• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

3.3. Türk Resminde Bir Dışavurum Olarak Bunalım İzleri Görülen Sanatçılar

3.3.3. Aydın Ayan ( 1953 )

Aydın Ayan, 1953 yılında Trabzon’da doğdu, İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Yüksek Resim Bölümü’nde öğrenim gördü (1972-1977). Bitirdiği Bölümde 1979’da Asistan, 1990’da Doçent, 1998’de Profesör oldu. British Council bursu ile İngiltere’de (1986-1987), Eisenhower Exchange Fellowship ile ABD’de inceleme, araştırma ve sanatsal çalışmalar yaptı. Yurtiçi ve yurtdışında 40’a yakın kişisel sergi açtı ve üç yüzü aşkın karma sergiye katıldı. İlki şiir dalında (1971), sonuncusu Moskova İmparatorluk Sanat Akademisi Onursal Üyelik “Sanata Katkı” Ödülü (2013) olmak üzere toplam on dokuz ödül sahibidir. Yurtiçi ve yurtdışında çeşitli müzeler ile özel ve tüzel kurum koleksiyonlarında yapıtları yer almaktadır. Eğitimcilik yaşamı boyunca, Resim Bölümü başkanlığı, Rektör Yardımcılığı, MSGSÜ İstanbul Resim ve Heykel Müzesi Müdürlüğü gibi görevler yapmıştır. Ayan’ın sanata ilişkin yazılmış ve yayımlanmış çeşitli kitapları yanında kendi yazdığı ya da editörlüğünü yaptığı altı kitabı bulunmaktadır. Ayan hakkında, metnini Ahmet Oktay’ın yazdığı “Aydın Ayan”, metnini Kıymet Giray’ın yazmış olduğu “Aydın Ayan” ve editörlüğünü sanatçının kendisinin yaptığı, çok

sayıda sanatçı ve sanat yazarının metinlerinden oluşturulmuş “Aydın Ayan Sisyphos’un Direnci” başlıklı yayınlanmış, kapsamlı kitaplar bulunmaktadır (Sanal- 2, 2019).

Görsel-76: Aydın Ayan, “Az Gelişmişlik”, 1978, TÜYB, 116x89 cm, İzmir Resim ve Heykel Müzesi Koleksiyonu, (“Sanal”, 2019).

Görsel- 77: Aydın Ayan, “Bir Memleketin Simgesel Potresi”, 1980, T.Ü.Y.B., 160x100cm., (“Arda”, 2019).

Aydın Ayan’ın resimlerinde izleyiciyi, düşünsel etkinliğe yöneltme tasasının ayrıcalıklı olarak yer aldığını, kuru bir gerçekçi anlatım yerine insana değer veren ve eleştirel bir bakış açısı sunan bir anlayışla resim yaptığını, bu yüzden de onun salt

düşünce ressamı olmadığını söylemek yanlış olmaz. Sanatın anlatım özellikleri onun için ne sadece amaç, ne de araçtır, ikisinin birlikteliğidir denilebilir (Arda, 2007: 25). Kompozisyon kurguları, konuların güzelliği, çizginin sağlamlığı, ayrıntıcı dokusal özellikler, titiz bir işçilik, insan gerçeğine hümanist yaklaşımı onun artistik gücü ile birleşerek özgün görsel bir anlatım dili yaratmıştır. Resminin desen tadındaki figürlerinde gerçekçi olduğu kadar, bu gerçekçiliği vurgulama yönünde; ellerde, vücut dilinde deformasyonlar göze çarpar. Anlatımı güçlendirmek adına özellikle ana figür abartılı ve anıtsal boyutta resmedilmiştir. Genel olarak kompozisyon kuruluşunda, ana figür ile diğerleri arasında görülen orantı çarpıtmaları bu yüzdendir (Arda, 2007: 65).

Görsel-78: Aydın Ayan, “Yaşantımızdan/Çatışma”, 1976, TÜYB, 80x110 cm, (“Arda”, 2018).

Ayan’ın sanat eğitime başladığı öğrencilik yıllarında gerçekleşen siyasi olaylardan doğan, bunalımlı etmenlerden etkilenerek yaptığı görsel-78’de “Yaşantımızdan/ Çatışma” resminde, ön tarafta siyah ve beyaz peçe takan iki tane yaşlı kadın figür bulunmaktadır. Bu figürlerin hüzünlü ve yorgun olduklarını duruşlarından anlamaktayız. Yaşlı kadın figürlerinin arka kompozisyonunda gerçekleşen, 1970’li yıllarda çokça rastlanan siyasi çatışmalardan doğan sokak gösterilerine polis müdahalesinin şiddetli, kaba ve kanlı davranışları görülmektedir. Aydın Ayan: “Sanatın toplumsal bilinç taşıması gerektiğine inanırım. Hemen her

resmimde konu olarak insanı ele alırım. Çıkış noktam yaşam olmasına karşın resimlerimde gerçeğin kuru ve kati bir yinelemesi yoktur. Anlatım ögesinin önemini, nesneye düşünsel bir anlam yükleyerek bulurum. Yapmış olduğum insan ve hayvan figürleri simgesel anlamlar içerir...” (Aktaran: Arda, 2007: 60) diyerek, barışı temsil

eden beyaz güvercine karşı, saldırıya geçen siyah köpeğin tasviri aslında bize baskıcı politikanın yaşam özgürlüğüne kısıtlayıcı tavrını iletilebilir. Resimde koyu tonların hâkim olması, polis müdahalesinde katı davranışların sergilenmesi, köpeğin beyaz güvercine saldırısı tüm bunlar bize o dönem içerisinde yaşanan siyasi ve toplumsal bunalımların kanıtlayıcısı olabilmektedir.

Görsel-79: Aydın Ayan, “Elektrik İşkencesi”, 1978, 160x100 cm, TÜYB, T. Gönenç Koleksiyonu (“Sanal”, 2018).

1970’li yıllar Aydın Ayan’ın öğrencilik dönemine denk gelmektedir. Şüphesiz o dönemde yaşayan her genç gibi Aydın Ayan’da kendini yaşamının en coşkulu yıllarında öğrenci olayları, ölümler, çatışmalar içinde bulacak, öğrenimini sürdürmeye çalıştığı akademide ardı ardına bu gerilimli ortamı eleştirel bir dille resimlerine aktaracaktır (Arda, 2007; 74). Görsel-79’da, “Elektrik İşkencesi” resmi bu yıllarda yaptığı en önemli eserlerinden biridir. Gözleri kırmızı bir bezle bağlı,

arkası dönük, çıplak bir erkek figürü sandalyeye bağlıdır. Bu figürün etrafı beyaz perdelerle örtülmüştür. Figürün arkadan elleri siyah telefonun kablosuyla bağlı olması dikkat çekmektedir. Siyah telefona bir hamleyle ulaşacak olan kırmızı eldiven ile figürün gözlerini kapatan kırmızı bez resme heyecan getirirken; figüre verilen elektrikten dolayı vücudundaki kasların belirginleşmesi ve işkencenin etkisiyle figürün ayakları ile ahşap platformu parçalayışı da zulmün, acının ve direnişin göstergesidir. Telefon kablosunun figürün vücudunu ve özellikle ellerin bağlanması belli güçler tarafından toplumun ya da kişilerin kısıtlandığını, susturulduğunu ifade edebilir. Kırmızı eldiven acı ve kanı hatırlatırken yaşanan tüm bunalımlara sebep olandır da denilebilir. Kırmızı bezle gözlerin kapatılması toplumda gerçekleşen bunalımın farkına varılmaması için uğraşıldığını; figürün etrafının beyaz perdelerle örtülmesi dış dünyadan gelebilecek olan desteklerin gelememesi ve yaşanılan buhranların gösterilememesidir. Aydın Ayan, resimde bir nevi toplumun yaşamakta olduğu baskıya, işkence ve bunalıma değinmiştir. Bu resim dışavurumcu üslupla yapılmıştır.

Görsel-80: Aydın Ayan, “Patron”, 1978, TÜYB, 160x180 cm, T. Gönenç Koleksiyonu, (“Sanal”, 2019).

Aydın Ayan’ın öğrencilik döneminde siyasî olaylardan etkilenerek yapmış olduğu bunalımlı resimlerden biri görsel-80’deki, “Patron”dur. “Patron”u “Elektirik

İşkencesi” resmiyle yan yana koyduğumuz zaman, figürlerin altında kullanılan kaidenin aslında birbirini tamamlayan iki esere işaret ettiği görülmektedir. Burada her iki resmin de aynı dönemler içerisinde ortaya çıktığını belirtmek gerekir. “Potron” resminde koltukta oturan siyah takım giysili yaşlı bir erkek figürü yer almaktadır. Bu figür ayaklarını izleyiciye uzatmıştır. Figürün üzerinde beyaz hortum ile bağlı olan bir küvet yer almaktadır. Resimde ilk dikkat çeken figürün kucağındaki beyaz küvettir. Durağan olan figürün üzerindeki beyaz küvet resme hareketlilik katmıştır. Eserde perspektif değerlere önem verilmiştir.

Bu resmin yapımı 1970/1980‘li yıllara, yani tam da siyasi bunalımların yaşandığı dönemlere denk gelmektedir. Ayan, siyasî bunalımlardan etkilenerek yapmış olduğu bu resimde baskıcı gücün değerlerini hissettirmektedir. Koltuğa rahat bir şekilde yerleşmiş olan figürün tamamıyla izleyici durumunda olması dikkat çekmektedir. Yaşanan bunalımlara kayıtsız kalarak belki tüm buhranlı sürecin sebebi olabilecek dediğimiz bu figür, Zuhal Arda’ya göre, yirminci yüzyılın insanın korku

imgesiyle bütünleştirdiği Hitchcock, zaafları görev sorumluluğunun önünde giden kimi yöneticilere gönderme yapar. … Büyük koltuğa gömülmüş, ayaklarını kendisine bakması adeta burnuna sokan, mimiksiz yüzüyle işkenceyi seyreden, emretmeye alışmış küçük gözleriyle ve umursamazlıkla beklemektedir (Arda, 2007: 75).

Resimdeki figürün soğuk duruşuyla ezici bir güce sahip olduğunu; bu yönüyle yaşanan acının, kederin ve bunalımın sebebi olabileceğini anlaşılabilir. Aydın Ayan “Patron” eserinde biçimci ve dışavurumcu üslaplarını kullanmıştır.