• Sonuç bulunamadı

ARNAVUTLUK’TAKİ DİĞER TASAVVUFÎ AKIMLAR

Hemen bütün Müslüman coğrafyalar gibi Arnavutluk’ta da pek çok tarikat bulunmaktadır. Ülkedeki tarikatları araştıran Şeyh İsmail Ağa, Arnavutluk nüfusunun %70’in üzerinde Müslüman olduğunu söyler. Ona göre, Müslüman nüfusun, Bektâşiler de dâhil olmak üzere yarısından fazlası (toplam ülke nüfusunun %40’ı) tarikat mensubudur. Arnavutluk’ta faaliyet göstermiş tarikatlar Halvetilik, Rifailik, Kadirîlik, Ticanilik ve Sadilik olarak sıralanabilir. Bu tasavvufi akımlar asırlardır siyasi, kültürel ve ekonomik anlamda faaliyetler göstermiş ve Arnavut kültürüne nüfuz etmişlerdir. 1921 yılından sonra bu tarikatlar örgütlenmek için birtakım girişimler yapmasına rağmen uzun zaman bir araya gelip birlik olamamışlardır. 1936’ya gelindiğinde Sadi tarikatı şeyhleri Ferit Vokopola ve Muharrem Mitrovica “İlahi Işık” adlı teşkilatı kurmaya yoğunlaştılar186 ve 1937 yılında Halvetilik dışındaki diğer tarikatları bu teşkilatın içine almayı başardılar. Böylece birbirleriyle anlaşan dört tarikatın liderleri “İlahi Işık” şemsiyesi altında toplandı. 1938 yılında Sadiler, Rifailer, Kâdîriler ve Ticaniler tarafından kurulan “İlahi Işık” teşkilatı resmen ilan edildi ve başarılı olmaya başladı.

Bu tarikatlar daha güçlü olabilmek için Halvetileri de içine almak istiyordu. Yalnız Halvetileri teşkilata alma çabaları ise sonuç vermedi. Zira Halvetilerin yeni teşkilata katılmamalarının temel nedeni tahsis edilen mevki ve makamların oldukça az olması idi. Sadi, Rifai, Kâdîri ve

186 Osman Türer Yayına Haz., Osmanlılarda Tasavvufi Hayat Hediyetü’l-İhvan: Halvetilik Örneği/ Mehmed Nazmi Efendi, İnsan Yayınları, İstanbul, 2005, s. 80; İsmail Ankaravi, Minhacü’l-Fukara, İstanbul, H. 1286, s.

152-154.

Ticani tarikatlarının kurduğu “İlahi Işık” teşkilatının dışında kalan Halvetilerin milli düzeyde örgütlenebilmeleri için sayı itibarıyla oldukça yeterli idi. Bu nedenle 1922 yılından itibaren pek çok girişimlerde bulunmuşlar ve kısa zaman içerisinde tarikatın Birinci Kongresi’ni düzenlemişlerdir. Bu kongrede Halvetiler 11 Beyt adlı eseri kutsal olarak kabul edip diğer tarikatlardan ve özellikle Sünni camiasından bir nevi bağımsızlık sağlayabilmişlerdir. Ancak yukarıda zikredilen tüm tarikatların bağımsızlık girişimleri Bektâşîlerin müstakil yapısından oldukça farklı bir durumda idi.

1.Halvetilik

İslâm’ın oniki ana tarikatından biri olarak kabul edilen Halvetiye, XIV. yüzyılda Şeyh Ebu Abdullah Siraceddin Ömer bin Ekmelüddin Lahici tarafından kurulmuştur. Halvetiliğin Arnavutluk’a ne zaman geldiği kesin bilinmemekle birlikte bazı tarihçiler XVII. yüzyıla işaret etmektedir. Evliya Çelebi 1660 yılında Belgrad şehrini ziyaret ettiğinde mevcut 17 tekke arasında Üsküdarî Mahmud Efendi’nin halifesi Kurucuzade’nin yönettiği bir Halveti tekkesinden de söz eder.187

Kosova, Makedonya ve Arnavutluk’ta Halvetiliğin yayılması, Şeyh Hüseyin Sirozi’nin üç halifesi tarafından gerçekleştirilmiştir. Şeyh Hüseyin’den icazetlerini alarak yola koyulan üç halife farklı bölgelere dağılmışlardır. Pir Osman Efendi Prizren’de, Pir Mehmet Hayati Efendi Ohri’de, Şeyh Garib de Tiran’ın farklı köylerinde Halveti tarikatının asitanelerini kurmuştur.

Osmanlı yönetiminin ilk döneminde Arnavutluk’ta en yaygın tarikat Halvetiliktir. Ülkede İslâm’ın benimsenmesinde en etkili olanı 1490 yılında Korça şehrinde Mirahor İlyas Bey tarafından kurulan Halveti tekkesidir. XVI. yüzyılda Halvetilik Delvina, Avlonya, Ergiri ve Berat gibi Arnavutluk’un önemli bölgelerinde yayılmıştır.188 Ayrıca I. Beyazid zamanında bugün kuzey Yunanistan’da kalan Yanya’da, 1390 yıllarına ait bir Halveti tekkesi vardı.189 Bağımsızlık Savaşı esnasında Halvetilerin Korç, Leskovik ve Tepedelen’deki tekkeleri yanmıştır. Bilişt ve Ohri’deki tekkeleri ise halen yaşamaktadır. Bilişt (Bilisht), Ohri ve Tiran’daki Halveti tekkelerinin tarihçesi oldukça eskidir.190 Örneğin Tiran’daki Halveti tekkesi XVII. yüzyılın ortasında, Leskovik’teki Halveti tekkesi de 1796-7 yılında kurulmuştur. Benzer örneklerden hareketle ve bazı Halveti tekkelerinin kuruluş tarihlerine bakarak Halvetiliğin Bektâşîlik’ten önce yayıldığı söylenebilir. Arnavutluk’taki Halvetiler bunu iddia etmektedirler.

Ancak Halvetilerin Arnavutluk’a Bektâşîlerden sonra geldiği şeklinde genel bir kabul

187 Namik Sinan Turan, “Albania in The Notes by Evliya Çelebi in The 17Th Centure”, Vol. 2, IBAC, 2012, s. 670;-670; https://www.academia.edu/UploadPapers# 5,5, 2014.

188 Metin İzeti, Balkanlar’da Tasavvuf, Gelenek Yayınları, İstanbul, 2004, s. 188; Clayer, N. a.g.e., s. 13.

189 Robert Elsie, A Dictionary of Albanian Religion: Mythology and Folk Culture, Hurst Company, Londra, 2001, p. 109.

190 Anamali ve Arkadaşları, a.g.e., s. 596.

oluşturulmuştur. Belki bu kabul, Halvetiliğin şu ana kadar araştırılmamasından kaynaklanmaktadır.

Prizren Saraçhane Halveti tekkesinin kurucusu Pir Osman’ın oğlu Şeyh Sinan’ın (ö.

1808-09) halifesi Şeyh Hasan, Arnavutluk’un Has bölgesinde XIX. yüzyılın başında bir Halveti tekkesi kurmuştur. Şeyh Hasan aynı zamanda Luma’da ve Kukes şehrinin Nanga Köyü’nde de birer tekke inşa etmiştir.191 XIX. yüzyılın ikinci yarısında bölgeyi ziyaret eden Fransız seyyah Giller, Luma’daki tekkenin şeyhi hakkında şöyle yazmıştır; “Luma’da bulunan şeyh çok akıllı bir kişidir ve isyanlarla kaynayan, eşkiyaların kol gezdiği Kuzey Arnavutluk’un Luma bölgesinde sosyal hayatı ve insanların davranışlarını kontrol etme konusunda oldukça başarılıdır”.192 Şeyh Sinan’ın ikinci halifesi Şeyh Yusuf da aşağı Debre’de bir zaviye açmıştır.

Prizren Halveti asitanesinden hilafet alanlar Mat ve İşkodra’da da zaviyeler kurarak Halvetiliğin yayılmasına hizmet etmişlerdir.193

Prizren Saraçhane Halveti tekkesinin şeyhi olan Osman’ın halifesi Tiran’lı Şeyh Ali Pazari tarafından Arnavutluk’un başkenti Tiran’da bir Halveti tekkesi kurulmuştur. Vefatından sonra tarikat postuna Şeyh Ahmet b. Şeyh Ali Pazari, Şeyh Mahmud b. Şeyh Ahmed, Şeyh Ali b. Şeyh Hasan, Şeyh Hasan b. Şeyh Mahmud, Şeyh Ahmed b. Şeyh Ali (ö.1931) oturmuşlardır.

Tekke uzun bir aradan sonra 1992 yılında Şeyh Ahmed’in oğlu Şeyh Muammer Pazari sayesinde tekrar hizmet vermeye başlamıştır.194 Halen şeyh Muammer’in yeğeni şeyh Ali Pazari tarafından yönetilmektedir.195 Yine Tiran’da Makedonya’nın Ohri şehrindeki Pir Mehmet Hayati Halveti asitanesine bağlı Şeyh el-Hacc Abdülhadi b. Abdülkerim’in müridi Şeyh Üveys tarafından 1840-50 yıllarında Halveti-Hayati tekkesi kurulmuştur. İkinci Dünya Savaşı’na kadar bu tekkede hizmet veren Şeyh Üveys’in vefatından sonra Şeyh Haydar, Şeyh Mustafa ve son olarak Şeyh Adil postnişin olmuştur.

Elbasan şehrinde de Halveti tekkelerinden söz edilir. Bir tekkenin Prizren Saraçhane tekkesine, diğerinin de Ohri Halvati tekkesine bağlı olduğu ileri sürülmektedir. Arnavutluk’un güneyinde Berat şehrindeki iki Halveti tekkesinden başka, Korça’nın Bilişt Köyü’nde ve aynı bölgede Progri Köyü’nde, Pogradec’in Shengjergji Köyü’nde birer Halveti tekkesinin var olduğu tespit edilmiştir. Korça’da, Leskovça’nın Leskovik Köyü’nde ve Permet’te de birer Halveti tekkesinin var olduğu bilinmektedir. Tepedelen’de de dört Halveti tekkesinin var olduğu ileri sürülmektedir. Tepedelen’in güneyinde bulunan Luzati Köyü’nde Abdülfettah Efendi

191 Metin İzeti, Balkanlar’da Tasavvuf, a.g.e., s. 188. Hasan Kaleshi, Teqja Halvetiane e Prizerenit, Logos A, Üsküp, 1996, s. 88.

192 Veli Veliu, Shqiptaret Sipas Udhpërshkrimeve Frenge të Shekullit XIX, Pejë-Dukagjini, 1998, s. 64.

193 Kaleshi, a.g.e., s. 75.

194 Elsie, a.g.e., p. 111.

195 Şeyh Ali Pazar birkaç yıl Libya’da kaldıktan sonra lisansı Fransa’da bitirmiştir. Ayrıca Bknz, Sofra Shqiptare, No. 77, Eylül 2012, s. 5.

Zaviyesi; Majgorani (Mecid-i Guran) Köyü’nde, Ramiz ve Viragos Köyleri’nde ve XIX.

yüzyılın sonlarında Tepedelen bölgesinde Tosk Martalloz; Marica ve Krates köylerinde de birer Halveti tekkesi kurulmuştur. Avlonya’da Evliya Çelebi ve Yakup Efendi Halveti tekkesinden bahsetmektedirler.196 Bunun yanında Lezhë (Lejı) bölgesinde Ali Cennet Gülşeni zaviyelerinin var olduğu bilinmektedir. Ergiri’de XIX. yüzyılda Ohri Hayati tekkesinin müridlerinden Ergirili Halil Halife tarafından bir Halveti-Hayati tekkesi kurulmuştur.

Günümüzde Halvetiler dinî personel konusunda sıkıntı yaşamalarına rağmen Arnavutluk’un neredeyse her şehrinde tekkeye sahiptir. Ergiri müftüsü Ledian Cukaleshi’den edinen bilgiye göre Ergiri şehrinde üç Halveti tekkesi bulunmaktadır. Aryan Şehu’nun (Arjan Shehu) hizmet yaptığı tekkeye gitmemize rağmen kendisiyle görüşme imkânımız olmadı. Bazı Halvetilerle yaptığımız mülakatlardan ve gözlemlerden hareketle, geçmişte Arnavutluk’ta bulunan önemli sayıdaki Halveti tekkesinin çok az kaldığını söyleyebiliriz. Bazı tekkeler de kadro yetersizliğinden hizmet verememektedir. İnanç konusunda Halvetiler İslâm’ın asıl kaynaklarına uymakla birlikte zikir ayini olarak diğer Müslüman grup ve tarikatlardan farklılık gösterir. Arnavutluk’taki Halvetiler Bektâşilerle kıyaslandığı zaman Bektâşilere göre daha azdır.

Ayrıca babadan oğla geçen hiyerarşisi ile de Bektâşilikten farklılaşmaktadır.

2.Kâdîrilik

Tarikatın kurucusu Abdülkadir Geylani’dir. M. 1077-1166, H. 470-561 yılları arasında yaşamış olan bu zat Irak’ın Geylan Kasabası’nda dünyaya gelmiştir.197 XVIII-XIX. yüzyılda Şeyh Kadri H. Osman tarafından Arnavutluk’ta yayılan Kâdîrilik diğer tarikatlar kadar olmasa da varlığını sürdürebilmiştir. H. Osman öncelikle Debre şehrinde Kâdîriyye tekkesini kurar. Bu tekke kısa bir süre içinde bölge için asitaneye dönüşülür. Zamanla bu küçük çaplı tarikatın zaviyeleri Bulqiz, Berat, Elbasan ve Tiran gibi yerlerde faaliyete başlamıştır. Elbasan şehrinde Tabaklar Camii’nin yanındaki tekkenin Kâdîrilere ait olduğu ileri sürülmektedir. XIX. yüzyılda Şeyh İsmet Şehu tarafından Debre’de, XIX. yüzyılın başında Tiran’da, XVIII. yüzyılın ilk çeyreğinde Berat şehrinde birer Kâdîri tekkesi faaliyete açılmıştır.198 Ziya İşkondra’nın ifade ettiğine göre Berat’taki Kâdîri tekkesinin şeyhi olan Hacı Ömer Yaşar üst düzeyde bir din âlimi olup Arapça-Türkçe bir sözlük hazırlamıştır.199

196 Nedim Bakırcı-Hüseyin Kürşat Türkan, “Tekke Ve Zaviyelerin Balkanlar’daki Rolü Ve Önemi”, Uluslararası Türk Dili Ve Edebi: Bildiri Kitabı II, International Burch University, Sarajevo, 2013, s. 115. Eyüp Salih http://www.balturk.org.tr/balkanlarda-halvetiyye-ve-halveti-tekkeleri/12.12.2013.

197 Murat Sertoğlu, Bektâşîlik Nedir, Başak Yayınevi, İstanbul, 1969, s. 30; S. Eraydın, a.g.e., s. 432.

198 İzeti, a.g.e., s. 208-9; Zija Shkodra, Esnafet Shqiptare, Akademia e Shkencave e R.P. të Shqipërisë. Instituti i Historisë, 1973, s. 148.

199 Zija Shkodra, a.g.e., s. 269.

Ziya İşkodra, Arnavutluk’taki Kâdîriliğin mesleğe verdiği önemden dolayı Ahilikle benzerlik gösterdiğini ileri sürer. Ülkede dericiler, tüfekçiler, terziler, yün ustaları vb. birçok meslek sahibi Kâdîrilerdendir.200 Arnavutluk’taki Kâdîriliğin bulunduğu bölgeler arasında Debre (Peşkopya), Tiran, Kukes, Tropoy, Berat ve Elbasan gibi önemli şehirler yer almaktadır.

Kâdîri tarikatında hiyerarşi babadan oğula geçer. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra tarikat postnişini İsa Domi olmuştur. 1950 yılında Kâdîri tarikatında farklı seviyelerde 20’ye yakın derviş (din adamı) vardı. Ayrıca tarikatın tekke, türbe ve zaviyelerinin sayısı 30’a yakındı.201 Günümüze kadar varlığını sürdüren Kâdîrilerin Halvetiler gibi din adamları hemem hemen yoktur. Kuzey Arnavutluk’ta birkaç tekkeleri ve türbeleri vardır. Peşkopya şehrinde bulunan hamamlarının girişinde bir Kâdîri türbesi bulunmaktadır. Peşkopya’daki Kâdîrilerin sayısı oldukça fazladır. Ayrıca Kukes’in Çay Köy’ü de Kâdîrilerin önemli bir yerleşkesi sayılır. 1991 yılından sonra başlayan göç yığını Tiran’daki Kâdîrilerin sayısının çoğalmasına neden olmuştur.

Fakat bu sayının nicelden ibaret olduğu söylenilerek nitelliği tartışılabilir.

3.Rifailik

Tasavvuf tarihinin ilk ve büyük tarikâtlarından biri olan Rifailik, ismini kurucusu olan şeyh Ahmed Rifai’den almıştır. Tarikat, Ahmediye ve Bataihiyye adlarıyla da anılmaktadır.202 Diğer tarikatlara göre Rifai dervişleri Arnavutluk’a erken bir dönemde girmişlerse de yayılmaları XVII-XIX. yüzyıllar arasında Yakova’lı Şeyh Musa’nın halifeleri tarafından sağlanmıştır. Bunlardan en önemlisi Şeyh Musa’nın oğlu Ademnurî, Arnavutluk’un Kuzeyi’nde özellikle Tropoy’da Rifailiğin yayılması için büyük mücadele vermiştir.203 Arnavutluk Devlet Arşivi’nde bulunan eski eserleri değerlendiren Ziya İşkodra, önceden Elbasan şehrinde bulunan 11 tekkeden birinin de Rifailere ait olduğunun altını çizer.204 Kendilerini Sünni olarak tanımlayan Rifailer, diğer Sünnilerden farklı olarak matem gibi bazı dini ritüellerde bulunurlar ve “Altın Ağaçlar” anlamına gelen Pemet e Florinjta adlı kitabı gizli bir şekilde okuyup harfiyen uygulamaktadırlar. Arnavutluk’ta Rifailerin yayıldığı bölgeler arasında Tiran, Peçin, Berat, Ergiri, Elbasan, Tropoy, İşkodra gibi şehirler yer almaktadır. Rifailik özellikle Arnavutluk’ta Bektâşîliğin tesirinde kalmıştır. Sohbetlerin zaman zaman sazlı sözlü olarak icra edilmesi, Hz. Ali’ye yapılan vurgu ve Muaviye’ye okunan lanet bu tesiri açık bir şekilde ortaya koymaktadır.

200 İzeti, a.g.e., s. 208-9; Zija Shkodra, “İslami dhe İnstituti Efsanor në Shqipërinë Etnike”, Feja Kultura Dhe Tradita Nder Shqipëtarët, Priştin, 1995, s. 139-145.

201 AQSH, F. 890, viti 1950, Dos 852, s. 4; Hysi, Muslimanizmi në Shqipëri në Peridhën 1945-1950, a.g.e., s. 44.

202 Selçuk Eraydın, İslâm Tasavvufu ve Tarikatler, 3. b., Marifet Yayınları, İstanbul, 1990, s. 537.

203 İzeti, a.g.e., s. 221. Jashar Rexhepagiçi, Rendet, Dërvishët dhe Teqet, s. 152.

204 Arkivi Historik i Shtetit, Fondi, L. Noss. Dos. No: 30; Zija Shkodra, Esnafet Shqiptare, a.g.e., s. 50; Metin İzeti, a.g.e., s. 221; Mustafa Tahrali, “Rifailik”, D.İ.A., Türkiye Diyanet Vakfı, C. XXXV, İstanbul, 2008, s. 100.

4.Sadilik

Arnavutluk’ta tanınmış tarikatlardan biri olan Sadilik, Şeyh Saadeddin Cebbaviü’l-Şeybani tarafından kurulmuştır. Şeyh Saadeddin miladi 1197 yılında Suriye’de Horan Ovası ile Kudüs arasındaki Havran şehrinde doğmuş, 1302 senesinde Urfa’ya bağlı Birecik Kasabasında da vefat etmiştir.205 Şeyh Cebbavi Medyeniyye’den feyz ve ilham alınarak kurulan Sadilik, Kâdîrilikten etkilenmiş ise de tarikatın adab ve erkânı, Şeyh Saadettin’in oğlu Şeyh Yunus tarafından tamamlanmıştır. Sadilik Balkanlarda İşkodralı Süleyman Acizi Baba’nın (öl. 1150/

1738) lakabına nispet edilen Aciziyye kolu vasıtasıyla yayılmıştır. Süleyman Acizi İstanbul’da medrese okuduktan sonra Ebu Vefa eş-Şami’den hilafet alıp doğum yeri olan Prizren’e dönmüş ve orada vefat etmiştir. Tarikat Prizren’den Yakova’ya hatta XVIII. yüzyılda Belgrad’a kadar ulaşmıştır. Vranye ve Leskofça’da da Sadiliğin izleri bulunmaktadır. Ayrıca Üsküp’te de XIX.

yüzyılın sonlarında bir Sadi dergâhı kurulmuştur.206

Sadiyye tarikatının Arnavutluk’a ne zaman ve hangi kanalla geldiği konusunda yeterli bilgi bulunmamaktadır. 1875-1880 yıllarında Sırbistan’ın güneyinden kaçan Müslümanlar, Kosova’nın Gilan şehrine gelerek Sadi tekkesini kurmuşlardır. Tarikat buradan Tropoy, Has, Berat, Tepedelen, Avlonya, Elbasan, Peqin ve Tiran’ın Pez Köyü’nde yayılmıştır.207 Leskovik’te ise, 1870-1880 yılları arasında Mehmet Baba tarafından bir Sadi tekkesi kurulduğu bilinmektedir. Tepedelen’de İbrahim Paşa Tekkesi, Ergiri’de Asım Baba Tekkesi 1826’da Yakova’dan gelen derviş tarafından Sadiliğe dönüştürülmüştür. Asım Baba Tekkesi şu anda Bektâşî tekkesi olarak faaliyet göstermektedir. Tiran merkezinden 17-18 km uzaklıkta bulunan Pez Köyü’nde Baba Daniel tarafından XIX. yüzyılda bir başka Sadi tekkesi kurulmuştur. Sadi tarikatının en yaygın olduğu bölge Yakova ile sınırı bulunan Has ve Tropoy bölgeleridir.

Tropoy’da Baba Hazı Zeynel Abiddin tarafından 1890 yılında bir asitâne tekke kurulmuş, daha sonra Tropoy ve Has köylerinde Sadi zaviyeleri açılmıştır.208

5.Ticanilik

Ticanilik son üç yüzyılda Afrika’da ciddi faaliyet gösteren ve birçok batılı bilim adamının araştırma konusu yaptığı bir tarikattır. Kurucusu Ebu'l-Abbas Ahmed b. Muhammed el-Ticani'dir.209 Ticani tarikatının geç dönemde, XX. yüzyılın başında “İşkodralı Şeyh” lakabıyla tanınan Tara isimli bir Ticani lideri tarafından Arnavutluk’ta yayılmaya başladığı

205 Hürriyet Ansiklopedik Yıllığı, İstanbul, 1978, s. 272.

206 Hür Mahmut Yücer, “Sadiyye”, D.İ.A., C. XXXV, 2008, TDV Yayınları, s. 412.

207 Buletin i Shkencave Tiranës, No:1, Tiran, 1957, s. 192; Sh. Hysi, a.g.e., s. 43.

208 İzeti, a.g.e., s. 230.

209 B. G. Martin, “Ticaniler ve Muhalifleri Gana ve Togo’daki İslamla İlgi Yeni Gelişmeler”, İslam Dünyasında Tarikatlar: Gelişmeleri ve Aktüel Durumları. Yayınlayanlar A. Popovic, G. Veinstein, çev. Osman Türer, Suf Yayınları, Ankara, 2004, s. 541-542.

görülmektedir. Tarikat din adamlarını yetiştirmek için sıkı bir disipline sahipti. Ticani tarikatına hizmet edecek din adamı umumi kültür bilgisi ve ilahiyat bilimleri açısından son derece donanımlı olmalıydı.210 Bunu da üst düzey başka bir din adamından icazet alarak gerçekleştirebilirdi. Bu sert disiplin tarikatın hem başka şehirlere yayılması hem de üyelerinin çoğalması bakımından olumsuz bir etki yapmıştı. İkinci Dünya Savaşından önce Arnavutluk’ta Ticani tarikatının ancak beş zaviyesi ve altı-yedi düşük seviyeli dervişi bulunmaktaydı. Hatta bazı zaviyeler halk arasında dervişlerin evleri olarak bilinmekteydi.211 Kazım Hoca Ticani postuna oturduğu zaman tarikatın merkezi Tiran’a intikal etmişti. Ancak fazla zaman geçmeden merkezin bulunduğu binaya Arnavutluk’ta güçlenmekte olan komünist rejim koymuş ve Qazim Hoxha (Kâzım Hoca) rejimle çatışarak Ticani merkezini yeniden İşkodra’ya nakletmeye mecbur kalmıştır.212

Kanaatimizce Ticani tarikatının diğer tarikatlara göre üye bakımından azınlıkta kalmasının birkaç sebebinden bahsedilebilir. Birincisi, Ticani tarikatı diğer tarikatlardan farklı bir zikir sistemine sahip ve doğduğu yerin kültür yapısının Arnavutluk’un kültür yapısıyla uyum sağlaması mümkün değildi. İkincisi, Ticanilik dışındaki tüm tarikatlar Arnavutluk’ta Türklerin kanalıyla girmiş ve yayılmıştır.213 Ticaniliğin gelişimine baktığımız zaman ise tarikatın Afrika kıtasıyla sınırlı kaldığı ve kuzey Afrika’da Osmanlı ordusuyla çatıştığı görülmektedir. Bu nedenle Türkiye’ye nüfuz edemeyen bir anlayışın Balkanlarda, özellikle de Arnavutluk’ta yayılması mümkün olmamıştır. Son olarak ise, Ticaniliğin tavizsiz kuralcılığının tarikatın gelişimini olumsuz etkilediğini söyleyebiliriz. Zira Arnavutluk’ta bulunan diğer tarikatların hemen hepsinde Pirlerce konulan kurallara uymada belirli bir esneklik söz konusu iken Ticanilikte yapılan zikirler olduğu gibi korunmasına özen gösterilir.

C.ARNAVUTLUK’TAKİ BEKTÂŞÎLİĞİN DEMOGRAFİK