• Sonuç bulunamadı

3. NİSAN 1960 ÖĞRENCİ OLAYLARI

3.1. Öğrenci Olaylarının Nedenleri

3.2.2. Ankara Olayları

İstanbul’da yukarıda bahsi edilen olaylar yaşanırken; bu olayların haberlerinin Ankara’ya yansıması, o zamanın iletişim koşullarında çok hızlı ve ayrıntılı olmamıştır.335 Mükerrem Sarol, CHP gençlik kollarına bağlı öğrencilerin

diğer arkadaşlarını yanlarına alarak, fakülte ve yurtları dolaştıklarını ve 29 Nisan’da gösteri yapmak ve derslere girmemek suretiyle protesto görüşlerinde beraber hareket etme konusunda anlaştıklarını belirtmiş; üniversite öğretim kadrosunun da öğrencilerin gösteri yapmalarını teşvik ettiğini söylemiştir.336 Mükerrem Sarol’dan

farklı olarak Emre Kongar ise, 28 Nisan’da İstanbul Üniversitesinde yaşanan olayları fısıltı gazetesinden duyduklarını ve ertesi sabah derslere girmeyerek fakültenin önündeki bahçede toplanarak DP’nin antidemokratik uygulamaları aleyhine sloganlar atmaya başladıklarını belirtmiştir.337 Olaylar sırasında Ankara 43. süvari alayında

subay olan Fethi Gürcan da, 28 Nisan akşamı sıkıyönetim komutanının kendilerini merkez komutanlığında topladığını ve olayların 29 Nisan günü Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler ve Hukuk Fakültelerinde devam edeceğini öğrendiklerini söylediğini bildirmiştir. Gürcan, sıkıyönetim komutanının topluluklara dağılmaları için üç kez ihtarda bulunulmasını, dağılmazlarsa atlarla üzerlerine yürünmesini, bu da etkili olmazsa ateş açılmasını istediğini kaydetmiştir.338

Ankara Üniversitesinde 29 Nisan günü Tahkikat Komisyonunu ve 28 Nisan günü İstanbul’da yaşanan olayları protesto etmek için öğrenciler toplanmıştır. Hukuk Fakültesi önünde öğrenciler “Hürriyet” sloganları atarken; öğrencilerin arasına sırasıyla Ankara Valisi Dilaver Argun, Emniyet Genel Müdürü Cemal Göktan ve Sıkıyönetim Komutanı Namık Argüç gelmiş ve öğrencilerden dağılmalarını istemişlerdir. Ilımlı ifadelerle başlayan konuşma, öğrencilerin dağılmayı kabul

334 Altan Öymen, a.g.e., s. 742. 335 Altan Öymen, a.g.e., s. 660.

336 Mükerrem Sarol, a.g.e. Cilt 2, s. 395, 396. 337 Emre Kongar, a.g.e., 2016, s. 175. 338 Nesrin Turhan, a.g.e., s. 137.

etmemeleri üzerine sertleşmiş; Namık Argüç’ün öğrencilere, dağılmazlarsa ateş ettireceği yönündeki ihtarı durumu daha da gerginleştirmiştir. Ankara Emniyeti Birinci Şube Müdürü Niyazi Bicioğlu, bir yandan öğrenci ve hocalarla bir yandan ise vali ve sıkıyönetim komutanıyla konuşarak durumu yatıştırmaya çalışsa da, çabaları fazla işe yaramamıştır.339

Emniyetin atlı polis grubu ile ellerinde coplar bulunan yaya polisler, öğrenci gruplarının içine dalmış; atlı polislerin hücumundan ve yaya polislerin cop darbelerinden kaçan öğrenciler fakülte binasının içine girmeye başlarken; polisin, öğrencilerin arkasından fakülte binasına girmesi emredilmiştir. Olaylar sırasında 28. tümen kumandanı, Ankara garnizon kumandanı ve iki numaralı siyasi mahkeme amiri olan Selahattin Kaptan, öğrencilerin binanın içine girmelerinin ardından sükûnetin sağlandığını; bu sırada polis, öğrencilerin arkasından binaya girip onlara saldırmasa, öğrencilere nasihat verilerek dağılmalarının sağlanabileceğini belirtmiştir. Coplu ve silahlı polis kuvvetlerinin saldırısıyla birlikte yaşanan arbede çok sayıda öğrenci yaralanırken; olayları izleyen ve fotoğraf çekmeye çalışan gazeteciler de şiddete maruz kalmışlardır. Cop darbeleriyle yaralanıp yakalananlar, hazır kuvvet arabasına getirildiğinde, arabanın içinde dövülmeye devam edilmiştir.340

Ankara Üniversitesi öğretim üyelerinden Fehmi Yavuz, hukuk fakültesinin pencerelerinden atlayanlar ve düşenler olduğunu, ambulansların aralıksız çalıştığını, ambulanstakilerin ölü mü yaralı mı olduğu bilinmediği için, gerginliğin gitgide artarak siyasal bilgiler fakültesine kaydığını belirtmiştir.341

Hukuk Fakültesi önünde gerçekleşen bu olaylara şahit olan siyasal bilgiler fakültesi öğrencileri342 fakülte bahçesinde barikatlar kurmaya ve polis ya da askerin

silah kullanması ihtimaline karşı taş kümeleri oluşturmaya başlamışlardır. Öğrenciler

339 Emine Gürsoy Naskali, a.g.e., Cilt 4, s. 2631-2634; Altan Öymen, a.g.e., s. 681, 682. 340 Altan Öymen, a.g.e., s. 682-685.

341 Fehmi Yavuz, Anılarım, Mülkiyeliler Birliği Vakfı Yayınları, Ankara, http://mulkiye.org.tr/wp-

content/uploads/2015/09/1.pdf, (28.05.2017), s. 82; Fehmi Yavuz, a.g.e., s. 25.

342 Altan Öymen’e göre (a.g.e., s. 697) bu tören bahçenin sınırları içinde kalsa da, öğrenciler orada

birkaç konuşma yapıp, sloganlarını atmakla yetinecek olsalar da kendilerine müdahale edilecek ve biraz da tevkifat yapılacak ve böylece bir hükümet politikası olarak bu çeşit gösterileri sürdürmek isteyenlere gözdağı verilecekti.

önce İstiklal Marşını, ardından Mülkiyeli Marşını söylemişlerdir.343 Müdahalenin ilk

adımı Namık Argüç’ün süvari birliğini fakültenin ön bahçesinin girişine sevk etmesiyle atılmış; süvari birliğinin ön bahçeye girmesiyle birlikte, bazı öğrenciler atların karşısında yere çömelmiş, bazı öğrenciler ise yere yatmışlardır.344 Yere yatan

öğrencilerin arasında olduğunu belirten Emre Kongar, o zaman ki gençlik heyecanı ile böyle bir şey yaptıklarını, atlar ürkseydi çok fazla kişinin yaralanabileceğini belirtmiştir.345

Öğrencilerin atların önüne yatması üzerine atlı birlikler geri çekilmiş; yaya polisler ve askerler harekete geçirilmiş; ellerinde coplarıyla öğrencilerin üzerine yürümeye başladıklarında, bazı öğrenciler taş atmaya başlamış; onlarda gerileyip durmuşlardır. Öğrencileri dağıtmak amacıyla üniversite bahçesine itfaiye aracı getirilmiş ve öğrencilerin üzerine su sıkılmasına çalışılmış; ancak bazı öğrenciler arabayı vitesten çıkartmak suretiyle oradan uzaklaştırmıştır. O sırada olay yerine gelen CHP’li vekillerin öğrencileri sakinleştirmek ve dağıtmak amacıyla yaptığı konuşmalar da etkili olmayınca Namık Argüç askere ateş emri vermiş;346 bu sırada ikinci grup

komutanı Kurmay Binbaşı Vehbi Ersü ateş etmeyi gerektirecek bir durum olmadığını belirterek karşı çıkmış; Argüç ise ateş emri vermezse, Ersü’yü tutuklatacağını söylemiştir. Tartışmanın heyecanı ile tansiyonu yükselen Ersü bayılmış ve hastaneye kaldırılmış; Argüç’ün ateş emri ile birlikte havaya ve binaya doğru ateş açılmıştır.347

Ateş emri vermesiyle ilgili Argüç, 6-7 Eylül olaylarının kendisinde bıraktığı tesirle asker ile öğrencinin karşı karşıya gelmesi durumunda, askerin dipçik ile öğrenciye vurmasından çekindiğini; çapulcu oldukları halde bu insanlara acıdığını; askerlere havaya ateş emri verdiğini ancak askerlerin acemiliği ve hatasıyla namluların

343 Mükerrem Sarol burada da öğrencilerin üniversite hocaları tarafından yatıştırılmak yerine daha çok

tahrik edildiğini; Anayasa Profesörü Bahri Savcı’nın “İstanbul olayları çok vahimdir. Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’nin manasını bugün daha iyi anlıyoruz. Tahkikat Encümenin kuruluşu verilen yetkileri öngören kanunun çıkışı Anayasa diye bir müessese bırakmamıştır.” derken, Amme Hukuku hocası Tahsin Bekir Balta’nın öğrencilere “Atatürk gençliğinden ancak bu beklenirdi” diyerek tahriklerde bulunduklarını belirtmiştir (Mükerrem Sarol, a.g.e. Cilt 2, s. 401, 402).

344 Altan Öymen, a.g.e., s. 686-697. 345 Emre Kongar, a.g.e., 2013, s. 62.

346 Emine Gürsoy Naskali, a.g.e., Cilt 1, s. 186; Altan Öymen, a.g.e., s. 699, 700.

347 11 Mayıs akşamı üniversite rektör vekili SBF dekanı Fehmi Yavuz’u arayarak fakülte binası içinde

oluşan mermi izlerinin sıkıyönetim komutanlığının sözlü talimatı üzerine hemen kapatılmasını istemiş; Fehmi Yavuz ise yazılı emir gelmeden böyle bir şey yapmayacağını belirtmiştir (Serdar Şahinkaya, a.g.e., s. 110).

eğildiğini söylemiştir. Argüç ayrıca, erlere üç mermiden fazla atmamalarını tembih ettiğini ama işi erlerin azıttığını ve böyle olacağını ummadığını belirtmiştir. O sırada fakülte binasında olan dekan Fehmi Yavuz ise, Argüç’ün eli ile işaret ederek, ateş alanını aşağı doğru kaydırdığını gördüklerini belirtmiştir. Fethi Gürcan ve başka birkaç subayın askerlerin arasına girip ateşi kesin emriyle birlikte, bir süre sonra ateş kesilmiştir.348

Ateş bittikten sonra, binaya polis güçleri silahlarını çekerek girmişler; hedef gözetmeksizin açılan ateş sonucu tavandan ve yüksek sütunlardan seken kurşunlar ile öğrenciler yaralanmışlardır.349 Emre Kongar, polislerin direkt olarak öğrencilere

doğru ateş ettiğini belirterek; kimsenin ölmemesini bir mucize olarak değerlendirmiştir.350 Alpaslan Işıklı ise, inek bayramı için aldıkları kırmızı boyalarla

geniş karton kâğıtlara “ya hürriyet, ya ölüm!” yazıp fakülte binasının caddeden görünen duvarına astıklarını, ancak aceleyle ve özensiz yazıldığı için boyaların yer yer akıp damladığını, uzaktan bakınca kanla yazılmış görüntüsü verdiğini ve onların maksadını aşan sonuçlar vererek; siyasal bilgiler fakültesi öğrencilerinin bu yazıları kanlarıyla yazdıkları haberlerinin yapıldığını belirtmiştir.351

Olayların büyümesi üzerine, siyasal bilgiler fakültesi dekanı Fehmi Yavuz, Argüç’ün yanına giderek güvenlik kuvvetlerinin binanın dışına çıkartılmasını, kendisinin ve diğer öğretim üyelerinin öğrencileri, herhangi bir olaya neden olmadan, binadan çıkarıp evlerine göndereceklerini söylemiş; Argüç’ün bunu kabul etmesi üzerine öğrenciler birer ikişer binadan çıkartılarak oradan uzaklaştırılmıştır.352

Ankara’daki üniversiteler 29 Nisan’dan itibaren bir ay tatil edilmiş; yurtlarda toplantılar yasaklanmış; taşradan gelen öğrencilerin evlerine dönmesi istenmiştir.353

Memleketine dönmek için bilet alan öğrencilerin, gittiği kent ve bu kentteki adresinin

348 Fehmi Yavuz, a.g.e., s. 25; Nesrin Turan, a.g.e., s. 138, 139; Emine Gürsoy Naskali, a.g.e., Cilt 1,

s. 188-205.

349 Altan Öymen, a.g.e., s. 701. 350 Emre Kongar, a.g.e., 2016, s. 178. 351 Alpaslan Işıklı, a.g.e., s. 31. 352 Fehmi Yavuz, a.g.e., s. 26. 353 İlbeyi Özer, a.g.e., s. 124.

biletçi tarafından alınması ve nedeni sorulduğunda, bunun hükümetin emri olduğunun söylenmesi, öğrencilerin gelecekle ilgili tedirginliklerini arttırmıştır.354

30 Nisan günü ise Erkek Teknik Öğretmen Okulu öğrencileri ile Gazi Eğitim Enstitüsü öğrencileri bir araya gelerek gösteri yapmaya başlamışlar, durumu haber alan Menderes Gazi Eğitim Enstitüsüne gitmiştir. Menderes öğrencilerle iletişim kurmaya çalışsa da başarılı olamamış, sıkıyönetim komutanı Argüç Paşa’ya “Gerçeği gözlerinizle gördünüz, tedbir olarak ne düşünüyorsunuz. Gerekeni yapın paşam. Bunlar memleketin malına, canına kast edecek kadar hastadırlar. Talebelikle hiçbir ahlaki bağları kalmamış. Bilerek ya da bilmeyerek memleketin düşmanlarına yardım ediyorlar” diyerek başbakanlığa dönmüştür.355 Bunun üzerine, Namık Argüç, dağılmaları için öğrencilere on dakika zaman vermiş; dağılmamaları halinde içeri gireceklerini bildirmiştir. On dakikalık süre dolmadan önce gelen bir telefon üzerine olay yerinden Argüç’ün ayrılmasıyla birlikte kumandanlar, öğrenci temsilcileri ile temasa geçerek, öğrencilerin her okulun kendi konferans salonunda toplanmalarını istemişlerdir. Gazi Eğitim Enstitüsü konferans salonuna merkez kumandanı Muammer Ülgen, Erkek Teknik Öğretmen Okulu konferans salonuna da 28. Tümen kumandanı Selahattin Kaplan gitmiş; yaptıkları konuşmalarla öğrencileri sakinleştirmişlerdir.356

Ankara’da gerçekleşen eylemlerden bir diğeri 555K (5. Ayın 5’inde saat 5’te Kızılay’da) parolası ile gerçekleşen ve her kesimden geniş kitlelerin katıldığı gösteri olmuştur.357 İddiaya göre bu parolayı CHP gençlik kolları, fakülte ve yurtlardaki

öğrencileri toplantıya çağırmak için kullanmıştır.358 O sırada, araba ile Kızılay’dan

geçmekte olan Adnan Menderes, Celal Bayar, Refik Koraltan, Namık Gedik ve Atıf Benderlioğlu trafiğin kapalı olmasından ötürü durmuş; arabadan inen Menderes kalabalığa doğru yaklaşmıştır. Menderes’e yönelik bir kısım halk tarafından olumlu ve bir kısım halk tarafından ise olumsuz tezahüratlar yapılmıştır. Menderes kalabalığa ne istiyorsunuz diye sormuş; kalabalıktan ise “hürriyet istiyoruz”, “hükümet istifa”, “Menderes istifa” yanıtını almıştır. Bayar da arabadan inmiş; yüksek bir yere çıkarak

354 Emre Kongar, a.g.e., 2016, s. 180, 181. 355 Mükerrem Sarol, a.g.e. Cilt 2, s. 405-407. 356 Emine Gürsoy Naskali, a.g.e., Cilt 4, s. 2640. 357 İlbeyi Özer, a.g.e., s. 125.

olayları izlemiş; daha sonra çevresindekilerin ikazı ile başbakanlığa gitmiştir. Başbakanlıkta Namık Gedik ile görüşen Bayar, Gedik’ten Kızılay’a gitmesini, halk ile eylemcileri ayırmasını ve eylemcilere kanunun gereğinin yapılmasını istemiştir. Bunun üzerine Kızılay’a giden Gedik, eylemcilere ateş açılmasını istemiş, ancak bu emir Ankara Valisi Dilaver Argun tarafından yerine getirtilmemiştir.359 Hükümet bu

olaylar hakkında yayında bulunmayı yasaklamış; yayın yasağı ise olayların büyütülerek çok sayıda gencin öldürüldüğü, bunların Konya yoluna gömüldüğü, hatta et ve balık kurumunun kıyma makinelerinden geçirildiği gibi asılsız dedikoduların yayılmasına sebep olmuştur. Bu olaydan bir süre sonra ise, Harp Okulu öğrencilerinin Kızılay Meydanında sessiz yürüyüşleri gerçekleşmiş; apartmanların pencerelerine ve balkonlarına çıkan vatandaşlar bu yürüyüşe alkışlarıyla destek vermişlerdir.360

Hükümet tarafından, Ankara ve İstanbul’da yaşanan bu olaylardan ötürü gençliğin gergin olduğundan hareketle, yurdun her tarafında olaylar çıkabileceği düşünülerek, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı ileri bir tarihe ertelenmiştir.361