• Sonuç bulunamadı

Konu Bakımından Hüküm ve Sonuçları

3.1 İbra Sözleşmesinin Hüküm ve Sonuçları

3.1.1 Maddi Hukuk Açısından Hüküm ve Sonuçları

3.1.1.2 Konu Bakımından Hüküm ve Sonuçları

İbra sözleşmesi ile işçinin işverenden olan alacağı sona ermekte ve dolayısıyla ibra sözleşmesinin konusu olan alacak bakımından işverenin işçiye olan borcu son bulmuş olmaktadır. Zira İbra edilen alacak hakkı doğrudan doğruya ve kesin olarak ortadan kalkmaktadır316. Başka bir deyişle, ibra edilen alacak bir daha doğmamak üzere son

bulmaktadır. Artık işçi işverenden bu alacağını talep edemeyecektir. Bu açıdan, belirtmek gerekir ki ibra ile sona eren alacak hakkı, ancak taraflar arasında gerekli şartlara uygun olarak yapılacak yeni bir sözleşme ile tesis edilebilecektir.

Alacağın tamamının ibra edilmediği durumlarda kısmi ibra söz konusu olmakta ve alacak hakkı ibra edilen kısım kadar ortadan kalkmaktadır. Kalan kısım için alacak hakkının varlığı devam etmektedir. Buna bağlı olarak bakiye alacak bakımından işverenin borçlu sıfatı da devam edecektir.

Yargıtay’a göre de ibra, alacağı kesin olarak ortadan kaldırmaktadır. Önüne gelen bir uyuşmazlıkta, ibranın bu yönüne değinmiş ve borcu sona erdirici etkisini ön plana çıkarmıştır. Söz konusu kararında “… İbra sözleşmesi, İş Kanunu ve Borçlar Kanunu’nda düzenlenmediği halde özellikle iş hukuku uygulamasında önemli bir yere sahiptir. İbra sözleşmesi, gerek öğretide ve gerekse Yargıtay uygulamasında borcu sona erdiren hallerden birisi olarak kabul edilmektedir. İbra, alacak ve borcu doğrudan doğruya ve kesin olarak ortadan kaldırmaktadır. Tam ibrada borcun tamamı, kısmi ibrada ise borcun ibra edilen kısmı sona ermektedir. Bunun sonucu olarak da, borçlu borcundan kısmen ya da tamamen kurtulmaktadır…” şeklinde karar vermiştir317.

316 Berki, Şakir, s.239; Tekinay/Akman/Burcuoğlu/Altop, s.1325; Oğuzman/Öz, Cilt I, s.559; Berki, Ali Himmet, s.755; Çenberci, s.581; Hatemi/Gökyayla, s.305; Reisoğlu, s.400; Eren, s.1273; Kılıçoğlu, s.838; Akıntürk/Ateş Karaman, s.174; Gümüş, İbra Sözleşmesi, s.183; Çil, İş Hukukunda İbra Sözleşmesi, 3. B., s.55; Turanboy, s.116; Keser, s.102; Şengül, s.594.

317 YHGK, 26.10.2005, E:2005/9-546, K:2005/611 (Karar için bkz. Çil, İş Hukukunda İbra Sözleşmesi, 2. B., s.399). Benzer bir kararında Yargıtay, “… Davalı tarafından ibraz edilen ibraname mahkemece değerlendirilmemiştir. Hakkı sona erdiren nitelikte olan ibraname hakkında bir inceleme yapılmadan söz konusu istek hakkında hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.” şeklinde görüş belirtmiştir, 9. HD. 02.10.2006, E:2006/4364, K:2006/25450 (Karar için bkz. Çil, İş Hukukunda İbra Sözleşmesi, 2. B., s.409). Aynı yönde 9.

HD. 24.02.2005, E:2004/13826, K:2005/6306 (Karar için bkz. Çil,İş Hukukunda İbra Sözleşmesi, 2. B., .s439);

9. HD. 21.04.2004, E:2004/20431, K:2004/8988 (Karar için bkz. Çil, İş Hukukunda İbra Sözleşmesi, 2. B., s.456); 9. HD. 25.04.2001, E:2001/4006, K:2001/7055 (Karar için bkz. Çil,İş Hukukunda İbra Sözleşmesi, 2.

B., s.471); 9. HD. 23.03.1998, E:1998/2326, K:1998/5614 (Karar için bkz. Çil, İş Hukukunda İbra Sözleşmesi,

2. B., s.473); 9.HD. 25.12.1989, E:1989/7737, K:1989/1139 (Karar için bkz. Çil,İş Hukukunda İbra Sözleşmesi,

2. B., s.481); 9. HD. 13.07.2006, E:2006/1681, K:2006/20930 (Karar için bkz. Çil, İş Hukukunda İbra Sözleşmesi, 3. B., s.467); 9.HD. 22.02.2006, E:2005/20930, K:2006/4531 (Karar için bkz. Çil, İş Hukukunda İbra Sözleşmesi, 3. B., s.468).

3.1.1.2.2 Fer’i Nitelikli Alacaklar Bakımından

Türk Borçlar Kanunu m.131/I’e göre “Asıl borç ifa ya da diğer bir sebeple sona erdiği takdirde, rehin, kefalet, faiz ve ceza koşulu gibi buna bağlı hak ve borçlar da sona ermiş olur.”. Görüldüğü üzere, asıl alacak sona erdiği takdirde buna bağlı fer’i nitelikli alacaklar da sona ermektedir. Sona ermenin ne şekilde olması gerektiği önemli değildir. Hükmün lafzından böyle anlaşılmaktadır. Dolayısıyla ibra ile sona erme durumu da bu hüküm kapsamında değerlendirilebilecektir.

Aynı şekilde öğretide de, kanundaki düzenlemeye paralel olarak, aksi kararlaştırılmadığı sürece ibra sözleşmesinin asıl alacakla birlikte faiz, ceza koşulu vb. gibi fer’i nitelikli hakları da sona erdireceği ifade edilmiştir318. Başka bir deyişle, saklı tutulmadığı

sürece fer’i nitelikli alacaklar da ibra sözleşmesi kapsamında son bulacaktır. Bu sebeple, eğer fer’i nitelikli alacakların ortadan kalkması istenmiyorsa buna ilişkin talebin saklı tutulmuş olması gerekmektedir319. Öğretide benimsenen bu görüş 818 sayılı Borçlar Kanunu

döneminde Yargıtay tarafından da benimsenmiştir. Gerçekten Yüksek Mahkeme, saklı tutulmadığı müddetçe fer’i nitelikli hakların da asıl alacakla birlikte sona erdiğini kabul etmiştir. Nitekim bir uyuşmazlıkta “… Davacının 26.07.2001 günü açtığı davada ihbar tazminatı ve kıdem tazminatı fark alacakları faizleri talep etmiş bilahare verdiği ıslah dilekçesinde ise ihbar ve kıdem tazminatı farklarının ödenmesi sebebiyle davasını gecikme faiz alacağına dönüştürmüştür. Dosya içeriğinden dava tarihinden önce davacı tarafından imzalanan 25.06.2001 günlü ibranamede davacı bu davaya konu yaptığı fark ihbar ve kıdem tazminatı alacaklarını aldığını kabul etmiş ve ibranamede fazlaya ilişkin hakkını saklı tutmamıştır. Bu nedenle davacının davasının reddi gerekirken yazılı şekilde kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.” şeklinde görüş belirtmiştir320.

Kanaatimizce, TBK. m.131/I’in açık hükmüne rağmen, asıl alacağın ibra edilmesiyle

318 Berki, Şakir, s.216; Tekinay/Akman/Burcuoğlu/Altop, s.1325; Oğuzman/Öz, Cilt I, s.559; Hatemi/Gökyayla,

s.305; Reisoğlu, s.401; Eren, s.1273; Kılıçoğlu, s.838; Akıntürk/Ateş Karaman, s.174; Şen, İbra Sözleşmesi,

s.75; Çil, İş Hukukunda İbra Sözleşmesi, 3. B., s.61; Gümüş, İbra Sözleşmesi, s.184; Turanboy, s.119; Şakar,

s.197; Dönmez, s.804; Alpaslan, s.63.

319 Şen, İbra Sözleşmesi, s.75; Keser, s.102; Şengül, s.594.

320 9. HD. 20.03.2003, E:2002/18274, K:2003/4671 (Karar için bkz. Çil, İş Hukukunda İbra Sözleşmesi, 3. B.,

s.473). Benzer bir uyuşmazlıkta Yargıtay, “...Davacı işçi, işverence 05.06.2003 tarihinde yapılan ödemeler yönünden işlemiş faiz isteğinde bulunmuş, mahkemece istek doğrultusunda karar verilmiştir. İhtirazi kayıt ileri sürülmeksizin ödemeler alındığına göre Borçlar Kanunu’nun 113. Maddesine göre asıl alacakla birlikte faiz hakkının da son bulduğunun kabulü gerekir. Mahkemece işlemiş faiz yönünden isteğin kabulü de doğru değildir. Davacı işçinin hakkın doğumundan önce 18.07.1996 tarihinde imzaladığı ibranamede bildirilen süre içinde 05.06.2003 tarihinde işçilik hakları tam olarak ödendiğine göre faiz isteğinin reddine karar verilmelidir…” şeklinde karar vermiştir, 9. HD. 20.09.2005, E:2005/5263, K:2005/30623 (Karar için bkz. Çil, İş Hukukunda

İbra Sözleşmesi, 2. B., s.155). Aynı yönde 9. HD. 15.04.2004, E:2004/100, K:2004/8521 (Karar için bkz. Çil,İş

fer’i nitelikli alacaklar son bulmamalıdır. Çünkü ibra sözleşmesini düzenleyen TBK. 420. madde, 131. maddeye nazaran özel hüküm niteliğindedir ve öncelikli olarak uygulanacaktır. Gerçekten 131. madde Türk Borçlar Kanunu’nun genel hükümler kısmında düzenlenmiştir ve bu sebeple genel niteliklidir. 420. madde ise Türk Borçlar Kanunu’nun özel borç ilişkileri bölümünde düzenlenmiştir. Aynı konuyu düzenleyen iki hükmün varlığı halinde, özel hüküm niteliğinde olan hükmün uygulanması gerektiği, genel hukuk kaidelerindendir. Buradan hareketle denilebilir ki ibra sözleşmesinde belirtilen bir alacak hakkı sona ermeli fakat ona bağlı fer’i haklar sona ermemelidir. Fer’i hakların asıl alacakla birlikte sona ermesi için ayrıca ve açıkça belirtilmelidir. Çünkü TBK. m.420/II’de ibra sözleşmesinin şartlarından biri olarak, sözleşmeye konu olacak alacağın türünün ve miktarının açıkça ifade edilmesi gerektiği belirtilmiştir. İbra edilmek istenen alacak hakkının türü kuşkuya yer vermeyecek şekilde sözleşmede belirtilecektir. Bu çerçevede; fer’i nitelikli hakkın da sona ereceği sözleşmede açıkça belirtilmedikçe, asıl hakkın sona ermesi fer’i hakkı sona erdirmemelidir. Aksinin kabulü, sözleşmede ibra edilecek alacağın açıkça belirtilmediği anlamına gelecektir. Ayrıca, bu durum işçi ile işveren arasında ihtilafa da yol açacaktır ki uygulamada bu türden sorunlara sıkça rastlanmaktadır. Örneğin, ihbar tazminatının ibrası için imza atan işçi bununla sadece ihbar tazminatından vazgeçtiğini sanmaktadır. Fakat aslında öyle olmadığını ve buna ilişkin birikmiş faiz hakkının da sona erdiğini görünce buna itiraz etmektedir. Zira gerçekte böyle bir sonuç istememektedir. Meydana gelen bu vb. türden sorunlar, hukuki güvenliği ve şeffaflığı da tehlikeye düşürmektedir. Bu ise asıl alacakla birlikte fer’i alacakların da son bulmamasına ilişkin kanaatimizi kuvvetlendirmektedir. Dolayısıyla tekrar ifade etmek gerekirse, hukuki güvenliğin tehlikeye düşmemesi ve işçi mağduriyetlerinin önüne geçilebilmesi için TBK. m.131/I’de belirtilenin aksine, asıl alacağın ibrası aynı zamanda ona bağlı fer’i alacağı da sona erdirmemelidir.

Öte yandan, bu konuda iş hukukunun kendine has yapısı ve özellikleri de göz önünde tutulmalıdır. Diğer birçok hukuk dalında olduğunun aksine, iş hukukunda, iş sözleşmesi devam ettiği müddetçe sözleşmenin tarafları olan işçi ve işveren eşit değildir. Çünkü kendisini işverenin emrine veren işçi bunun karşılığında yalnızca ücret almaktadır. Ayrıca ekonomik açıdan da işveren karşısında güçsüzdür. Taraflar arasındaki bu dengesizliğin bertaraf edilebilmesi amacıyla işçinin korunması ilkesi ileri sürülmüştür. Bu açıdan işçinin mağdur olmasına yol açan her türlü faktör engellenmelidir. Yasal düzenlemeler bu ilke göz önünde tutularak yapılmaktadır ve yapılmalıdır. Kanun koyucunun TBK. 420. madde düzenlemesini yaparken de bu ilkeyi göz önünde tuttuğu söylenebilecektir.

şekilde ibra sözleşmesinin konusu olabilirler321. Bir başka deyişle, asıl alacağın varlığına

dokunmaksızın ona bağlı fer’i hakların ibrası mümkündür. Örneğin, kıdem tazminatının yalnızca faizine ilişkin ibra sözleşmesi sadece faiz alacağını sona erdirecek ve fakat kıdem tazminatı alacağını sona erdirmeyecektir.

3.1.2 İş Yargılaması Açısından Hüküm ve Sonuçları