• Sonuç bulunamadı

B. Nüfus ve Beşeri Sermaye

2. Beşeri Sermayenin Unsurları

Gelişmiş ülkelerin sosyal göstergelerine bakıldığında birçok yönden benzerlikler göze çarpmaktadır. Bunların en önemlileri eğitim düzeyinin ileri,

30 Han ve Kaya, ss.113-114. 31 Kibritçioğlu, s.223. 32 Han ve Kaya, s.114. 33 Kar ve Taban, s.23.

ortalama ömrün diğer ülkelere kıyasla yüksek olması, birçoğunun dışarıdan beyin göçüne maruz kalması vb. dir. Bu özelliklerin tamamı beşeri sermayenin oluşumu ve birikimiyle doğrudan ilişkili gelişmelerdir. Beşeri sermaye unsurları, beşeri sermaye oluşumunda rol oynayan ya da beşeri sermaye stokunda artış sağlayan faktörlerdir34.

a. Eğitim ve Beşeri Sermaye

Eğitim, beşeri sermayenin oluşumunda birinci derecede rol alan önemli bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Eğitimin beşeri sermaye oluşumunda taşımış olduğu hayati önem, bugüne kadar yapılan birçok çalışmada eğitim ve beşeri sermayenin eş anlamlı iki ayrı kavram gibi kullanılmasına neden olmuştur. Đkinci Dünya Savaşı sonrasında, önce GÜ daha sonra GOÜ ve AGÜ, ülke gelişmesinde eğitimin önemini anlayarak kalkınma planlarında bu unsura ilişkin düzenlemelere de yer vermeye başlamışlardır. Böylece eğitimin yaygınlaştırılmasının ve kalitesinin yükseltilmesinin iktisadi gelişme açısından önemi herkes tarafından anlaşılmıştır35. Eğitim ekonomik büyümeyi bir üretim faktörü olarak doğrudan etkilerken diğer üretim faktörlerine ve TFV’ye de tesir ederek dolaylı olarak da etkilemektedir.

Eğitimin ekonomik etkileri, mikro düzeyde bireylerin ve firmaların eğitim yatırımı kararları, fayda maliyet analizlerine dayanan getiri oranı yöntemiyle incelenmektedir. Buna göre, eğitim, bireylerin işgücü kabiliyetini artırmak için kullanılan bir araçtır ve kişisel gelir dağılımı farklılıkları doğrudan eğitim düzeyi farklılıklarından kaynaklanmaktadır. Ayrıca eğitim, işgücünün verimliliğini ve gelir düzeyini arttırarak ve mesleki statüyü yükselterek özel getirilerin sosyal getiriden daha yüksek olmasını sağlamaktadır. Eğitimin makro düzeydeki ekonomik etkileri ise, ulusal eğitim ile ekonomik büyüme arasındaki ilişkiler bağlamında, üretim fonksiyonu yöntemiyle incelenmektedir. Eğitimli işgücü, diğer üretim faktörlerini ve teknolojiyi etkilemek yoluyla ekonomik büyümeyi etkilemektedir.

Üretimde meydana gelen artışların fiziki sermaye birikimiyle açıklanamayan bölümünü insan faktörü ile açıklayan Marshall’a göre, her şey eninde sonunda azalan verimlere tabi iken sadece insan, artan verimler kanununa tabidir. Đnsan

34 Hayriye Atik, Beşeri Sermaye, Dış Ticaret ve Ekonomik Büyüme, Ekin Kitabevi, Bursa, 2006, s.20. 35 Karagül, s.32.

faktörünün ekonomik büyüme sürecindeki tartışılmaz önemi, insana yapılan en önemli yatırımı oluşturan eğitimi de önemli kılmaktadır. Özellikle eğitime yatırım yapılmasıyla ortaya çıkan nitelikli işgücü birikimi, artan getirilerin kaynağını oluşturmaktadır36. Eğitim olanaklarının geliştirilmesi, işgücünün kendi verimliliğini arttırmasında etkili olmakta aynı zamanda birlikte çalıştığı kişilerin verimliliklerine de olumlu yansıyarak toplam verimliliği artırmaktadır37.

Bireyin sahip olduğu beşeri sermaye stoku onun işgücü piyasasında elde edebileceği ücret gelirini belirleyen temel faktörlerdendir. Bu nedenle bireyler, sahip oldukları beşeri sermaye stokunu arttırabilmek için kaynaklarının bir kısmını eğitime ayırırlar. Böylece elde edebilecekleri ücret gelirinden vazgeçip okula giderek mesleki eğitim kurslarına katılır ve kitap okurlar. Bireyin sahip olduğu ve ona işgücü piyasasında daha yüksek bir gelir sağlayan beceri ve kabiliyetlerin bazıları kalıtsal olmakla birlikte bu beceriler eğitimle birlikte gelişme şansına sahip olur. Bu sebeplerle çalışma çağına gelen bireyler, zamanlarını nasıl kullanacakları konusunda karar vermek durumundadırlar. Bireyler, ücret geliri sağlamayı seçip işgücü piyasasına girmeyi tercih edebilirler ve bu durumda o yaşa kadar geliştirdikleri yetenek ve beceri düzeylerine karşılık gelen piyasa ücretinde çalışmaya razı olurlar ya da gelirden vazgeçerek yetenek ve becerilerini geliştirebilmek için eğitimlerini sürdürebilir ve böylece eğitimin gerektirdiği maliyete katlanmayı tercih etmiş olurlar38. Bu çerçevede eğitime yapılan yatırım harcamaları ile bu harcamaların getirisinin iyi karşılaştırılması gerekir. Bunu yapmaktaki amaç, toplam eğitim yatırımları ile eğitim yatırımlarının getirilerinin toplamı arasındaki farklılığın, diğer bir ifadeyle kârlılığın en yüksek olduğu yerde dengenin kurulmasıdır39.

Eğitimin ekonomik gelişme sürecinde bir yatırım olarak kabul görmesi 1950’li yıllarda ABD’de ortaya çıkmıştır. Abramovitz ve Denison sanayileşmiş ülkelerin gelişmesinin sadece o ülkelerin sahip olduğu fiziki sermaye ve işgücü ile açıklamanın mümkün olmadığını, fiziki sermaye kadar beşeri sermayenin de üretim

36

Erol Çakmak ve Sevda Gümüş, “Eğitim ve Ekonomik Büyüme: Bir Literatür Araştırması”, Journal of

Faculty of Business, Vol:5, No:1, 2004, ss.90-91.

37 Gustav Ranis, Frances Stewart ve Alejandro Ramirez, “Economic Growth and Human Development”,

World Development, Vol:28, No:2, 2000, s.202.

38 Naci Canpolat, “Türkiye’de Beşeri Sermaye Birikimi ve Ekonomik Büyüme”, Hacettepe Üniversitesi

ĐĐBF Dergisi, Cilt:18, Sayı:2, 2000, ss.269-270.

39 Sami Taban ve Muhsin Kar, “Beşeri Sermaye ve Kalkınma”, Kalkınma Ekonomisi Seçme Konular, Ed: Sami Taban ve Muhsin Kar, Ekin Kitabevi, Bursa, 2004, s.281.

sürecinde önemli etkileri olduğunu belirtmişlerdir40. Bu çerçevede yüksek eğitim almış bireylerin, hem okuma yazma kabiliyetleri hem de becerileri gelişecektir. Böylece bu bireyler yeni üretim teknolojilerine daha kolay uyum sağlayabileceklerdir41. Eğitim, esas itibariyle ekonomik bir yatırımdır. Çünkü eğitimle, işgücünü ülkenin ihtiyaçları doğrultusunda hazırlamak, ekonominin yapısal gelişimini hızlandırmak, üretimde verimliliği arttırmak ve daha iyi istihdam olanaklarına kavuşmak mümkündür. Bu doğrultuda eğitimin ekonomik etkinliği arttırmasına literatürde beşeri sermaye denmektedir.

Eğitim ve beşeri sermaye ilişkisinden bahsederken üzerinde durulması gereken önemli bir konu da nasıl bir eğitimden bahsedildiğidir. Bu bağlamda az gelişmiş ülkelerde, eğitimin yeterince yaygın olmaması, ortalama eğitim süresinin çağdaş ülkelerle kıyaslandığında daha az olması ve eğitim sisteminin günün koşullarına cevap vermekten uzak olması gibi sebeplerle beşeri sermaye ve eğitim arasındaki ilişkiler zayıflamaktadır42.

b. Sağlık ve Beşeri Sermaye

Đşgücünün sağlık ve beslenme ile ilgili iyi olma durumunun, işgücü tarafından içerilen bilgi ve beceriler toplamı olarak tanımlanan beşeri sermayenin bir parçası olduğu kabul edilir43. Böylece sağlık da eğitim gibi beşeri sermayenin bir unsuru olarak değerlendirilmektedir.

Ülkelerin iktisadi kalkınmalarının önemli göstergelerinden olan sağlık harcamaları, ortalama yaş sınırı, bebek ölüm oranları gibi göstergeler ilgili ülkelerin ekonomik anlamda gelişmesine de olumlu katkılar sağlayan faktörlerdir. Beşeri sermaye kuramına göre kişinin bilgi ve becerisini geliştirmesi, onun iktisadi faaliyetlerindeki verimliliğini arttıran önemli bir faktördür. Büyüme ve kalkınmayı hedefleyen bir ülkenin öncelikle sağlıklı bir nüfusa ihtiyacı vardır. Burada dikkat edilmesi gereken husus, ülkelerin beşeri sermaye birikimi için bireyin gerek eğitim

40

Karagül, s.33.

41 Adam Szirmai, Economic and Social Development, Prentice, London, 1997, s.147. 42

Karagül, s.34.

43 William R. Easterly ve Deborah l. Wetzel, “Policy Determinants of Growth”, The World Bank, PPR

Working Paper, No:343, 1989, http://www-

wds.worldbank.org/servlet/WDSContentServer/WDSP/IB/1989/12/01/000009265_3960928145925/Ren dered/PDF/multi0page.pdf (05.07.2006), s.4.

alabilmesi ve gerekse ekonomik faaliyetlerde bulunabilmesinin doğrudan onun sağlığına bağlı olduğudur44.

Bir ülkenin iktisadi kalkınmasında eğitime yapılan yatırımlar kadar sağlık sektörüne yapılan yatırımlar da önemlidir. Çünkü sağlıklı bireyler daha iyi eğitilebilecek ve bu bireylerin eğitim yatırımlarından daha uzun süre yararlanma olanakları olacaktır. Dolayısıyla eğitim ve sağlığın birbirini tamamladığı, ekonomik büyüme açısından fiziki sermayeye ve eğitime yapılan yatırımların benzerinin sağlığa da yapılması gerektiği gerçeği ortaya çıkmaktadır45. Mushkin’in sağlığı, beşeri sermayeyi oluşturan önemli parçalardan biri olarak ifade ettiği bu çalışmasını destekleyen pek çok iktisatçı da büyüme literatürüne katkıda bulunmuştur. Grossman ise ilk defa sağlık sermayesinin müstakil bir sermaye olduğunu iddia etmiştir. Ona göre sağlık sermayesi ile beşeri sermaye birbirinden farklı özellikler taşıyan iki ayrı iktisadi değerdir. Bu farklılığın en önemli kaynağı, beşeri sermayenin kişilerin sadece piyasalardaki üretkenliğini etkilerken, sağlık sermayesinin kişinin mal ve para edinme zamanının miktarını da belirlemesidir46.

Büyüme ve sağlık arasındaki ilişkiyi belirlemeye çalışan ampirik çalışmaların sonuçlarına göre, ülkelerin sağlık düzeyleri ile ekonomik kalkınmaları arasında doğrudan bir ilişki bulunmamaktadır. Bununla birlikte toplumların sağlık düzeyinin yüksek olması verimliliğe ve buna bağlı olarak büyümeye olumlu katkıda bulunmaktadır47.

c. Beşeri Sermayeyi Etkileyen Diğer Unsurlar

Eğitim ve sağlığın beşeri sermayeyi etkileyen en önemli faktörler olduğu ve bu faktörlerin üretimi etkilemek yoluyla ekonomik büyümeyi pozitif olarak etkilediği üzerinde durulmuştu. Ancak beşeri sermayeyi verimli bir şekilde kullanabilmek için bazı ilave önlemlerin alınması gerekmektedir. Bunlar sosyal sermaye, ücretler, fiziki sermaye ile beşeri sermaye arasındaki dengenin kurulması ve beşeri sermayenin motivasyonudur.

44

Karagül, s.65.

45 Selma Mushkin, “Health As An Investment”, Journal of Political Economy, Vol:70, No:5, Part:2, 1962, s.130.

46 Michael Grossman, “The Human Capital Model of The Demand for Health”, National Bureau of

Economic Research (NBER) Working Paper, No:7078, 1999, http://www.nber.org/papers/w7078.pdf

(17.03.2007), s.4 47 Karagül, s.67.

Beşeri sermayenin verimliliğini etkileyen en önemli faktörlerden birisi sosyal sermayedir. Bir toplumun sosyal sermaye yönünden gelişmesine katkı sağlayan birimler; aile, sosyal gruplar, firmalar, sivil toplum örgütleri, kamu kurumları ve etnik yapılardır. Sözü edilen sosyal gruplar ve kurumlar arası iletişimin yeterli ve güvenli olması, söz konusu toplumun bir bütün olarak sağlıklı olduğunun ispatıdır. Bu aynı zamanda toplumda yeterli derecede sosyal sermaye olduğunun bir göstergesidir. Dolayısıyla yeterli oranda sosyal sermayeye sahip olan kişinin iş ortamında daha özverili çalıştığı tespit edilmiştir.

Beşeri sermayenin daha verimli çalışarak üretime daha fazla katkı sağlayabilmesinde önemli rol alan faktörlerden biri de fiziki sermaye ile beşeri sermaye arasındaki dengedir. Beşeri ve fiziki sermaye arasındaki tamamlayıcılık ilişkisinde hem nicelik hem de nitelik bakımından uyuşmanın olması önemli bir koşuldur. Aynı miktar para ile temin edilen fiziki ve beşeri sermayelerden aynı miktarlarda ürün elde edilebiliyor ise söz konusu denge nicelik olarak sağlanmıştır. Diğer yandan sahip olunan fiziki ve beşeri sermaye yatırımları aynı alanlara yönlendiriliyorsa bu iki faktör arasında nitelik bakımından da tamamlayıcılık gerçekleşmiştir.

Beşeri sermayenin unsurlarından bir diğeri de ücret düzeyidir. Beşeri sermayenin verimli bir şekilde çalışmasında ücret kilit bir rol üstlenmektedir. Beşeri sermaye sahibi olan birey, çalıştığı yerde hak etmiş olduğu ücreti aldığına inanmıyorsa beşeri sermayesini gizleyerek işletmeyi verim kaybına uğratabilir. Ülkede üretimin arttırılması ve kaynakların optimal bir şekilde kullanılabilmesi için rasyonel bir ücret politikasının uygulanmasını zorunludur.

Beşeri sermayeden daha verimli şekilde faydalanabilmek için onun sahibi olan kişinin iş konusunda motive edilmesi önemlidir. Bireylere yapmış oldukları işlerde maddi menfaat sağlamının ötesinde, çevresine ve ülkesine önemli faydalar sağladığı düşüncesi kabul ettirilirse bu kişilerin işlerine ve hayatlarına bakışlarında değişiklikler olacaktır. Bu durum kişilerin mutluluğunu arttırarak verimliliklerini olumlu etkileyecektir48.

48 Karagül, ss.86-98.