• Sonuç bulunamadı

Kır øskân Birimlerinin Özellikleri

ùekil 18: Ermenipazarı Nefsinde Nüfus Gruplarının Geliúimi

3.5.2. Kır øskân Birimlerinin Özellikleri

Tahrir defterleri incelendi÷inde karye kavramının standart bir hane sayısına ba÷lı olmaktan öte, yaúam tarzı ve kırsal özellikleri göre úekillendi÷ini görülmektedir. Dolayısıyla, köyü di÷er yerleúim birimlerinden ayırmak için esas kriter olarak benimsenmiú olan nüfus ölçüsü, bu dönemdeki köy gerçe÷ine uygun de÷ildir (Gökçe, 2000:165). Zira bazen, bir kazaya ba÷lı 1-2 hanelik bir karye karúımıza çıkabilirken, aynı kazaya ba÷lı bir baúka karyenin haneye kadar ulaútı÷ını da görebilmekteyiz. Örne÷in; Bilecik’te Salar ve Bayad 3, uzun Kilise 5, Yumaluca ve Koçi 6, Kilisecik 4, Kireçlik 7 nefer ile kayıtlı iken, Uzun Küplü 271, Küçük Küre 195, Bahadır an Küplü 175, Büyük Küre 155, Aleksi 166, Alakilise 109 nefer ile mukayyeddir. ønönü’de ise, Çukur ve Buyuran 5, Göçözü ve Boyracık 3 nefer ile gösterilmiúken, Dumanlı nam-ı di÷er Yenice 84, E÷rigöz 82, Karacaa÷aç 115 nefer ile mukayyeddir. Sö÷üd’de de durum aynıdır. Bayırkayalı, Gel-bulasun, Yuva ve Kul karyeleri 2, Dere 4, Yo÷unvcapelid 5 nefer ile mütemekkin iken, ùarabhane ve Avdancık 78 nefer ile meskûndur. Gölpazarı’nda da Sovıcakpınar ve kayaa÷zı 1, Kösedik, Çomaklı ve Çayır 2, Bikari ve Hacı 4, Devlethan 5, Göynücek 6 neferlik vergi nüfusuyla gösterilirken, Dımıúkı 106, Mededli 135, Dere 107 neferlik nüfusa sahiptir. Yarhisar’da Saraycık 1, ødris ve Aravud 3, Baba 4 nefer ile meskûn iken, Cullahlar 57, Gölcük 133 neferlik vergi nüfusuna sahiptir. Son olarak Ermenipazarı’na ba÷lı olarak Eymir 3, Ahmedler 4 nüfus ile gösterilirken, Ahibeli 85, Karacakaya 83 vergi nüfusunu barındırıyordu.

Köylerin özellikleri ile ilgili bilgi verirken “yerleúmelerin gerilemesi” ile ilgili konuya da de÷inmek gereklidir. Faroqhi’nin “terk edilmiú köyler sorunu” ile ilgili yaptı÷ı analizler çok önemlidir. Bir köyün adının yeni listelerde geçmemesi onun mutlak surette terkedildi÷i anlamına gelmeyece÷i düúüncesinden hareketle tahrirlerdeki kayıtların yanıltıcı olabilece÷i belirtilmelidir (Faroqhi,1976:294). Faroqhi’ye göre bu sorunun halledilmesi için, belli dönemdeki yerleúmelerin belirlenip, haritalandırma çalıúmasının

tamamlanması ve arúiv çalıúması bittikten sonra da en ince ayrıntısına kadar planlanmıú bir arazi araútırmasının yapılması gerekmektedir (Faroqhi,1976:296). Terkedilmiú ve dolayısıyla nüfus barındırmayan köyler tahrir defterlerinde karúımıza sıkça çıkmaktadır. Bunlar da “halidir” ya da sadece “hali” ibaresi ile gösterilmektedir. Örne÷in; Sö÷üd’e ba÷lı olan Gel-Bulasun köyünün, “sabıkan karye imiú” notundan sonra Hala köyüne ba÷lı bir mezra haline geldi÷i görülmektedir. Yine Dudaú köyü içinde “mezra-i Kabul” adlı yerin “sabıkan karye” oldu÷u belirtilmiútir. Ermenipazarı’na ba÷lı olan Yaylak-ı Ataca da “eski köy yerleri imiú” úeklinde verilmiútir. Eski bir köy yerinin yaylak, yani geçici bir yerleúim yeri haline gelmesi, daimi yerleúim yerleri olan köylerin yer de÷iútirebildi÷inin ve her zaman kalıcı olamadıklarının bir di÷er örne÷ini teúkil etmektedir. “Yaylak-ı Güde” adlı yerin de geçici yerleúim birimi olarak Yörükler tarafından kullanıldı÷ı belirtilmektedir. Göl kazasında da Kurucalı mezrasının “sabıkan karye” idi÷i ve “haliya Nefs-i Göl’ün ekinli÷i” oldu÷u belirtilmiútir. Yarhisar’da da Sasan mezrasının “sabıkan karye” idi÷i, sonradan sadece ekinlik olarak kullanılmaya baúlandı÷ı anlaúılmaktadır. Bilecik’te ise “hali ani’r-reaya” olarak kaydedilen birçok köyde bu ibarenin birkaç tımar hissesine bölünmüú olan köyün nüfussuz hissesini anlatmak için kullanılmıútır. Bu ibarenin kullanıldı÷ı köylerden sadece Uzun Kilise’nin son sayımda “ahaliden hali” kaldı÷ı anlaúılmaktadır. Pelidözü, Alakilise, Yenice, Kilisecik, Gülümbe, Kaldırayık, Kırgallı, Kutlubey, Salözü, Balçıkhisar ve Ahmedin köylerinde ise bu ibare sadece bir hissesine atfen kullanılmıútır. ønönü nahiyesinde de Otan ve Otacılar “hali ani’r-reaya” olarak gösterilmiúken, Ermenipazarı’na ba÷lı olarak en kalabalık nüfusa sahip bulunan köyle aynı adı taúıyan ve muhtemelen aynı köy olup, ønönü nahiyesine ba÷lı gözüken hissesi “ahaliden hali” olan Ahibeli de burada anılmalıdır. Ancak hali oldu÷u belirtilmemesine ra÷men nüfus kaydedilmeyen köylere de rastlanmaktadır. Bu tip idari merkezler ço÷unlukla bir sonraki tahrirde yer almamakta ya da yerleúime açıldıysa nüfus haneleri ile birlikte verilmektedir. Sö÷üd’e ba÷lı olarak Dere, Yo÷uncapelid, Sobran karyeleri bu tür köylere örnektir.

Bununla beraber, tam tersi bir seyrin varlı÷ını da tahrir defterlerinden izlemek mümkündür. Daha önce mezra olarak kaydedilen bir yerin, köy haline geldi÷ini görmekteyiz. Öncesinde mezra olarak kayıtlı bulunan bir yerin daha sonra köy olarak kaydedilmesinin en önemli sebebinin gelirindeki yükselme oldu÷u söylenebilir. Örne÷in; Yarhisar’da Samrı karyesi ahaliden hali bir karye iken, Akbıyık hazretlerinin

derviúlerinin yerleúmesiyle úenlenmiútir. Karakiçi mezrası da Akbıyık zaviyesinin etrafında karye haline gelmiútir. Gölpazarı’nda Devlethan, Hacı ve Halil karyeleri de “sabıkan mezraa” iken, karye haline gelmiúlerdir.

Hüdavendigar ve Sultanönü’nün Selçuklular ile baúlayan Türkleúmesinin XVI. Yüzyılda tamamlanmıú oldu÷u, tahrir defterlerindeki köylerin büyük ço÷unlu÷unun Türkçe isim taúımalarından anlaúılmaktadır. Türklerin, ya geçici iskân mahallerinde veya kendilerinin yeni oluúturdukları iskân merkezlerinde ya da önceki yerleúik halkın terkettikleri yerleúim merkezlerine (ören yerlerine) yerleútiklerini söylemek mümkündür. Kendi oluúturdukları yerleri, isimlerinin Türkçe olmasından anlayabiliyoruz. østisnai bir durum arz eden eski yerleúim yerlerinin üzerine kurulan köyler ise eski isimleriyle beraber anılmaktaydı. Bunlar genellikle ören (viran), hisar vs gibi son ekler ile anılan yerleúim birimleridir. Sö÷üd Nahiyesi’ne ba÷lı Gökçeviran, Virancık, Karaviran, Baúviran, Gölpazarı’na ba÷lı Çukurviran, Pelidviranı, Kozcaviran, øl-Mü’min-viranı, Yahyaviranı, Yarhisar’a ba÷lı Kafirviranı, Bilecik’e tabi Çukurviran, Güniviran, Suviran, ønönü’ye tabi øsaviranı bu türden köylere örnek olarak verilebilir. Türkçe isim koyulan yerleúim birimlerinde, úahıs veya topluluk isimlerinin a÷ırlık kazandı÷ı görülmektedir. Bu kiúiler genellikle dini hüviyeti haiz kiúiler olup söz gelimi; Ahmedler, Ahmedli, Halil, Devlethan, Hoca Ömer, Zekeriya Baba, Kumral Baba, Akbıyık, Akbaú, Hocabey, Kınık, Avúar, Salar, Yüre÷ir, Ermeni, Bayramlı gibi köyler úahıs ve topluluk isimleri alan yerleúim birimleri olarak dikkat çekmektedir. Dini müesseselerin isimlerini alan köyler de mevcut olup genellikle sonu “kilise” olarak biten köy isimleri bunlara örnek olarak gösterilebilir. Belkilise, Alakilise, Uzunkilise, Kilisecik, Akkilise, Odun Kilise bu köylere örnek olarak verilebilir. Yerleúim birimlerine do÷ada toplum üzerinde etkide bulunmuú veya ticari de÷erinden dolayı önemli bulunan úeyler de isim olarak verilmiútir. Örne÷in; Karaa÷aç, Kızılkaya, Dere, Ahur, Kızılsaray, Elmacık, ùarabhane, Gökçesu, Kozca, Kozköy, Koyunlu, Dutluca, Armutlu, Akdere bu tarz yerleúim birimlerindedndir. Bunlardan baúka üzerinde meskûn bulunan nüfus tarafından yaygın olarak icra edilen meslek adlarına izafeten verilmiú Çeltikçi, Do÷ancı gibi isimlere de rastlanmaktadır. Yüzyılın sonuna gelindi÷inde eski adını koruyan yerleúim birimleri ender olsa da görülebilmektedir. øncelenen bölgede bu konuda tek örnek Aleksi köyüdür.

Kır iskan yerlerinin, baúka bir açıdan da da÷ınık ve toplu olarak iki kısımda mütalaa edildi÷ini belirtmek gerekir (Tano÷lu, 1954:11-32). Da÷ınık yerleúmelere ra÷men, meskenlerin cami ve çeúme gibi unsurların etrafında toplu olarak inúa edilmiú olması, köylülerin iskân yeri ile iktisadi faaliyet sahasının birbirinden ayrılması ve hudutları tayin edilmiú olan bir üniteyi ifade etmesi gibi hususlar, XVI. yüzyıl karyelerinin özelliklerini belirtmektedir. Karyelerin, cami ve mescidlerin çevresinde kurulup geliúti÷i, daha do÷ru bir ifadeyle cami ve mescidlerin karyelerin çekirde÷ini oluúturdukları bilinen bir vakıadır. Birçok vakıf kaydında köylerde bulunan camilerin imamlarına maaú karúılı÷ı olmak üzere geliri ayrılan bir çiftlik, ba÷ yeri gibi üretim ünitelerinin gelirlerinin tahsisinden bunu anlayabiliyoruz.

Karyelerin oluúumunda, vakıf hüviyetini haiz bulunan zaviyeler, imaretler vb dini ve hayri yapıların etkisi oldukça fazladır. Örne÷in; Bilecik’te Çadırlı karyesi, bir zaviye etrafında kurulmuú köylerdendir. ønönü’de Kumral Seydi ve Karacaa÷aç, Kumral Baba zaviyesinin etrafında kurulmuútur. Ermenipazarı’nda Zekeriya Baba, Eymir, Esri mezrası; Gölpazarı’nda øl-Mümin viranı mezrası, Yarhisar’da Bahúayiú A÷a o÷lu ølyas Bey’in imaretinin bulundu÷u Gölcük karyesi ve kurbundaki Karaa÷aç, ùeyh øshak zaviyesi etrafında kurulmuú olan Gökçesu, ùeyh Akbıyık zaviyesinin bulundu÷u Akbıyık, Karakiçi, Yarhisar’a kadı olana úart koúulmuú olan Ayvacık, Ermeni Baba zaviyesi etrafında geliúmiú olan Babaköy, bu tarz yerleúim birimlerine örnek teúkil etmektedirler.

Karyeler, dini yapılar etrafında geliútikleri gibi, su kaynaklarının etrafında, baúka bir ifadeyle tarıma elveriúli alanlarda kurulduklarından, co÷rafi úartlar da karyelerin kurulmasında ve ifa etti÷i fonksiyonların çeúitlenmesinde çok etkilidir. Köylerin kurulmasında yer altında bulunan kaynakların da önemli oldu÷u vurgulanmalıdır. Madenler, çok eski zamanlardan beri insanlı÷ın faydalandı÷ı kaynaklar arasında yer almıútır. Bu türden köylere en güzel örnek Bilecik’e ba÷lı Büyük Küre ve Küçük Küre köyleridir.

Bir Osmanlı köyünde belirleyici olabilen di÷er bir unsur da pazarlar olup, pazarı olan köylerin çevre köylere göre daha merkezi bir durumda oldu÷u görülmektedir.