• Sonuç bulunamadı

Tarihsel olarak Türkiye’de bölge yönetimi oluşturma girişimleri, Umumi Müfettişlikler’den günümüze kadar gelen bir sürecin sonucudur. Bu bölümde, umumi müfettişliklere kısaca değinilecek, 1980’li yıllarda yapılan bölge valiliği tartışmaları ise il sisteminde bölgeselleşme tartışılırken aktarılacaktır.

Umumi Müfettişliklerin Kurulması

Osmanlı Devleti’nden devralınan miras, bilindiği gibi il yönetimi esasına dayanmaktadır. 1921 tarihli Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’nun 22. maddesi illerin ekonomik ve sosyal ilişkileri yönünden birleştirilerek umumi müfettişlik kıtaları oluşturulmasını öngörmüştür. Buna göre umumi müfettişlikler, merkez ile yerel arasında bölge içinde tanımlanan illerin denetlenmesini öngörmekteydi. Bilindiği gibi, bu da 1921 Anayasasında ademimerkeziyet ilkesinin asli, merkeziyet ilkesinin ise tali olduğu mantığına dayanmaktaydı.229 Koçak’a göre umumi müfettişilik konusu, 1921 Anayasası şartlarında ademimerkezileşmeye karşılık merkezin denetim kurmaya yönelik girişimleri olarak da değerlendirilebilir.230 1921 yılında umumi müfettişlik konusunda iki yasa tasarısı bulunmasına rağmen bunlar Osmanlı vilayetlerine geri dönüş şeklinde tartışmaları beraberinde getirdiğinden yürürlüğe girememiştir.231

1924 Anayasasında, Osmanlı vilayetlerini çağrıştırdığı gerekçesine paralel olarak, umumi müfettişlik ve bölge yönetimlerine ilişkin herhangi bir düzenleme yoktur. Umumi müfettişlikler 25 Haziran 1927 tarihinde çıkarılan 1164 sayılı Umumi Müfettişlik Teşkiline Dair yasayla kurulmuştur. Yasayla, “çeşitli illeri ilgilendiren ve bu illerin ortak çalışmayla giderilmesi mümkün olan ihtiyaçları konusunda o iller üzerinde belirli yetkileri olan Genel Müfettişlikler kurulması ve bu ihtiyacın giderilmesiyle bu müfettişliklerin kaldırılması” için hükümete yetki verilmiştir. Bu

229 Yıldızhan Yayla, a.g.e., s.130.

230 Cemil Koçak, a.g.e., s.41.

231 Bunlar Mülkiye Müfettişlikleri Teşkili Hakkında Kanun Teklifi ve Müfettişi Umumilik Hakkında Kanun Lahiyası’dır. Nuray E. Keskin, a.g.e.

yasaya dayanılarak, sırasıyla, merkezi Diyarbakır, 1934’de Edirne’de, 1935’de Erzurum’da, 1936’da Elazığ’da ve 1947’de Adana’da olmak üzere 5 müfettişlik kurulmuştur.

Tablo 2: Türkiye’de Umumi Müfettişlikler

Umumi Müfettişlik Bölgesi

(UMB) İçerdiği İller Kuruluş Yılı

1. Umumi Müfettişlik Bölgesi

(UMB) Diyarbekir, Urfa, Bitlis, Hakkâri, Mardin, Muş,

Siirt, Van 1927

2. UMB Edirne, Kırklareli, Tekirdağ, Çanakkale 1934

3. UMB Erzurum, Ağrı, Çoruh, Erzincan, Gümüşhane, Kars, Rize, Trabzon

1935

4. UMB Elazığ, Bingöl, Tunceli 1936

5. UMB Adana, İçel, Seyhan, Hatay, Gaziantep, Maraş 1947

1945 yılında çıkarılan kararnamede umumi müfettişliklere ilişkin önemli hükümler yer almaktadır.232 İşlevsiz bırakılan genel müfettişlikler, 1948 yılının (L) cetveline alınmış ve bu cetvelde 1 TL’lik bir ödenek ayrılarak daha sonra fiilen 1952’de çıkartılan 5990 sayılı Umumi Müfettişlik Teşkiline Dair Kanun İle Ek Ve Tadillerinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Kanunla233 ilgili yasalar, hükümler ve teşkilat kadroları tümüyle yürürlükten kaldırılmıştır.

1947 yılında, İçişleri Bakanlığı bünyesinde gerçekleştirilen Birinci İdareciler Kongresi’nde tükenmek üzere olan umumi müfettişliklerin yeniden canlandırılması konusunda tartışmalar yapılmış ve 1164 Numaralı Umumi Müfettişlik Hakkındaki Kanuna Bazı Hükümler Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı görüşülmüştür. Buna göre, mülki idarenin sorunları, özellikle illerin kaynak azlığı vb. gibi sorunlar nedeniyle 14 umumi müfettişlik bölgesinin oluşturulması önerilmiştir.234

1.Diyarbakır, Urfa, Mardin, Muş, Bitlis, Siirt, Van, Hakkâri 2.İstanbul, Edirne, Kırklareli, Tekirdağ

3.Erzurum, Ağrı, Kars

4.Elazığ, Tunceli, Erzincan, Bingöl 5.Bursa, Çanakkale, Balıkesir, Kütahya 6.İzmir, Manisa, Aydın, Muğla, Denizli 7.Afyon, Konya, Isparta, Burdur, Antalya 8.Kocaeli, Bolu, Bilecik, Eskişehir 9.Zonguldak, Sinop, Çankırı, Kastamonu 10.Samsun, Amasya, Ordu, Giresun

11.Trabzon, Gümüşhane, Rize, Çoruh (Artvin)

232 Y. Bulut, a.g.m., .s.20-21,

233 RG: 29.11.1952, 8270.

234 İçişleri Bakanlığı, Birinci İdareciler Kongresi, 20-31 Ocak 1947, Ankara 1947, s.467-470.

12.Ankara, Kırşehir, Yozgat, Çorum

13.Seyhan (Adana), İçel, Maraş, Gaziantep, Hatay 14.Kayseri, Niğde, Sivas, Tokat, Malatya

Tasarı illerin üzerinde bir idari kademenin oluşturulamayacağı ve umumi müfettişlik için gerekli koşulların olmadığı gibi gerekçelerle reddedilmiştir.

Umumi müfettişlik konusuna ilişkin topluca bir değerlendirme yapmak gerekirse, umumi müfettişlikler, illeri zapturapt altına almak amacıyla ve daha sonra ekonomik kalkınmayı yurt düzeyinde dengeli dağıtmak amacıyla uygulanmış ve daha sonra kaldırılmıştır. Burada önemle vurgulamamız gereken, umumi müfettişlik benzeri bir yapının, Fransa’da, Vichy Hükümeti tarafından İkinci Dünya Savaşı yıllarında güvenlik ve yiyecek ikmali gerekçeleriyle uygulandığıdır.235 Güvenlik gerekçeleriyle, bu türden bölge yönetimi yapılarının diğer Avrupa ülkelerinde örnekleri ile bunun Türkiye’deki arasındaki benzerlikleri ve farklılıkları incelenmeye değerdir.

Büyük il Tartışmaları

1946 yılında, İçişleri Bakanlığı, idari reform çalışmalarını başlatmış, bu çalışmalar 1947 yılındaki İdareciler Kongresi’nin yapılması ile somutlaşmıştır. 1946 yılında, bölge yönetimi tartışmaları açısından çok önemli sayılabilecek İçişleri Bakanlığı Anketi bulunmaktadır. Buna göre, İçişleri Bakanlığı, mülki idarenin sorunlarını araştırmak ve mülki idare amirlerinin idari reform konusunda eğilimini belirlemek için beş sorudan oluşan bir anket hazırlatmış, bu soruların yanıtlanmasını istemiştir.236

235 Mari-José Tulard, La Région, s.8.

236 Ankette yer alan sorular şunlardır: “1) Anayasaya göre Türkiye’nin illere bölünmesinde coğrafi, iktisadi ve içtimai durum itibariyle yeni bir sınırlamaya ihtiyaç var mıdır? İl teşkilinde nüfus ve saha bakımından esas ve ölçü ne olmalıdır? 2) Memleketin coğrafi ve iktisadi durum ve şartlarına göre bölgelere ayrılarak büyük iller teşkili daha faydalı mıdır? Yoksa bugünkü illeri olduğu gibi muhafaza etmek ve yeni bir tesis düşünmemek mi veyahut bu günkü iller muhafaza edilerek illerin mahalli hizmetlerine dâhil olup müşterek tesisat ve idareye tabi tutulması lazım gelen iş ve tesisleri il hususi idareleri arasında kurulacak birliklere mi gördürülmelidir bu takdirde birliklerin idare uzuvları ile reisleri nasıl olmalıdır? 3) Mülki taksimata muvazi olarak yapılacak tanzim ameliyesinde devlet amme hizmetleri ile mahalli hizmetler arasındaki iş bölümü, vilayetlere mevdu hizmetler bakımından nasıl bir kuruluş ve işleyiş ve mali kaynağa sahip olmalıdır? 4) Valiler sadece umumi idarenin bir mümessil ve murakıbı olarak mı kalmalı yoksa vilayet hükmi şahsiyetinin de aynı zamanda mümessili olmak sıfatını muhafaza etmeli midir? Yoksa hususi idareyi temsil etmek ve işlerini çevirmek umumi meclisin seçtiği bir reise mi bırakmalıdır? 5) Hükmi şahsiyeti haiz köy birlikleri halinde ve en küçük idare kademesi olmak üzere nahiyeler teşkilinde fayda var mıdır? Bu birliklerin teşkilinde nüfus ve

İdarecilerden bazıları Bakanlık anketine verdikleri yanıtlarını İdare Dergisi’nde yayınlatmışlardır. Bu yazılar topluca değerlendirildiğinde, illerin ölçeğinin belirlenmesi konusunda pek çok ölçütün bulunduğu ancak bunlardan en önemlilerinin yüzölçümü ve nüfus göstergeleri olduğu saptanmıştır. Bölgelere ayırarak büyük iller oluşturulması konusunda da genelde bunun sakıncaları üzerinde fikirbirliğine varılmıştır.237

Büyük il tartışmasının Türkiye’deki başlangıcı olarak sayılabilecek bu anket ve ona verilen yanıtlar, konunun yönetsel açıdan farklı boyutları üzerinde yükseldiği için Türkiye’deki bölge meselesine ilişkin zengin bir tartışma zemini sunmaktadır.

Bundan sonraki bölümde topluca incelenecek olan 1960’ların bölge planlaması deneyimi içindeki birkaç yönetsel örgütlenme önerileri dışında bölge yönetimine ilişkin adımlar atılmamıştır.