• Sonuç bulunamadı

Antropometrinin Tanımı, Tarihi Gelişimi ve Amacı

SİMGELER VE KISALTMALAR LİSTESİ

BÖLÜM 3. MÜHENDİSLİK ANTROPOMETRİSİ

3.1 Antropometrinin Tanımı, Tarihi Gelişimi ve Amacı

Yunanca anthropo (insan) ve metrikos (ölçme) sözcüklerinden türetilen antropometri bireyler veya gruplar arasında yaş, seks, vücut yapısı, coğrafî bölge ve meslek grupları gibi çeşitli faktörlerden kaynaklanan farklılıkları saptayarak, tasarımcıya daha sağlıklı tasarım yapma olanağı sağlayan disiplinler arası bir bilim dalıdır. Antropometri tanımda belirtilen bu işlevini, özel olarak toplanmış verilerin birtakım yöntemlerle değerlendirilmesi sonucu elde edilen tasarım standartları aracılığıyla yerine getirir.

Literatürde, vücut ölçüleri ile ilgili çalışmaların ilki MÖ. birinci yüzyılda yaşamış bulunan Romalı Mimar Virtruvius tarafından gerçekleştirilmiştir. Virtruvius, insanın doğa tarafından oranlı bir şekilde yaratıldığını ve çene ucundan, alın üzerinde, saç köklerine kadar olan yüz yüksekliğinin, normal insan boyunun onda biri olduğunu kaydetmiştir. Yine, bilekten orta parmak ucuna kadar olan el boyunun aynı uzunluğa eşit olduğunu vurgulayan Virtruvius, baş uzunluğunun, normal insan boyunun sekizde biri, göğüs ortasından tepeye kadar olan uzaklığın ise dörtte biri olduğunu belirtmiştir.

Orta çağlarda Phourna Monku insan boyunun dokuz baş uzunluğuna, XV. Yüzyılda yaşayan İtalyan bilgini Cennino Cennini ise, insan boyunun kendi kulacının uzunluğuna eşit olduğunu yazmıştır.

Marco Polo'nun Çin'i ziyareti (1273-1295) ile hız kazanan, vücut ölçülerinin bir ırktan diğerine farklılık gösterdiği görüşü, Linne (1707-1778), Buffon (1707-1788) ve White (1728-1813) gibi bilginler tarafından incelenmiş ve bu bilginler, sonradan Irksal Antropometri diye isimlendirilen bilim dalının temelini atmışlardır. Vücut

ölçülerinin ırktan ırka farklılık gösterdiğini ortaya koyan bu araştırmacılar, insanı zoolojik sistemde sınıflandırmaya çalışmışlardır. Tarihi gelişmesine uygun olarak bir tanım yapmak gerekirse antropometri, özellikle fertler ve gruplar arasındaki anatomik farklılıkları ve benzerlikleri saptamak amacıyla, vücut ölçülerinin alınması ve değerlendirilmesi ile ilgilenen bir bilim dalıdır denebilir. Tanımda belirtilen amaca uygun ilk çalışma XIX. Yüzyılın son yarısında bir Belçika'lı matematikçi olan

Quetlet tarafından gerçekleştirilmiştir. Quetlet. 1870 yılında yayınladığı

"Anthropometric" adlı kitabı ile, sadece bu bilim dalını kurmakla kalmamış, aynı zamanda "Antropometri" sözcüğünün de isim babası olmuştur.

Paris'teki Antropoloji Demeğinin kurucusu olan Broca (1824-1880), gerek teorik araştırmaları, gerekse antropometrik ölçüm teknikleri ve ölçü aletleri tasarımlarıyla antropometrinin gelişmesine önemli katkılarda bulunmuştur. Martin, 1914 yılında, "Lehrbuch der Anthropologie" adlı antropoloji kitabını yayınlamıştır. Bu kitap, yayınından sonra, uzun seneler antopoloji ders kitabı olarak kullanılmıştır. XX. Yüzyılın başlarında, antropometriye duyulan ilgi hızla artmış, yaşayan kişilerin anatomik özelliklerinin yanı sıra ölülerin iskelet kalıntıları da ayrıntılı olarak incelenmiştir.

Humphrey, 1838 yılında beyaz ve zencilere ait yirmi beş iskeletin kol ve bacak kemiklerini ölçmüş, bulduğu bu değerleri kişilerin kendi boylarına oranlayarak iki grubu karşılaştırmaya yarayacak bir takım indeksler elde etmiştir. Humphrey, bu ölçülerin, belli referans noktalar dikkate alınarak canlı insan üzerinde de yapılabileceğini önermiştir. Sonradan, araştırmacının önerdiği bu noktalara, özellikle önemli bazı vücut oranlarının hesaplanmasına yarayan meme uçları ve göbek de eklenmiştir. Diğer taraftan, Amerika Birleşik Devletlerinde, ilkel insanlarla çağımız insanları arasındaki anatomik ve antropometrik farklılıkların belirlenmesi ve değişik ırklar arasındaki farklılıkların saptanması amacıyla gündeme getirilen antropometrik çalışmalar giderek yaygınlaşmıştır.

Antropometrinin gelişme kaydettiği konulardan biri de, Amerika Birleşik Devletlerindeki iç savaşlar sırasında başlayan ve zamanımıza kadar gelişmesini sürdüren, Heykeltıraşlık antropometresidir.

25

Bertillon, 1882 yılında, suçluların tanınmasında kullanılmak üzere, kolay ölçülen on bir vücut ölçüsünün nasıl alınacağıyla ilgili bir sistem geliştirerek antropometrinin yeni bir kolu olan, Kriminal Antropometrinin ilk çalışmalarını gerçekleştirmiştir. Yine XIX. Yüzyıl sonlan ile XX. Yüzyıl başlarında gözlenen bir başka gelişme de. vücut ölçülerinin yapılacak iş ile ilişkisini ve bazı meslek türlerinin vücut ölçüleri üzerindeki etkilerini inceleyen Meslek Antropometrisinin doğuşudur.

II. Dünya Savaşma kadar, antropometrik veriye duyulan gereksinimin, askeriyede ve özellikle uçak sanayinde yoğunlaştığını görüyoruz. Ancak, savaştan sonra, antropometrik veri gereksinimleri, sadece askeri alanlarda değil, diğer devlet kuruluşları ile özel sektörde de kendini hissettirmeye başlamıştır. Aynı zamanda, endüstriyel gelişmelere paralel olarak, mühendislikte tasarım çalışmaları da artmış, kişinin kapasite ve yeteneğini en iyi şekilde değerlendirmeyi amaçlayan ergonomik tasarım dönemi başlamıştır.

XX. Yüzyıl başlarına kadar yapılan antropometrik çalışmalar birbirinden kopuk çalışmalardır. Kullanılan yöntemlerin, araştırmacıdan araştırmacıya değişiklik göstermesi, amaçlarının farklılığı gibi nedenlerle, bu çalışmalar arasında, sonuçları bakımından kıyaslama yapmak mümkün değildir. Araştırmacılar arasında terminoloji ve tanım birliği sağlamak amacıyla, uluslararası standartlaşmaya gidilmesi için bir takım girişimler olmuşsa da, bu çabalar somut bir sonuç vermemiştir. Başlangıçtaki bu sonuçsuz girişimlere rağmen, 1906 yılında, Moskova'da gerçekleştirilen Uluslararası Antropoloji Kongresinde, ilk olarak kafa ölçülerinde standartlaştırma çalışmalarının başlatıldığını görüyoruz. Bu çalışmalar sonucunda, kafa üzerinde ölçülebilecek otuz sekiz adet ölçü saptanmış, günümüz insanı için on dokuz baş ve yüz ölçüsü belirlenerek bunun standart bir uygulama olarak benimsenmesi kararlaştırılmıştır. Standartlaştırma çalışmalarının ikincisi, 1912 yılında, Cenova'da toplanan Uluslararası Kongre ile gerçekleştirilmiştir.

Zamanımızda mühendisler, sadece vücut ölçüleriyle yetinmeyip, hareket halindeki çeşitli vücut uzuvlarının konumlarını da bilmek istemektedirler. Konuya bu amaçla yaklaşan, fizik, mühendislik ya da tasarım kökenli olan bu araştırmacıların

çalışmalarını da dikkate alarak, Antropometri Mühendisliğini tanımlamak mümkündür. Buna göre. Antropometri Mühendisliği, belli bir kullanıcı kitlesi için tasarım standartları geliştirmek ve özel gereksinimleri belirlemek amacıyla, fiziksel ölçüm teknik ve yöntemlerin, bu kitleyi oluşturan bireylere uygulanmasıdır. Bu tanım çerçevesinde, Antropometri Mühendisliğinin amaçlarını da şu şekilde sıralamak mümkündür :

 Erişim olanakları, normal, maksimum ve minimum çalışma alanları, rahatlık

açıları, ağırlık dağılımı ve hacimler gibi kitle karakteristiklerini güvenilir bir şekilde tanımlayacak vücut ölçüleri temin etmek,

 Antropometrik tasarımlarla, karşılaştırma ve yorumların daha sağlıklı ve daha

çabuk yapılabilmesi İçin antropometrik veri tabanları oluşturmak.

Antropometri Mühendisliğini yakından ilgilendiren bir konu da, vücut yapısını, kinetiğini ve kinematiğini bir arada inceleyen biyomekaniktir. Biyomekanik, antropometri, mekanik, fizyoloji ve mühendislik gibi konularla ilgilenen disiplinler arası bir bilim dalı olup, vücudun yapısını, değişik kuvvet, tork, enerji ve güç uygulamalarına, titreşim ve darbelere karşı mekanik tepkisini ve kontrol dışı vücut hareketlerini inceler.

Antropoloji, antropometri ve biyomekanik içice girmiş konulan incelediklerinden, bunların birbirinden ayrılması oldukça güçtür. Her üçünün de girdi kaynağı, Fiziksel Antropometri; çıktısı ise kişilerin yapılarına ve yeteneklerine uygun tasarımlar yapmak amacıyla geliştirilmiş standartlardır.

Son elli yılda, bilgisayarların da devreye girmesiyle, antropometrik veriye duyulan gereksinim hızla artmış, daha çok ve daha güvenilir veri toplama bir zorunluluk haline gelmiştir. Daha önemli bir gelişme de, biyomekanik süreçlerin, bilgisayar uygulamalı matematiksel modellerinin geliştirilmiş olmasıdır.

Günümüzde, araştırmacılar, bir taraftan insanı üç boyutlu koordinat sisteminde ölçmeye çalışırlarken, diğer taraftan, çeşitli çalışma koçuşlarının insan üzerindeki etkilerini inceleme çalışmalarını sürdürmektedirler. Antropometrik çalışmaların ilerki

27

yıllarda da artan bir hızla devam edeceği söylenebilir. Bir yandan gelişmiş ülkelerde denenmiş antropometri yöntemleri, gelişmekte olan ülkelerde uygulama alanları bulurken, diğer yandan, kişi ile çevresi ve kullandığı araç ve gereçler arasında iyi bir uyumun sağlanması yolundaki çabaların artarak sürdürüleceği beklenmektedir. Bu çabalar, işyeri koşullarının iyileştirilmesinin yanısıra, araç ve gereçlerde kullanım kolaylığı sağlayacak tasarım standartlarının belirlenmesine de katkıda bulunacaktır. Toplumların gelir düzeylerinin yükselmesi ve teknolojik gelişmeler, yeni tasarımları, onlar da yeni standartları zorunlu kılacaktır. Tasarım standartları, zamanla, tüketici beklentileri doğrultusunda geliştirilecek, veriler, kolay ve çabuk erişim için, antropometrik veri bankalarında saklanacaktır, Diğer tasarımların yanısıra, giysi tasarımları da çeşitlilik kazanarak artacak, örneğin, dalgıçlar ve astronotlar gibi özel tüketici grupları için ayrı ayrı giyim standartları geliştirilecektir