• Sonuç bulunamadı

ÇEŞİTLİ YÖNLERİYLE BİLGİ

2.3. BİLGİ YÖNETİMİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ

İnsanoğlu var olduğu günden beri aşama aşama sosyal ve ekonomik gelişme göstererek tekâmül etmektedir. Bu aşamaları genel bir bakış açısına göre şöyle isimlendirebiliriz;

- Toplayıcılık ve Avcılık - Tarım ve Hayvancılık - Sanayi Çağı

- Bilgi Çağı

İnsanlık var olduğundan bugüne kadar kendine özgü koşulları olan sosyal ve ekonomik aşamalar geçirmiştir. Bunlar ilkel toplum, tarım toplumu, sanayi toplumu ve bilgi toplumudur. Günümüzde toplumların çoğu tarım, sanayi ve ileri sanayi aşamalarını yaşarken, küreselleşme bazında egemen olanların bilgi toplumu aşamasında oldukları bilinmektedir.238 İlkel toplumlara, basit ve elle yapılan aletler kullandıkları için bu isim verilmektedir. Belki bu ismin yerine ilk toplumlar ifadesi de kullanılabilir.

İlk toplumlarda insanlar doğa ile iç içe olmuşlar ve öğrenmelerini deneme yanılma yoluyla gerçekleştirmişlerdir. Tarım toplumunun oluşumuyla ise toprağın

238 Metin Koza, “Bilgi Yönetimi”, Kum Saati Yayınları, İstanbul, 2008, s. 63.

108  işlenmesini keşfetmişler ve sonuçta tarımda yerleşik hayatı başlatarak küçük köyler oluşturmuşlardır. Daha sonraki yıllarda yenilik arayışları içerisinde buhar makinelerinin icadıyla sanayi devriminin başlangıcını oluşturmuşlar ve sanayi devrimiyle de temel sermaye, makineler ve sanayi olmuştur.239

Bilindiği gibi tarım toplumlarında stratejik kaynak, toprak ve iş gücü olmasına karşılık, sanayi toplumunda sermaye merkezî önem kazanmıştır. Oysa yeni toplumda bilgi stratejik kaynak haline gelmiştir. Çünkü bilgi toplumunda teorik bilgiyi piyasada ürünlere ve hizmetlere başarılı şekilde dönüştürenler ile eğitim, araştırma ve geliştirme harcamalarına en çok yatırımı yapan işletmeler ya da toplumlar başarılı olacaktır.240

2.4. BİLGİ ÇAĞI

Bilgi çağı ile birlikte değişimin, ivme kazanarak baş döndürücü bir hıza eriştiği gözlemlenmektedir. Değişme ve hız faktörüne uyum sağlamak için insana, teknolojiye ve eğitime yatırım yapmak gerekmektedir. Teknolojik yeniliklere dayalı olarak üretilen yeni maddeler özellikle elektronik, bilgi-iletişim, uzay, otomotiv ve tıp alanlarında yoğun ve yaygın olarak kullanılmaktadır. Sayılan gelişmelerin “bilgi patlaması” yaratarak, bilgi çağı konusunda yaşanan dönüşümü olağanüstü biçimde

239 Bilal Ender, “Küreselleşen Dünyada Bilgi Paylaşımı ve Kütüphaneler”, Türk Kütüphaneciler Derneği Edirne Şubesi, Edirne, 2004, s. 50.

240 Erol Kutlu, “Bilgi Toplumunda Kalkınma Stratejileri”, Anadolu Üniversitesi Yayınları, Eskişehir, 2000, No:1209, s. 66.

109  hızlandırdığı iddia edilmektedir. Bu bağlamda teknolojik yenilik ve gelişmeler, bireyleri güçlendirmekte ve insanlık için büyük fırsatlar yaratmaktadır.241

Teknoloji ve bilginin yeni bir ivme kazandırdığı bilgi çağı baş döndürücü hızla ilerlemektedir. Bu ilerleme toplumsal, ekonomik ve kültürel değişimi de beraberinde getirmektedir. Bu bilgi çağında çeşitli yöntemler ile bilginin üretilmesi, geliştirilmesi, düzenlenmesi, saklanması ve aktarılmasının temelinde bilginin, kişi ve kurumlara verdiği güç ve üstünlük bulunmaktadır. Stratejik açıdan belirgin bir fark yaratmak, bilgiyi elde tutmak ve rakiplere karşı bir avantaj elde etmek için bilginin gücü yadsınamaz. Bununla birlikte sahip olunan ve elde edilen bilgiden faydalanıldığı ölçüde bilgi değerlidir ve anlamlıdır. En değerli bilgileri elinde bulunduran fakat kullanmasını bilmeyen kurumlar için bilginin değerinden bahsedilemez.242 Bilginin elde edilmesi kadar kullanılabilmesi de önemlidir.

Kurumların öğrenen organizasyon olmaları gerçek gücü elde etmelerini sağlamaktadır.

Bilgi çağında organizasyon yönetimleri, insan kaynaklarının ve müşterilerin gereksinimlerini, bu gereksinimlerin nasıl karşılanması gerektiğini sürekli olarak araştırmak ve değerlendirmek durumundadır. Bilgi çağına geçiş sürecinde geleneksel yönetim anlayışı yetersiz hale gelmekte ve gittikçe daha fazla yıpranmaya uğramaktadır. Bilgi çağında yöneticiler, teknoloji-organizasyon-insan kaynakları etkileşimini iyi tanımlamak ve kavramak durumundadırlar. Bilgi çağında her kurumda öğrenme alışkanlığının gelişmesi ve teşebbüslerin birer öğrenme kurumu olması gerekir. Bu doğrultuda, çağımızda organizasyon yönetiminin en temel işlevi;

241 Adem Öğüt, “Bilgi Çağında Yönetim”, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, 2003, s. 8.

242 Swee Goh, “Managing Effective Knowledge Transfer: An Integrative Framework And Some Practice Implications”, Journal of Knowledge Management, 2002, Vol. 6, No. 1, s. 24.

110  bilgiyi, çalışmaya, araçlara, ürünlere, süreçlere, işin tasarımına ve bizzat bilginin kendisine uygulamak olmalıdır.243

Bilgi çağını önceki dönemlerden ayıran beş temel özellik bulunmaktadır. Bu özellikler:

- Bilgi çağı bilgiye dayalı toplumun yükselişinden meydana gelmektedir.

- Bilgi çağında işletmeler bilgi teknolojilerine dayalı olarak faaliyet gösterirler.

- Bilgi çağında iş süreçleri verimlilik artışına dönüşmektedir.

- Bilgi çağının başarısı bilgi teknolojilerinin kullanımındaki etkinlik ile ölçülmektedir.

- Bilgi çağında pek çok ürün ve hizmet, bilgi teknolojileri ile iç içe geçmiş durumdadır.244

2.5. BİLGİ TOPLUMU

1960’lardan bu yana bilginin, insan hayatındaki önemi daha belirgin bir biçimde hissedilmeye başlanmıştır. Bu durumun yaşanmasında en önemli rolü oynayan iletişim ve bilgisayar teknolojileri, hayatın hemen her alanında etkili olmaya başlamıştır. Bilginin giderek önem kazanmasında birinci derecede rol oynayan ögelerin, bilgisayar ve iletişim teknolojileri olmasından dolayı, bilgi toplumu yerine iletişim toplumu kavramının da kullanıldığı görülmektedir. Oysa bu her iki kavram birbirlerine yakın olmakla birlikte farklı anlamlandırma gerekmektedir. Bilgi

243 Adem Öğüt, a.g.e., s. 61.

244 James A. Senn, “Information Tecnology in Business”, Prentice Hall Int, New Jersey, 1995, s. 9.

111  toplumu kavramı, bütün teknolojilerin ve sosyal yaşamın, bilginin egemenliğinde oluşuna işaret ederken, iletişim toplumu kavramı, bilgi iletişimi teknolojilerinin hâkimiyetini, önemini ve dünyayı küçülten haberleşme olanaklarını vurgulamak amacıyla kullanılmaktadır. Daha kapsamlı oluşu nedeniyle konuyla ilgili yazar ve araştırmacıların ağırlıklı olarak bilgi toplumu kavramını kullandıkları görülmektedir.245

Bilgi toplumu, hızlı sanayileşme, yoğun teknolojinin üst noktaya çıktığı bir dönemde özellikle 1940’lı yıllarda günlük hayata girmeye başlayan bilgisayarlar yoluyla gündeme gelmiştir. Tarım toplumundan sanayi toplumuna geçişte yaşanan sıkıntıların benzerleri günümüzde de yaşanmaktadır. Çünkü özellikle bilgisayar teknolojisinin sağladığı hızlı iletişim imkanları bilginin çok kısa sürede ulaştırılabilmesini sağlamıştır. Bu durum beraberinde baş döndürücü bir hızla sağlanan bilgi artışına yol açmıştır. Bilgi dalgası ile hemen her alanda hızla artan bilginin üretimi, pazarlanması, ulaştırılması, en uygun bilginin uygulamada kullanılması başlı başına bir iş alanı, bir sektör olarak öne çıkmış bulunmaktadır.

Böylece günümüz insanının ilgisi sanayiden bilgiye yönelmiştir. Bilgi temel sermaye, ana güç halini almıştır. Bu dönemde yaşanmaya başlanan uluslararası sorunlar ve savaşlar da bilgi kaynaklı olmaktadır. Geçiş sürecinin yaşanmaya başlandığı bilgi çağı beraberinde yeni anlayışlar, yeni yönelmeler de getirmiş, globalleşme, küreselleşme, post-modernizm gibi kavramlar öne çıkmaya başlamıştır.246

245 Erol Kutlu, a.g.e., s. 14.

246 İlhami Fındıkçı, “İnsan Kaynakları Yönetimi”, Alfa Basım Yayım, İstanbul, 2003, s. 232.

112  Bilgi toplumu düşüncesi büyük ölçüde sanayi toplumu tartışmalarından türemiştir. Bu toplum modelinde bilgi, bilginin işlenmesi ve uygulanması, farklı biçimlerde toplumları şekillendiren, işin niteliğini ve mesleki yapılarını değiştiren, eğitimden iletişime, sağlık sisteminden sosyal yardım kurumlarına kadar ekonomik ve sosyal hayatın tüm unsurlarını etkileyen ve her çeşit ekonomik faaliyeti dönüştürme potansiyeline sahip temel bir kaynak olarak ele alınmaktadır.247

Bilgi çağına ilişkin yeniliklerin yaygınlaştığı günümüz dünyasında toplumların çoğunluğunun tarım, sanayi ve ileri sanayi toplumu aşamalarını yaşamakta olduğu ancak küreselleşme bağlamında egemen durumda olanların bilgi toplumu aşamasında bulunan ülkeler oldukları bilinmektedir.248

Bilgi toplumu, dinamikliğini bilgiden alan, öncü insanı, toplumun talep ettiği becerilerle yetiştiren ve ana üretim sektörü hizmetler olan bir toplumdur. Bu toplum, yaşam standardının göstergesi olarak, mal miktarıyla tanımlanan sanayi toplumunun aksine hizmetler, sağlık, eğitim, dinlenme ve sanat faaliyetlerinin bir göstergesi olarak yaşamın kalitesiyle tanımlanmaktadır. Bilgi toplumu, daha önce görülmemiş bir hızla, ‘bilginin toplanması, işlenmesi ve dağıtılmasıyla ilgili faaliyetlerin arttığı’

bir toplumdur. Sanayi sonrası toplum, iki anlamda bir bilgi toplumudur: Birincisi, toplumdaki bütün yeniliklerin kaynağı araştırma ve geliştirme faaliyetidir. İkincisi, gerek toplam üretim, gerekse istihdam bakımından, ekonominin esas ağırlığını bilgi oluşturmaktadır.249

247 Halil Zaim, a.g.e., s. 8.

248 Adem Öğüt, a.g.e., s. 22.

249 Cihan Dura ve Hayriye Atik, “Bilgi Toplumu, Bilgi Ekonomisi ve Türkiye”, Literatür Yayıncılık, 1. Basım, İstanbul, 2002, s. 272.

113  Sanayi devriminin getirdiği bilgi birikimi, Birinci ve İkinci Dünya Savaşı sonrasında her alanda artan bilgi değişimi, özellikle teknoloji ve iletişimde yaşanan gelişmelerle sanayi çağı geride bırakılmıştır. Sonrasında verimi ve etkinliği artıran yöntemlerle birlikte bilgisayarlar bulunarak seri üretimlerinin gerçekleştirilmesiyle bilgi devrimi başlamış denilebilir. Toplumlar sahip oldukları bilginin azlığı ya da çokluğuna göre bilgi toplumu ya da bilgi toplumu adayı olarak adlandırılmaya başlanmıştır.250

Bilgi toplumunun temel karakteristiği hızlı değişimdir. Sanayi toplumundan, bilgi toplumuna dönüşümün çok daha hızlı gerçekleşmesinin nedeni, yeni teknolojilerin gelişme hızı ile, insanların bu teknolojiye uyum esnekliğinin yüksekliğinden kaynaklanmaktadır.251 Dolayısıyla eğitim sürecinde son derece katı bir disiplinle ezberletilen bilgiler çok kısa sürede demode olacağından esas olan, bireylerin yaratıcılığını teşvik etmektir. Oysa standartlaşma yaratıcılığın günümüzde en büyük düşmanı olarak görülmektedir.252 Öğrenen organizsyon olmak bütün bu problemleri en aza indirgemektir.

Bilgi toplumu olabilmenin temeli eğitimden geçmektedir. Dolayısıyla eğitime yapılan yatırım, insana yapılan yatırımdır. Eğitime ve dolayısı ile insana yatırım

250 Mike Johnson, “Gelecek Binyılda Yönetim”, Çev. Sinem Gül, Sabah Yayınları, İstanbul, 1996, s.

13.

251 Hüsnü Erkan, “Bilgi Toplumu ve Ekonomik Gelişme”, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Genel Yayın No:326, Bilim Dizisi 8, 2.Baskı, İzmir, 1994, s. 11.

252 Erol Kutlu, a.g.e., s. 14.

114  yapıldığı ölçüde bir ülkenin bilim ve teknoloji yönünden daha ileriye gideceğini söyleyebiliriz.253

Yenilik ve bilgi çağı dijital devrimide beraberinde getirmiştir. Dijital inovasyon hayatımızın her alanına girmiş ve yaşamı kolaylaştırmıştır. Geldiği nokta teknolojinin zekice kullanılmasıdır.