• Sonuç bulunamadı

Arnavutça Eğitim Veren Okulların Açılmasında Bektâşîlerin Etkisi

D. BEKTÂŞÎLİĞİ TANIMLAMA PROBLEMİ

4.2. Arnavutça Eğitim Veren Okulların Açılmasında Bektâşîlerin Etkisi

şiddetle kınayarak bu konuda Osmanlı’ya destek vermişlerdir.109 Bununla birlikte aynı dönemde Arnavutlar arasında gelişen milliyetçilik düşüncesi, Bektâşî şeyh ve dervişleri tarafından da savunulmuştu. Hatta gizli olarak Arnavutça yayınlanan dil ve eğitim kitaplarını basıp dağıtan tekkeler Arnavut milliyetçiliğinin merkezleri haline gelmişti. Bölgedeki tekke sayısının çoğalması okuma yazma öğrenen Arnavutların sayısının artmasına, milliyetçi düşüncelerin hızla yayılmasına neden olmuştur.110 Bektâşî tekkeleri Arnavutluk Milli Hareketi’nin düşünce alt yapısını oluşturmak için alfabe, süreli yayın111 ve kitap dağıtımı yapmanın yanı sıra adeta bir okul gibi hizmet vermişlerdi. 1902 yılında II. Abdülhamit Arnavutça kitap basımını yasaklayıp bölgedeki Arnavutça eğitim veren okulları kapattığında, ülkede devamlı Osmanlı muhalefeti yapan Hıristiyanların yanında yer alan Bektâşîler, tekkeleri birer okula dönüştürerek yeni bir muhalefet tarzı geliştirmişlerdi. Nihayet 1908 yılında Manastır’da toplanan kongrede Arap harfleri yerine Latin alfabesinin kabulü kararı alınmıştır. İlk başta bazı Sünni aydınlar Latin harflerine karşı çıkıp Arap harfleriyle bir Arnavut edebiyatının gelişmesine de katkıda bulunmuşlarken, Bektâşî milliyetçilerinin ısrarıyla Latin alfabesi taraftarlarının güç kazandığını gördüklerinde tutum değiştirmişlerdir.112

Ulusal Bağımsızlık Hareketi boyunca tekkeler “Bilginin aydınlığı bizi ileri götürecektir”

parolasıyla Arnavutça eğitim veren okulların yayılmasına ve inşa edilmesine büyük katkı sağlamıştır113 İlk Arnavut çete, Melçan Tekkesi’nde Hüseyin Baba etrafında bir araya gelerek Yunanlılara karşı savaşmıştır. Aluş Baba ise, Frasher Tekkesi’nde okul açmış ve üç Frasheri kardeş burada yetişmiştir. Aluş Baba vefatından sonra; “Arnavutluk’u isteyen kimdir/ Aluş Baba erenidir/ Ölmedi, gökte yaşar/ Yukarıdan bizlere bakar/ Gözler ve bize seslenir/ Vatan için mücadele verin!” şiiriyle anılacaktır.114

Frasher, Tekkesi’nde görev yapan Abedin Baba, Qeshibes, Strenec ve Surropull köylülerinin eğitim alabileceği “Kakos” adlı Arnavutça okulu açmıştı. Ayrıca 1910 yılında

108 Clayer, a.g.e., s. 349.

109 F. W. Hasluck, Christianity and Islam Under the Sultans, Vol. II, Oxford, 1929, p. 538.

110 Nathalie Clayer ve Alexandre Popovic. “Osmanlı Döneminde Balkanlardaki Tarikatlar”, Osmanlı Toplumunda Tasavvuf ve Sufiler, Haz. A. Yaşar Ocak, Ankara, 2005, s. 262.

111 Buda ve Arkadşları, a.g.e., s. 343.

112 M. Küçük, a.g.e., s. 98; Nuray Bozbora, “Arnavut Sorunu”, Berlin Kongresinden Arnavutluk Devleti’ne Berlin Anlaşmasından Günümüze Balkanlar, Mustafa Bereketli derleyen, Rumeli Vakfı, İstanbul, 1999. s. 70.

113 Urtësia, No. 8, Kasım 1996, s. 3.

114 Urtësia, No. 8, Kasım 1996, s. 4.

Skrapar ve Tepedelen bölgelerinde “Rroft abcja!” (Yaşasın abc’miz!) sloganlı mitingler düzenlemiştir. 1909 yılında Muradiye Okulu’nda Arnavutça öğretmenliği yapan ve önemli bir Bektâşi din adamı olarak kabul edilen Osman Murat,115 “Avlonya üstünde Kuzum Baba/ Tanrı eliyle kuruldu/ Bektâşî makamı olarak/ Tanrı’nın arşı oldu/ İnsanlara bir işarettir/ Abaz Ali’nin ruhuyla” gibi şiirlerle öğrencilere Bektâşi propagandası yapmaktaydı.116

Arnavutça öğretmenliği yapan Meleq Shëmbërdhenji (Şımbırdenyi) Baba, Arnavutça eğitim veren okulların açılması için çalışmış; Romanya’dan gelen alfabeleri Karadağ, Kosova, Makedonya ve Arnavutluk’ta dağıtmıştır. Prişte Tekkesi’nin postnişini olan Caferi Baba, 1908 yılında Çorovod’da ilk Arnavutça okulu açıp çevreden gelen 34 öğrenciyle Arnavutça eğitime başlamıştı. Benzer bir şekilde Ali Matohasanaj Baba, 1908 öncesinde Tepedelen Matohasanaj’da ve Avlonya Golimbas’ta; Ahmet Koshtani Baba, 1908 yılında Koshatni Tekkesi’nde; Yaşar Krena Baba, 1908 yılında Martanesh (Martaneş) bölgesinde; Bllac Tekkesi’nde görev yapan Yusuf Baba, 1908 yılında Debre’de; Back Tekkesi’nde bulunan Fetah Baba, Skrapar’da Arnavutça eğitim veren okullar açmışlardı. Hacı (Haxhi) İsmail Baba, Haxhi Muhamed Baba, Haxhi Hysen Baba, Zenel Kalosh Baba, Dervish Ali Dedej Kruya ve çevresinde Arnavutçanın yayılması için çaba göstermişlerdi.117

5.Arnavutluk Cumhuriyet Tarihinde İlk Siyasal Bektâşî Örgütlenmesi

Arnavutluk’un Osmanlı’dan kopuşunu engellemeye çalışan Jön Türkler de aynı dönemde bir dizi faaliyet sürdürmekte ve Osmanlı’daki Müslüman toplulukları bir arada tutabileceği düşünülen Arap alfabesini var güçleriyle savunmaktaydılar. Halk üzerinde etkili olmaya ve bölgedeki dervişleri ikna etmeye çalışan Jön Türkler, Arnavut Bektâşîlerinin yoğun olarak bulunduğu şehirlere İstanbul’dan Bektâşî babaları göndermelerine rağmen başarılı olamamışlardır.118 Söz konusu süreç içerisinde Arnavutçuluğun oluşum ve gelişiminde Bektâşîlerin başarısı; kâmil insan, adil ve eşit toplum, kardeşlik, vatanseverlik, saygı, sevgi ve hoşgörü inancına dayalı esnek doktriniyle açıklanabilir.119 Uzun süre kendi içlerinde bir birlik oluşturma çabasındaki Arnavutlar, düşmanlara karşı başlayan milli çete hareketlerini hızlandırmak adına 1906 yılı Ocak ayından sonra Bektâşî tekkelerini birer çete ocağına dönüştürdüler. Bajo Topulli’nin (Bayo Topuli) çetesi, Korça’daki Melçan Tekkesi’nde Hüseyin Baba tarafından himaye edilmişti. Arnavutluk’taki diğer Bektâşî tekkeleri de Arnavut çetelerin

115 Önemli bir Bektâşî din adamı olup Avlonya’daki Muradiye okulunda Arnavutça öğretmenidir.

116 Urtësia, No. 31, Ekim 2002, s. 17.

117 Urtësia, No. 8, 1996, s. 4-6.

118 Nathalie Clayer, ”Bektâşîlk ve Arnavut Ulusçuluğu”, çev. Orhan Koloğlu, Toplumsal Tarih Dergisi, Şubat 1994, s. 59; M. Küçük, a.g.e., s. 99.

119 Mehdi Frasheri, Historia e Lashtë e Shqipërisë dhe e Shqiptarëve, Phoenix Yayınları, Tirane, 2000, s. 47.

ve bağımsızlık hareketinin başlangıç noktası olmuştur.120 Böylece 1902 yılından itibaren Arnavutlar arasında yeniden canlanan milliyetçi faaliyetlerin hızla arttığı görülmüştür. Özellikle Prizren İttifakı’ndan sonra Arnavutların bulundukları bölgelerde farklı inançlara rağmen Arnavut bağımsızlık hareketini desteklemekte hemfikir idiler. Bu nedenle İngiltere, Fransa ve Almanya başta olmak üzere Batı Avrupa’nın dikkatini çekmek için yoğun bir çaba göstermişlerdir.121

1908 yılında başlayan “Devr-i Meşrutiyet”in akabinde122 1909-1912 arasında süren isyanların sonucunda bağımsızlık hayali gerçekleşecekti. 1912 yılının sonlarına doğru kendisi de Bektâşî olan İsmail Kemal Bey, farklı bölgelerdeki Arnavut ileri gelenlerine telgraf çekerek Avlonya’daki kongreye davet eder. Bu dönemde sadece Arnavutların meskun oldukları bölgelerde değil, diasporadakilerin sahip oldukları dergi ve gazetelerde de ülkenin istiklâlinden bahsedilmeye başlanmıştı. İsmail Kemal Bey liderliğinde, Avlonya’da toplanan ve üç farklı dini grubu temsil eden 37 delegenin sayısı birkaç gün sonra 63’e ulaşmıştır.123 Farklı bölgelerden gelen bu delegeler Arnavut Milli Kongresi’ne katılarak 28 Kasım 1912’de Arnavutluk’un bağımsızlığını kesin olarak ilan etmişti.124 4 Aralık 1912’de ise, Avlonya’da 18 kişilik bir meclisten oluşan ilk geçici Arnavut hükümeti kurulmuştu. 29 Temmuz 1913’te toplanan Londra Konferansı’nda Osmanlı Devleti Arnavutluk üzerindeki bütün egemenlik bağlarının kesildiğini bildirdiğinde ülkenin bağımsızlığı uluslararası arenada da tanınmış oldu. Sonuçta Balkan Savaşları sonunda Arnavutluk; 25.734 km genişliğinde ve 800.000 nüfuslu bir devlet olarak Osmanlı’dan ayrılmıştı.125 Tanzimat Fermanı’nın ilanıyla başlayan ve I. Meşrutiyet döneminde güç kazanan Arnavut bağımsızlık hareketi, 1879-1912 arasında 33 yıllık bir sürecin sonucunda başarıya ulaşmıştır. Bu sürecin başarıya ulaşmasında Arnavutların, özellikle de Bektâşîlerin siyasi, eğitim ve kültürel faaliyetlerinin büyük etkisi söz konusudur.126

Bektâşîlik her ne kadar İslâm’ın bir yorumuysa da, bağımsızlık hareketi boyunca genellikle ayrı bir din olarak algılanmıştır. Bunu, birçok araştırmacı Bektâşîliğin Arnavutluk’ta çok fazla üyesi olmasıyla ilişkilendirmiştir. Faik Konica (Konisa) 1897-1909 yılları arasında Belçika Brüksel’de yayınladığı E përkohëshmja Albania (Geçiş Dönemindeki Arnavutluk) adlı dergisinin son kısmında, “Dergimiz Müslüman, Ortodoks, Katolik ve Bektâşî yazarlardan oluşmaktadır” ifadesine yer vermiştir. Ayrıca 1920 yılında düzenlenen Lushnje Tarihi

120 Clayer, a.g.m., s. 58-61.

121 Bozbora, a.g.e., s. 253-254.

122 Avlonyalı Süreyya Bey, Osmanlı Sonrası Arnavutluk:1912-1920, Haz. Abdulhamit Kırmızı, Klasik Yayınları, İstanbul, 2009, s. 96-102.

123 Buda ve Arkadşları, , a.g.e., s. 510.

124 Nuray Bozbora, “Arnavut Milliyetçiliğinin Gelişimi”, Balkanlar El Kitabı, Osman Karatay ve Bilgehan A.

Gökdağ, C. I, Ankara, 2006, s. 586.

125 Yılmaz Öztuna, Rumeli’ni Kaybımız 93 ve Balkan Savaşları, İstanbul, 1990, s. 185.

126 Maden, a.g.m., s. 154.

Kongre’de alınan kararlar neticesinde Arnavutluk devletinin yüksek konseyi bir Sünni, bir Ortodoks, bir Katolik ve bir Bektâşî (Akif Elbasan Paşa)127 olmak üzere ülkedeki farklı inançlara mensup dört kişiden oluşmuştur.128

5.1. Birinci ve İkinci Dünya Savaşı Arasında Arnavutluk’taki Bektâşîler