keywords : Literacy, Information Literacy GİRİŞ

İçinde bulunduğumuz ve bilgi çağı olarak adlandırılan 21. yüzyıl boyunca bilgisayarların ve daha sonra internetin gelişimi ile elektronik ortamda saklanan ve elektronik olarak ulaşılan verilerin miktarında artış yaşanmaktadır(Orr ve Edwards,1996). Artık birçok işyeri ve öğretim kurumu neredeyse bütün işlerini bilgisayar üzerinden yürütmekte ve bilgisayar üzerinden iletişim kurmaktadır. Akademik kariyer yapan veya üniversite eğitim alan öğrenciler için ise kütüphaneler hizmet biçimlerini değiştirmekte ve kullanıcı ve üyelerine farklı hizmetler sunmaktadır. Neuhaus (1995) 1995 yılından itibaren Avustralya da bulunan Southern Cross üniversitesinde kütüphane hizmetlerinden elektronik olarak yararlanabilmeleri için çalışmalara başlandığını belirtmektedir ancak Neuhaus elektronik kütüphane hizmetlerinden verimli bir şekilde yararlanabilmek için kütüphane kullanıcılarının alışkanlıklarını değiştirmeleri gerektiğini de belirtmektedir. Örneğin Elektronik dergilerin sayıları artmakta, daha önce basılı bir şekilde çıkan dergilere elektronik veritabanları üzerinden ve kütüphanecilere farklı kütüphanelerin kataloglarına internet üzerinden erişim imkânı sağlamaktadır (Orr ve Edwards,1996). Bu artış bilgi bolluğunu getirdiği gibi aynı zamanda bilgi kirliliğini de beraberinde getirmiştir. Bireylerin bilgi denizinde boğulmamaları ve sadece işine yarar bilgileri seçmeleri için daha fazla çaba göstermeleri ve bazı yeti ve yetenekleri edinmeleri gerektiği düşünülmektedir.

Geleneksel kütüphanecilerin sorumlulukları kitap ve dergilerden oluşan koleksiyonları oluşturmak iken, bilgi çağının kütüphanecilerinin sorumluluğu kullanıcılara dijital ortamdaki bilgilere ulaşma imkanı vermektir (Orr ve Edwards,1996). Diğer bir deyişle bilgi çağının kütüphanecileri kullanıcılarına elektronik ortamdan ulaştıkları bilgileri değerlendirerek anlamlı sonuçlara dönüştürmeleri yardım etmelidir. Bilgi çağının ve bilgi ekonomisinin en önemli kuralı olan “ürettiğin bilgiyi eskitmek” anlayışı bireyleri sürekli olarak araştırmaya ve öğrenmeye yönlendirmektedir.

Var olan bilgi ve teknolojiler, meslekler, iş tanımları, gereksinim duyulan beceriler, dolayısıyla gereksinim duyulan insan gücü sürekli olarak değişmektedir. Değişimin sürekliliği eğitim kurumlarında kazandırılan bilgi ve becerilerin zaman içinde yetersiz kalmasına neden olmakta, bir başka deyişle yaşam boyu öğrenmeyi gerekli kılmaktadır. Yaşam boyu öğrenmenin ön koşulu olan bilgi okuryazarlığı ise yine eğitim kurumlarında kazandırılması gereken bir beceri olarak karşımıza çıkmaktadır. Tüm bu gelişmelerin sonucunda bilgi okuryazarlığı çağdaş eğitim programlarının vazgeçilmez bir parçası haline gelmeye başlamış, eğitim kurumları çağın bireylerine gereksinim duydukları “öğrenmeyi öğrenme”, “bilgi okuryazarlığı” ve “yaşam boyu öğrenme” gibi becerileri kazandırmak amacıyla bir yeniden yapılanma sürecine girmiştir (Aldemir,2004).

Çağımız öğrencilerinde bulunması gereken özellikleri ve becerileri International Society for Technology in Education, ¾ Bilgiye gereksinim duyma ve aradığı bilgiye ulaşabilme,

¾ Ulaştığı bilgiyi seçme, örgütleme ve kullanabilme, ¾ Problem çözebilme,

¾ Teknolojiyi etkili olarak kullanabilme,

¾ İletişim kurabilme ve grup çalışması yapabilme olarak belirlemiştir. (Akkoyunlu ve Yılmaz,2004) OKURYAZARLIK ÇEŞİTLERİ

Reinking, en genel anlaşıldığı tanımı ile okur-yazarlığı (literacy) “alfabe ile yazılı metinleri okuyabilme ve yazabilme durumu olarak” belirtmektedir (Altun,2002). Trudy ise okuryazarlık kavramını “Bireyin; toplum içinde hedeflerine

IETC

ulaşması, bilgisini ve potansiyelini geliştirebilmesi amacıyla yazılı metinleri çözebilme ve yorumlayabilme becerisi” olarak tanımlamaktadır (Odabaşı, 2000). Kısa bir literatür taramasından anlaşılabileceği gibi okuryazarlık kavramı insanın yazıyı buluşundan bugüne geçerli olan bir kavramdır. Ancak okuryazarlık kavramı da her gün farklı evrimler geçiren insanoğlu ile birlikte evrim geçirmekte ve her devirde farklı bir şekil almaktadır. McCarthy ve Raphael okuryazarlığın tanımının, toplumu oluşturan bireylerin ortak katkıları ile devamlı yenilenmekte ve anlamlandırılmakta olduğunu belirtmektedir (Altun,2002). Snavely ve Cooper (1997:12), coğrafya okuryazarlığı, tarım okuryazarlığı, ekonomi okuryazarlığı, tarih okuryazarlığı gibi 34 farklı okuryazarlık kavramının kullanıldığını söylemektedir (Aldemir,2004). Stern(2003), UNESCO’nun okuryazarlık spektrumunun şunları içermekte olduğunu belirmektedir;

¾ Alfabetik okuryazarlık bir insanın kendi adını okuyup yazabilmesini işaret etmektedir.

¾ Fonksiyonel okuma ve yazma okuryazarlığı, günlük hayatta çoğu basit seviyedeki yazıyı okuyup yazmayı işaret etmektedir.

¾ Sosyal okuryazarlık kültürel dili etkili bir şekilde kullanmayı ve kültürel dilde yazı yazabilip okuyabilmeyi işaret etmektedir.

¾ Bilgi okuryazarlığı ise bireylerin bağımsız öğrenenler haline gelebilmeleri için bilgiyi konumlandırmaları, değerlendirmeleri ve kullanmalarında kritik düşünme süreçlerini kullanmalarını işaret eder.

¾ Dijital bilgi okuryazarlığı ise bireylerin internet veya diğer dijital veri tabanları gibi elektronik ortamlarda bulunan bilgileri kullanabilmelerini işaret eder.

Diğer taraftan Saatçioğlu, Özmen ve Özer günümüzde okuryazarlık tanımlarının daha da geliştiğini öne sürerek okuryazarlık türlerini şöyle sırlamaktadırlar;

¾ Bilgisayar Okuryazarlığı: Bilgisayar ve bilgisayar yazılımı kullanabilme becerisidir.

¾ Medya okuryazarlığı: İletişimin birçok farklı biçimde oluşturulması, analiz edilmesi ve değerlendirilmesidir. ¾ Görsel okuryazarlık: Temel görsel elemanlarla ilgili bilgiyi kullanarak şekillerin anlamını anlayabilmektir. ¾ Kaynak okuryazarlığı: Bilgi kaynaklarının tipini, biçimini, yerleşimini anlayarak; bilgi kaynaklarına erişebilmektir. ¾ Sosyal-yapısal okuryazarlık: Bilginin sosyal olarak nasıl konumlandırıldığını ve üretildiğini bilmektir.

¾ Teknoloji okuryazarlığı: Bilişim teknolojilerindeki gelişmeleri anlayabilmek, değerlendirebilmek, uyum gösterebilmek ve kullanabilmek; yeni teknolojilerin uygulanmasıyla ilgili kararları verebilmektir.

¾ Ağ okuryazarlığı: Kaynaklara ulaşabilmek, kaynak yaratmak ve iletişim kurabilmek amacıyla elektronik ağların kullanılabilmesidir.

¾

İlerleyen bilim insanoğlunun hayatına yeni kavramlar getirmektedir. Bireylerin yaşamlarında meydana gelen değişiklikler ise okuryazarlık kavramı ilerleyen çağa ayak uydurmaktadır. Okuryazarlık kavramı insanoğlunun ilk dönemlerinde sadece harf okuryazarlığı olarak düşünülürken, ilerleyen teknoloji bilgisayar okuryazarlığı, teknoloji okuryazarlığı, dijital okuryazarlık kavramlarını yaşamın bir parçası haline getirmiştir. Bawden (2003) araştırmasında yıllara göre okuryazarlık sayılarını Tablo 1 de görüldüğü gibi olduğunu belirtmektedir.

Tablo 1 Yıllara Göre Okuryazarlık Yayınları Sayıları

Bilgi Bilgisayar Kütüphane Medya Ağ Dijital

1998 65 18 0 15 4 4 1997 89 30 2 10 4 5 1996 62 34 0 9 1 0 1995 57 26 1 2 1 0 1994 27 32 3 3 1 0 1993 17 15 6 1 0 0 1992 24 14 2 2 0 0 1991 40 15 1 0 0 0 1990 ve Öncesi 38 189 28 10 0 0

Tablo 1 de verilen yayın sayıları incelendiğinde 1993 yılına kadar literatürde ağ okuryazarlığı ve dijital okuryazarlık teriminin hiç kullanılmadığı görülecektir. Bunun nedeni olarak ağ teknolojisinin ve dijital teknolojilerin toplum yaşamına 1993 yılından sonra yoğun olarak girmeye başladığı ve toplumu oluşturan bireylerin de bu teknolojileri etkili ve verimli şekilde kullanma ihtiyaçlarından doğduğu söylenebilir. Diğer taraftan her geçen sene kütüphane okuryazarlığı teriminin literatürde azalmaya başladığı ve kütüphane okuryazarlığı teriminin yerini bilgi okuryazarlığı terimine bıraktığı görülecektir. Bilgi okuryazarlığı konusuna duyulan ilginin ve her geçen sene bilgi okuryazarlığı konusunda yapılan yayın sayısının arttığı görülmektedir. Bunun sebebi olarak bireylerin her geçen gün daha fazla artan eğitim ihtiyacını karşılamak üzere alternatif yollar aramaya ve okullarda gördükleri eğitimleri bittikten sonra öğrenme istek ve ihtiyaçlarını karşılamaya yöneldikleri düşünülmektedir.

BİLGİ OKURYAZARLIĞI

Okuryazarlık kavramı en temel anlamı ile bireyin içinde yaşadığı toplumda yaşamını sürdürebilmesi ve toplum ile haberleşebilmesine yetecek kadar okuyabilmesi, yazabilmesi ve temel aritmetik işlemleri yapabilmesi olarak tanımlanmaktadır (Karunaratne, 2000). Okuryazarlık kavramı çeşitli kavramlar ile birleştirilerek farklı anlamalar yüklenmiştir ancak 21. yüzyılda okuryazarlık kavramı okumaktan, yazmaktan, matematik ve bilim problemlerini çözmekten daha fazla bir yeteneği gerektirmektedir. Benzer şekilde çağımızın okuryazarlığı olan bilgi okuryazarlığı da bilgisayar kullanmaktan daha fazlasını gerektirmektedir (Wedgeworth,2003).

IETC

İnternet ve elektronik ortamlar (CD-rom, ağ teknolojileri, bilgisayarlar) insanlara çok büyük bir bilgi yığınına erişim imkânı verirken, eş zamanlı olarak bilgi kirlenmesini de ortaya çıkarmıştır. En yaygın olarak karşımıza çıkan örnek herhangi bir arama motorundan ilgilendiğiniz bir konu ile ilgili anahtar kelimeleri yazarak arama yaptırdığınızda karşımıza aradığımız konu ile ilişkili bilgi miktarı kadar konu ile ilişkisi olmayan birçok bilgi de arama motorları tarafından getirilmektedir. Elektronik araçlar bilgiye erişimi kolaylaştırmış ancak erişilen bilginin değerlendirme sürecini zorlaştırmış ve daha da önemli bir hale getirdiği düşünülmektedir. Elektronik ortamlarda arama yaptırırken daha dikkatli değerlendirmeler yapılması gerektiği ve/veya uygun ölçütler ile arama yapılması gerektiği düşünülmektedir. İnternet gibi bir bilgi denizinde bireyin aradığı bilgiye kolay erişmesinin yolunu ise bazı bilim adamları bireylerin bilgi okuryazarı olmasından geçtiğini savunmaktadırlar.

Bilgi okuryazarlığı kavramını ilk kullanan Paul Zurkowski (1974), bireylerin nasıl bilgi okuryazarı olacakları üzerinde durmuş, bilgi okuryazarlığını, bir problemin çözümünde bilgi kaynaklarını kullanmak kadar bilgiye erişim için gerekli olan teknik becerilere de sahip olmak (Aldemir,2004), şeklinde tanımlarken; Bruce ve Candy yüksek düzeyde problem çözme süreçlerini işletebilme, bilgi kaynaklarına erişim konusunda geniş bilgi ile teknoloji ve sistemlerin yönetim değerlendirme stratejilerini içerdiğini belirtmektedirler (Orr ve Edwards,1996).

Tanımlardan anlaşılabileceği gibi bilgi okuryazarlığı kavramı sadece teknik bir beceri veya bilişsel bir beceri olarak tanımlanamaz. Bilgi okuryazarlığı kavramı teknik becerileri kullanarak en kısa zamanda bilgiye ulaşmak ve bilişsel becerileri kullanarak da erişilen bilgilerin değerlendirilmesini içermektedir. Akdağ ve Karahan bilgi okuryazarlığını kavramını, bilgi kaynaklarını etkin bir şekilde kullanma ve kaynakları araştırma yeteneği, depolanmış sayısal bilgilerden ve bilgi teknolojilerinden nasıl yararlanılacağının bilinmesi olarak tanımlamaktadırlar (Akdağ ve Karahan, 2002).

Bruce a göre bilgi toplumunu ortaya çıkarma işinde birleşen 5 temel eleman bilgi okuryazarlığı kavramını etkilemektedir. Bu temel elemanlar bilgi teknolojileri okuryazarlığı, kütüphane okuryazarlığı, bilgisayar okuryazarlığı, bilgi becerileri ve öğrenmeyi öğrenmedir (Cuffe,2004). Bilgi toplumunun temel özellikleri incelendiğinde, en önemli özelliğin bilginin bolluğu olduğu görülmektedir. Bilgi toplumunda yaşayan bireylerinde bilgi okuryazarı olması ve yaşam boyu öğrenen bireyler olması gerekmektedir. Marais bilgi okuryazarlığını bilgi toplumunda kendini geliştirmek, yaşamak ve iletişim kurabilmek için temel bir belirleyici olarak saptanan bilgiyle ilgili tutum ve davranışların geliştirilmesi olarak tanımlamaktadır (Saatçıoğlu, Özmen, Özer). Bilgi okuryazarlığı tanımlarından en yaygın olarak kabul edilen tanım Amerikan Kütüphaneciler Birliğinin tanımıdır. Bu tanıma göre bilgi okuryazarı olan bir kişi öğrenmeyi öğrenmiş kişidir. Bu kişiler nasıl öğrenileceğini bilirler çünkü bilginin nasıl düzenlendiğini, bilgiyi nasıl bulacaklarını ve başkalarının kendisinden bir şeyler öğrenebilmesi için bilgiyi nasıl kullanacaklarını bilirler. Bir görev veya karar için bilgiye ihtiyaç duyduklarında bilgiyi bulabilecekleri için yaşam boyu öğrenmeye hazırdırlar(Cuffe, 2004).

Diğer tanımlardan farklı olarak Amerikan Kütüphaneciler Birliğinin tanımına bakıldığında bilgiye erişim ve değerlendirme sürecinden farklı olarak bilginin sunumu ve diğer bireylere aktarılması tanım içine alınmıştır. Bilginin doğası ve tanımı incelendiğinde, bilgi okuryazarlığı tanımı içerisinde bilginin sunumun olması kaçınılmaz olduğu görülecektir. Bilgi, veri ve malümattan üretilmesine rağmen veri ve malümatın işe koşulmuş ve içselleştirilmiş şeklidir.

Bilgi okuryazarlığı uygulamaları gelişmiş ve az gelişmiş ülkelerde faklılık göstermektedir. Gelişmiş ülkeler bilgi okuryazarlığı kavramının önemini anlamış ve bilgi okuryazarlığı uygulamalarını öğretim süreçlerine entegre bir hale getirmişlerdir. Gelişmiş ülkelerde bilgi okuryazarlığı uygulamaları incelendiğinde karşılaşılan olayları Pejova(2003) şöyle açıklamaktadır:

¾ Profesyonel örgütler bilgi okuryazarlığı uygulamalarını destekliyor ve bireylerin bilgi okuryazarı olabilmeleri için çeşitli aktiviteler düzenliyorlar. Ayrıca eğitim kurumları her yaş grubu için faklı aktiviteler düzenleyerek bireylerin bilgi okuryazarı olmalarını sağlıyor.

¾ Kütüphane ve bilgi sistemleri iyi bir şekilde yapılanmış ve halkın kullanımına açık böylece bireyler kütüphanelerden yararlanarak hem öğreniyorlar hem de bilgi okuryazarlık becerilerini geliştiriyorlar.

¾ Üniversiteler ve okullarda dikkatin yaşam boyu öğrenme becerilerine ve öğrenmeyi öğrenmeye kaydığı gözlenmekte ve buda öğrencileri bilgiyi etkili bir şekilde bulmaya, değerlendirmeye ve kullanmaya yönlendirmektedir.

¾ Kütüphane çalışanları ve eğitimciler bilgi okuryazarlığı konusunda iyi derecede eğitim almış durumdalar, öğrenci ve kütüphane kullanıcıları her araştırmalarında bilgi okuryazarlığı konusunda eğitim alabiliyorlar.

¾ Bilgi okuryazarlığı konusunda düzenlenene eğitim faaliyetleri ve kursların sayısının çok olmasının yanı sıra bu kursların çoğu internet üzerinden erişilebilir durumda ve bu kurslarda bilgi okuryazarlığı öğretimine yeni yaklaşımlar uygulanmaktadır.

¾ İnsanlar eğitim hayatları boyunca zengin ve iyi organize olmuş bilgi kaynaklarını kullanmak üzere eğitim alırlar. Az gelişmiş ülkeler incelendiğinde karşımıza çıkan uygulamalar ise

¾ Bilgi okuryazarlığının kazandırılmasına hizmet edecek profesyonel organizasyonlar arasında işbirliği eksikliği var ve bilgi okuryazarlığı politikaları ve programları belirli değil.

¾ Kütüphane sistemleri ve bilgi sistemleri az gelişmiş durumda. ¾ Haberleşme alt yapısı bozuk ve hizmet ücretleri çok fazla.

¾ Bilgi okur yazarlığının reklamını ve uygulamalarını yapacak eğitimli profesyonel ve kütüphanecilerin sayısında azlık

IETC

¾ Bilginin doğasından ve üretiliş aşamalarından, bilginin nasıl yayıldığından habersiz bireyler bilgiden korkmaktadırlar

Az gelişmiş ve gelişmiş ülkelerin bilgi okuryazarlığı uygulamaları ve reklamları açısından karşılaştırılması incelendiğinde karşımıza çıkan en önemli bulgunun gelişmiş ülkelerde bilgi okuryazarlığı konusu ile ilgilenen profesyonel organizasyonların olduğu ve bilgi okuryazarlığı uygulamalarının bu organizasyonlar tarafından organize edildiği görülecektir. Bir diğer bulgu ise bilgi okuryazarlığı kavramının yalnız başına düşünülmediği ve ortaöğretim ve yüksek öğretim kademelerindeki okullarda öğretim programlarının içine entegre edilerek öğrencilerin ders programları içerisinde farklı uygulamalar, projeler ve ödevler yoluyla kütüphaneleri, internet kaynaklarını ve online veri tabanlarını kullanmalarının sağladığı görülmektedir. Ayrıca açılan bilgi okuryazarlığı kurslarında öğrencilerin temel bilgi okuryazarlığı becerilerini elde edebilmeleri için çeşitli uygulamalar gerçekleştirilmektedir. Örneğin Central Queensland Universitesinde yürütülen bilgi okuryazarlığı programının amacı, öğrencilerin veritabanlarında arama becerilerini geliştirme, öğrencilerin araştırdıkları materyal konusunda ktirik düşünme becerileri geliştirme konusunda cesaretlendirilmeleri, öğrencilerin temel doküman araştırma süreçlerini anlamaları ve yürütmeleri ve öğrencilerin farkındalık takvimlerini oluşturmalarını sağlamak olduğu belirtilmektedir(Orr ve Edwards,1996). Bilgi okuryazarı olan bir bireyin yapabileceklerini ise Avustralya Bilgi Okuryazarlığı standartları ve Doyle tarafından şu şekilde sıralanmaktadır:

¾ Doğru ve eksiksiz olan bilgiyi tanıyabilme ¾ Bilgi ihtiyacını hissedebilme ve tanımlayabilme

¾ Gerekli bilgiyle ilişkili olabilecek yan bilgileri tanımlayabilme ¾ Bilgi ihtiyacını sorular oluşturarak formülleştirebilme ¾ Potansiyel bilgi kaynaklarını tanıyabilme

¾ Başarılı arama stratejileri geliştirebilme

¾ Bilgisayar ve diğer teknolojileri kullanarak ihtiyaç duyulan bilgiye etkili ve verimli bir şekilde ulaşabilme ¾ Bilgiyi ve kaynaklarını kritik bir şekilde değerlendirebilme

¾ Uygulamalarda (pratikte) kullanmak üzere, bilgiyi organize edebilme, ¾ Yeni bilgiyi var olan bilgi ile kaynaştırabilme,

¾ Bir amacı gerçekleştirmek için bilgiyi etkili bir şekilde kullanabilme

¾ Bilginin kullanımının arkasındaki ekonomik, sosyal ve hukuksal konuları anlayabilme ¾ Bilgiye etik ve yasal yollardan ulaşıp etik ve yasal bir şekilde kullanabilme

¾ Üretilen veya toplanan bilgiyi sınıflandırabilme, depolayabilme, hünerle kullanabilme ve yeniden şekillendirebilme ¾ Eleştirel düşünme ve problem çözmede bilgiyi kullanabilme

¾ Ve bilgi okuryazarlığını yaşam boyu öğrenme için ön şart olduğunu bileceğini belirtmektedir (Cuffe,2004, Akkoyunlu ve Yılmaz,2004 ).