• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 6. ĠSTANBUL’DAKĠ YAYA YOLU DÜZENLEMELERĠNĠN BĠTKĠSEL TASARIM AÇISINDAN DEĞERLENDĠRĠLMESĠ

6.2. Ġstiklal Caddesi

6.2.1. Ġstiklal Caddesi’nin Konumu ve Genel Özellikleri

Beyoğlu ilçesinde, Tünel-Taksim arasında uzanan İstiklal Caddesi, eski adıyla ‘Grand Rue de Pera’ veya ‘Cadde-i Kebir’, bir asra yakın zamandır ülkenin en ünlü caddesi olma özelliğini korumaktadır. 19. yüzyılda en görkemli dönemini yaşayan Beyoğlu semtinin esas sahipleri Levantenler’dir. Bunlar, çeşitli nedenlerle İstanbul’a gelip, kendileri gibi yabancı ya da yerli gayrimüslimlerle evlenerek kente yerleşen Avrupalılar’dır. Caddenin yavaş yavaş bir alışveriş ve zanaat merkezi haline dönüşmesi de Avrupalı veya İstanbullu gayrimüslim esnaf ve zanaatkarlarla başlamıştır (Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, Cilt 2, 1993).

İstiklal Caddesi’nin bugünkü tarzının gerçek şekillenmesi 19. yüzyılın ikinci yarısında başlamıştır ve böyle bir caddenin oluşumu Tanzimat’ın ürünü sayılabilir. 19. yüzyıl biterken, Paris’teki ‘La Belle Epoque’ tarzı yaşam ve tüketim, Türkiye’de ‘Grand Rue de Pera’da somutlaşmıştır. Bu süre içinde sokakların taşla döşenmesi, gazla aydınlatılması, kanalizasyonların yapılması, daha sonra elektriğin getirilmesi,

Tünel’in yapımı, atlı tramvaylar, elektrikli tramvaylar v.b. çok sayıda alt yapı hizmeti yoğunlaşmıştır. Kısacası, servet, zenginlik, ihtişam bu caddede toplanmıştır.

20. yüzyılın ilk yarısı, savaşlara, işgallere, karartmalara rağmen adı Cumhuriyet’ten sonra İstiklal Caddesi’ne dönüşen caddenin altın çağı olmuştur. Özellikle 20.yy.’ın ilk çeyreğinde İstiklal Caddesi, çok sayıda dilin konuşulduğu, Osmanlılar’da var olan bütün etnik toplulukların, pek çok ulustan Levanten ve yabancının yaşadığı, gezdiği, alışveriş yaptığı inanılmaz kozmopolit bir yerdir (Şekil 6.19). Ancak, 2. Dünya Savaşı’ndan sonra gayrimüslimlere uygulanan ‘varlık vergisi’ ile İstanbul’dan göçler başlamış ve gayrimüslimler yavaş yavaş yok olmaya başlamıştır. Gidenlerden boşalan yerlere aynı zanaatlar ikame edilemediğinden, İstiklal Caddesi’nin tarihi kimliği dejenere olmuş, kültürel dokusunun içi boşalmıştır (Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, Cilt 4, 1993).

Şekil 6.19. 1960’lara doğru İstiklal Caddesi (Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, Cilt 2, 1993).

Böylece, İstiklal Caddesi ve Beyoğlu yavaş yavaş köhneleşmeye terkedilmiş, tarihi binalar bakımsız kalmış ve yerlerine ‘modern’ yapılar inşa edilmiştir. 1950’lerde başlayan büyük kentlere olağanüstü göçler sonucunda 1960’lı, 1970’li ve 1980’li yıllarda cadde çok kötüleşmiştir (Şekil 6.20). Son yıllarda yapılan çalışmalarla caddeye yeni bir düzenleme getirilmeye çalışılmış ve cadde eski köhneliğinden sıyrılmaya başlamıştır (Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, Cilt 4, 1993).

Cumhuriyet sonrası imar çalışmaları kapsamında İstiklal Caddesi’ni noktalayan Taksim Meydanı yeniden düzenlenmiş ve mimar Kanonika’nın eseri Cumhuriyet Anıtı yerleştirilmiştir (Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, Cilt 2, 1993).

Şekil 6.20. İstiklal Caddesi’nin trafiğe kapatılmadan önceki görünümü (Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, Cilt 4, 1993).

Oldukça sıkışık bir kent dokusu ve yeşili az bir görünüm yaratan Beyoğlu bölgesinde, 1980 sonrasında, özellikle 1990’dan itibaren bir canlanma ve nostaljik yenilemeler görülmüştür. Yeni kafeler, restoranlar, oteller, kültür yapıları, kitapçılar bu canlılıkta etken olmaktadır.

Trafikten arındırılıp yaya yolu yapılarak uzun bir alışveriş ve kültürel aktivite aksına dönüştürülen İstiklal Caddesi, Tünel-Taksim arasında yeniden işletilmeye başlanan tramvayla da son 10 yıl öncesinden çok daha nitelikli ve canlı bir görünüme kavuşmuştur. Ayrıca, Beyoğlu’nun şık binaları ortaya çıkarılmış, son yıllarda bu binalar restore edilerek topluma kazandırılmıştır (Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, Cilt 2, 1993).

İstiklal Caddesi, yapıları ve etkinlikleri ile İstanbul’un en hareketli bölgelerinden biridir. Cadde, günümüze tarihi, mimari yapısı ve işlevsel özellikleriyle değişime uğrayarak gelmiş ama yine de ihtişamını yitirmemiştir. 1990’ların başlarında cadde, eski kimliğine kavuşturulabilmesi için ve kentteki önemli yerini devam ettirebilmesi için trafiğe kapatılarak yayalaştırılmıştır.

Yayalaştırma projesi, Tarlabaşı Caddesi’nin trafiğe açılması üzerine, İstiklal Caddesi’nde azalan araç trafiğini tamamen kaldırarak, caddenin ortasına yerleştirilen

tramvay dışında caddeyi yayalara ayırmak, tüm insanların özlem duyduğu eskisinin aynı bir yaşam değil, çağdaş atmosferi ile eskiyi anımsatan fakat onu aratmayan bir Beyoğlu yaratmak amacıyla oluşturulmuştur (İstanbul Büyükşehir Belediyesi, 1994). Caddenin özelliği; kültür ve sanat, alışveriş, eğlence, iş merkezi ve piyasa, transit, tören ve kitle hareketi yolu olmasıdır. Caddenin yayalaştırılmasındaki amaçlar; tarihi dokunun karakterini vurgulamak, mekan kalitesi yaratmak, mimari kalite yaratmak, Beyoğlu’nu eskisi gibi çekici bir merkez haline getirmek, yoğun yaya kullanımını göz önünde bulundurarak alanı tamamen yayalara bırakmak, Tünel-Taksim arasında tramvay bağlantısı ile yaya hareketini desteklemek, ticari ve sosyokültürel canlılığı artırmaktır (Özkal, 1990).

İstiklal Caddesi, yaklaşık 1,5 km. uzunlukta ve ortalama 15 m. genişlikte olup, hafif raylı sistemin bulunduğu, araç trafiğinin kısıtlandığı ve yaya kullanımıyla transit kullanımın birbirini tamamladığı bir caddedir (1/1000 ölçekli halihazır harita örneği için bkz. EK B-2).

Raylı sistem caddeye canlılık katması ve alana erişilebilirliği artırması bakımından yararlı olmuştur. İstiklal Caddesi’ni yayalaştırma programı çerçevesinde, 1990 yılı içinde tarihi tramvayların da yeniden hizmete sokulması Büyükşehir Belediyesi tarafından ön görülmüştür (www.yapi-merkezi.com) (Şekil 6.21-6.22).

Şekil 6.22. İstiklal Caddesi’nin konumu (1/5000 ölçekli halihazır harita örneği) (İstanbul Büyükşehir Belediyesi, 2003a).

Cadde üzerinde, yer yer yaya mekanı oluşturulması amacıyla yapılan genişlemelerle, caddenin koridor havasından kurtulması sağlanmaya çalışılmıştır (Şekil 6.23).

Ancak, cadde üzerindeki binaların mimari kalitelerinin oldukça yüksek olması, mekan yaratma olayını güçleştirmiş, hatta olanaksız hale getirmiştir. Cadde boyunca oluşturulmaya çalışılan yaya mekanları; Ağa Camii önü, Çiçek Pasajı önü, Asmalımescid, Odakule önü ve Tünel’dir (Özkal, 1990) (Şekil 6.24).

Şekil 6.24. Caddedeki yaya mekanlarından biri olan Tünel Meydanı (Orijinal).

Caddenin, Taksim-Galatasaray ve Galatasaray-Tünel arasındaki bölümlerinin aynı karakterde olmadığı görülmektedir. Taksim-Galatasaray arasındaki birinci bölüm; eğlence yerleri, sinemalar, bankalar ve çeşitli ticaret alanlarının bulunması bakımından daha yoğun araç ve yaya trafiğine sahiptir. Galatasaray-Tünel arasındaki ikinci bölüm, daha az araç ve yaya trafiği olduğundan daha sakindir (Özkal, 1990). 6.2.2. Ġstiklal Caddesi’nin Bitkisel Tasarım Ġlkelerine Göre Değerlendirilmesi Öncelikle caddenin girişinden başlamak gerekirse; girişte herhangi bir özel ve çekici düzenleme yapılmadığı, bayrak direkleri, afişler, ilanlar v.b. ile tam bir görsel karmaşaya sahne olduğu söylenebilir (Şekil 6.25).

Bitkilendirmeyi ‘görsel’ ve ‘işlevsel’ kullanımlar açısından değerlendirirsek; görsel kullanımlar (tamamlama, birleştirme, vurgulama/odak noktası oluşturma, fon oluşturma, yumuşatma, manzara çerçeveleme) açısından; bitkilendirmenin, bu kullanımlar amaçlanarak yapılmadığı anlaşılmaktadır.

Cadde boyunca yer alan yapıların mimari kalitesinin yüksek olması, bitkilerin bu görsel zenginliği örtmemesini gerektirmektedir. Bu amaçla, binaları kapatmayıp onları vurgulayarak ön plana çıkaracak bir düzenleme, bu cadde için doğru bir yaklaşım olacaktır. Cadde üzerinde birçok önemli bina (konsolosluklar, kiliseler v.b.) bulunmaktadır. Ancak, bunların girişinde özel bir düzenleme bulunmamaktadır. Beyoğlu Belediyesi Ek Hizmet Binası önünde bitkilerin vurgulama işlevinden yararlanılmaya çalışıldığı, ancak bunun zayıf kaldığı görülmektedir (Şekil 6.26).

Şekil 6.26. Bina girişinde vurgulama amaçlı kullanılan bitkilerin zayıflığı (Orijinal). Aynı şekilde, Odakule ve Galatasaray Hanı önündeki plastik objelerin daha belirgin olarak öne çıkmaları ve daha kolay farkedilmeleri açısından, bitkilerin fon oluşturma işlevinden yararlanılmamıştır (Şekil 6.27).

Odakule Binası önündeki plastik obje Galatasaray Hanı önündeki plastik obje

İşlevsel kullanımlar (mekan oluşturma, perdeleme, mahremiyet sağlama, yönlendirme, iklimsel ve çevresel konfor sağlama) açısından ise; caddede yer alan ağaçlar, tepe taçları zayıf olduğundan mekan etkisi yaratma bakımından yetersizdir. Caddede perdelenmesi gereken herhangi bir görünüm veya mahremiyet sağlanmasına ihtiyaç yoktur. Yani, bitkiler bu amaçla kullanılmamıştır. Bitkilerin yönlendirme işlevi, bu cadde için pek de yeterli değildir. Öncelikle ne taraftan gideceğine karar veremeyen kalabalığın yarattığı karmaşa ve ağaçların göz seviyesinin üstünde olması nedeniyle, bitkilendirmenin yönlendirme işlevi açısından faydalı olamadığı gözlenmiştir (Şekil 6.28).

Şekil 6.28. Yönlendirme açısından yetersiz kalan bitkilendirme (Orijinal).

İklimsel ve çevresel konfor sağlama açısından ise, caddenin yazın epeyce güneş aldığı ve bitkilerin bu konuda etkili olamadığı söylenebilir (Şekil 6.29).

Şekil 6.29. Güneşin etkisini azaltmada yetersiz kalan ağaçlar (Orijinal).

İki tarafı binalarla kaplı olan cadde, yoğun bir yaya trafiğine sahiptir. Caddenin tam ortasından geçen tramvay yolu caddeyi ikiye bölmektedir (Şekil 6.30).

Şekil 6.30. Caddeyi ikiye bölen tramvay yolu (Orijinal).

Tramvay yolunun iki tarafında herdemyeşil türlerden Chamaecyparis lawsoniana (Yalancı servi) ve Ligustrum japonica (Ağaç ligustrum) kullanılmıştır. Caddenin tamamında, toplam 103 adet ağaç ligustrum ve 68 adet yalancı servi tespit edilmiştir. Caddede bulunan iki tür bitkinin de herdemyeşil ve tijli (üstten dallı) olması, hem ilginçlik, hem de çeşitlilik açısından bitkilendirmenin son derece sade olduğunu göstermektedir. Taksim Meydanı’ndaki ağaçlar ve çiçeklerden başka yaya yolu boyunca renkli bir bitkiye rastlanmamıştır. Bu, tasarımın son derece hareketsiz olduğunu göstermektedir. Ancak, bu sadeliğin sebebi olarak, caddenin tarihi dokusu ve çevredeki binaların kaliteleri düşünülebilir.

Caddede bulunan kent mobilyalarını (döşeme elemanları, aydınlatma elemanları, çöp kutuları, işaret ve bilgi levhaları, satış birimleri, plastik objeler v.b.) değerlendirmek gerekirse; kent mobilyaları, yayaların dolaşımını engellemeyecek şekilde uygun yerlere yerleştirilmiştir. Caddenin zemin kaplaması, granit parke görünümü verilen yerinde dökme betondur. Böyle bir cadde için bu malzemenin seçimi, herhangi bir altyapı sorunu için betonun kırılmasının gerekmesi açısından yanlıştır.

Ağaçlar için yaklaşık 1-1,5 m2’lik toprak alan bırakılmış, bu alan demir çitlerle çevrilerek ağaçlar mekanik zararlardan korunmuş, gövdelerinin etrafına da demir koruyucular yerleştirilmiş, herek ve bağlarla sabitlenmiştir (Şekil 6.31).

Ancak yine de İstiklal Caddesi’nde bitkiler, tramvay yoluna yakın olmaları nedeniyle tramvay tarafından tahrip edilebilmektedir. Yalancı servilerden bazılarının gövdesinin eğrilmiş olduğu da gözlenmiştir (Şekil 6.32).

Şekil 6.31. Ağaçların etrafındaki demir koruyucular ve çitler (Orijinal).

Şekil 6.32. Gövdesi eğrilmiş bir yalancı servi (Orijinal).

Aydınlatma elemanları, sarkık iki loplu yeşil armatürlerdir. Çöp kutuları aydınlatma elemanlarının hemen yanına yerleştirilmiş olup, sayıca yeterli olmadığı saptanmıştır (Şekil 6.33). Kent mobilyalarının ağaçlarla ilişkisi ise, kimi yerlerde birbirlerine çok yakın olmaları dışında hemen hemen iyidir. Ancak, caddenin bakımı, gerek temizlik gerekse bitkisel elemanlar açısından yetersiz görülmüştür. Özellikle, ağaçların

Şekil 6.33. Aydınlatma elemanı ve çöp kutusu (Orijinal).

Sonuç olarak, İstiklal Caddesi’ndeki bitkilendirme çok başarılı değildir. Bitkisel tasarım, görsel ve işlevsel kullanımlar açısından çok tatmin edici olduğu söylenemez. İki yanında binalarla sınırı çizilen dar bir sokak olan cadde, ortadan geçen tramvay ve yoğun kullanımın yarattığı kalabalık yüzünden iyice daralmış ve bir koridor etkisi oluşmuştur. Özellikle ticari amaçlı bir cadde olması, binaların mimari kalitelerinin yüksek olması ve çok yoğun yaya kullanımına sahip olması bakımından, caddede saksılar içerisinde bitki kullanımı bir çözüm olarak düşünülebilir.