• Sonuç bulunamadı

C. BEKTÂŞÎLİĞİN OLUŞUMU

2.2. Hacı Bektâş-ı Velî Sonrası Bektâşîliğin Diğer Tarikatlarla Teması

2.2.2. Ahilik

Ahilik, XIII. yüzyılda Anadolu'da görülmeye başlayan ve bir süre sonra Osmanlı Devleti'nin kurulmasında önemli rol oynayan dini-sosyal bir akımdır. Ahilik, Ahi Evran tarafından Hacı Bektâş-ı Velî'nin tavsiyesiyle kurulmuştur.183 Aslen Horasan kökenli olup Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde Anadolu’da yaşayan, göçebe Türkmen halkın ticaret, sanat, gibi çeşitli meslek alanlarında yetişmelerini sağlayan bir örgütlenmedir.184 Kendi usul ve kurallarını geliştiren Ahilik; dürüstlüğün, doğruluğun, iyi ahlakın, kardeşliğin, yardımseverliğin, kısacası bütün güzel mizaçların birleştiği sosyal bir düzendir.

179 N. Birdoğan, Anadolu ve Balkanlarda Alevi Yerleşimi, a.g.e., s. 37-38.

180 Birdoğan, Anadolu Aleviliğinde Yol Ayrımı: İçerik ve Köken, a.g.e., s. 139-140.

181 A. Gölpınarlı Haz., a.g.e., s. 9-11.

182 Ahmet Yaşar Ocak, Anadolu Türk Sufiliğinde Yesevilik, Ahmed-i Yesevi Geleneğinin Teşekkülü Milletlerarası Ahmed Yesevi Sempozyumu Bildirileri (26-27 Eylül 1991), Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1992, s. 79-80.

183 Neşet Çağatay, Cumhuriyetin 50. Yılında Esnaf ve Sanatkârlar, Güneş Yayınları, Ankara, 1973, s. 24.

184 M. Yılmaz Önge, “Ahi Evran”, Diyanet İslam Ansiklopedisi, C. I, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul, 1988, s. 530.

Ahilik sözcüğünün nereden geldiği ile ilgili iki farklı görüş bulunmaktadır: İlkine göre

"Ahi" kelimesi Arapçadaki Ahiyye'nin tekili olan "ah" kelimesinden türetilip "kardeş" ahi de

“kardeşim” anlamına gelmektedir. Buna göre Ahiliğin ilk olarak Araplarda Fütüvvet Teşkilatı adıyla ortaya çıkması ve Arapça kökünden gelmiş olabileceği ihtimali üzerinde durulmuştur.185

İkinci görüşe göre “Ahi” kelimesi Türkçe “Akı” kelimesinin zamanla değişime uğraması sonucu ortaya çıkmıştır. Zira Ahi kelimesi zaman zaman Ahi Baba şeklinde ifade edilmiştir.

Buna göre Ahi kelimenin Arapça anlamıyla düşünüldüğünde "Kardeşim Baba" diye bir tabir uygun olmamaktadır. Oysa eli açık, cömert, yiğit, delikanlı gibi manalar ifade eden “Akı”

kelimesiyle düşünüldüğünde "Ahi Baba" tabirinin lengüistik açıdan daha uygun olduğu görülmektedir.186 Şövalyelik nasıl Orta Çağ Batı dünyasına ait bir ürünse Fütüvvet’in de Orta Çağ İslam dünyasına ait bir mahsul olduğunu söyleyen Mikail Bayram, İran’ın da Şövalyelik ve Fütüvvet’e paralel olarak "Cevanmerd” teşkilatını kurduğunu ileri sürer.187

Ahiliğin kuruluşu ve Anadolu'da yayılışı ile ilgili yapılan bazı araştırmalardan hareketle Ahiliğin Kırşehir'de geliştiği ileri sürülebilir. Diğer bir görüşe göre, Bağdat'ta erenlerden ders alan Ahi Evran, Arapların kurduğu Fütüvvet Teşkilatı'ndan etkilenerek, 1205'te Anadolu'ya gelmesinden kısa bir süre sonra ilk olarak Kayseri'de Ahilik teşkilatını kurmuştur.188

Tarihi kaynaklardan hareketle, Ahi Evran zamanında Anadolu'nun şehir ve kasabalarında ortaya çıkan Ahi kurumlarının, ona bağlı merkezî bir teşkilat olduğunu iddia etmek mümkündür. En azından bu kurumlar, onun koyduğu ilkelere bağlı kalmış ve Ahi Evran'ın liderliğindeki geniş bir teşkilatın şubeleri olarak faaliyet göstermiştir. Fakat onun ölümünden sonra, bağlı olunan ilkelerde büyük benzerlikler mevcut olmakla beraber, İbn-i Battutta'nın belirttiği üzere, Anadolu'nun en kırsal kesimlerine kadar yayılan bu kurumlar arasında organik bir bağ bulunmamasına rağmen yaşayış tarzıları birbirine benzerlik arz etmektedir.189 Bu sebeple göçebe Türkmenler Anadolu halkını İslamlaştırma adına ve Hacı Bektâş-ı Velî'nin tavsiyesiyle Ahi teşkilatını kurmuşlardır. Kısacası Anadolu'da Ahiliğin şekillenmesi ve köylere kadar teşkilatlanması dini, sosyo-ekonomik ve politik bir mecburiyetin ürünüdür.190

Günümüzde Ahiliğin Bektâşîlikle ilgili olmadığı yolunda yorumlar yapılmakta ve farklı araştırmacılar tarafından Ahilik, Bektâşîlik ve Alevilikten farklı ve ayrı tutulmaya

185 Mehmet Şeker, İbn-i Batuta'ya Göre Anadolu'nun Sosyal, Kültürel ve İktisadi Hayatı ile Ahilik, Ankara, 1993, s. 71-72.

186 Sebahattin Güllülü, Ahi Birlikleri, Ötüken Yayınları, İstanbul, 1977, s. 18.

187 Mikail Bayram, Ahi Evren ve Ahi Teşkilatının Kuruluşu, Konya, 1991, s. 130-132.

188 Bayram, a.g.e., s. 82.

189 İbn Battuta, “Tuhfetü’n-Nuzzar fi Garaibi’l-emsar ve Acaibi’l- Esfar”, Üçdal Neşriyat, İstanbul, 1993, s. 194;

Salih Özkan, Türk Eğitim Tarihi, Nobel Yayım Dağıtım, 2. b., 2008, s. 46; Namık Sinan Turan, “Selçuklu ve Osmanlı Anadolusunda Ahiliğin Sosyo Ekonomik Gelişimi”, s. 165. http://journals.istanbul.edu.tr/iusskd/article/

viewFile/1023000166/1023000154, 22.03.2015.

190 Çağatay, a.g.e., s. 24.

çalışılmaktadır.191 Oysa Ahilik bir Bektâşî Alevi tarikatıdır.192 Felsefesi ve ilkeleri Ali sevgisi üzerine temellendirilmiştir. Ahilik, Bektâşîliğin esnaf ve zanaatkâr kesim içerisinde örgütlenme biçimidir.193 İsmet Zeki Eyüboğlu’na göre Alevilik ve Bektâşîliğin Anadolu’da ilk kolu Ahilik olmuştur.194 Burhan Kocadağ da, Ahilerin görüş ve felsefeleri bakımında Horasan erenleri, Babaîler ve Bektâşîlerle aynı olduğunu kabul eder.195

F. Köprülü'ye göre Ahiliğin ideolojik yapısını oluşturan unsurlardan biri de Batınîliktir.196 Dolayısıyla Ahiliğin Bektâşîlikle paralellik gösterdiğini söyleyebiliriz. Ayrıca seyyah İbn-i Battutta'nın ifadesine göre Ahi zaviyeleri Bektâşî Dergâhı’na mensuptur.197 Hacı Bektâş-ı Velî'yle Ahi Evran'ın Kırşehir'de sık sık bir araya gelip sohbet ettikleri bilinmektedir.198

Fütüvvetnamelere göre, Ahiliğin ananevi menşei Ali'ye dayanmaktadır.199 Hazreti Muhammed, Ali'ye "Sen benim yoldaşımsın, ben Cebrail'in yoldaşıyım, Cebrail de Allah'ın yoldaşıdır" demiştir. Sonra Salman-ı Farisi'ye Ali'ye yoldaş olmasını söylemiştir. Salman-ı Farisi de Ali'nin elinden tuzlu su içerek ona yoldaş olmuştur. Bundan sonra Peygamber Muhammed, Hz. Ali'ye: "Ya Ali ben seni tamamlıyorum ve olgunlaştırıyorum," diyerek şalvarını giydirip beline kuşak bağlamıştır.200 Fütüvvetnamelere göre; fütüvvetin temeli budur ve fütüvvet ehli arasında kadeh sunmak, şalvar giydirmek ve bel bağlamak, yani yoldaşlık ve kardeşlik kuralları buradan gelmektedir.201

Ahiliğe girmek isteyen bir kişinin bir başka Ahi tarafından önerilmesi gerekir. Üye olmak isteyenler şu ilkeleri benimsemelidir: Yalana karşı doğruyu söylemek; cimriliğe karşı lütufkâr olmak; tembelliğe karşı çalışkan olmak; kibirliğe karşı alçakgönüllü olmak; tokluk ve lezzete karşı riyazet yapmak; kahır ve zulme karşı halim ve adil olmak; hezeyana karşı marifet sahibi olmak.202

Ahilik Teşkilatı Selçuklular döneminde ekonomik ve ticari faaliyetlerin yanı sıra, askeri ve siyasi faaliyetlerde de bulunmuş, Bektâşî ve Yeniçeri Ocaklarının yaptığı gibi Osmanlı

191 Nejat Birdoğan, Anadolu Aleviliğinde Yol Ayrımı: İçerik ve Köken, a.g.e., s. 161.

192 M. Yılmaz Önge, a.g.m., s. 530; Baki Öz, Bir Alevilik Yolu Ahilik, Can Yayınları, İstanbul, 2001, s. 87;

Eraydın, a.g.e., s. 388-389.

193 B. Öz, Aleviliğin Tarihsel Konumu, a.g.e., s. 121.

194 İsmet Zeki Eyüboğlu, Bütün Yönleriyle Bektâşîlik Alevilik, Yeni Çığır Yayınları, İstanbul, 1980, s. 101-112.

195 Kocadağ, a.g.e., s. 93-94.

196 Fuad Köprülü, Türk Edebiyatı’nda İlk Mutasavvıflar, a.g.e., s. 215; M. F. Köprülü, Osmanlı Devleti’nin Kuruluşu, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1959, s. 87; Gülağ Öz, Alevilik-Bektâşîlik Araştırmaları:

Özkaynaklarından, Can Yayınları 99, İstanbul, 1999, s. 114.

197 İbn Battûtâ, Seyatname, çev. Şerif Paşa, C. II, H 1333-35, s. 312-313.

198 E. Coşan, Makalat, a.g.e., s. XXVII.

199 Eraydın, a.g.e., s. 384.

200 Kutluay Erdoğan, Alevilik Bektâşîlik, İletişim Yayınları, İstanbul, 1993, s. 33.

201 N. Çağatay, Ahilik Nedir, Kültür Bakanlığı Yayınları. Ankara, 1990, s. 15.

202 Ziya Kazıcı, “Ahilik”, D.İ.A., C. I, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul, 1988, s. 538.

Beyliği'nin kuruluşunda ve güçlenmesinde etkin rol oynamışlardır.203 Âşıkpaşazade, Osmanlı'nın kurulmasında etkin olan dört unsur arasında Ahiliği de belirtmiştir. İlk Osmanlı padişahlarının ve vezirlerinin çoğu Ahi Teşkilatı'na mensup idiler.204 Özellikle Osman Bey Orhan Bey ve I. Murat Ahi olarak bilinir.205 Fr. Giese, CI. Huart ve Brockelmann gibi batılı araştırmacılar, Bâtınilik olarak adlandırdıkları genelde Alevi Bektâşîlik, özelde ise Ahiliğin Osmanlı Devleti’nin kuruluşunda etken rol oynadığını ileri sürerler.206 Osmanlı askeriyesinde yer alan Yeniçeriler de bu tespiti doğrulamaktalardır. Osmanlı Devleti’nin kuruluşuna “Horasan Ereni, Rum Abdalı ve Pir Eren Dede Baba” olarak adlandırılan Bektâşî-Ahi dervişi katkıda bulunmuştur. Bu erenler askerlik örgütünün kurulmasında, Osmanlı devlet yapısının oluşmasında, Osmanlı egemenliğinin topluma kazandırılmasında, tarikatsal eğitimin yaygınlaştırılmasında ve hatta Balkanların fethedilmesinde rol oynamışlardır.207