• Sonuç bulunamadı

1. Ekonomik Büyüme ve Dış Ticaret Hakkında Bilgi ve Büyüme Teorileri

1.3. Büyüme Modelleri

1.3.8. İçsel Büyüme Modelleri

1.3.8.4. Ar-Ge Modeli

Ekonomik büyümenin sağlanması için Ar-Ge’ye dayalı bir modelin benimsenmesi gerektiğini vurgulayan yenilik temelli modellerdir. Schumpeter kaynaklı fikirlere dayalı bu modele Paul M. Romer, Grossman ve Helpman, Aghion ve Howitt katkılarda bulunmuştur.

Ar-Ge modellerinin genel olarak bilgiyi, tedarik edilmesi ve geliştirilmesi bilinçli sürece dayalı tesadüfi olmayan bir belirleyici olarak görmektedir. Ayrıca bu modeller rekabetçi piyasa koşullarının geçerliliğini ve teknolojik gelişmenin teknolojiye yatırım yapılarak sağlanabileceği savunuluştur.

Ar-Ge modeli ile ilgili öncü çalışma Romer tarafından 1990 yılında ortaya atılmıştır. Romer, modelinde Ar-Ge çalışmalarında kullanılan beşerî sermayeyi ve bu çalışmalar sonucu üretilen bilgi birikim gibi ürünleri temel olarak almaktadır. Ar- Ge’ye yapılan yatırımlar sonucu sektöre dahil olan çeşitli araştırmacı, bilim insanları ve teknik bilgi birikimine sahip elemanlar ekonomik büyümenin uzun vadeli ve sürekli olasını sağlamaktadır. Ekonomilerde bu beşerî sermayenin üretimde girdi olarak bulunması ve oluşturdukları yenilik ve teknolojik gelişme ne kadar fazlaysa bu ekonomiler için büyüme o kadar yüksek ve kaliteli olacaktır. Dolayısıyla kâr amacıyla hareket eden karar birimleri teknolojiye ve Ar-Ge’ye yatırım yapması ekonomik büyüme için önemlidir. (ROMER P. , 1990)

Romer’in kurduğu modelin bazı temel varsayımları mevcuttur. Bunlar:

 Teknolojik gelişme büyüme için en temel kaynaklardan biridir. Büyümenin kaynağı rekabete konu olmayan bilgi ve teknolojik gelişmelerdir.

 Teknolojik gelişme ekonomik karar birimlerinin teşvikiyle girişimcilerin aldığı tesadüfi olmayan kararlar neticesinde ortaya çıkmaktadır. Elde edilen yeni teknoloji ve bilgi üretimde verimliliğe katkı sağlamaktadır.

 Ar-Ge faaliyetleriyle üretilen ya da dış ticaretle elde edilen yeni bilgi ve teknolojinin diğer dönemlerde de girdi olarak kullanılmasının maliyeti oldukça düşüktür. Yani üretime dahil olan ek bilgi ve teknolojinin maliyeti çok

düşüktür. Dolayısıyla elde edilen bir bilginin verimliliğinden uzun dönemli olarak faydalanılmaktadır.

Bu varsayımlar, yeni bilgi ve teknolojinin rekabet dışı olması ve bu teknolojinin ölçeğe göre artan getiri yaratması neticesinde oluşan aksak rekabet koşulları çerçevesinde çalışmaktadır. Bilgi ve teknoloji ekonomiden dışlanamaz ve rekabete tabi tutulamaz bir kamu malı niteliği taşımaktadır.

Romer (1990)’e göre yeni bilgi ve teknolojinin yarattığı artan verimler ve Ar-Ge faaliyetlerine teşvik edilip desteklenmesi ile ekonomik büyüme olumlu yönde etkilenecektir. Bu bilgi itibariyle teknolojik gelişmenin iki önemli etkisi olduğu ortaya çıkmaktadır. Birincisi üretimde verimliliği arttırıcı etkisi diğeri de ekonomik büyümeyi destekleyici etkisi olmaktadır. Romer Ar-Ge’yi desteklemek ve teknolojik gelişmeyi arttırıcı çalışmalarda bulunma görevini ekonomik karar birimlerine ve devlete atfetmiştir.

Grossman ve Helpman (1991) da yaptıkları çalışmalarla içsel olgular olan teknolojik gelişme ve yeniliklerin üretimde verimlilik artışına neden olacağını ve bu verimlilik artışlarının ekonomik büyümeye katkılarının olacağını ortaya koymuşlardır. Grossman ve Helpman (1991)’a göre Ar-Ge sektörüne dış ticaretin fırsatlarının değerlendirilmesi halinde ekonomik büyüme sağlanacaktır. Ar-Ge faaliyetleri için yeterli kaynağı mevcut olmayan ekonomiler dış ticaret politikalarını doğru kullanarak Ar-Ge için gerekli olan teknolojiyi diğer ülkelerden satın alabilmektedir. Böylece zaman için alınan teknoloji kullanılarak maksimum fayda sağlayıp üretim hacmini genişletmektedir. Bunun yanı sıra teknolojik yeniliklerin oluşturduğu verimlilik büyüme için sürekli bir kaynak haline gelecektir. Ayrıca Ar-Ge ile geliştirilen yeni ürünler dış ticarette mutlak üstünlük sağlayacak ve büyüme desteklenecektir. Dolayısıyla dış ticarette serbestliğinin önemi oldukça büyüktür. Az gelişmiş ülkeler serbest ticaret politikaları yardımıyla teknoloji transferi sağlayarak büyüme konusunda ilerleme kat edeceklerdir. Gelişmiş ülkeler Ar-Ge sektöründe yeni bilgilerle donanım kazanmış nitelikli emek için istihdam olanakları sağlanmaktadır. (GROSSMAN & HELPMAN, 1994)

Bir diğer Ar-Ge modeli Philippe Aghion ve Peter Howitt’in Schumpeter’den etkilenerek 1992 yılında ortaya koyduğu çalışmadır. (CANBAY & ERDOĞAN, 2016) Schumpeter’in “yaratıcı yıkım” adını verdiği kavrama benzeyen bir kavram ortaya atmışlardır ve bu kavram “dikey teknolojik yenilik” tir. Aghion ve Howitt’e göre Ar- Ge faaliyetleri sonucunda oluşan yenilikler uzun vadede etkisini arttıracaktır. Bu modelde iki sektörlü ekonomi öngörülmektedir; araştırma ve üretim. Araştırma ve geliştirme sonucu oluşan yenilik ve icatlar, ara malı sayılırken üretim sektöründe bu ara malları kullanılarak nihai mallar üretilmektedir. Bu süreçler içerisinde oluşan yeni ürünler eskiden üretilmiş olan ürünlerin yerini almaktadır. Ar-Ge faaliyetleri eski ürünlerin bir kenara bırakılarak daha kaliteli ve daha yeni ürünler üretilmesini sağlar. Burada yeni ürünlerin oluşmasıyla kâr amacı güden birimlerin teşviki artarak büyüme oluşurken eski ürünlerin yok olması Schumpeter’in yaratıcı yıkımına vurgu yapmaktadır. Ayrıca bu modelde ekonomik büyümeyi sağlamak için kamu politikaları Ar-Ge’ye ağırlık verilerek yapılmalıdır. Ar-Ge faaliyetleriyle yeni bilgi ve teknolojinin oluşması ve bu teknolojinin kullanılmasıyla yeni ürünlerin üretilerek eski ürünlerin yerini alması uzun vadede gerçekleşen bir durumdur. Yani yeni teknolojinin oluşması ve eski teknolojiyle yapılan ürünlerin yerini alması zaman gerektiren bir süreçtir. (AGHION & HOWITT, 1992)