• Sonuç bulunamadı

ANNEYLE EVLENME İSTEĞİNİ KAPSAR İKİNCİ FANTEZİ

İmdi artık bilmece kalmıyor ortada. Tren kaçırmakla ilgili karanlık bir fantezi, sonradan ortaya çıkan bir isteği öncelemektedir. O istek, babayı Lainz'e, büyük annenin yanma göndermektedir. Lainz treni ve büyük anne fantezide yer almaktadır.

Bir çocuğun, yolculuk etmeye bırakması için kondoktöre 50.000 florin verdiği başka bir fantezi, gücü kısmen zenginliğine dayanan babadan anneyi satın alma planı gibi görünmektedir. Çünkü Hans, babayı ortadan kaldırma isteğini itiraf etmekte ve bu isteği, babanın, anneyle başbaşa kalışını engellediği gerekçesine bağlamaktadır. Şimdiye kadar baş vurmadığı açıklıkta bir itiraftır bu. Aynı istek uyarılarının, psikanaliz süreci içinde ardarda ortaya çıkmasından şaşırmamalıyız. Tek düzelik, onlara bağlı yorumlarla ilgilidir daha çok. Hans için, salt tekrarlar değildir onlar. Utangaç bir imadan rahat, özgür, bilinçli, çarpıtmadan sıyrılmış bir gelişin anlatımıdır.

Yorumlarımızla vardığımız güvenli psikoanalitik sonuçların Hans yönünden pekiştirilmesidir bu. Hizmetçi kızdan az çok sakladığı, babasından hiç saklamadığı, çift anlamlıya kaçmayan semptornatik bir eylem içinde, doğumu nasıl tasarladığını aktarmıştır Hans. Daha yakından baktığımızda, daha başka bir şey anlatmıştır. Psikanalizde daha sonra sözü edilmeyen bir şey: Lastik bebeğindeki bir delikten, annesine ait bir bıçağı içeri atmış ve sonra, bıçağı çıkartmak için bebeğin bacaklarını ayırmıştır. Anne babanın sonradan, çocukların lumpf gibi dışarı çıkarıldığı yolundaki açıklaması çok geç kalmış bir açıklamadır. Onun bir bildirisi yoktur artık.

Başka semptomatik bir davranış da, babasının ölümünü istediğini kanıtlamasıdır. Rastlantısal olarak baba, bu ölüm isteği üzerine Hans'la konuşurken, çocuk, oynamakta olduğu bir atı yere atmıştır. Ağır yüklü atların, kendisine, annesinin gebeliğini anımsattığını atın düşmesinin, çocuğun doğması demek olduğunu sözleriyle pekiştirmiştir. Çocukların «lumpf»

olduklarının en tatlı anlatımı da, en sevdiği çocuğuna «lodi»

adını vermesidir. Yazık ki, çok geç öğreniyoruz bunu. Onun uzun zaman, böyle bir «sosis biçimli çocuk» yaratarak aynı oyunu sürdürdüğünü bilmemiz de dolayısıyla (63) gecikiyor.

Hans'ın iyileşmesini sağlayan son iki fanteziyi değerlendirmiştik. Biri, yeni ve babanın tahmin ettiği gibi büyük bir çiş aygıtı takan muslukçu fantezisi, banyo küvetinin suyunu boşaltan muslukçuyla bir değildir. Büyük bir çiş aygıtı takan muslukçu fantezisi, başarılı bir istek fantezisidir. İğdiş olma kaygısının yenilmesini simgeler.

Anneyle evlenme ve ondan pek çok çocuk sahibi olma isteğini kapsayan ikinci fantezi, düşen atı görmekten gelen ve kaygı yaratan hiç bilinçsel (bilinç altı) bütünün içeriğini ortadan kaldırmaz. Bu düşünceler birliğinde hiç kabul edilemeyecek olanı da düzeltir o. Böylece, babayı öldürmek yerine, onu büyük anneyle evlendirerek uzaklaştırmak suretiyle zararsız duruma getirmek düşüncesi ağır basar.

Psikanalizle birlikte hastalık da bu fanteziyle birlikte haklı olarak sona erer.

PSİKANALİZİN BİREŞİMİ (SENTEZİ)

Bir hastalık olgusunun çözümlenmesi sırasında nevrozun yapı ve gelişmesi üzerine sezgisel bir izlenim elde edilmez.

Bireşimsel (sentetik) bir çalışmayla olanaklı kılınabilir böyle bir şey. Bizim Hans'la ilgili olarak böyle bir bireşime girersek, onun kardeşi doğana kadar kendini gösteren yapısını, ileri gelen cinsel düşüncelerini ve yaşantılarını tasvire çalışmalıyız. Denememizin başlangıç sayfalarında bunları vermiştik.

Kız kardeşinin doğumu, Hans'ın yaşamına çok şeyler getirdi. Ve bunlar onu, daha o ondan başlayarak huzursuz etti.

Bu yeni öğeler, başlangıçta kimi şeylerden yoksun olma, kısa bir süre için anneden ayrılmayı birlikte getirmiştir. Annenin bakım ve özeni de azalmıştır. Hans artık onları kız kardeşiyle paylaşmaya alışmalıdır.

Anne, kardeşin bakımını yaparken Hans'ta, bir takım şehvet duyguları uyanmıştır.

Gerek anneden uzaklaşmak, gerekse bakımın uyandırdığı duygular, artık doyum eksikliğinin baş gösterdiği erotik gereksinmeyi arttırmıştır. Kız kardeşin yol açtığı yitim, çocuk sahibi olma fantezisiyle giderilmektedir. Gmunden'de çocuklarla oynayabildiği sürece (ikinci Gmunden ikameti sırasında olmuştur bu) sevecenlik gerekimi yeterli bir oyalanma aracı bulmuştur, yeterli bir türev bulmuştur. Ancak, Viyana'ya dönünce yalnızdır Hans. Bütün savlarını anneye bağlar, gözünü ona diker. Ama ondan iyice yoksun kalmıştır.

4-5 yaşından beri ayrı bir odaya sürülmüştür. Artan erotik uyarılabilirliği, yazın birlikte oynadığı arkadaşlarını sahneye çıkaran fantezilerde ve cinsel organlarının mastürbatik uyarımlarının otoerotik doyumuyla kendini gösterir.

Üçüncü olarak, kız kardeşin doğumu, çözüm getirmeyen ve bir duygu kargaşasına götüren düşünceler yaratmıştır. En büyük bilmece, çocukların nereden geldiğidir. Belki de, çocuğun bütün zihin gücünü emen ilk sorun budur. Thebais sfenksi'nin bilmecesi, bu sorunun bir biçimini yansıtır herhalde. (Thebais sfenksi Odipus'a, sabahleyin dört ayağı, öğleyin iki ayağı ve gece üç ayağı üzerinde yürüyen hayvanın hangi hayvan olduğunu sormuştu. Odipus 'insan' demişti yanıt olarak. İnsan çocukluğunda, elleri ve dizleri üzerinde emeklediği, yetişkinliğinde iki ayağı üzerinde yürüdüğü ve yaşlılığında bastonuna dayanarak gezindiği için. Sfenk'in kişi oğlunun serüvenini kapsayan bilmecesi gibidir Hans'ın bilmecesi de. İkincisinin birincisinden ayrımı, doğum ve doğum öncesini kapsamasıdır sadece. Ç.N.)

Hans, bebeği leyleklerin getirdiği yolundaki açıklamayı kabullenmez. Annesinin, doğumdan aylarca önce karnının büyüdüğünü ayırt etmiştir. Onun, doğumdan önce çektiği acıları, lohusa yatağında yatışını, sonra incelmiş olarak kalkışını bilmektedir.

Bu doğumu, barsaklarını boşaltırken aldığı eski zevk izlenimleriyle tasavvur etmektedir. O zevk duygularıyla doğumu birbirine bağlamaktadır. (Doğum lumpf un dışarı atılışı gibidir. Ç.N) Çift gerekçeyle çocuk sahibi olmak istemektedir. Çocuk sahibi olursa, hem doğurma hem de çocuklarına bakma zevkini tadacaktır. (Onlara bakma zevki öç alma duygusuna benzer aşağı yukarı.) Bütün bunlarda, Hans'ı kuşku ve kargaşaya götüren bir şey yoktur.

Hans'ı rahatsız etmesi gereken bir şey daha vardı. Babanın, Hanna'nın doğumunda payı olmalıydı. Çünkü o, Hanna'nın olsun, Hans'ın olsun, kendi çocukları olduğunu ileri

sürüyordu. Ama onları bizzat dünyaya getiren baba değil, anneydi.

Anneyle ilişkilerinde baba, Hans için köstekleyici oluyordu. Baba annenin yanındayken, anneyle yatamıyordu.

Anne Hans'ı yatağına almak istediğinde, baba bağırıp çağırıyordu. Artık babanın ortadan kalkmasının yerinde olacağını öğrenmiştir Hans. Bu düşmanca duygu güçlenmiştir artık. Baba leylek masalını söylemiş, aldatmıştır onu. Doğum konusunda açıklama istemesini olanaksız kılmıştır.

Baba sadece anneyle yatağa girmeyi değil, öğrenmek istediğini de engellemiştir. Her iki yönde de zarara uğratmıştır Hans'ı. Açıkça, bu işi kendi çıkarına yapmıştır.

Çocukta duygu çatışmasına yol açan, onun şimdi, bir rakip olarak nefret ettiği, ama bir zamanlar sevdiği ve yine de sevmesi gerekli, kendisine örnek, oyun arkadaşı ve ilk yıllarda bakıcı olan babanın bu durumudur. Hans'ın yapısı geliştikçe, sevgi geçici olarak çıkıyor ve nefreti geri itiyordu.

Ama nefret bir türlü yenilemiyordu. Anne sevgisiyle boyuna beslendiği için.

Baba, sadece çocukların nereden geldiğini bilmekle kalmıyor, çocukların ortaya çıkması için bir şeyler de yapıyordu. Hans'ın hayal meyal sezinlediği bir şeydi. Çiş aygıtının rolü olmalıydı bu işte. Çünkü Hans böyle şeyleri düşündükçe o aygıtında bir hareket ayırt ediyordu. Fakat, çocuk yapan aygıt kendisininkinden büyük olmalıydı.

Algılarını yorumlayarak Hans, anneye bir şeyi yırtmak, bir şeyi açmak, kapalı bir yere girmek gibi zora dayanan bir eylem uygulandığını anlıyor ve aynı şeyleri yapmak için bir kıpırtı duyuyordu.

Kendi penis duygularından vagina'yı bulabiliyordu Hans.

Ama, bilmeceyi çözemiyordu. Çiş aygıtının onun neden gereksindiğini çözemiyordu bir türlü. Annesinin de kendisi gibi bir «çiş aygıtı» olduğunu sanması, sorunun çözümünü engelliyordu.

Çocuk doğurması için anneye ne yapıldığını bulmaya çalışması, bilinç altında yitip gidiyordu. Babaya karşı düşmanca duygu ve anneye karşı sadistçe ve sevecen tutum kullanılmaksızın kalıyordu aslında. Birinde, nefretin yanında sevgi yer alıyordu, öbüründeyse, çocukluktaki cinsel kuramlardan doğan çaresizlik, ne yaptığını bilememe. İkisi de işe yaramıyor, deva olamıyordu.