• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

3.3. Türk Resminde Bir Dışavurum Olarak Bunalım İzleri Görülen Sanatçılar

3.3.2. Alaettin Aksoy (1942 )

1963 yılında İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Resim bölümünde okumaya başlamış, burada Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun öğrencisi olarak onun atölyesinde çalışmıştır. 1968 yılında mezun olmuştur. Sanatçının çalışkan kişiliği henüz mezun olmadan kendini göstermiş, yurtiçinde ve yurtdışında pek çok karma sergilere katılarak ismini duyurmaya başlamıştır. 1969 yılında ilk kişisel sergisini Türk-Alman Kültür Merkezi’nde açmıştır. 1972 yılında açılan Avrupa sınavını kazanarak resim dalında uzmanlık eğitimi görmek için Paris’e gitmiştir. 4 yıl burada kalan sanatçı 1976 yılında yurda geri dönmüştür. Aynı yıl mezun olduğu okulda asistan olarak görev almıştır. 1977 yılından bu yana ise Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde öğretim görevlisi olarak çalışmaktadır (Sanal-1, 2018).

Görsel-72: Alaettin Aksoy, “Papağanımı Göremezsin”, 2009, TÜYB, 23x32 cm, (“Sanal”, 2019).

Görsel-73: Alaettin Aksoy, “Maske”, 1980, 41.5 x 33 cm, (“Sanal”, 2018).

Aksoy’un kendine has sembollerle, insan ve mekân kavramlarını kullanarak yaptığı resimlerde, toplumun psikolojik sorunlarına eleştirel bir tavırla yaklaşarak kargaşa, ikiyüzlülük, cinsellik, bunalım ve ölüm temalı konularla; insan ilişkileri üzerine eğilerek belirli bir üslupla çalışmalarını aktarmıştır. Ayrıca takınmış olduğu eleştirel yönüyle Türk modern resim sanatına yön vermiştir. Sanatçı görsel-73’deki “Maske” resminde, tercih etmiş olduğu koyu renk tonları ve kendine has figürlerden anlaşılacağı gibi insan psikolojisindeki bunalım izini yansıtmıştır. “Maske” de figürün, ten renginin koyu olması, boynunda tasmayı anımsatan cismin bulunması, elinde kılıcı tutması ve önünde bulunan deformasyon yapılmış insan yüzlü hayvan figürü dikkat çekmektedir. Figürün yüzüne takmış olduğu maske insanların ikinci bir yüzünün de olduğunu ifade edebilir. İzleyiciye maskeli figürün boynundaki tasma hapsedilme duygusunu veriyorken, elinde tutmuş olduğu kılıç ise her an özgürlüğü için savaşmaya hazır duygusunu verebilir. Bu figürün göğe bakmakta olması, sanki ufuktan gelecek olan bir güçle savaşmaya hazır, duygusunu iletebilir. Deformasyona uğramış insan yüzlü hayvan figürünün, maskeli kahramana alaycı bir bakış attığı görrülebilir. Resimde günümüz insanlarının, içinde bulunduğu ruhsal keşmekeşliği, güvensizliği ve yalnızlığından doğan bunalım izini, Aksoy dışavurumcu ve

gerçeküstücülük üslubuyla çalışmasına yansıtmıştır.

Görsel-74: Alaettin Aksoy, “Yapay Soyluluklar Üzerine II.”, 1988, TÜYB, 130x62 cm, (“Sanal”, 2019).

Alaettin Aksoy’un, toplumun psikolojik ve sosyo-kültürel davranışlarına değinerek eleştirel tutum sergilediği resimlerinden biri görsel-74’te, “Yapay Soyluluklar Üzerine II”dir. Bu resim tuval üzerine yağlı boya tekniği kullanılarak yapılmıştır. Eserde dört tane nü olarak tasvir edilmiş figür ve bir tane keçi bulunmaktadır. Arka kompozisyonda ağaç ve gökyüzü, önde ise ahşap parçaları yer almaktadır. Figürlerin üç tanesi izleyiciye göre sağda yer alır. Diğer bir figürle beraber keçi ise sol tarafta yer almaktadır. Tekli figür ile üçlü figürler üçgen kompozisyon oluşturmaktadır. Resme sıcak ton değerlerinin hâkim olduğunu görülmektedir. Alaettin Aksoy'un eserinde perspektif değerlerine önem verdiği görülmektedir. Eserdeki figürler gerçek büyüklüğüne göre kullanılmamış; figürlerin oran ve orantısında bozulmalar yapılmıştır. Figürlerin havada uçuşması, ellerin ve ayakların eylem halinde olması resme hareketlilik kazandırmıştır. İlk bakışta dikkat çeken elinde kırmızı mendil tutan ve dili dışarıda olan erkek figürüdür.

Alaettin Aksoy’un bu eserinde, 1980’li yıllarda yaşayan burjuvazi kesimine mizahî bir eleştiriyle yaklaşarak sınıf farkının oluşturduğu bunalım izlerini ele aldığı görülebilir. Ortada tahterevalliyi andıran ahşapların üzerindeki figürlerin sağa ve sola

dağılmış olmaları, bir denge kurulmaya çalışılsa da bunun başarılamadığını gösterebilir. İzleyiciye göre sağ tarafta yer alan, şehveti ve gücü temsil eden üç tane figür ağır basmaktadır. Sanatçı, bu figürlerin üzerlerinde kullanılan beyaz örtü ve yeşil yapraklarla ise yaşanmakta olan bunalımın üzerinin kapatılmaya çalışılması çabasının başarılı olmadığını iletebilir. Sol tarafta yer alan figür ve keçinin dillerinin dışarıda olması, yaşanan olayların farkında olmalarına ve durumu alaya aldıklarına işaret etmektedir. Yukarıda asılı ahşap, doğru dengenin bu olduğunu; tüm figürlerin çıplak olarak tasvir edilmesi ise özünde tüm bireylerin eşit olduğunu belirtmektedir. Alaettin Aksoy'un 80’li yıllardaki sosyal denge bunalımına değinerek meydana getirdiği bu eser, biçimsel ve dışavurumcu üslubunu kullanmıştır.

Görsel-75: Alaettin Aksoy, “Figüratif Kompozisyon”, 54x65 cm, 1998, TÜYB, (“Sanal”, 2019).

Alaettin Aksoy’un bunalım izi görülen diğer bir resmide görsel-75’de, “Figüratif Kompozisyon”dur. Resminde ön kompozisyonda, ayakta duran bir figür ve izleyiciye göre sağda oturur vaziyette üç figür bulunmaktadır. En arkada kırmızı tepecikler olarak adlandırabileceğimiz yatmış pozisyonda nü kadın figürü, bu figürün üzerinde havada aslı duran ağaç yer almaktadır. Resmin arka bölümünde kırmızı ton

değerlerini kullanan sanatçı, sıcak ton değerine ağırlık verdiği dikkat çekmektedir. “Her canlının tadacağı ölüm duygusunun”, konu olarak seçildiğini fark etmekteyiz. Sanatçı kendine has olan figürlerin yerleştirmesinde ve seçmiş olduğu renklerde bir Türk inanışı olan ölü gömme ve ağıt ritüelini resmederken, olayın geride kalanların bu süreçteki tavırlarına yansımasını aktarmıştır. Yerde oturan figürlerin siyah giysiler içinde olması, ölen kişinin arkasından yas tutulduğunu; ayakta duran figürün sadece yüzü ve elindeki kitabın görünmesi dinȋ töreni gerçekleştiren kişi olduğunu anlatmaktadır. En arkada nü olarak tasvir edilen kadın figürün üzerindeki yeşil ağaç hem saflık göstergesi; hem de öldükten sonra tekrardan dirilişin, yeniden hayat buluşun göstergesidir. Ölümü hatırlatan kırmızı renkle, yaşamı temsil eden yeşil rengin bir arada kullanılması; iki zıt duygunun aynı anda yaşanmasına neden olmaktadır. Bu da izleyicide “bunalım duygusunu” vermektedir. Sanatçı diğer bir deyişle günümüz toplumunda, aynı anda yaşanan iki zıt duygunun sömürülmesi ya da kolay tüketilmesinin kişilerde bunalıma neden olduğunu iletir. Alaettin Aksoy dışavurumcu üslubunu kullanarak resmi gerçekleştirmiştir.