• Sonuç bulunamadı

B. TASAVVUF VE TIP

III. A DÖRT UNSUR (ANÂSIR-I ERBAA)

Dört unsur bazı kaynaklarda çâr anâsır, seyyâlât-ı erbaa, üstükusât gibi farklı isimlerle de geçer. Dört unsur doğa ile bağlantılı olarak insan vücudunda çalışır. Vücutta hareket halinde olan bu unsurlar, makrokozmoz olan evrenin mikrokozmoz olan insandaki karşılığıdır. Mevsimlere göre dört unsurun seyri vücutta değişir.

633 Muhâsibî, Akıl ve Kur’an’ı Anlamak, s. 227. 634 Bkz. Fuzûlî, Risâle-i Sıhhat ve Maraz, s. 5. 635 Ebû Tâlib el-Mekkî, Kûtü’l Kulûb, cilt I, s. 412.

636 İmam Buhârî, Edeb-ül Müfred, İmam Buhârî’nin Derlediği Ahlâk Hadisleri, trc. ve şerh eden: A.

Fikri Yavuz, Sönmez Neşriyat, İstanbul, 1974, 250. hadis (457), s. 552.

637 Gazzâlî, İhyâ, 2015, cilt 3, s.12. 638 Muhâsibî, er-Riâye, s. 19,20. 639 Gazzâlî, İhyâ, 2015, cilt 1, s. 335.

Âlem-i dünyanın erkân ve tabayı’ından başka âlem-i hakîkatın dahi tabâyı’ ve erkânı vardır, âlem-i dünyanın gibi dört rükn ve dört tabiât-ı sûrîdir ki ab ve hak ve ateş ve hevâ ve hararet ve bürudet ve rutubet ve yübûsettir ki âlem-i dünyanın medarı bunların üzerinedir.640 Tasavvufta dört unsur dünyanın da bedenin de var olması

ayakta kalması için gerekli görülür. Her biri birbirine muhtaç olan bu unsurlar vücutta birbirine bağlı olarak insan tabiatıyla da uyumlu bir şekilde ortaklaşa çalışır.641 Dört unsurun tasavvufta değişik adlarla birçok yönden bahsi geçer, değişik

açılardan sûfîler dört unsurdan bahseder. Tasavvufta dört unsurun insan bedeninin temelleri olması açısından bu konu incelediğimiz eserdeki ile örtüşen bir durumdadır.

Eserde dört unsur, beden memleketinin sahipleri olan Ahlât olarak geçmektedir. Bunlar; Kan, Safra, Balgam ve Sevda olarak güzel huylu ve temiz yaratılışlı dört kardeştirler fakat birbirleriyle hem zıt (ezdâd) hem uyumlu (erkân) bir geçinmeleri vardır. Bunlar bedende birbirleriyle imtizaç olarak uyumlu bir şekilde çalışırlar. Dört kardeşin çalışmaları sayesinde beden ülkesinin dört tarafına dört nehir akar ve bu nehirler acı, tatlı, ekşi ve tuzlu olup; ıslak, kuru, soğuk ve sıcak özelliktedir. Aynı zamanda bu nehirler; rutubet (telh), şühunet(şirin), bürudet(türş) ve hararet(şûr) ile meşhurdur. Bu nehirler bedenin 360 mafsalına ulaşır ve bu nehirler sayesinde beden ülkesi canlı kalır. Bunların karışımlarından vücut oluşur ve bu karışımları sebebiyle de onlara ahlât-ı erbaa, dört hılt adı verilir. Bu dört hıltın yönetimi de “mizaç” adında bir kıza aittir.642

Konuyla alakalı olarak tasavvufta dört unsur nefsin dört mertebesini temsil eder. Bunlar:

“Nefs-i emmare: Ateş Nefs-i Levvame: Hava Nefs-i Mülhime: Su

Nefs-i Mutmainne: Toprak”ile temsil edilir.643

“İnsan nefsinin tabiatlarını teşkil eden dört mizac, Allah Teâlâ’nın onu yarattığı fıtratın eseri olan hevâdan türemiş esaslardır. Bunların ilki Zaaf’tır ki toprak

640 Seyyid Mustafa Rasim Efendi, Tasavvuf Sözlüğü, s. 816. 641 Bkz. Ebû Tâlib el-Mekkî, Kûtü’l Kulûb, cilt 4. s. 81. 642 Bkz. Fuzûlî, Risâle-i Sıhhat ve Maraz, s. 3, 4.

643 Ethem Cebecioğlu, Tasavvuf Terimleri ve Deyimleri Sözlüğü, 3. Baskı, Anka yay. İstanbul. 2005. s.

59. ; Ayrıca bkz: Süleyman Uludağ, Tasavvuf Terimleri Sözlüğü, Kabalcı yay. 1. baskı, İstanbul, 2002, s. 42.

fıtratının icabıdır. İkincisi olan Buhl( cimrilik), çamur tabiatının icabıdır. Üçüncüsü

Şehvet’tir ki, ateşin icabıdır. Dördüncüsü olan Cehalet ise kuru çamurun icabıdır. Bu

dört tabiatı ifade eden sıfatlar, türlü karışımlarla insanın imtihan edilmesi için yaratılmıştır. Bu imtihan nefsin gevşeklik ve sapmasının başlangıcını ifade eder. Bu; her şeyi bilen ve çok yüce olan Allah Teâlâ’nın takdiridir.”644 Bir başka yerde de

buna benzer bir açıklama şöyle yapılmıştır: “Ateşin tabiatı gazabdır. Ve hevânın tabiatı gaflettir. Ve suyun tabiatı meyletmektir. Ve toprağın tabiatı sıklet vermektir. Bunların süflî olan tabiatlarından halâs olursan sâfî ruh olursun.”645

1. Ahlât-ı Erbaa

İnsan bedeninin çalışma işleyişi ve düzeni ahlât-ı erbaa olan kan, safra, balgam ve sevda adındaki dört salgıya bağlıdır. “Bedenin sıhhat bakımından sâlim olması, ahlât-ı erbaanın kâfi miktarda mütevazin bir halde bulunması demektir.”646

Eserde de tam olarak böyle olup, bedenin sağlığı; Ahlât-ı erbaanın aralarındaki dengenin sarsılıp taşkınlığın olmasıyla bozulur. Sağlığın tekrar elde edilmesi ise yine Ahlât-ı erbaanın perhiz vasıtasıyla dengesinin sağlanmasıyla olur. Eserde ahlât-ı erbaa tabiri kan, safra, balgam ve sevdanın birbiriyle uyumlu bir şekilde olan karışımına denir.647 Daha sonra eserde hastalıkların tesbiti hıltlara göre belirlenmiş

ve tedavisi de hıltlara göre uygulanmıştır.648

Biz insanı karışık bir damla sudan yarattık. (İnsan, 76/ 2) ayetindeki karışım ile ahlât arasında bağlantı kurulmuştur. Ayette geçen emşac(karışık) kelimesinin, ahlât kelimesiyle aynı anlama geldiği çoğu tefsircinin kabulüyle, insanın yaratılışında var olan dört unsura işaret edilmiştir.649 Kûtül Kulûb’da buna bununla ilgili olarak

şöyle denilmiştir: Tabiatların tertibi ve mizacın itidali müşevveş ve karışık bir hal almış, böylece nefs kalp mahalline vasıl olmuş; kalp ruh derecesine, ruh sır mertebesine, sır kurbun sıfatı seviyesine ulaşmış, her şey de her şeyden ayrılmıştır.650

644 Ebû Tâlib el-Mekkî, Kûtü’l-Kulûb, cilt 1, s. 296. 645 Seyyid Mustafa Rasim Efendi, Tasavvuf Sözlüğü, s.252.

646 Ahmet Talat Onay, Eski Türk Edebiyatında Mazmunlar ve İzahı, 1. Baskı, haz. Cemal Kurnaz,

Akçağ yay, Ankara 2000, s. 78.

647 Fuzûlî, Risâle-i Sıhhat ve Maraz, s. 4. 648 Fuzûlî, Risâle-i Sıhhat ve Maraz, s. 15-18.

649 Bkz. İbrahim Canan, Hz. Peygamberin Sünnetinde Tıp Tıbb-ı Nebevî, 1. Baskı, Akçağ yay.

Ankara, 1995, s. 48. ; Ayrıca bkz.: Elmalılı M. Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, cilt 8, s. 456.

1. a. Kan, Safra, Balgam ve Sevda

Eserde bu kavramların her birinin özelliği diğer kavramlar gibi bir karaktere büründürülmüş olarak açıklanır.

1. a. 1. Sevda: Siyah bir elbiseye bürünmüştür. Kokusu menekşedir. Yerleştiği yer serdir.651 Yaptığı iş hayâl incilerini dizmek ve bütün işleri idrâk

etmektir. Fakat geç oturur(yerleşir) ve kalkması, gitmesi çok güçtür. Bu yönüyle kan dökücü vasfı vardır. Hareketlerinde divanelik eserleri bulunur.652 Maraz, Gıda

yoluyla vücuda girdiğinde ilk olarak Sevda’ya etki eder ve Sevda’nın parlaklığı artarak diğer hıltlara baskın gelir dolayısıyla onlar zayıf kalınca dengesizlik ve hastalık meydana gelir.

1. a. 2. Safra: Sarı bir elbise giyer. Kokusu yaban gülüdür. Yerleştiği yer, öddür. Bütün durakları gezer ve hayat askerlerine rehberlik eder, yâni hayatı devam ettiricidir. Fakat tadı acı ve kötü biridir. Çabuk bozulur, geç iyileşir.653

1.a. 3. Kan: Gül renkli(kırmızı) libas giyer. Kokusu susamdır. Yerleştiği yer (kara)ciğerdir. Canlılığı sağlar ve vücudu ayakta tutan asıl unsurdur. Fakat varlığı balgama bağlıdır.654

1. a. 4. Balgam: Beyazlar içinde süslenir. Kokusu nergistir. Yerleştiği yer akciğerdir. Kanın var olmasına yardımcıdır.655

2. Tabiat- Mizaç

Tabiat, insanın hamuruna konulan ahlâklar656 olup, fiil, söz vb. durumlardan

uygun olup muhalif olmayan huyların toplamı demektir.657 Vücutta her organın, her

hassenin bir tabiatı vardır. Tasavvufta mizaç adı altındaki unsurlar, sâlikin yolundaki nefsin huyu ve enaniyetidir ve yoldaki bu engeli aşmak gerekir. Bu konuda “yolda mizaç/nefs olduğu halde yol almak ışıksız yola girmeye benzer.” denilmiştir.658 O

halde nefsi eğiterek terbiye etmek gerekir. Tabiplerin kaidelerine göre, nefsin ahlâkı

651 Bkz. Fuzûlî, Sıhhat ve Maraz, s. 25. Gölpınarlı, çevirisinde ‘dalak’ olduğu belirtilir. Diğer

çevirilerin ‘ser’de olarak çevirdiğini söyler. Bizim temel aldığımız metinde de ‘ser’de olarak geçer.

652 Bkz. Fuzûlî, Risâle-i Sıhhat ve Maraz, s. 8-9. 653 Fuzûlî, Risâle-i Sıhhat ve Maraz, s. 8-9. 654 A.g.e., a.g.y.

655 Bkz. A.g.e., a.g.y.

656 Bkz.Kuşeyrî, er-Risâle, 2014, s.135. 657 Muhâsibî, er-Riâye, s.266.

bedenin mizacına tâbidir, nefsin ahlâkı ne kadar kâmilse bedenin mizacı da o derece mutedil ve nefsin ahlâkı da o derece mükemmel olur.659 “Ahlât-ı erbaa’nın insanın biyolojik fonksiyonlarını etkilemesinin yanında ahlâkî ve psikolojik fonksiyonlarını da etkilediği, bu sayede insanlarda huy/karakter olarak “dört mizaç” (four temperaments) oluştuğu ve psikolojik rahatsızlıkların da bu sıvıların vücuttaki dengesizliğinden ve özellikle sevdanın (kara safra) fazlalığından ortaya çıktığı kabul edilmektedir. Bu dört mizaç demevî (sıcakkanlı, sanguine, sanguinous), safravî (öfkeli, choleric, colérique, bilious), sevdavî (karamsar, melancholic, mélancolique) ve balgamî (sakin/tembel, plegmatic, flegmatique) şeklindeki psikolojik tiplemelerdir.”660

Tasavvufî açıdan, “mizaç, kişinin derununda yâni batınında buluna tabiptir. Bu tabip, yâni mizaç içerde olan şeyi dışarı yansıtarak haber verir ki dışarıdaki tabip ona göre hastalığın olup olmadığına hükmeder. Burada aslolan ise içerdeki tabibin red veya inkârındaki hükümdür. Dolayısıyla aslolan içerdeki tabiptir. Eğer içerdeki tabip yâni mizaç da bozuk ise o zaman harici bir tabibe ihtiyaç duyulur. Dolayısıyla mizaç içerden kendi kendini düzeltemediği durumda hasta olan doktoru yâni mizacı dışarıdaki tabibin desteğiyle iyileştirmek gerekir.”661 Buradan yola çıkarak nefsin ve

mizacın dengede olduğu yerde hastalık da zuhur etmez ve bünye sağlıklı olur, sağlıklı olunduğunda ruh da iyi olur ve o oranda Hakk’a ulaşma mümkün olur, çünkü nefsin ve hastalığın engelleri ortadan kalkmış olur. “Bunun gibi ma’na yönünden de insanda bir mizaç bulunur ve bu mizaç zayıf olduğunda batındaki özellik ve halleri yanlış görüp yanlış söyler ki bu sebeple “Eşyayı bize olduğu gibi göster” hadisindeki istikametten şaşmış olur.”662

Gelenekte ölümlü olan beden kalıbında nefsi temsil eden Mizaç’ın, ölümsüz olan Ruh ile izdivacı insanı oluşturur.663 Eserde de Mizaç, kadın bir karakterde olup eril Ruhun beğendiği ve evlendiği kişidir.664 Bu durum onların kemâline, uyumuna

659 Canan, Tıbb-ı Nebevî, s. 41.

660 http://www.sdplatform.com/Yazilar/Kose-Yazilari/382/Ahlt-i-Erbaa-ve-Fuzlnin-hekimligi.aspx

(24. 08.2020) Mahmut Tokaç. Bu yazı SD (Sağlık Düşüncesi ve Tıp Kültürü) Dergisi, Aralık-Ocak- Şubat 2014-2015 tarihli 33.sayıda, sayfa 94-99'de yayımlanmıştır.

661 Bkz. Mevlânâ Celâleddîn Rûmî, Fîhi Mâ Fîh, s. 48. 662 Bkz. A.g.e., a.g.y.

663 Bkz. Okuyucu, Divan Edebiyatı Estetiği, s. 53. 664 Bkz. Fuzûlî, Risâle-i Sıhhat ve Maraz, s. 4.

ve mükemmelliğine işarettir. Bununla birlikte Mizaç eserde, bedendeki Sıhhat’in de annesi rolündedir. Aynı zamanda hıltların yönetimini de elinde bulundurmaktadır. Dört unsurun bir cüzü olan Mizaç’ın kadın karakterde olup Ruh’un da erkek rolde olması ve bunların birbirleriyle evlenmesi tasavvufta da geçmektedir. Tasavvufta dört unsur vücutta nefsi temsil ettiğinden, dişi nefis ile erkek Ruh arasında ezeli bir aşkın olması ve bu iki varlığın birbiriyle evlenmesi, dişi ile erkek arasında doğal bir çekim ve uyumun olması, ta Hz. Havva’nın Hz. Âdem’den oluşmasına ve bu ilk iki insanın arasındaki yakınlığa dayanır.665

3. Ezdad

Dört unsurdaki Kan, Safra, Balgam ve Sevda birbiriyle hem üstünlük davasıyla mücadele içinde, hem de beden ile kendilerinin varlığı ve bekası için uyum ve anlaşma içindedirler. Burada felsefedeki zıtlıkların vahdeti ve mücadelesi teorisinin yansıması vardır. Zıtları yaratan, eşyanın özünü değiştirmeye muktedir olan Allah,666 bir şeyin zıddını var ederek onun hükmünü kaldırır.667 “Yâni her şey zıddı ile açığa çıkar.”668 “Allah Teâlâ’nın yarattığı bütün varlıkların bir benzeri, bir

de zıddı vardır. Nefsin benzeri şeytan, her ikisinin zıddı ise ruhtur.”669 “Zıtlar

birleştiğinde Zât zuhur eder.”670

Bu âlem, yaratılışının icabı olarak zıtlar âlemi olduğu için671, kâinattaki

olaylar zıtlık döngüsü içinde cereyan eder. İnsan varlığının iki zıt varlık olan dişi ve erkek üzerinden devam etmesi, insanın kendi varlığını da açlığını giderip tok olmakla devam ettirmesi, bu zıtlık döngüsünün bir parçasıdır. İnsan tabiatındaki iyi- kötü, güzel-çirkin gibi huyların gerektirdiği sistemin işleyişinden, doğadaki olayların gece- gündüz, yaz-kış gibi işleyiş sistemine kadar bu zıtlık etkili olmaktadır. Evrende, varlık olarak var olan her şeyin aslında yok hükmünde olduğu, insanın da aslında yok olarak gerçekte kendini Mutlak Var ile var edebileceği bir sistem işlemektedir.

Bulanık suyun içine duru su aka aka o bulanık su akar gider ve su durulanır, veya tam tersi duru suyun içine bulanık su aka aka o duru su bulanırsa; onun gibi de

665 Bkz. Sühreverdî, Avârifü’l Meârif, 2010(b), s. 234, 235. Ayrıca bkz: A’raf, 7/189. 666 Bkz. Hücvirî, Keşfu’l- Mahcûb, s. 88.

667Ebû Tâlib el-Mekkî, Kûtü’l-Kulûb, cilt 3, s. 90. 668 Gazzâlî, İhyâ, 2015, cilt 4, s. 577.

669 Ebû Tâlib el-Mekkî, Kûtü’l-Kulûb, cilt I, s. 430. 670 Merter, Dokuz Yüz Katlı İnsan, s. 167.

bedene iyi bir şey gelirken oradaki kötü şey çıkar gider veya kötü bir şey gelirken oradaki iyi şey çıkar gider. Dolayısıyla hastalıkların tedavisinde de bu zıtlık yöntemi kullanılmıştır. Bir başka açıdan şöyle bir ayrıntı vardır ki ezdad ne kadar birbirinden farklı olsa da birbirlerine muhtaçtır ve biri olmadan diğeri de olamaz. Fizikteki zıt kutupların birbirini çekmesi kanunu buna delildir. Örneğin; “gece gündüzün zıddıdır fakat gündüzün gelmesi için döner, hakeza gündüz de gecenin gelmesi için… Gün, ne sadece gece kalır ne de sadece gündüz. Dolayısıyla bu zıtlar, birbirine eşlik etmeleri bakımından aralarında var olan uyum ve denge içinde çalışırlar.”672 Sonuç

olarak Allah “Hangisini veriyorsa onu baskın kılarak diğerinin uzaklaşmasını sağlar.”673 “Olur ki, bir şey sizin için hayırlı iken, siz onu hoş görmezsiniz. Yine olur

ki, bir şey sizin için kötü iken, siz onu seversiniz. Allah bilir, siz bilmezsiniz.” (Bakara 2/216) ayeti de şerde gizli olan hayır, hayırda gizli olan şer bakımından zıtlığa örnek verilebilir.