• Sonuç bulunamadı

ALLAH (C.C.)'TAN BAŞKASI ADINA KURBAN KESMEK

Mesela ölülere bel bağlayıp da onlara yalvarıp-yakaranların, saygı ve sevgi gösterenlerin ve benzerlerinin durumları gibi. Çünkü bu, şirktir. Onlar buna ne türden bir ad verirlerse versinler, konunun içeriğini değiştirmezler. Diğer benzer şeyler de buna kıyaslanabilir.

Yahudi ve Hristiyanların Yoluna Uymamak Gerekir

"Yine aynı yol"

Bu öncekilerin, yahudilerle hristiyanların yoludur. Burada aynı zamanda nübüvvete ilişkin bir de mucize içerikli haber vardır. Çünkü Rasulullah (s.a.v.)'in haber verdiği her şey olmuştur ve olmaktadır. Hadiste, cahiliye müşriklerinin ve kitap ehli müşriklerin üzerinde bulundukları şirklerden sakındırma ifadeleri yer almaktadır. Ancak İslam şeriatinin izin verdiği şeyler bundan müstesnadır.

Salihlerin Geride Bıraktıkları Eşyaları İle Teberrük Caiz Değildir, Bid'at'tır

Kimi kendini bilmezlerin "Salihlerin geriye bıraktıkları eserleriyle teberrük caizdir" demeleri çirkin bir bid'at'tır. Bunu bir kaç yönden şöylece belirtebiliriz:

1 - İlk sahabiler ve ondan sonra gelenler böyle bir şeyi yapmıyorlardı. Ne Rasulullah (s.a.v.) hayatta iken ve ne de onun ölümünden sonra müslümanlar böyle bir yanlışı yapmadılar. Eğer böyle bir şeyi yapmakta herhangi bir hayır olsaydı, hiç şüphe yok ki bizden önce onlar bu iş için yarışırlardı.

2 - Rasulullah (s.a.v.) henüz hayatta iken sahabenin en faziletlilerinden olan Ebu Bekir (r.a.), Ömer (r.a.), Osman ve Ali'nin (r.a.) cennetlik oldukları müjdelerini vermiş sahabeden ve tabiinden hiçbiri bu değerli sahabeler hakkında herhangi bir aşırılığa gitmiş değillerdir. Yine tabiin döneminde de ilim ye takva bakımından üstün olan, kendileri için örnek edinilen kimseler hakkında böyle bir tavır sergilenmemiştir. Kaldı ki bu ümmetten hiçbir kimse Rasulullah (s.a.v.) ile asla kıyaslanamaz. Rasulullah (s.a.v.)'ın hayatta iken kendisine özgü bir çok halleri vardı ki, hiçbir kimse bu konuda ona denk olamaz.

Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:

"De ki: "Namazım, kestiğim kurban, hayatım ve ölümüm alemlerin Rabbi olan Allah içindir." (En'am: 6/163) Kurretul Uyun'da şöyle denmektedir:

"Bu ayette geçen "salati" kelimesi, farz olsun, nafile olsun ve bizzat namazın kendisi olsun, bütün ibadet türlerini kapsar. İçerisinde talep ve istek bulunan istek manasındaki duayı da, içinde hamd, sena, tesbih, rüku, sücud ve benzeri şeyler yer alan ibadet anlamındaki duayı da içerir. Namaz her iki çeşit duayı da kapsadığından lügat ve şeriat açısından dua demektir ve bu ikisinin bir arada bulunmasına da namaz denir."

"Salat" kelimesi "es-sılatu" kelimesinden alınmıştır. Buluşma ve lütuf anlamındadır. Gerçekten de bu sayede Allah (c.c), habibi Muhammed'i (s.a.v.) kendisine kavuşturmuş ve ona lütufta bulunmuştur. Bu büyük vuslat (buluşma) Mi'rac gecesinde olmuştur. Bu buluşma kulu ile Rabbi arasındaki en güçlü buluşma ve kavuşmadır. Hadislerde de belirtildiği gibi Rasulullah (s.a.v.) burada Rabbine münacatta bulunmuştur. Bu bakımdan namaz Rasulullah (s.a.v.)'ın gözünün nuru olmuş, kendisi her sıkıntıya düştüğünde çıkışı namaz kılarak Rabbine yakarmakta bulmuştur. Zira namaz, müslüman ile kafiri ayırd eden bir özelliktir. Namazı terkeden bir kimsenin Allah'a (c.c.) imanında ve sevgisinde bir eksiklik var demektir. Böyle bir kimse ne kadar uğraşıp didinse de kendisiyle Rabbi arasında bir bağ yoktur."

İbadetler İhlaslı Bir Şekilde Allah için Yapılmalıdır İbn Kesir diyor ki:

"Allah (c.c.) rasulüne, Allah'tan başkasına ibadet eden ve kurban kesen müşriklere, ibadetini, namazını ve kurbanını ihlaslı bir şekilde sadece Allah için yaptığını söylemesini emretmektedir. Çünkü müşrikler putlara tapıyor ve onlara kurban kesiyorlardı. Allah (c.c.) da, onlara muhalefet etmeyi ve onların yapageldikleri şeylerden uzak durmayı, niyet, azim ve gayretle, ihlas ve samimiyetle Allah'a yönelmeyi emrediyor."

Nusuk

Mücahid, Sevri, Süddi, Dahhak ve Said b. Cubeyr'e göre, ayette geçen "nusuki" kelimesi kestiğim kurbanım manasına gelmektir.

Nusuk, Hac ve Umre'de kurban kesmektir.

Hayat ve Ölüm

"Hayatım ve ölümüm" sağlığımda yaptıklarım ve üzerinde öldüğüm iman ve salih amel, hepsi halis anlamda alemlerin Rabbi olan Allah (c.c.) rızası içindir. O'nun ortağı yoktur ve ben ihlaslı olmakla emrolundum.

Müslümanların İlki

"Ve ben müslümanların ilkiyim." Yani bu ümmetteki müslümanların ilkiyim. Çünkü her peygamberin müslüman olması ümmetinden öncedir.

İbn Kesir diyor ki:

"Rasulullah'tan (s.a.v.) önceki tüm nebi ve rasullerin daveti İslam, yani tek olan, eşi ve ortağı bulunmayan Allah'a ibadet idi. Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:

"Biz hiçbir rasul göndermedik ki ona 'Benden başka ibadete layık ilah yoktur. Yalnız bana ibadet edin' diye vahyetmiş olmayalım." (Enbiya: 21/25)

Bu manadaki ayetler bir hayli çoktur."

Bütün ibadetler Yalnız Allah (c.c.) İçin Olmalıdır

Allah (c.c.), kullarından, ibadetler yoluyla kendisine karşı kulluklarını yerine getirmelerini ve bunu, namaz vb.

ibadetlerle yerine getirdikleri gibi, kurban kesmekle de gerçekleştirmelerini istiyor ve kullarına, ibadetin hangi çeşidi olursa olsun, hepsini ihlaslı bir şekilde Allah (c.c.) için yapmalarını, Allah ile birlikte başka bir varlığa ibadet

etmemelerini emrediyor. Zira kul, kurban kesmek veya başka bir ibadet çeşidini Allah'tan başkası adına yaparsa, bu yaptığıyla Allah'a ibadette şirk koşmuş olur.

"Alemlerin Rabbi olan Allah içindir" ifadesi bütün ibadetlerin yalnız Allah (c.c.) için olması gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır.

İbadetleri Allah (c.c)'tan Başkasına Yapmak Şirktir

"O'nun hiçbir ortağı yoktur"

Kurretul Uyun adlı kitapta şöyle deniyor:

"Bu ayet, kulun batini ve zahiri manadaki söz, davranış ve amellerinin yalnızca Allah'a yönelik ve Allah (c.c.) için olması gerektiğini bildirmektedir. Her ne olursa olsun, herhangi bir ibadeti Allah'tan başkası adına yapmak asla caiz değildir.

Kim böyle yanlış bir yola saparsa, kesinlikle Allah'ın yasaklamış olduğu şirke bulaşmış olur.

Şirkten ve Müşriklerden Uzak Olmak

"Ben müşriklerden değilim"

Kur'an baştan sona bu manadaki tevhidi; yani şirki reddetme ve ondan uzak durma manasına gelen ibadette tevhidi ve müşriklerden ayrılmak, onlardan olmamak gerektiğini bildirir."

Namaz Kılmanın ve Kurban Kesmenin Önemi Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:

"Rabbin için namaz kıl ve kurban kes" (Kevser: 108/2) İbn Teymiyye bununla ilgili olarak der ki:

"Allah (c.c.) namaz kılmak ve kurban kesmek ibadetlerinin her ikisini de beraber yapmayı emretmektedir. Çünkü her ikisi de yakınlık ve tevazuya, ihtiyaç içinde olmaya, hüsnü zanna, kesin ve yakin manada kuvvetli bir imana delalet eder. Aynı zamanda, kalbin huzurla Allah'a bağlılığını ve onun imanlı kullarına hazırladığı şeyleri gösterir.

Burada tamamen kibir ehlinin aksi bir durum vardır. Allah'a (haşa) ihtiyaçları olmadığını sanan kibirli ve şımarık

kimseler namaz kılmazlar, fakir ve yoksul düşerim endişesiyle kurban kesmezler. Bu bakımdan ayette "De ki: 'Namazım ve ibadetlerim ..." diye belirtilmiştir.

Ayette yer alan "nusuk" Allah'ın rızasını kazanmak için Allah adına kesilen kurban demektir. Namaz ve kurban ibadetleri kişiyi Allah'a yaklaştıran en önemli iki ibadettir. Kevser Suresinde bu, kelimenin başında "fe" harfi ile getirilmiştir ve sebep ifade etmektedir. Buradaki sebep, Allah'ın verdiği Kevserden dolayı Allah'a şükredilmesi gereğidir.

Bedeni ibadetlerin en önemlisi namaz, mali ibadetlerin en önemlisi ise kurbandır. Kul, namaz sebebiyle elde ettiği şeyleri, başka bir ibadetle elde edemez. Bu gerçeği kalpleri olanlar bilirler. Kurban kesmek iman ve ihlasa dayanmadır.

Rasulullah (s.a.v.) çok çok namaz kılar ve Allah için kurban keserdi."

Namazın Kapsadığı,İbadet Çeşidleri

Namaz; dua, tekbir, tesbih, Kur'an okumak, "Semi Allahu limen hamideh" demek, senada bulunmak, kıyam, rüku secde, itidal, Allah rızası için ikamet, Allah'a yöneliş, kalbiyle kendini Allah'a vermek vb. birçok ibadet çeşidini kapsar.

İşte bütün bu ibadet çeşitlerinden herhangi birini Allah'tan (c.c.) başkası için yapmak asla caiz değildir. Allah'tan başkasına kurban kesmek de böyledir.

Allah (c.c)'ın Lanet Ettiği Kimseler

Ebu Tufeyl, Ali'ye (r.a.) (Ebu Hasan Haşimi, Ali b. Ebu Talib, müminlerin emiri, Rasulullah'ın (s.a.v.) amcasının oğlu ve kızı Fatıma'nın kocası, yani peygamberimizin damadıdır, ilk müslüman olanlardandır. Bedir ve Rıdvan biatında

bulunmuştur. Cennetle müjdelenen on sahabeden biridir. Raşit halifelerin dördüncüsüdür. Hakkında hayli menkıbeler vardır. H. 40 senesinde Ramazan ayında bir harici olan İbn Mülcem tararından şehit edilmiştir.) şöyle dedi:

"Rasulullah (s.a.v.)'ın gizlice sana bildirdiği bir şeyi bize haber ver." O da şöyle söyledi:

"Rasulullah (s.a.v) bana halktan gizli tuttuğu bir şey söylememiştir. Fakat onun şöyle dediğini dinlemiştim:

"Allah, kendisinden başkası için kurban kesene, ana babasına lanet edene, suçlu kimseyi koruyana, arazi ve tarlaların sınır işaretlerini değiştirene lanet etmiştir." (Müslim Edahi: 43-45, Nesai Dahaya: 34.)

Lanet: Rahmet ve merhametten ve bunun umulduğu yerlerden uzak bulunmaktır. Lain ve Melun ise lanetlenmeyi hak eden kimse, ya da aleyhinde dua yapılan demektir.

Ebu's-Saadat: Lanetin aslı, Allah'tan uzaklaştırmak ve kovmaktır. Kullara yönelik olunca onlardan da sövgü ve beddua anlamınadır.

İbn Teymiyye de şöyle der:

"Allah (c.c), lanete layık olana sözle lanet eder. Nitekim dua ve övgüye layık olana da övgüde bulunur. Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:

"Gerçekten Allah, kafirleri lanetlemiş ve onlar için çılgın bir ateş hazırlamıştır." (Ahzab: 34/64)

"Lanete uğratılmışlar olarak nerede ele geçirilseler yakalanırlar ve sürekli öldürülürler." (Ahzab: 34/61)

Kur'an Allah'ın (c.c.) kelamıdır. Bunu Cebrail'e vahyetmiş, o da bunu Allah'ın (c.c.) rasulü Muhammed'e (s.a.v) tebliğ etmiştir. Salat bahsinde geleceği gibi Cebrail (a.s.) bunu vefatından önce Rasulullah'tan dinlemiştir.

Salat, daha önce de belirtildiği gibi Allah'ın (c.c.) senası demektir. Allah (c.c), kuluna mükafat ve ödül veren, sevap kazandırandır. Kitap ve Sünnet bunu göstermektedir. Ümmetin selefi de bu yoldadır.'"

Allah (c.c)'tan Başkası Adına Adanan, Kesilen Hayvanların ve Yiyeceklerin Durumu

"Allah (c.c.)'tan başkası adına kesmek"

Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:

"O size ölüyü (leşi), kanı, domuz etini ve Allah'tan başkası adına kesilmiş olan (hayvan)ı kesin olarak haram kıldı. Fakat kim kaçınılmaz olarak muhtaç kalırsa, taşkınlık yapmamak ve haddi aşmamak şartıyla (ölmeyecek oranda yiyebilir), ona bir günah yoktur. Gerçekten Allah bağışlayandır, esirgeyendir." (Bakara: 2/173)

"Ölü eti, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına kesilen, boğulmuş, vurulmuş, yüksek bir yerden düşmüş, boynuzlanmış, yırtıcı hayvan tarafından yenmiş (henüz canlı iken yetişip) kestikleriniz hariç, dikili taşlar üzerine boğazlanan (hayvanlar) ve fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılındı. Bunlar fısktır. Bugün inkara sapanlar sizin dininizden umut kesmişlerdir. Onlardan korkmayın benden korkun. Bugün sizin dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak İslam'dan razı oldum. Kim şiddetli bir açlıkta kaçınılmaz bir ihtiyaçla karşı karşıya kalırsa (bu haram saydıklarımızdan zaruret miktarınca yiyebilir) Çünkü Allah bağışlayandır, esirgeyendir."

(Maide: 5/3)

"De ki: 'Bana vahyolunanlar içinde, ölü eti, dökülen kan, domuz eti -ki bu gerçekten murdardır- ya da Allah'tan başkası adına kesilmiş bir fısk dışında, haram kılınmış bir şey bulunmuyor. Kim kaçınılmaz bir ihtiyaçla karşı karşıya kalırsa -saldırmamak ve haddi aşmamak şartıyla- (bu sayılanlardan ölmeyecek kadar yiyebilir) şüphesiz senin Rabbin bağışlayandır, esirgeyendir." (En'am: 6/145)

"O size ancak ölüyü, kanı, domuz etini ve Allah 'tan başkası adına kesilmiş olan (hayvan)'ı haram kıldı. Fakat kim mecbur kalırsa, saldırmamak ve sınırı aşmamak üzere yiyebilir. Çünkü gerçekten Allah bağışlayandır, esirgeyendir."

(Nahl: 16/115)

İhlal kelimesi sesi yükseltmek ve bildirmek anlamındadır. Amaç Allah'tan (c.c.) başkası adına kesileni, yani bu şeyin Allah'tan (c.c.) başkasına adandığını ilan etmektir. Böyle bir ilan ister kesimden önce olsun, ister olmasın değişen bir şey olmaz. Mesela kişinin keseceği kurban için, "Bu koyun filan hanım efendinin veya falan bayın Allah'tan (c.c.) başkası adına kestiğidir" diye bildirilmesidir. İnsanlar da bunu duyunca bunun Allah'tan (c.c.) başkası adına kesikliğini bilirler. Hatta kurbanı kesen kimse, kesim sırasında Allah'ın (c.c.) adıyla kesmiş olsa da değişen bir şey yoktur. Çünkü bu sözde besmele boş bir ifadeden ibarettir. Asıl muteber ve önemli olan, kesilen amaç, yani hangi şey ve gaye için kesildiğidir.

Allah'tan (c.c.) başkası adına kesilen kurban dışında verilen yemek, içecek ve benzeri tüm adaklar, türbe, kabir ve tağutlar adına verilip dağıtılan yemekler, Allah'tan başkası adına veya onun bereketi için yapılan şeylerde bu türdendir.

Ancak burada şu noktaya dikkat çekmek isterim:

Eğer kabir, türbe ve benzeri yerlerde yapılan ve dağıtılan yemekler gerçekten Allah'tan (c.c.) başkası adına yapılıyor ve dağıtılıyorsa, söylenenler doğrudur. Çünkü ne tür bir ibadet çeşidi ile olursa olsun, herhangi bir nebiye, rasule veya başka birine ibadet ederek yardım beklemek kesinlikle caiz değildir.

Allah'tan (c.c.) başkası adına; ölüler, nebiler, veliler, başka varlıklar, putlar ve benzeri şeyler adına dağıtılan yiyecek, içecek, para ve benzeri şeyler, bunlardan korkulduğu için veya bunlardan bir şey elde etmek amacıyla yapılıyorsa, kuşkusuz caiz değildir. Çünkü bu tür bir davranış Allah'tan (c.c.) başkasına ibadet etmek kavramı içerisinde yer alır.

Halbuki ibadet Allah (c.c.) ve Rasulünün emrettiği şekilde yapıldığında geçerli olur.

Putlar İçin Bırakılan Malları Almak Caizdir

Sahipleri tarafından putların huzuruna bırakılan yiyecek, içecek ve canlı hayvanları almak ve bunlardan faydalanmak caizdir. Çünkü bunlar sahibinin kendilerinden vazgeçip elinden çıkardığı ve insanların kendilerinden yararlandıkları

şeylerdendir. Ayrıca bunlar leş hükmünde de değillerdir. Dolayısıyla bunlar alanlar için mubahtırlar. Bunları almakta bir sakınca yoktur. Tıpkı sahipleri tarafından terk edilip de isteyen herkesin alabileceği mallar gibi...

Örneğin çiftçiler tarafından fakir ve yoksul kimseler için başkalarına bırakılan ekinler ve ağaçta bırakılan bir kısım hurmalar gibi.

Rasulullah'ın (s.a.v) Lat'ın hazinelerinde bulunan malları alması bunun kanıtıdır. Hatta Rasulullah (s.a.v) oradan alınan bu mallardan Urve b. Mesud Sakafi'nin borcunu karşılamış, bu manada Lat'a (Günümüzde de tağut ve heykellere) sunulan hediyeleri, oradan alabilme gücüne sahip olanların almalarında bir sakınca görmemiştir.

Putlara Mal Bırakanları Uyarmak Gerekir

Cahil ve müşriklerin böyle yerlere bir şeyler getirip bıraktıklarını gören kimselerin onları uyararak bu yaptıklarının şirk olduğunu bildirmeleri gerekir. Çünkü ses çıkarılmaması halinde, karşıdaki insan bu amelinin caiz olduğu kanısına vararak, bu gibi şeyler aracılığıyla Allah'a (c.c.) yaklaşma sağlanabileceği şeklinde yanlış bir inanca sahip olabilir. İşte gören kimsenin burada susmaması ve bu tür bir eylem içinde olanı uyarması gerekir. Çünkü şirk en büyük günahtır ve reddedilmesi de öncelikle gerekir. Böyle yapanlar hemen uyarılır ve gerekirse kendilerine engel olunur.

Fakat herhangi bir kimseyi bırakırken görmediği, birtakım maddi değere haiz şeyler varsa onları oradan alıp götürmesinde kendisi için hiçbir sakınca yoktur.

Müşriklerin Kestiği Leş Hükmündedir

Ancak buralara getirilen şeyler pişirilmiş et, kesilmiş bir hayvan, iç yağı ve çorba gibi şeylerse, bunlar haramdır. Çünkü müşriklerin kestikleri veya bu gibi şeyler adına kesilenler leş hükmündedir. Bu leşin içinde yer aldığı yiyecekler de bu açıdan haramdırlar.

Eğer getirilip bırakılan şey, canlı bir hayvansa veya nakit türünden bir şeyse ya da bunlar adına kesilmiş hayvanların et ve yağlarından yapılan bir şey türünden değilse, bunların buradan alınmasında bir sakınca yoktur. Mesela oraya bırakılan ekmek vb. şeyler alınabilir. Çünkü buna müşriklere ait leş karıştırılmamıştır. Dolayısıyla bunu alıp götüren için bu tür şeyler helaldir.

Para ve nakitlerin durumu da böyledir. (Mesela türbelere atılan paralar, bırakılan giysiler vb. şeyler herhangi bir müslüman tarafından buradan alınabilir ve kullanılabilir, bu, mubahtır ve bir bakıma ganimettir.)"

Allah (c.c)'tan Başkası Adına Kesilenler

Eğer kurban Allah'tan (c.c.) başkası adına kesiliyorsa, kesen veya kestiren kimse, bu niyet ve maksatla keşmişse, ister bunu şu niyetle kestim diye sözle söylemiş olsun, ister söylemesin, bir değişiklik söz konusu değildir. Mesela "Mesih adına kestim" veya buna benzer bir ifade kullansın veya kullanmasın, Allah'tan başkası için olması sebebiyle bu yaptığı kesinlikle haramdır ve haramlığı da açıkça ortadadır. Bizlerin sırf Allah'a (c.c.) yaklaşmak niyetiyle kestiklerimiz, sadece yeme niyetiyle kestiklerimizden daha da güzeldir.

"Mesih adına" veya "Zühre adına" diyerek kesilen bir hayvan kesinlikle haramdır. Buradaki haramlılık, Mesih için veya Zühre için denmesindendir veya sırf bu şekilde niyetlenilmesindendir. Zira Allah'tan (c.c.) başkasına ibadet en büyük küfürdür. Hatta bu, Allah'tan (c.c.) başkasından yardım beklemekten de büyük bir küfürdür.

Buna göre bir kimsenin, Allah'tan (c.c.) başkası adına, ona yaklaşmak niyetiyle kurban kesmesi çok büyük haram, hatta en büyük şirktir. Çünkü Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:

"Kim Allah'a şirk koşarsa, Allah ona Cenneti haram kılmıştır ve onun barınağı Cehennem ateşidir. Zalimler için hiçbir yar ve yardımcı yoktur." (Maide: 5/72)

Kestikleriyle asıl amaçları yıldızlara ve benzeri şeylere yaklaşmak olduğu halde, bu ümmet içindeki kimi münafıkların yapmakta oldukları gibi yaparak kesim sırasında "Bismillah" diyen mürtedlerin, hangi şekilde olursa olsun kestikleri mubah değildir.

(Bunlar bir takım muskalar, temimeler, tılsımlar yapanlar ve yazanlardır. Çünkü bunlar yaptıkları bu şeylerle cumartesi gününde veya başka bir günde şöyle veya şöyle bir uğurlu saat veya an belirlerler. O saatte o denileni yapar ve

kesimlerini yaparlar, falan yıldızın doğuşu sırasında buhurlarını tüttürürler, onu da belirlenen yerde yerine getirirler.

Bu gibi uygulamalar acıdır ama İslam beldelerinde (!) -Allah (c.c.) sayılanın artırmasın - oldukça fazladır. Genelde halk

bu gibi kimseleri salih ve takva sahibi zanneder. Oysa ki bunlar müşrik ve mürtettirler. Hep akılları bulandırırlar, müfsittirler. Yaptıkları büyü, tılsım ve muskalarla halkı aldatırlarken Allah'ın (c.c.) ayetlerini de oyun ve eğlence edinirler. Allah'tan (c.c.) başkası adına yerine getirdikleri bu türden ibadet ve kurbanları insanlara Allah'a (c.c.)

yaklaşmak diye yuttururlar. Aman Allah'ım! İslam ne kadar da garipleşmiştir. Biz Allah'a (c.c.) aitiz ve O'na döneceğiz.") Zira kesilen şeyde (hayvanda) iki engel vardır:

Bu iki engelden birincisi Allah (c.c.)'tan başkası adına kesilmiş olması.

İkincisi de kesen kişinin mürted olmasıdır.

Eski cahiliye döneminde Mekkeliler cinler adına bu tür kurbanlar keserlerdi. Rasulullah (s.a.v), cinler adına kurban kesimini yasaklamıştır.

Zemahşeri diyor ki:

"Müşrikler bir ev satın aldıklarında, bir ev bina ettiklerinde ya da bir ayin şekli çıkarmak istediklerinde, kendilerine cinlerden bir tehlike dokunmasın diye kurban keserler ve kestikleri şeyleri de buna izafe ederlerdi."

Devlet Başkanı İçin Kesilen Hayvanın Hükmü İbrahim Merzevi diyor ki:

"Bir devlet başkanının gelişi sebebiyle kesilen kurban da haramdır. Çünkü bununla sırf o devlet başkanına bir yakınlık elde etmek amaçlanmıştır. Bu bakımdan Buhara alimleri bunun haram olduğuna fetva vermişlerdir. Çünkü bunlar da Allah'tan (c.c.) başkası adına kesilmiş olmaktadır."

Ana Babaya Eziyet Etmenin Hükmü

"...ana-babasına lanet edene..."

Rasulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:

"Kişinin ana-babasına sövmesi büyük günahlardandır" Sahabeler bunun üzerine:

"Ey Allah'ın (c.c.) Rasulü! Hiç adam ana ve babasına söver rai?" dediklerinde şöyle buyurmuştur:

"Evet, adam, başka birinin babasına söver, o da onun babasına söver, kişi başkasının anasına söver ve o da onun anasına söver." (Buhari, Edeb: 4, Müslim, İman: 146 Tirmizi, Birr: 4, Ebu Davud, Edeb: 129.)

Suçlu Kimseyi Korumanın Hükmü

"...Suçlu kimseyi koruyana..."

Allah (c.c.) yaratılmışlardan herhangi birine sığınan kimseye de lanet etmiştir. Çünkü sığınılması gereken yalnızca Allah'tır (c.c). Mesela bir kimse bir caniye arka çıksa, ona sığınaklık ve yataklık etse ve hasmından dolayı onu savunsa, bu yaptıklarında haksız olması nedeniyle lanete uğrar.

İbni Kayyım derki:

"Bu türden büyük günahlar, kişinin ve sığınılan kimsenin durumuna göre değişir. Durum ne kadar önemliyse, günah da o oranda büyüktür."

Arazilerin Sınır Taşlarını Değiştirmenin Hükmü

"...arazi ve tarlaların sınır taşlarını değiştirenlere...

Belli yerlere girilmesinde sakınca ve tehlike görülerek dikilmiş işaretleri veya kişilerin yollarını gösteren benzeri işaretleri imha etmek ya da yerlerini değiştirmek o bölgedeki kimselere zulmetmektir. Çünkü bunları değiştirmek yollarını şaşırmalarına neden olur.

Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

"Kim yeryüzünde bir karışlık da olsa bir zulüm yapsa, Allah Kıyamet Gününde o kimsenin boynuna o yerden yedi kat ağırlığında ağırlık geçirir." (Buhari, Mezalim: 13.)

Lanet Etmenin Hükmü

Bu hadisten, herhangi bir kimseyi belirtmeksizin, genel anlamda zalimlere lanet okumanın caiz olduğunu öğrenmekteyiz.

Bilinen bir fasık kimsenin lanetlenip lanetlenmeyeceği hususunda ise iki görüş vardır:

İbni Cevzi ve benzerlerinin görüşüne göre caizdir.

Ebu Bekir Abdulaziz ve Şeyhülislam'a göre ise caiz değildir.

Allah (c.c)'tan Başkası Adına Bir Sinek Dahi Takdim Etmek Şirktir

Tarık b. Şihab'tan (Tarık b. Şihab Ebu Abdullah. Rasulullah'ı (s.a.v.) görmüş, kendisinden bir şey işitmenıiştir. İbn Hibban'ın belirttiğine göre, H. 83 yılında vefat etmiştir.) (r.a.) Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:

"Bir sinek yüzünden, adamın biri Cennete, diğeri de Cehenneme girdi." Sahabeler:

"Bu nasıl oldu, ey Allah'ın (c.c.) Rasulü?" dediler. Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:

"İkisi beraber bir şehre uğradılar. Bu şehir halkının, oradan her geçenin mutlaka kurban takdim etmesi gereken bir putları vardı. Birine:

"Bir kurban takdim et!" dediler.

"Takdim edecek hiçbir şeyim yok ki" dedi. Onlar:

"Hiç değilse bir sinek takdim et!" dediler. O da bir sinek takdim etti, yolunu açıp serbest bıraktılar. Bundan dolayı Cehenneme girdi. Diğerine:

"Sen de takdim et!" dediler. O:

"Allah'tan (c.c.) başka hiçbir şeye sinek dahi takdim etmem." dedi. Boynunu vurdular, bu yüzden o da Cennete girdi."

(Ahmed, Kitabu'z-Zühd s: 15.)

Sahabelerin bir sinek yüzünden nasıl Cennete girilir tarzındaki hayretleri üzerine, Rasulullah (s.a.v.) küçücük bir şey yüzünden Cennet ve büyük mükafatlar elde edilebileceğini, aynı şekilde küçük bir şey yüzünden Cehenneme girilebileceğini bildirmiştir.

"İman edenler ve imanlarına zulüm karıştırmayanlar işte güvenlik onlar içindir ve onlar hidayete ermişlerdir." (En'am:

6/82)

Bu ayette de belirtildiği gibi şirkin sonucu kesin ateştir.

Kurretul Uyun'da şöyle deniyor:

"Çünkü bu kimse kalbin niyetiyle Allah'tan (c.c.) başkasına yönelmiş, yaptığı amelle de onun önünde eğilmiş ve böylece Cehenneme girmek kendisine vacip olmuştur. Burada şu hadisin de hatırdan uzak tutulmaması gerekir:

"Kim şirk koşmaksızın Allah'a kavuşursa Cennete girer ve kim de şirk koşarak Allah'ın huzuruna çıkarsa ateşe girer."

(Buhari Cenaiz: 9, Müslim İman: 150-153.)

Çünkü deve, sığır ve koyun gibi hayvanlar Allah'tan (c.c.) başkasına örneğin bir ölü, bir ğaib, tağut, türbe, ağaç, taş vb.

şeyler için kurban edilsin diye beslenip semirtilmiyordu. Ne yazık ki bu ümmetin sonlarına doğru içlerinden bu manada kurban kesmeyi en faziletli amellerden kabul eden müşriklerin sayılan artmaya başlamıştır. Hatta kimisi bunlara aşırı bağlılıklarından ve korkularından dolayı bu türden kurbanlarla yetinmektedirler. Cehalet ve felaket ne kadar da yaygınlık kazanmıştır."

Şirke Düşmekten Korkmak

Hadiste şirke düşmekten önemle kaçınma uyarısı yer almaktadır. Çünkü kişi hiç farkında olmadan sonucu Cehennem ateşi olabilecek bir şirk içine girebilir.

Hangi Niyetle Olursa Olsun Allah (c.c.)'tan Başkasına Kurban Kesmek Şirktir

Hadiste, adamın sırf putçuların şerrinden korunmak maksadıyla, istemeyerek yaptığı bir şey sebebiyle ateşe girdiği belirtilmektedir.

Bu adam önceleri müslüman idi. Çünkü böyle olmasaydı, kendisi hakkında, "Bir sinek yüzünden Cehenneme girdi"

denmezdi.

Tevhidin ve İhlasın Önemi

Diğerinin Allah (c.c.)'tan başka hiçbir şeye sinek dahi takdim etmemesi tevhidin ve İhlasın faziletini ve önemini açıklamaktadır.

İşte bu hususlardan hiç birisi asla gözardı edilmemelidir.

ALLAH (C.C.)'TAN BAŞKASI İÇİN KURBAN KESİLEN YERLERDE, ALLAH (C.C.) ADINA KURBAN