• Sonuç bulunamadı

KREDĐLER

V. Grup Zarar Niteliğindeki Krediler Tahsilinin mümkün olmadığına kanaat getirilen, anapara veya faiz

3.3. Bankacılıkta Sorunlu Krediler

3.3.2. Kredinin Sorunlu Hale Gelmesinin Başlıca Sebepler

3.3.2.2. Banka Kaynaklı Sebepler

Kredilerin sorunlu hale gelmesi bazen krediyi açan bankanın kendisinden de kaynaklanabilmektedir. Özellikle krediyi açan şube yönetiminin gerek kredinin tahsis

151 Takan, a.g.e., s.346.

aşamasında gerekse kullandırım ve izleme aşamasındaki yetkinlik ve becerisi kredinin sorunsuz tahsilinde veya sorunlu hale gelmesinde önemli rol oynamaktadır.

a. Yetersiz Đstihbarat

Kredi tahsis aşamasında firma ve ortakları hakkında geniş ve kapsamlı bir istihbarat yapılmamış olması, verilecek kredinin daha başlangıçta sorunlu hale gelme potansiyelini oldukça yükseltir. Yapılacak istihbaratın temel amacı firma ve ortaklarının moraliteleri hakkında bilgi sahibi olmaktır. Dürüstlük ve ticari ahlak olarak bilinen moralite kavramı kredilendirmede tüm etmenlerin önüne geçebilmektedir. Mali verileri olumlu ve ödeme gücü yerinde olsa bile moralitesi kötü olan firmalara verilen kredilerde sorun yaşanma olasılığı her zaman yüksektir.

b. Mali Tabloların Yetersiz Analizi

Kredi talebinde bulunan firmanın mali verilerine ilişkin bilgilerinin bulunduğu bilanço ve gelir tablosu gibi finansal tabloların sağlıklı bir şekilde tutulmuş olması ve bu tablolarda yer alan bilgilerin tecrübeli analistler tarafından detaylı şekilde analize tabi tutulması kredi geri dönüşünde sorun yaşanmaması açısından son derece önemlidir.

Mali analiz çalışması sürecinde firmanın yer aldığı sektörün de detaylı analizinin yapılması firma hakkında daha sağlıklı bir sonuca varılmasında ve tahsis edilecek kredinin niteliğinin belirlenmesinde önemli olmaktadır. Mali analiz yapılırken, kredilendirme açısından firmanın zayıf ve güçlü yönlerinin yer aldığı SWOT analizlerinin de kullanılması firma hakkında sağlıklı bir kanıya ulaşma bakımından önem arz etmektedir.

c. Yeterli Teminatın Alınmaması

Teminatlar, açılan kredinin geri dönüşü bakımında güvence oluşturması yanında, kullanan açısından krediyi geri ödeme konusunda da caydırıcı bir özelik taşımaktadır. Nitekim kredinin vadesinde ödenmemesi durumunda, verilen kredinin tahsil olasılığını arttıran en önemli unsur alınan teminatlardır. Bu nedenle alınacak

teminatın tutarı ve nakde dönüşebilme kabiliyeti de dikkate alınmalıdır.152 Teminatın varlığı kredi ilişkisinin başlangıcından ziyade sonucu ile alakalıdır. Özetle, kredi tahsis aşamasında firmanın durumuna uygun bir teminatın alınmış olması, açılan kredinin sorunlu hale gelmemesi açısından caydırıcı bir rol oynayabileceği gibi, vadesinde ödenmeyen bir alacağın tasfiyesinde de önemli imkan sağlamaktadır.

d. Kullanım Amacı ve Geri Ödeme Kaynağının Eksik Analizi

Krediyi tahsis edecek banka tarafından, firmanın krediyi talep amacı ve kullanım alanı ile bu kredinin hangi kaynaklardan geri ödeneceğine ilişkin yeterli bir analiz yapılmamış olması verilecek kredinin geri dönüşünde sorunla karşılaşılmasına neden olabilmektedir.153 Krediyi tahsis eden birim tarafından, firmanın faaliyetlerinin, nakit akışının, dolayısıyla finansman ihtiyaçlarının doğru olarak analiz edilmemesi verilecek kredinin geri ödenmesinin doğru olarak zamanlanamamasına ve vadelerinin firmanın nakit akışı ile uyumsuz olmasına neden olacak, böylece kredinin geri ödenmesinde sorunla karşılaşılacaktır.154 Günümüzde bankalar arasındaki rekabetin oldukça fazla olması, bankaların kredi süreçlerini hızlandırmasına, buna bağlı olarak rakip bankalara kaptırmamak için kredi talebinde bulunan firmadan krediyi talep nedeni, kullanım alanı ve geri ödeme kaynağı açısından yeterli bilgi sağlamadan kredi açma durumunda kalmalarına neden olabilmektedir.

e. Kullandırım Koşullarına Uyulmama

Kredi onay koşullarında yer alan hususların kredi kullandırımından önce tam olarak yerine getirilmemesi, örneğin onay koşullarında belirtilen teminatların eksik alınması, kredi vadesinin hatalı uygulanması gibi eksiklikler kredinin sorunlu hale gelmesine sebep olan etmenler arasında yer alabilmektedir.

152

Gülşirin Bodur, “Problemli Kredilerin Yapılandırılması”, TBB Eğitim ve Tanıtım Grubu Seminer Notları, Đstanbul, 28-29 Mayıs 2009, s.2.

153 Uzunoğlu, a.g.e., s.28. 154 Takan, a.g.e., s.348.

f. Kredi Yoğunlaşması

Kredilerin risk dağılımı ilkesi çerçevesinde kullandırılması bankacılık sektöründe faaliyet gösteren tüm kurumların dikkat etmek durumunda olduğu temel bir ilkedir. Risklerin çeşitlendirilmesi bankacılığın temel prensiplerinden birisidir. Bankaların ödeme güçlüğüne düşmesinin başlıca sebeplerinden birisi de risk dağıtım ilkesine yeterince uyulmaması ve bunun sonucunda oluşan kredi riski yoğunlaşmalarıdır.

Bankaların kredi risklerini müşteriler arasında dağıtmaları daha sağlıklı bir kredilendirme tekniği olarak kabul edilir. Sınırlı sayıda oluşan bir müşteri grubuna yüksek miktarda kredi vermektense, kredinin küçük meblağlar halinde müşterilere dağıtılması tercih edilmelidir. Burada, riskin büyüklüğü, kredi kullanıcısının ödeme gücü yeterliliğine göre değil, kredinin miktarına göre belirlenir. Dolayısıyla, büyük kredi terimi ile kredi alanın ödeme gücü yetersizliği kast edilmez, asıl üzerinde durulan konu, bankaların tek bir kişiye belirli bir meblağın üzerinde kaynak sağlamamalarıdır.155

Kredilerin tek bir müşteri veya müşteriler grubu üzerinde yoğunlaşmasının engellenmesi açısından pek çok ülkede düzenlemeler yapılmış olup, bu konuda ülkemiz bankacılık mevzuatında da düzenlemeler yer almaktadır.

5411 sayılı Bankacılık Kanunu’muzun “Kredi Sınırları” başlıklı 54. maddesinde yer alan düzenlemeye göre “ Bankalarca bir gerçek ya da tüzel kişiye veya

bir risk grubuna kullandırılabilecek kredilerin toplamı öz kaynaklarının yüzde yirmibeşini aşamaz”…“Bir gerçek ya da tüzel kişiye veya bir risk grubuna özkaynaklarının yüzde onu veya daha fazlası oranında kullandırılan krediler büyük kredi sayılır ve bunların toplamı özkaynakların sekiz katını aşamaz” denilmektedir.

155 Selimler, a.g.e., s.34.

Ülkemizde kredilerin tek bir müşteri veya müşteriler grubu (grup kredileri) üzerinde yoğunlaşmasına ilişkin süreç özellikle 1990’lı yıllarda görülmüş, nitekim bankacılık sektörümüzde 2001 yılında yaşanan ve çok sayıda bankanın faaliyetini sonlandırmasına neden olan finansal krizin önemli sebeplerinden birisi de o dönemlerde banka sahip veya ortaklarına ait firma ve iştiraklere kullandırılan grup kredileri olmuştur.156

g. Kullandırımdan Sonra Yetersiz Đzleme

Bir firmaya kullandırılan kredinin tamamen tahsil ve tasfiyesi sağlanıncaya kadar o firmanın etkin şekilde yakından izlenmesi gereklidir. Moralite ve mali açıdan firmanın hangi yönde değiştiğinden haberdar olmak için yapılacak izleme kapsamında, firmadan dönemsel olarak finansal verilerinin alınarak incelenmesi, periyodik aralıklarla firmaya ziyaretler yapılması gerekmekte olup, böylece süreç içerisinde değişen piyasa şartlarının firmaya olan etkisinin izlenmesi mümkün olacaktır.

Kredi kullandırımından sonra yeterli izlemenin yapılmaması, kredinin kaderi ile baş başa kalmasına ve geri dönmemesine sebep olabilir. Bu nedenle, kredi izleme faaliyetleri bir defa yapılmakla biten işler olmayıp, devamlı olarak yapılması gereken faaliyetlerdir.157

h. Sorun Teşhisinden Sonra Hızlı Davranamama

Sorunlu olmaya aday bir krediye ilişkin zamanında ve doğru aksiyon alınması kredinin sorunlu hale gelmesine engel olabileceği gibi, sorunlu hale gelse bile söz konusu krediden dolayı bankanın uğrayacağı zararın da büyümesinin önüne geçebilir. Bunun için, vadesi gelen ödemelerinde zorlanan ve sorunlu krediye aday olan firmaların yakından takip edilmesi, bu zorlamanın dönemsel şartlardan veya firmaya ilişkin geçici nakit sıkışıklığından kaynaklandığının tespit edilmesi halinde firma ile görüşülerek

156

Ebubekir Ayan, Bankacılık Risklerinin Yönetiminde Basel –II Uzlaşısı, Beta Basım, Đstanbul, 2007, s.54.

157 T.C. Ziraat Bankası A.Ş.,Kredi Đzleme ve Takipteki Krediler Eğitim Programı Katılımcı Kitabı,

kredinin sorunsuz olarak geri dönüşünü sağlamaya yönelik firmayı rahatlatıcı tedbirlerin alınmasında fayda olacaktır. Eğer bu zorlama firmanın faaliyetlerini ve mevcudiyetini temelden etkileyebilecek nitelikte ise buna ilişkin olarak kredinin tasfiyesine yönelik idari veya yasal tedbirlerin alınmaya başlanması gerekmektedir.