• Sonuç bulunamadı

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ ADALET KOMİSYONU

Belgede Ceza yargılamasında istinaf (sayfa 145-148)

C. MAHKEME ORGANLARI

5. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ ADALET KOMİSYONU

Her bölge adliye mahkemesinde bir bölge adliye mahkemesi adalet komisyonu bulunur. Komisyon, bölge adliye mahkemesi başkanının başkanlığında, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca daire başkanları arasından belirlenen bir asıl üye ile bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet başsavcısından oluşur. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ayrıca daire başkan veya üyeleri arasından bir yedek üye belirler. Başkanın yokluğunda en kıdemli daire başkanı, Cumhuriyet başsavcısının yokluğunda Cumhuriyet başsavcı vekili ve asıl üyenin yokluğunda yedek üye komisyona katılır. Komisyon eksiksiz toplanır ve çoğunlukla karar verir (m. 31).

Bölge adliye mahkemesi adalet komisyonunun görevleri; bölge adliye mahkemelerinin hâkim ve savcıları dışında kalan personeli hakkında, kanunlarla adli yargı ilk derece mahkemesi adalet komisyonuna verilen tüm görevleri yerine getirmek, kanunlarla verilen diğer görevleri yapmaktır (m. 42). Ayrıca bölge adliye mahkemelerinde çalışan zabıt katiplerinin geçici olarak bir başka dairede veya Cumhuriyet başsavcılığında çalışmasına, yardımcı personelin derece ve kademe ilerlemelerine karar vermede, personelin tayin taleplerine ilişkin muvafakat vermelerinde de komisyon yetkilidir. Yine, asli Devlet memurluğuna atanmaları, sicil ve disiplin işlemleri, görevden uzaklaştırılmaları, aylık ve ödenekleri ile diğer özlük işlemlerini 2802 sayılı yasa ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ile ilgili mevzuat hükümlerine göre yerine getirmek, naklen veya hizmet gereği atamasını, ilgili daire başkanı, Cumhuriyet savcısının görüşünü alarak, yetki alanı içerisinde yapmakta (2802 sayılı yasa m. 114) komisyonun görevleri arasındadır.

Adalet komisyonu idari bir birimdir ve yargılama faaliyetinde bulunmamaktadır. Ayrıca yaptığı işlem idari bir işlem olması nedeniyle anayasanın125 inci maddesi gereği verdiği kararlar idari yargı denetimine açıktır.

BEŞİNCİ BÖLÜM

CEZA MUHAKEMESİ HUKUKUNDA İSTİNAF KANUN YOLU I. GENEL AÇIKLAMA

1924 yılında 469 sayılı Mehakimi Şer’iyenin İlgasına ve Mehakimin Teşkilatına Ait Ahkamı Muaddil Kanun ile istinaf mahkemelerinin kaldırılmasından sonra yeniden kurulması için 1932 yılından itibaren çeşitli kanun tasarıları hazırlanmış ve bu konu hukuk camiasında tafsilatlı şekilde tüm yönleriyle tartışılmıştır. Bu tartışmalar ve kanun çalışmaları 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun kabul edildiği 26.09.2004 tarihine kadar devam etmiştir. Bu kanunla artık Türkiye’de istinaf mahkemeleri kurulmuştur. Bu mahkemeler, Bölge Adliye Mahkemesi olarak adlandırılmıştır.

Bu mahkemelerin kurulmasıyla birlikte artık ülkemiz iki dereceli yargılama sistemini terk ederek üç dereceli bir yargılama sistemini benimsemiştir. İkinci derece yargılamayı bölge adliye mahkemeleri yapacaktır. Bu mahkemeler bu yargılamayı hangi usulle yapacakları, yetkileri, görevleri ve kapsamı 4.12.2004 tarihinde kabul edilen 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) ile belirlenmiştir. Gerçekten de bu kanunun 272 ve 285 inci maddeler arasında istinaf kanun yolu düzenlenerek istinaf usulü belirlenmiştir.

Gerek kanun yolu kavramı ve gerekse istinaf kavramı hakkında tafsilatlı açıklamaları ilgi bölümlerde yapmış olmamamıza rağmen burada konu bütünlüğünün sağlanması açısından kısaca değinmekte yarar vardır.

Bu itibarla; yargılama makamlarının verdikleri kararlarda bir yanılma veya yanlışlık olması ihtimali her daim mümkündür. Bu nedenle verilen kararlardaki hukuki veya maddi mesele hatalarını doğuran aykırılıkları kanun yolu (düzeltme, gerialma, bozma, ıslah ve yenileme) vasıtasıyla, yani kanun yolu adlı tali bir davanın açılması ve tali bir muhakeme yapılması ile giderilir.382

Bir başka ifadeyle, davasız yargılama olmaz ilkesi gereği bir yargılama makamının kararındaki hukuka aykırılığın giderilebilmesi için bu hukuka aykırılığı ileri

sürenin kural olarak bir dava açması gerekir. Bu davaya kanun yolu davası, muhakemeye ise denetim muhakemesi denir. Ayrıca bu davayı açabilecek kişilerin, verilen kararlarla hukuki çıkarları etkilenen kişiler olması gerekir.383

Geçmişten günümüze gelişen ‘insan hakları’ hemen her toplumda kabul görmüş ve yerleşmiş temel bir ilkedir. Bu haklar devlet tarafından güvence altına alınarak bireylerin haklarının korunması amaçlanmıştır. Bu hakları bazen bireyler bazen de bizatihi devletin kendisi ihlal edebilir. Bu ihlal bilerek olabileceği gibi bilmeyerek de olabilir. Bu nedenle devletin bir organı olan yargı makamları tarafından verilen kararlar ile kişilerin hakları ihlal edilmiş olabilir. Hakları ihlal edilen kişilere bu haklarını aramaları ve korumaları için hukuk devleti gereği imkanlar verilmelidir. İşte bu haklardan birtanesi de kanun yoluna başvurma hakkıdır. Bu kapsamda yargılama makamları tarafından verilen kararların hukuka veya maddi meseleye aykırı olması doğaldır. Zira karar verenlerin insan olması nedeniyle yanlış yapmaları doğaldır. Bu itibarla, yargılama makamları tarafından hukuka ve maddi meseleye aykırı verilen kararlarla kişilerin zarar görmesinin önlenmesi, yanlış olan veya yanlış sayılan kararların tekrar gözden geçirilmesinin sağlanması,384 diğer taraftan bu kişilerin adalete

olan güvenin sağlanması ve hukuk düzeninin korunması kanun yollarının amacını teşkil etmektedir. Bunu sağlamak için hukuk sistemleri kişilere kanun yollarına başvurma imkanları tanımıştır. İtiraz, temyiz, karar düzeltme ve istinaf bu yollardandır. Ayrıca bu yollara başvurma hakkı hukuk sistemlerine göre değiştiği gibi, bu kanun yollarının amacı, içeriği, şartları ve işlevleri de farklıdır. Bu kapsamda, hukukumuzda; 5271 sayılı yasanın 260 ıncı maddesi ile kanun yollarına başvurma hakkı düzenlenmiştir

Olağan kanun yollarından biri olan istinafın kelime anlamı; yeniden başlama,

sözün başlangıcı, söz başı anlamındadır. Bidayet mahkemesi tarafından verilen bir hükmün, bir üst mahkemeye başvurularak feshini (bozulmasını) istemektir.385 Bir başka tarife göre istinaf; ilk derece mahkemesi kararına karşı en üst dereceli mahkemeden önce ikinci derecede başvurulan bir kanun yoludur.386 Doğan’a göre istinaf; bidayet mahkemesinde görülen davanın hem maddi mesele hem de hukuki açıdan kural olarak tamamen tekrar görülmesine ve karar verilmesine olanak sağlayan bir kanun yoludur.387

383 CENTEL, Nur, ZAFER, Hamide, a.g.e., 4.Baskı, s:656. 384 BİLGE, Necip, Medeni Yargılama Hukuku Dersleri, s:472. 385 DEVELLİOĞLU, Ferit, a.g.e., s:461.

386 YILMAZ, Ejder, Hukuk Sözlüğü, s:238. 387 DOĞAN, Fazlı, a.g.e., s:32.

Tüm bu açıklamalar ışığında istinafı şöyle tarif edebiliriz, ilk derece mahkemelerinin maddi ve hukuki meseleler hakkında verdiği nihai kesin olmayan kararlara karşı istem üzerine, ikinci derece veya bir üst dereceli mahkemeler tarafından yapılan inceleme neticesinde, bu maddi ve hukuki mesele hakkında karar veren kanun yoluna istinaf denir. Zira, kanun yoluna başvurabilmek için esas mahkemesi kararlarının kesin olmaması gerekir ki bu kanun yoluna başvurabilelim. Eğer kesin bir karar var ise istinaf kanunu yoluna başvuramayız, bu halde ancak olağanüstü kanun yolu mekanizmalarını işletmek gerekir. Bu itibarla istinaf, olağan bir kanun yoludur.

Bu kapsamda, bu bölümde 5271 sayılı yasada düzenlenen istinaf kanun yoluna ilişkin hükümleri incelemeye çalışacağız.

Belgede Ceza yargılamasında istinaf (sayfa 145-148)