• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 3: ŞERH-İ KASÎDETU'T-TÂʼİYYE'NİN İNCELENMESİ 35

3.5. Şerh Metodu

3.5.5. Şârihe Ait Şiirler

Maʻrûf'un Arapça, Farsça ve Türkçe olmak üzere üç dilde şiir yazıp zaman zaman ʻÂrifî mahlasını kullandığını ve yazdığı şiirlerin bir kısmının Reşehât tercümesinde diğer kısmının Tâʼiyye şerhinde yer aldığını daha önce ifade etmiştik. Çalışmamızın bahsi geçen zatın biyografisinin ele alındığı bölümünde Reşehât tercümesinde bulunan şiirlerden örnekler verildiği gibi283 bu bölümde, kaleme alıp çalışmamızın asıl konusunu teşkil eden Tâʼiyye şerhinde yer verdiğini tahmin ettiğimiz Arapça, Farsça ve Türkçe şiirler ele alınacaktır.

135 3.5.5.1. Şârihe Ait Arapça Şiirler

Tâʼiyye'nin 124284 ve 138285 numaralı beyitlerinin, “Kaynak Metnin Arapça Olarak Açıklanması” olarak yorumladığımız aşamada mensur değil manzum olarak açıklandığını dile getirmiştik.

Bahsi geçen beyitlerin açıklanmasından ibaret olmasının yanı sıra kanyağının tarafımızca tespit edilememesi dolayısıyla şârihe ait olduğunu düşündüğümüz bu iki manzum parçanın her birinin iki beyitlik bir kıtʻa olup birincisinin Faʻûlün mefâʻîlün faʻûlün mefâʻîlün (Tavil Bahri) kalıbıyla, diğerinin ise Mütefâʻilün mütefâʻilün mütefâʻilün (Kâmil Bahri) kalıbıyla yazıldığını görüyoruz. Aşağıda bahsettiğimiz iki kıtʻa ile Türkçeye tercümesine yer verilecektir:

- Fe-lā bābe lī tuǿtā ileyhi li-ĥācetin Ve lā cāhe lī yurcā bihi rāĥatun minnī Ve lā cāre lī yuĥmā Ǿani'l-cevri ve'l-belā

Ĥamiyyetuhu fi'l-aśli mefķūdetun minnī. [101a]

Tercümesi: Benim ne kapım var ki ona bir hacet için dayanılsın.

Benim ne makam ve mevkiim var ki onun vasıtasıyla benden kurtulmak rica olunsun. Benim ne komşum var ki benim için eziyet, zulüm, gam ve kederden korunsun ve saklansın.

Zira benim hamiyetim ve gayretim tamamen fena buldu.

284 Bahsedilen beyit şudur:

“Fe-lā bābe lī yuġşā ve lā cāhe yurtecā Ve lā cāre lī yuĥmā li-faķdi ĥamiyyetī”.

285 Bahsedilen beyit şudur:

Ve yuŧrafu ŧarfī in hememtu bi-nažretin Ve in busiŧat keffī ila'l-basŧi kuffeti.

136

- Ve yuraddu ŧarfī lev nažartu bi-laĥžatin Bi-savārifi'l-iclāli ve hiye ruǾātuhā Ve leǿin baseŧtu yedī li-basŧi meserretin MeneǾat yedī minhā celāletu źātihā. [110b]

Tercümesi: Eğer ben o mahbubeye göz açıp kapayıncaya kadar bile bakmaya niyet

etsem, benim gözüm onun azamet ve heybetinden çevrilir.

Eğer ben onunla ünsiyete teşebbüs etsem, onun zatının azamet ve heybetinden dolayı benim bu girişim menolunur (engellenir).

3.5.5.2. Şârihe Ait Farsça Şiirler

Kasîdede ele alınan beytin şerh edilme sürecinin bitirildiği Farsça rubailerin bir kısmının şerh edilen beyitlerin Farsçaya tercümesinden ileri gitmediği görülmüştür. Beyitlerin Farsçaya tercümesinden meydana gelen rubailerin bir kısmının başında “Rubâʻî-i Molla Câmî” gibi Molla Câmî'ye ait olduğunu gösteren ifadeler bulunurken diğer kısmının başında iktibas olduğuna işaret edecek herhangi bir ifade bulunmamaktadır. Başında iktibas olduğuna işaret edecek ifade bulunmayıp beyitlerin Farsçaya tercümesinden meydana gelen rubailerin bir kısmının Molla Câmî'nin Tâʼiyye şerhinden iktibas edildiği tespit edilse de diğer kısmının kaynağına ulaşılamamıştır.

Şârihin Farsça şiirler yazmasının yanı sıra Reşehât'teki beyitleri tercüme ederken özellikle rubai nazım şeklini kullanmasını dikkate alarak şerh edilen beytin tercümesinden ibaret olan ve kaynağına ulaşamadığımız rubailerin şârihe ait olduğunu tahmin etmekteyiz. Şârihe ait olup mefǾūlü mefāǾilün mefāǾīlü feǾil, mefǾūlü mefāǾīlü mefāǾīlün faǾ ve mefǾūlü mefāǾīlü mefāǾīlü feǾūl aruz vezinleriyle yazıldığını tespit ettiğimiz bu rubailerden bazıları şu şekilde örneklendirilebilir:

- Ķavmī ki merā be-hetk ġībet bekonend V’ez terk-i maĥabbetem naśīĥat bekonend Her çend ki īşān buvedem ħˇīşāvend

137

Līkin be ĥaķīķat, Ǿadāvet bekonend [65b]

Tercümesi: Bana hakaret edip dedikodumu yapanlar ve bana aşkı terk et diye nasihat

edenler, akrabam olsalar dahi bana böyle yaptıktan sonra düşmanlık ederler. - Ǿİşķem be du kevn bī-nažīrest u miŝāl

Bāşed ber-i vey Ǿaşķ-ı heme vehm u ħayāl Her dūn-i denī rāh be-dū key yābed

V’īn aĥsen-i ħaślet digerān zişt-ħiśāl [72b]

Tercümesi: Benim aşkım iki âlemde eşsiz ve benzersizdir, herkesin aşkı O’nun aşkı yanında vehim ve hayal gibi kalır. Her alçak O’na ulaşabilir mi ki? O’na âşık olmak huyların en güzelidir ve başkalarına âşıklık ise kötü huydur.

Şerhte Maʻrûf'a ait olduğunu düşündüğümüz rubailerin yer aldığı varak numaraları şu şekildedir: (66a, 67a-67b, 68a, 69a, 71a, 72a, 73a, 74a-74b, 75b, 76a, 77a, 78a-78b, 79a, 80a, 80b-81a, 81b, 82a, 83a, 84a, 85a, 86a, 88a, 88b-89a, 90a, 90b, 91a, 91b, 92b, 93a, 93b, 94b, 95b, 96b, 97b, 98a, 100a, 100b, 101b, 102b, 103b).

3.5.5.3. Şârihe Ait Türkçe Şiirler

Şerh edilen beyit/beyitler Türkçeye nesir olarak çevrildikten sonra beyitte denmek istenilen umumî anlamın zaman zaman Türkçe manzum parçalar kullanılarak geniş bir şekilde yorumlandığı görülmüştür. Bu manzum parçaların bir kısmının şairlerden alıntılandığı tespit edilirken diğer iki manzumenin kaynağına ulaşamadık.

Şârihin Türkçe şiirler yazdığını göz önünde bulundurarak kaynağına ulaşamadığımız Türkçe manzumelerin şârihe ait olduğunu söylemek mümkündür.

Şârihe ait olduğunu düşündüğümüz bu iki manzum parçanın birincisinin rubai nazım biçimiyle ve aruzun mefǾūlü mefāǾīlü mefāǾīlü feǾūl kalıbıyla yazılırken diğeri ise mefāǾīlün mefāǾīlün mefāǾīlün mefāǾīlün kalıbıyla yazılmıştır. Aşağıda bahsettiğimiz iki Türkçe manzumeye yer verilecektir:

138

Her büt-gede mescid-i İlāhī olamaz Her ħāne sarāy-ı pādişāhī olamaz Āyīn-i selāŧīni reǾāyā ne bilür

Her Türk-i denī merd-i sipāhī olamaz [35a] - Nažm:

ǾAdem vīrānesinüñ źāt-ı Ĥaķdur genc-i pinhānı Ţılısmıdur o gencüñ ŧālib isen vech-i insānī [35a]