• Sonuç bulunamadı

ALMAN SUBAYLARIN FAALĠYETLERĠ

III. ALMANYA’YA EĞĠTĠM ĠÇĠN SUBAY GÖNDERĠLMESĠ

II. Mahmut ordusunu ıslah etmek istediğinde, Moltke subayların eğitim için Almanya’ya gönderilmesi teklifini sunmuştur. II. Mahmut ise ilk olarak Almanya yerine askerlerin daha iyi eğitimden geçmesi konusunda Mehmet Ali’den yardım istemiştir.

Mehmet Ali eğitimli bir olmamasına rağmen çok iyi bir idare kurmuştu.

Mehmet Ali öncelikli ordu ve donanmasını Avrupa modelinde geliştirdi ve özellikle Fransa’ya öğrenci gönderdi.296 Sonradan Müslüman olan Albay Sêve Mehmet Ali’ye ordunun modernleştirilmesi konusunda önemli yardımlarda bulunmuştur. Ayrıca donanma için de İngiltere ile işbirliği

295 Tablodaki silah alımıyla ilgili rakamlar Rathmann’ın eserinden alınarak tarafımızdan tablo haline getirilmiştir. Toplam ithalat hakkındaki meblağlar ise Naci Yorulmaz’ın makalesinden alınmıştır.

Rathmann, a.g.e., s.32.; Naci Yorulmaz, Ottoman Empire and Germany (1871-1908) Military-Economic Relationship: Trade Activities of German Armaments İndustry in the Ottoman Market,

http://www.turkishforum.com.tr/en/content/wp-content/uploads/2009/11/OttomanEmpireGermany18711908.pdf, 8 Aralık 2010 (Erişim), s.6.

296 Uçarol, a.g.e., s.126. Ayrıntılı bilgi için bknz: Shaw, a.g.e., s.35-38.

Tarih Meblağ Toplam İthalat

1889-1890 15,3 Milyon Mark 64.0 Milyon Mark 1891 5.9 Milyon Mark 37.0 Milyon Mark 1892 10.1 Milyon Mark 39.7 Milyon Mark 1893 13.1 Milyon Mark 40.9 Milyon Mark 1894 6.0 Milyon Mark 34.4 Milyon Mark 1895 12.2 Milyon Mark 39.0 Milyon Mark 1896 4.4 Milyon Mark 28.0 Milyon Mark 1897 1.6 Milyon Mark 30.5 Milyon Mark Toplam 68.6 Milyon Mark 313.5 Milyon Mark

yapılmıştır.297 Ordusunun gücünü arttırmak için yabancı uzmanlardan da yardım aldığı görülen Mehmet Ali bu konuda oldukça başarılı olmuştur.

Yunanistan’da çıkan ayaklanmayı bastırma konusunda yeniçeriler başarısız olunca II. Mahmut Mehmet Ali’den yardım istemişti. Bu tarihe gelindiğinde Mehmet Ali modern bir ordu ve endüstriyel bir ekonomi kurmayı başarmıştı.298 Padişahın isteği üzerine Mehmet Ali, oğlunu ordusu ile Padişahın yardımına göndermiş ve İbrahim Paşa ordusu ile bölgeye gelerek ayaklanmayı kısa sürede bastırmıştı.299 Böylece Mehmet Ali’nin ordusunun daha düzenli ve güçlü olduğu gözüküyordu. Asıl olarak ise Mehmet Ali’nin merkeze karşı ayaklanması sonrası ordunun gücü gözükecektir. Özellikle II.

Mahmut’un gönderdiği orduyu Nizip’te yenmesiyle askeri gücünü tam anlamıyla göstermişti300.

Bunun üzerine isyanın sonuçlanmasıyla birlikte II. Mahmut ordunun ıslah edilmesi konusunda Mehmet Ali’den yardım istemiş ancak Mehmet Ali bu konuda padişaha yardımcı olmak istememiştir.301 Bunun üzerine Moltke Padişah’a Avrupa’ya özellikle de kendi ülkesi olan Almanya’ya öğrenci gönderilmesi tavsiyesinde bulundu. Ancak II. Mahmut öncelikli olarak subay yetiştirecek bir Harb okulu açılması düşüncesindeydi. Fahri yaverlerden olan Namık Paşa’da II. Mahmut ile aynı fikirde olup İstanbul’da bir okulun açılmasını istiyordu.302

Ancak modern askeri teknikleri bilen subaylara ihtiyaç vardı. Bir harb okulunun kurulması ile subayların yetiştirilmesi her ne kadar kalıcı bir çözüm de olsa bu okul açılana kadar ihtiyaç duyulan subayların yurtdışında yetiştirilmesi gereği ortaya çıkınca ilk olarak 1834 ile 1838 yılları arasında yurtdışına öğrenci gönderilmiştir. Ancak sadece yurtdışına eğitim için subay gönderilmemiş aynı zamanda Kara Harp Okulu da açılmış ve eğitim vermeye

297 Armaoğlu, a.g.e., s.196.

298 Ahmad, a.g.e., s. 36.

299 Sina Akşin, Kısa Türkiye Tarihi, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2007, s.27.

300 Peter Mansfield, A History of Middle East, Penguin Books (GB), London, 1991, s.58.; Sander, a.g.e., s.270.

301 Lewis, a.g.e., s.36.

302 Avcı, a.g.e., s.25.

başlamıştır. İlk olarak gönderilen öğrenciler için İngiltere, Avusturya ve Fransa seçilecektir. 1834 yılında Londra’ya gönderilmiş olan beş öğrenci bunların ilkini oluşturmaktadır. Bu tarihten sonra 1835’te Viyana’ya yine beş öğrenci gönderildi. 1836 yılına gelindiğinde ise Paris ve Londra’ya birer, Viyana’ya ise dört öğrenci gönderilmiştir. 1838 yılında Viyana’ya gönderilmiş olan on öğrenci ile birlikte, dört yıl içinde yirmi altı öğrenci eğitim için yurtdışına gönderilmiş oldu. Daha sonra bu sayı giderek artmıştır. 1856 yılında Fransa’da kırk altı Osmanlı öğrencisi eğitim almaktaydı. Bu öğrenciler bir bölümünün ise Kara Harp Okulu mezunu olduğu bilinmektedir.303 Osmanlı öğrencilerinden bir bölümü Kara Harp Okulundaki eğitimlerini tamamladıktan sonra yurtdışında eğitim alarak kendilerini geliştirmeleri sağlanmaktaydı.

II. Abdülhamid dönemine gelindiğinde orduda kapsamlı bir ıslahat yapılması amacı ile Almanya’dan askeri heyetler getirilmişti. Öncelikli olarak belirtmek gerekir ki Alman subaylar arasında yurtdışında eğitim görmesi için öğrenci gönderilmesi konusu gündeme geldiğinde en etkili subay Goltz Paşa olacaktır. Ancak bu konuda yani yurtdışında eğitim alacak olan öğrencilerin Almanya’ya gönderilmesinde etkili olan ilk kişi Kaehler’dir. Abdülhamid’in daha henüz Alman askeri heyeti gelmeden önce böyle bir niyeti vardı.304 Bu konudaki fikirlerini ise ilk olarak 1883 yılında askeri heyetin gelmesi ile birlikte açıklamıştı. Abdülhamid bu konudaki fikrini ilk olarak Kaehler’e söylemiştir.

Kaehler Türk subaylarının eğitim için Almanya’ya gönderilmesinin Alman askeri heyetinin çalışmalarını tamamlayacağı düşüncesiydi. Ayrıca Kaehler Türk subayların ülkedeki koşulları iyi biliyor olmaları nedeniyle bunlara verilecek iyi bir eğitimin birleşmesi sonucu askeri ıslahatta başarının yakalanabileceğini ve bu durumun sürekli hale getirilebileceği düşüncesindeydi.305 Bu düşünceler ile Kaehler durumu Almanya’daki mercilere bildirdi ve Bismarc’ın da bu durumu uygun görmesi ile bir grup genç subay eğitim için Berlin’e gönderilmesi sağlandı.

303 Moreau, a.g.e., s.59.

304 Ortaylı, a.g.e., s.117.

305 Wallach, a.g.e., s.48.

II. Abdülhamid döneminde Yurtdışına eğitim için sadece askeri öğrenciler değil; doktorlar ve ziraat talebesi de gönderilmiştir. Abdülhamid’in tahta çıktığında bu konuda oldukça istekli olduğunu hatıratından anlayabiliyoruz. Özellikle her tabakadan öğrencilerin kısa süreli olarak dışarıda eğitim almalarının çok faydalı olacağını belirtmektedir.

Abdülhamid’in bu konudaki düşüncesini kendi hatıratından aktarmak O’nun bu konudaki ilk baştaki düşüncelerinin daha iyi anlaşılmasına yardımcı olacaktır.

“Türklerin Ecnebi Memleketlerde Tahsili Yüksek tabakadan olan gençleri uzun seneler için Avrupa'ya gönderip, birçok masraf etmektense, her tabakadan talebe göndermek ve kısa zaman hariçte bırakmak çok faydalı olur. Almanya'ya yahut Fransa'ya gidecek olan bu gençler Avrupa medeniyetini görmüş olurlar, ancak lüzumlu şeyleri öğrenecek kadar vakit bulurlar, fikren ufukları genişler, lüzumlu bilgiyi elde eder ve yuvalarına da getirirler. Kısa zamanda Avrupa medeniyetinin zehiri daha az tesirli olur.

Netice olarak gençlerimize Avrupa'da tahsil edebilmeleri imkânını temin etmek için epey gayret sarfedilmiştir. Yalnız Almanya'da 15 doktor, takriben 24 zabit, bir hayli ziraat talebesi v.s. bulunmaktadır. Aynı şekilde Fransa'ya da birçok talebe gönderilmiştir. Şu şartlar altında nazırlarımın hamiyetlerini biraz dizginlemem icap edecek, çünkü bu gençlere gönderilen aylıkların mecmuu hazinemde ağır bir yara açmaktadır.”306

Buradan anlaşılacağı üzere Abdülhamid yurtdışına öğrenci gönderilmesi ile Avrupa’nın faydalı bilgilerinin ülkemize getirilmesinin faydasını biliyor ve bunun içindir ki bu konuda çok istekli davranıyor. Ancak kendisinin de belirttiği gibi bu öğrencilerin kısa süre orada kalmasını böylece kısa sürede edindikleri bilgileri Osmanlı Devleti’nin hizmetine sunmalarını istiyor. Tabi kısa süreli kalmalarının diğer bir faydası da onların yerine yeni öğrencilerin gönderilebilecek olmasıdır. Çünkü mevcut öğrencilerin

306 II. Abdülhamit, a.g.e., s.149.

giderlerinin dahi hazinesine ağır geldiğini söylemekte ve bu nedenle bu çalışmanın daraltılması gerekebileceğini belirtmektedir.

II. Abdülhamid’in de isteği üzerine Almanya’nın bu projeyi kabul etmesi ile birlikte 1882 yılında 10 Türk subayı eğitim için Almanya’ya gönderilmiştir.

Bu öğrenciler II. Mahmut döneminde gönderilmiş olan öğrenciler gibi eğitimliydi. Bazıları Mekteb-i Harbiye’de teknik ve teorik konularda eğitim vermekteydiler.307 1887 yılında izin Alarak Almanya’ya gitmiş olan Goltz Paşa eğitim için Almanya’da bulunan ve görev sürelerini doldurmuş olan öğrencilerin bazılarının bir yıl daha Almanya’da kalmalarına izin verilmesi için istekte bulunmuştur. Goltz Paşa öncelikli olarak Alman askeri kabinesi başkanı General fon Albed ile görüşmüştür. Bu görüşme sonucu Goltz bu askerlerin Almanya’da birer sene daha kalmaları durumunda kendilerine bölük ve bataryalar verileceğini ve askerlik konusunda daha fazla bilgi ve tecrübe elde edebileceklerini belirtmektedir. Bu durum Erkan-ı Harbiye dairesine havale edilmiş ve olumlu cevap alınmıştır. Buna göre bu zabitlerin en iyilerinden dört veya altı tanesi Almanya’daki eğitimlerine devam edecek kalanlar ise vaktinde geri döneceklerdi.308 Buradan anlaşılacağı üzere Goltz Paşa gönderilen öğrenciler ile yakından ilgilenmektedir.

1895 yılına geldiğinde Almanya’ya yeniden subay gönderildi. Bu grubun içinde beş askeri doktor da vardı. Gönderilen subaylar ise; Binbaşı Fevzi, Ali Kemal ve Fettah Beyler, Yüzbaşı Mehmet Bekir, Namık, Naşit Beyler, Üstteğmen Ahmet Gazali, Akif, Ahmet Ali, Ali Beyler, Süvari Esad, Fahir, Faik İsmail Beyler, Teğmen İzzet ve Hasan Beyler, Üstteğmen Mehmet Emin, Salih, Cemal Beylerdir.309

1882 yılında ilk grubun gönderilmesinden sonra her yıl ortalama on beş, yirmi stajyer Almanya’ya gönderilmiştir. Bu sayı her yıl farklılıklar arz etmektedir. Bazı yıllarda ise hiç gönderilmemiştir. Bu subayların bazıları daha sonraki yıllarda Osmanlı Devleti’nde önemli görevlerde bulunmuşlardır.

307 BOA, Y.PRK.ASK, 19/61.

308 BOA, Y.MTV., 26/70, s.1-2.

309 Turan, a.g.e., s.172.

Bunlardan birisi 1913-1914 yılları arasında Harbiye Nazırlığı yapan ve 1918 yılında sadrazam olan Ahmed İzzet Paşa’dır. Bir diğer önemli kişi ise Mahmud Şevket Paşa’dır.310

Türk subayların yurtdışına eğitim için gönderilmesinin tez konumuz ile alakalı olan bölümü bu konuda Alman subayların yapmış olduğu etkilerdir. İlk olarak Keahler, II. Abdülhamid’in de ricası üzerine aracı olarak Almanya’nın bu teklifi kabul etmesinde en büyük yardımcılardan birisi olmuştur. Ayrıca bu durumunun askeri ıslahatlardaki başarıyı arttıracağı görüşüyle de Padişahın bu düşüncesini desteklemiş ve padişaha destek vermiştir. Ancak bu konuda en önemli rolü oynayan isim Goltz Paşa’dır. Goltz Paşa gönderilecek öğrencilerin seçiminin nasıl olacağı hakkında bizzat Alman yetkililere danıştığı Alman yetkililerine gönderdiği raporlardan anlaşılmaktadır. Goltz Paşa göndermiş olduğu yazıda seçilecek olan subayların askerlik beceri ve kabiliyetlerine (yani alacakları eğitim ile ülkesine faydalı olabilecek subaylar arasından) göre mi seçilmesi gerektiğini yoksa Alman hayranı olanlar arasından mı seçilmesi gerektiğini sormuştur. Gönderilen subaylardan beklenilen verimin alınamamasının temel sebeplerinden birisini de işte bu oluşturmaktadır. İlber Ortaylı’nın aktardığına göre hem gönderilecek subayların seçiminde gerekli özen gösterilmemiş hem de giden öğrencilere iyi bir eğitim verilmeyip daha çok Alman Ordusunun görkeminin gösterilmesiyle yetinilmiştir.311

Gönderilen öğrenciler hakkında Alman gazetelerinde de o dönemde bazı yazılar çıkmıştır. O dönemde Arabistan’da seyahatte bulunan Max von Oppenheim bu konuda bazı bilgiler vermiştir. Arşivde bu yazının çevirisi ile birlikte bir kopyası da bulunmaktadır. Almanya’da neşredilen gazetede von Oppenheim Almanya’da tahsil gören Türk subayları hakkında kısa bir bilgi vermektedir. Gazetedeki yayında Osmanlı subaylarının on yıldan bu yana Alman ordusunda eğitim aldıklarını belirtip, Almanya’da tahsillerini tamamlayıp Osmanlı Devleti’ne döndükten sonra bunlar hakkında herhangi

310 Trumpener, a.g.m., s.135.; Özdemir, a.g.m.,s.71.

311 Ortaylı, a.g.e., s.117-118.

bir bilgi verilmediğini söylemektedir. Oppenheim kendisine verilen bir görev nedeniyle Şam’da bulunduğu sırada bu subaylardan bazılarına rastladığını, bahsedilen bu subayların gayet temiz bir şekilde giyinmiş olduklarını ve anlaşılır bir Almanca konuştuklarını söylüyor. Karşılaştığı subaylardan bazılarının Almanya’da hangi birliklerde bulundukları hakkında da bilgi vermiştir. Oppenheim’ın verdiği bilgiye göre piyade müfettişliği görevinde bulunan Nusret Bey Berlin’de, Kaymakam Rıza bey Maytes ve Visbad’da bulunan yirmi yedinci topçu alayında, Şevket Bey Hanover şehrindeki Şarnhorst topçu alayında ve Kolağası Salih bey Frankfurt’ta bulunan seksen bir numaralı Hosar alayında bulunmuşlardı.312

Gönderilen öğrenciler eğitimlerini tamamlayıp döndüklerinde kendilerine uygun görülen görevlere atamaları yapılmaktaydı. Arşiv belgelerinden Almanya’da eğitim aldıktan sonra geri dönen bazı subayların görev atamalarının yapılmasıyla ilgili bilgilere ulaşılabilmektedir. 25 Muharrem 1305 tarihli belgede Almanya’da eğitimlerini tamamlamış subayların hangi görevlere atanacakları ve bu subayların Almanya’da hangi birliklerde eğitim aldıkları hakkında bilgi verilmiştir. Buradan edindiğimiz bilgiye göre Binbaşı Şakir bey Erkan-ı Harbiye-i Umumiye dairesinin dördüncü şubesi refakatine istihdamı uygun görüşmüştür. Piyade ve süvari sınıfına mensup zabitandan ikisi talimcilik vazifesi ile mükellef kılınmış ve Mekteb-i Fünun-u Harbiye-i Şahane’de görevlendirilmişlerdir. Topçu ve istihkam sınıfına mensup bulunan iki subayında yine talimcilik vazifesi ile Mühensihane-i Berri-i Hümayun’a tayinler uygun görülmüştür. Bunların dışında kalan piyade, süvari ve topçu sınıflarına mensup olan diğer altı subay da çavuş, onbaşı ve subaylardan oluşan altı numune bölüğünde Kamphövener, Hobe ve Ristow paşaların gözetiminde olarak talim ile görevlendirilmesi uygun görülmüştür.313

Aşağıda verilen tabloda bu subaylar ayrıntılı olarak görülebilmektedir:

312BOA, HR.SYS, 29/5, s.1-2.

313BOA, Y.PRK.ASK, 42/34, s.1-2.

Tablo 13- Almanya'da Eğitim Gören Türk Subaylar

II. Abdülhamid yurtdışına eğitim için öğrenci gösterilmesi taraftarı olmasına ve bizzat bu işin takipçisi olmasına rağmen daha sonraları yürütülen bu çalışmanın gereksiz olduğuna dair fikirlere kapılmıştır.

Abdülhamid, zamanla kitaplardan öğrenilen bilgilerin işe yaramadığını ve bir harpte gerekli olan öğelerin cesaret, dayanıklılık ve Allah’a iman olduğuna inanmıştı.314 Bu düşüncelerine bakarsak Abdülhamid’in eğitim reformlarına ve yurtdışına eğitim için subay gönderilmesiyle bir başarı elde edilemeyeceği düşüncesine sahip olduğu çıkarımına varabiliriz. Abdülhamid ayrıca yurtdışına gönderilen öğrenciler hakkında alman Kayzeri’nin iltifatlarını, bu çalışmanın oldukça başarılı olduğu ve Türk öğrencilerin Almanya’da oldukça başarılı olduğu şeklindeki sözlerine teşekkür ediyor ancak bu sözlere

314 Karal, Osmanlı Tarihi, VIII. Cilt, s.374.; II. Abdülhamit, a.g.e., s.63.

Ġsim Almanya’daki Memuriyeti

Mehmet Şükrü Hassa İkinci Alayında Topçu Kolağası

Refetlü Mehmet Şakir Bey Erkan-ı Harp Dairesinde Harbiye Binbaşısı

Fütüvvetlü Mehmet Şükrü Efendi Hassa İkinci Alayında Topçu Kolağası

Yakub Efendi 1. Topçu Alayında Topçu Yüzbaşısı

Himmetlü Mustafa Ragıp Efendi Piyade Mülazım Evvel

Fütüvvetlü Mehmet Rıza Efendi Hassa-i İstihkam Taburunda İstihkam

Yüzbaşısı

Himmetlü Nasır Bey 74. Piyade Alayında Mülazım Evvel

Himmetlü Rahmi Efendi 16. Piyade Alayında Piyade Mülazım Evvel

Faik Efendi Süvari Yüzbaşısı

Fütüvvetlü Mehmet Ali Efendi Süvari Yüzbaşısı

Fütüvvetlü Hilmi Efendi 11. Süvari Alayında Süvari Yüzbaşısı

katılmıyordu. Abdülhamid’in değişen bu düşüncelerini yine hatıratında görmekteyiz:

“Dostum olan Alman İmparatoru, Almanya'da tahsil etmekte olan zabitlerimizin iyi terakki ettiklerini söyleyip, methediyor. Fakat zannederim İmparator yanılıyor. Çünkü Berlin'deki sefirimizin, bize verdiği rapora göre, bu gençlerin arasından kendini hakikaten çalışmaya hasredenlerin sayısının pek az olduğu görülüyor. İyi kaynaklardan edindiğim bilgiye göre, Prusyalı askerî şefler, gençlerimiz hak ettikleri için methetmiyorlar; methedebilmek için pek çok şeye göz yummaya gayret ediyorlar.

Paşa oğullarının Prusya'da askerlik tahsil etmeleri bize çok pahalıya mal oluyor ama hariçte iyi tesir yapıyor. Bu şekilde hem ordumuzu istenilen seviyede tutabilmek için hiçbir fedakârlıktan kaçınmadığımızı göstermiş, hem de Alman dostlarımızın gururunu okşamış oluyoruz. Fakat maalesef Almanya'ya giden gençlerimizin çoğu, Osmanlılara has olan itidal ve sadelik faziletlerini kaybediyorlar. Orada öğrendikleri ise içki içmek, ahlâka uygunsuzluk ve buna mümasil şeyler oluyor. Kendini beğenmiş, iddialı, şişinerek döndüklerinde, arkadaşlarına ve ihtiyar fakat tecrübeli paşalara yukarıdan bakıyorlar.

Örflerimizi, âdetlerimizi tenkit ediyorlar. Osman Paşa' Prusya mekteplerinde yetişmemişti ama çok iyi bir askerdi. Sade kitaplardan öğrenilen tabiye bilgisi, nazarî bilgi ne işe yarar? Harpte en mühim şey aklıselim ile birlikte cesaret ve mukâvemettir. Tabiî her şeyden evvel de Allah'ın büyüklüğüne samimi bir iman! İşte iyi bir askerin vasıfları bunlardır.”315

Buradaki sözlerinden anlaşılacağı üzere Abdülhamid yurtdışındaki kaynaklarından aldığı bilgiler doğrultusunda gönderilen subayların,

315 II. Abdülhamit, a.g.e., s.62-63.

eğitimlerinden memnum olmamıştır. Sağlam kaynaklardan edindiğini söylediği bilgiler ile Abdülhamid yurtdışına öğrenci gönderilmesinin bir fayda sağlanmayacağı fikrine kapılmış ve bu olaydan sonra da öğrenci gönderilmesinin başarısız olduğunu düşünmüştür.

Bütün bu düşüncelerine rağmen Almanya’ya eğitim için subay gönderilmeye devam edilmiştir. Son olarak 22 ocak 1909 tarihinde yirmi beş kişilik bir subay grubunun Almanya’ya gönderilmesi kararlaştırılmıştır. Bu subayların içinde bir Binbaşı, beş yüzbaşı, iki mümtaz yüzbaşı, dört kolağası, dört mülazım, beş mülazım-ı sani, dört mülazım-ı evvel yer almaktaydı. Bu subayların dört tanesi Erkan-ı Harp, on ikisi piyade, üçü süvari, üçü seyyar topçu, ikisi kale topçusu ve biri istihkam sınıflarına dahildi. Daha önce Almanya’ya gönderilen subaylar içinde muallimlik yapanlar da olduğunu belirtmiştik. Bu gönderilen grup içinde de muallim yaverliği yapanlar bulunmaktadır. Alttaki tabloda bu subayların isimleri rütbeleri ve mevcut görevleri ayrıntılı olarak görülebilmektedir.316

316BOA, Y.PRK.ASK, 259/56

Tablo 14- Almanya'da Eğitim Ġçin Gönderilen Subaylar

Sınıf- Silah Esamisi Duhulü Rütbet-i Hazıra …… Hazıra

Erkan-ı Harp Rıza Bey 1305 Binbaşı Mekteb-i Harbiye-i Şahanelerinde Erkan-ı Harbiye-i Vezaifi Muallimi Muavini

Erkan-ı Harp Mehmet Şükrü Efendi

1306 Kolağası Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Beşinci Şubesine ve Topografya Kısmına ---

Erkan-ı Harp Vahid Efendi 1307 Yüzbaşı Mekteb-i Harbiye-i Şahanelerinde Muallim Muavini

Erkan-ı Harp Ali Kemal Efendi

Yüzbaşı Mekteb-i Harbiye-i Şahanelerinde Piyade Vasfi Efendi Mülazım Mekteb-i Harbiye-i Şahanelerinde

Almanca Lisanı Muavini

Piyade Ali …. Bey Kolağası Yaveran-ı Hazret-i Mülükanelerinden Piyade Ahmet Cemal

Mülazım-ı Sani Hassa Ordu-yı Hümayunları Merkez Birinci Taburunda

Piyade Naşit Efendi Yüzbaşı Birinci İtfaiye Taburunda

Piyade … Efendi Yüzbaşı İdadi-i Harbiye-i Şahanelerinden

Lisan Muavini Piyade Ali Sacit

Efendi

Mülazım-ı Sani Üçüncü Ordu-yı Hümayunları Yetmişinci Alayın Üçüncü Taburunda Piyade Ferit Efendi Mülazım Mekteb-i Harbiye-i Şahanelerinde

Almanca Lisanı Muavini Piyade Ahmet Ali

Efendi

Mülazım-ı Sani Edirne Mekteb-i İdadisinde Riyaziye Muallimi

Piyade İzzet Efendi Kolağası Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Birinci Şubesinde Müstahdem Bulunduğu Piyade Ali Efendi Mülazım-ı Sani Hassa Ordu-yı Hümayunlarına

Mensup Şile Taburunda

Süvari Esat Efendi Yüzbaşı Mekteb-i Harbiye-i Şahanelerinde Muallim Muavini

Süvari Tahir Efendi Mülazım-ı Evvel Hassa Ordu-yı Hümayunlarında Süvari Halil Efendi Mülazım-ı Sani Mekteb-i Harbiye-i Şahanelerinde

Muallim Muavini Seyyar Topçu Hasan Efendi

bin Süleyman Mümtaz Yüzbaşı Birinci Sanayi Alayında Müstahdem Bulunduğu

Seyyar Topçu Emin Efendi Kolağası Numune Topçu Alayında umum Topçu Muallimi yaveri

Mülazım-ı Evvel Bahr-i Sefid Boğazında Müstahdem Bulunduğu

İstihkam Cemal Efendi Bin Ahmet

Mülazım-ı Evvel Bahr-i Sefid boğazı İstihkam Komisyonunda Müstahdem bulunduğu

II. Abdülhamid’in orduyu ıslahat çalışmalarına başlamasından (Kaehler Heyetinin gelmesi ile birlikte) tahttan indirilmesine kadar geçen süre boyunca Almanya’ya eğitim için subay gönderilmeye devam edilmiştir. Almanya’ya gönderilen subaylar içinden daha önce belirtmiş olduğumuz isimlerin dışında Ali Nizamî Paşa, Edirne müdafîi Şükrü Paşa ve Enver paşa gibi öne çıkan subaylar da olmuştur.317 Ama bunları bir yana bırakırsak bu çalışmanın da istenilen neticeyi verdiğini söylemek mümkün değildir. Gerek belirtmiş olduğumuz gibi gönderilecek subayların seçiminde gerekli özenin gösterilmemesi ve gerekse Almanya’ya eğitim için giden subaylara gerekli eğitimin ve özenin gösterilmemesi bu çalışmanın istenilen neticeyi vermemesinin sebebi olarak görülmektedir.

317 Ortaylı, a.g.e., s.118-119.

SONUÇ

II. Abdülhamid döneminde ordunun ıslahı için yabancı uzmanlara başvurulmuş ve ilk heyet ise 1882 yılında göreve başlamıştır. Islahat için gelen subayların misyonu II. Abdülhamid dönemi boyunca devam etmiş ve hatta O’nun tahttan indirilmesinden sonra da devam etmiştir.

İlk heyet ile gelen subaylar Islahat Komisyonunda görev almışlar ve kendilerinden ıslahatlara dair raporlar hazırlamaları istenmiştir. Bu görev doğrultusunda özellikle Kaehler ve Kamphövener öneriler sunmuştur. Bu önerilerden bazıları kabul edilmiş bazıları ise uzun süre üzerinde tartışıldıktan sonra reddedilmiştir. İlk heyet ile gönderilen subaylar içinde bulunan Ristow

İlk heyet ile gelen subaylar Islahat Komisyonunda görev almışlar ve kendilerinden ıslahatlara dair raporlar hazırlamaları istenmiştir. Bu görev doğrultusunda özellikle Kaehler ve Kamphövener öneriler sunmuştur. Bu önerilerden bazıları kabul edilmiş bazıları ise uzun süre üzerinde tartışıldıktan sonra reddedilmiştir. İlk heyet ile gönderilen subaylar içinde bulunan Ristow