• Sonuç bulunamadı

5. VERGĠNĠN TEORĠK YÖNÜ

5.2 Vergi Ġlkeler

Devletler, bir kısım bireyler tarafından yük olarak görülen ve dolayısıyla hoĢ karĢılanmayan vergiye karĢı oluĢabilecek doğal tepkiyi, en aza indirebilmek için vergilerin en doğru Ģekilde toplanmasını sağlayabilmelidir. Bunun için öncelikle iyi bir vergi sisteminin ortaya konulması ve bu sistemin iyi iĢleyebilmesi için vergi ilkelerinin üzerinde titizlikle durulması gerekmektedir.

Vergileme ilkeleri, ayrı ayrı vergilerden veya bir vergi sisteminden beklenen ekonomik, sosyal ve mali fonksiyonların gerçekleĢtirilmesi için vergi bileĢiminin oluĢturulmasında, tekniğinde ve uygulamasında dikkat edilmesi gereken, uzun yılların deneyimi sonucu ortaya çıkmıĢ ve iktisadi mali düĢünce sistemi içinde önerilmiĢ temel unsurlar ve kurallardır (Devrim 1996).

5.2.1 Vergilemede Tarafsızlık Ġlkesi

Tarafsızlık ilkesi; devlet vergilendirme yaptığı zaman, vatandaĢın bu vergilendirmeden mali olarak etkilenmemesi gerektiğini ifade etmektedir. Verginin, vatandaĢ üzerinde aĢırı bir yük oluĢturmamasını ve sadece kendi amacında kullanılması gerektiğini anlatır.

Bir vergi sisteminin tarafsız olabilmesi için en baĢta; • Tespit edilen vergi oranlarının düĢük olması,

• Vergi oranlarının “düz”(flaĢ) olması,

• Belirli kiĢi ve kurumlara vergi imtiyazları tanımaması gerekir (Aktan 2002).

5.2.2 Vergilemede Ġktisadi Etkinlik Ġlkesi

Bu ilkeye göre, vergilerle iktisadi kalkınmaya elveriĢli faaliyetler teĢvik edilip, verimli olmayan faaliyetler caydırılmalıdır. Vergi sisteminin günün ekonomik koĢullarına ve gereksinimlerine uygun bir biçimde düzenlenmesi, ekonomik etkinlik görüĢünün ortaya koyduğu bir kuraldır. Bu kurala göre vergi sistemleri, içinde bulunulan ekonomik duruma, gerekli etkiyi sağlayacak biçimde düzenlenmelidir.

5.2.3 Vergilemede Verimlilik ( Yeterlilik) Ġlkesi

Devlet, kamu harcamalarını finanse etmek için yeni vergiler çıkaracak ya da mevcut olan vergilerde artıĢ yaparak, kamu giderleri için gerekli olan gelirleri toplamaya çalıĢacaktır. Bu ilke, devletin belli bir dönemde vergi toplayarak elde edeceği gelirleri kamu harcamalarında kullanması ilkesidir. Bu ilke, vergi yoluyla elde edilen bu gelirlerin, harcamaları karĢılayacak düzeyde olmasının yanı sıra devamlı olmasını da iĢaret etmektedir.

Vergilemede yeterlilik ilkesi gereği, vergi muafiyet, istisna ve indirimlerinin çok düĢük tutulması gerekir. Dolayısıyla, bir vergi kanununda vergi ayrıcalıkları, adalet ve ekonomik teĢvikler düĢüncesiyle geniĢ tutulmuĢsa, o verginin uygulanmasından önemli bir hasılat beklenemez, o vergi verimli olamaz (Gökbunar 1998).

5.2.4 Vergilemede Genellik Ġlkesi

Genellik ilkesi, herkesten vergi alınmasını, baĢka bir değiĢle vergi alırken, toplum bireyleri arasında hiçbir ayırım yapılmamasını ifade eder (Pehlivan 2004). Türk Anayasası'nın 73. maddesinin ilk paragrafında; "Herkes, kamu giderlerini karĢılamak üzere mali gücüne göre vergi vermekle yükümlüdür" Ģeklinde hükme yer verilmiĢtir. Bu maddede yer alan “herkes” kelimesi ile, Türkiye'de yaĢayan vatandaĢlar arasında ırk, dil, sınıf ayrımı yapılmadığı belirtilmektedir. Ayrıca bu madde ile Türkiye'de yaĢayan yabancılara ve yurt dıĢında olup da burada ekonomik faaliyette bulan kiĢilere de ayrıcalık sağlanmadığı ifade edilmektedir.

5.2.5 Vergilemede Ödeme Gücü (Ġktidar) Ġlkesi

Vergi ödeme gücü, vergilemede adaletin sağlanmasında öne sürülen yaklaĢımlardan “ödeme gücü yaklaĢımı” ile ilgili bir kavramdır. Ödeme gücü yaklaĢımı, gelir dağılımında adaletin sağlanmasına yöneliktir. Vergi yükünün mükelleflere adil bir Ģekilde bölüĢtürülmesini ve vergilemede mükellefin vergi ödeme gücünü esas alır. Vergi ödeme gücünün belirlenmesinde mükellefin geliri, serveti ve harcamaları göz önünde tutulmaktadır (Demircan 2003).

Adil bir vergi düzeninde vergilerin çoğu, bireylerin ödeme gücüne dayandırılarak alınır. Bireylerin ödeme gücünü teĢkil eden baĢlıca unsurlar; gelir, servet ve harcamadır. Gelir üzerinden alınan vergilere “Gelir Vergisi”, servet üzerinden alınan vergilere “Servet Vergisi” ve harcama üzerinden alınan vergilere “Harcama Vergisi” adı verilir (Pehlivan 2004).

5.2.6 Vergilemede EĢitlik Ġlkesi

EĢitlik ilkesi, mükelleflerin ödeme güçleri dikkate alınarak vergilendirmenin yapılmasıdır. Yani, bireyler genel vergi yüküne, kendi ödeme güçlerine göre katılmalıdır. Bu ilke, genel vergi yükünün toplumu oluĢturan bireyler arasında mükelleflerin kiĢisel, ailevi ve ekonomik durumlarına göre dengeli bir Ģekilde dağıtılması gerektiğini belirtmektedir.

5.2.7 Vergilemede Adalet Ġlkesi

Vergide adalet ilkesi; verginin adil olması gerektiğini ifade etmektedir. Adil bir vergi sisteminin amacı, kamu hizmetlerini gerçekleĢtirmek üzere alınacak vergilerin toplumu oluĢturan kiĢiler arasında hak ve adalete uygun bir Ģekilde dağıtılmasıdır. Ancak adalet kavramı, kesin ve mutlak bir kavram olmadığından, toplumlara, toplumu meydana getiren kiĢilere, mekan ve zamana göre farklı anlamlarda yorumlanmaktadır. Hatta vergi adaleti kiĢiden kiĢiye değiĢtiği gibi, aynı kiĢide bile zaman ve mekana göre vergi adaleti anlayıĢında değiĢiklik söz konusu olabilmektedir. Çünkü, toplumu oluĢturan bireylerin siyasi, iktisadi, sosyal ve hatta ahlaki düĢüncelerinde zaman içinde önemli değiĢiklikler görülebilmektedir. O halde, zengin ve fakirden aynı miktarda vergi alınmaması, emek ve sermaye gelirinin farklı vergilendirilmesi vb. uygulamaların gerçekleĢtirilmesiyle vergi adaleti belli ölçülerde sağlanabilecektir.

5.2.8 Vergilemede Belirlilik Ġlkesi

"Kesinlik" adı da verilen bu ilkeye göre, her vatandaĢın ödemek zorunda olduğu vergi; tutar, çeĢit, ödeme zamanı, Ģekli vb. bakımından keyfi değil kesin, açık ve belirli olmalıdır (Edizdoğan 2000).

Belirlilik ilkesinin gerçekleĢmesi; vergi kanunlarında kullanılan dilin açık olması, verginin ödeneceği tarih ve yer ile borcun miktarının herhangi bir yanlıĢ anlamaya neden olmayacak Ģekilde açık ve kesin olarak bilinmesi, vergi kanunları hakkında yeterli açıklamaların yapılması vb. koĢullara bağlıdır (SavaĢ 2008).

5.2.9 Vergilemede Tasarruf Ġlkesi

Vergilemede tasarruf ilkesine göre, verginin devlete olan maliyeti mümkün olabildiğince düĢük olmalıdır. Verginin devlete olan maliyeti ifadesi ile sadece verginin tarh ve tahsil giderleri değil; aynı zamanda vergilerle ilgili uyuĢmazlıkların giderilmesi de anlaĢılmalıdır. Ayrıca

yükümlülerin vergileme dolayısıyla katlandıkları defter tutma, müĢavirlik hizmetleri vb. giderleri de bu maliyet içine girmektedir (Gökbunar 1998).

5.2.10 Vergilemede Kolaylık Ġlkesi

Bu ilkeye göre, vergi ile ilgili düzenlemeler, mükellefler tarafından kolayca anlaĢılabilecek ve uygulanabilecek biçimde hazırlanmalıdır. Yani, vergilemede ödeme zamanları, ödeme yeri, ödeme Ģekli ve ödenecek tutar kesin ve belirli olmalıdır. Vergilerini ödemede maddi zorluklarla karĢılaĢan bazı mükelleflerin vergi borçlarının ertelenmesi, hatta bazı nedenlerden dolayı vergi borçlarını ödeyemeyecek durumda olanların da vergi borçlarının silinmesi bu ilke gereğidir.

5.2.11 Vergilemede Kanunilik Ġlkesi

Kanunilik ilkesi, bir verginin konulması ve sonraki aĢamalardaki değiĢikliklerin, bir kanuna dayandırılmasıdır. Bu zorunluluk, keyfiliğin ve belirsizliklerin önlenmesi, vergi daireleri ile mükellefler arasında sağlıklı uygulamaların yapılması bakımından önem taĢımaktadır.

Vergilemede kanunilik ilkesine göre vergi, mevzuata uygun ve doğru olarak alınmalıdır. ġayet, kanunlara aykırı vergi alınması durumunda, vergilerin kanuniliği ilkesi bozulacak ve aynı zamanda benzer durumda olanlara, farklı iĢlem sonucu farklı vergi uygulaması söz konusu olacağından vergilemede eĢitlik ilkesi de zarar görecektir.

5.2.12 Vergilemede Açıklık Ġlkesi

Vergilemede açıklılık ilkesi gereği, vergi yasalarının uygulanması ile ilgili çıkarılacak yönetmelik ve genelgeler açık, anlaĢılır olmalıdır. Bu ilkeye göre, verginin konusu, verginin nerede veya neden alınacağı açık ve net biçimde belirlenmelidir.

Vergilendirmede yönetmeliklerin açık ve anlaĢılır olması, vatandaĢların bu düzenlemelere daha kolay uymasını sağlayacak ve vergiden kaçınma ya da vergi kaçırma giriĢimleri için de caydırıcı bir özelik taĢıyacaktır.

5.2.13 Vergilemede Ġstikrarlılık Ġlkesi

Vergide istikrar ilkesi, vergi ile ilgili olarak vergilendirme tekniği konusunda yapılan düzenlemelerin sık sık değiĢtirilmemesini, düzenli olmasını ifade etmektedir. Vergilendirmede

gerçekleĢtirilen sık değiĢiklikler, sadece mükelleflerin mali planlarında ani değiĢikliğe neden olup, olumsuz sonuç yaratmayacak; vergi idaresi için de değiĢikliklere uyum sağlama da zorluk yaratacak ve mükelleflerin sorunlarını çözerken sıkıntılara neden olacaktır.

5.2.14 Vergilemede Uygunluk Ġlkesi

Bu ilke, mükelleflerin vergiyi öderken fazla zorlanmaması için vergilerin en doğru zamanda ve en uygun biçimde alınmasını ifade etmektedir. Mükelleflerin ekonomik, mali ve sosyal durumları birbiriyle aynı olmadığından, buradaki uygun zaman kavramı, kiĢilere göre farklılık gösterecektir; ancak önemli olan uygunluğun genele göre belirlenmesidir. Uygunluk ilkesi, diğer bir yönü ile, uygun vergi kaynakları ve vergi çeĢitlerinin seçilmesi ile ilgilidir. Burada, verginin servet, harcama veya gelirin hangi çeĢidi üzerinden alınacağı ve yansıma mekanizması sonucu mükellefler üzerindeki yük dağılımının nasıl gerçekleĢeceği önem taĢımaktadır.