4.3. ÖZELLEŞTİRME VE İMKB
4.3.1. Özelleştirmenin İMKB’ye Etkisi
KİT’lerin mevcut veya yeni ihraç edilecek hisse senetlerinin satışı suretiyle özelleştirilmesinin, özellikle bu satışın çalışanlar, emekliler, küçük tasarruf sahipleri v.b. ne yapılması halinde sermaye piyasasının gelişmesine çok olumlu katlılarda bulunacağı ayrıca menkul kıymet arzını arttırarak ikincil piyasanın canlanmasına da katkıda bulunacağı ortak kabul gören bir görüştür. Bunu yanında halka açık şirket sayısının artması, menkul kıymetlerin halka arzında aracılık yüklenilmesi faaliyetinin devreye girmesi ve belki de Menkul Kıymet Yatırım Ortaklıkları
ile diğer kurumsal tasarruf mekanizmalarının harekete geçirilmesini de sağlayabilecektir.180
Özelleştirilen tüm KİT'lerin hisse senetlerinin Menkul Kıymet Borsası araçlığı ile halka açılmadığını biliyoruz. Ancak özelleştirilen KİT'in çıkarılan hisse senetleri Borsada satılmasa bile satıştan bir veya birkaç gün sonra Borsa'ya girmektedir. İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nın mevcut büyüklüğünü dikkate alırsak yapılacak özelleştirmede arz edilen hisse senetlerinin Borsayı olumsuz yönde etkileyebileceğini hesaba katmalıyız. Fiyat genel seviyesi yani borsa endeksi bunların başında gelmektedir. Talepten fazla yapılacak bir arz borsadaki diğer hisse senetlerinin fiyatlarımda etkileyebilecektir.181
Borsamızın yeni kurulmuş genç ve dünya borsalarına nazaran küçük bir borsa olduğunu gözden uzak tutmamalıyız, menkul kıymet işlem hacminde hisse senetlerinin de henüz çok fazla yer tutmaması borsada yapılacak bir özelleştirmeyi güçleştirmektedir. Türk sanayinin önemli ve sağlıklı çıkış noktalarından birisinin de sermaye ve hisse senedi piyasaları olduğu gerçeğini de kabul ettiğimize göre konu üzerinde ciddi olarak durulması gerekir.
Türkiye'de hisse senedi piyasaları neden gelişememektedir sorusuna cevap bulduktan sonra yapılacak bir özelleştirme bu sorunun çözümünde yardımcı olacaktır. Çarpık ve istikrarsız faiz politikası, devletin yüksek faizli iç borçlanmaya yönelişi, yüksek enflasyon, hisse senedi bilincinin ve mülkiyetinin yaygın olmayışı ve halka açık şirket olgusuna gereken önemin verilmemiş olması bu sebeplerden bir kaçıdır.
Sorun sadece şirketlerin halka açılması değil, aynı zamanda sınaî mülkiyetin tabana
180 SARAÇ, Kenan. Özelleştirme ve İMKB İ.Ü.S.B.E.İ.F.B. İst. 1992. s. 121–122 181http://www.imkb.gov.tr/yayinlar/halkaarz.html
yayılmasını sağlamaktır. Bu bakımdan özelleştirme olayı, Türk sermaye piyasasının içinde bulunduğu pek çok soruna çözüm getirecek bir uygulama olacaktır. Özelleştirme ile taraftan hisse senedi piyasasının içinde bulunduğu arz yetersizliği sorununa çözüm gelirken, ülke çapında yaratacağı yankı ve çalışanları da kapsayacak uygulama yöntemi ile sınaî mülkiyetin tabana yayılmasına da öncülük edecektir. Hisse senedi yatırım alışkanlığının geniş kitlelere kazandırılması ile sermaye piyasasının gelişiminin hızlandırılması da mümkün olacaktır.
Özelleştirme Sermaye Piyasası ilişkisinde konunun tartışılacak diğer boyutları da şunlardır: Özelleştirilecek şirketin hisse senetlerine aktarılacak fonun, henüz piyasaya çıkmamış, atıl fonlar mı olduğu yoksa malî piyasalara daha önceden çıkmış fonların, buralardan mı çekilip bu menkul kıymetlere aktarıldığıdır. Özelleştirme programı, henüz malî piyasalara çıkmamış fonları değerlendirebildiği ölçüde başarıya ulaşacaktır. Türk halkının tasarruflarım sırasıyla altın, banka faizi, gayrimenkul ve dövize yatırdıkları hisse senedi, gelir ortaklığı senedi ve tahvilin son sıralarda yer aldığı dikkati çekmektedir. Halkımızın altın ve gayrimenkul gibi verimsiz yatırım araçlarını bu derece çok tercih etmeleri hisse senedi bilincinin gelişmemesi ve daha önce yaşanan kötü tecrübelerden dolayıdır.
Bir diğer konu ise halka arz edilen bu menkul kıymetlerin yatırımcılar için en az alternatif diğer yatırım alanlarındaki (eş-benzer risk grubu olmak kaydıyla) kadar geliri sağlayıp sağlayamayacağıdır.
Özelleştirilecek kamu kuruluşunu seçiminde her türlü ihtimal hesaplanmalı sermaye piyasası tarafından rağbet göreceği kuşku duyulan kamu kuruluşu hiçbir şekilde öne alınmamalıdır. Başarısızlık daha sonra yapılarak özelleştirmeyi etkileyeceği gibi sermaye piyasalarının aşırı hassaslığı, başarısızlığı daha da vahim boyutlara taşıyacaktır.
Kâr eden kuruluşların özelleştirilebileceği daha önce söylenmişti. Ancak hisse senedi yoluyla özelleştirmede bu nokta daha da önem taşımaktadır. Bütün gayretlere rağmen kuruluşta karlılık sağlanamıyorsa lüzumsuz şekilde bu müessese üzerinde ısrar etmek diğer özelleştirilen veya özelleştirilecek olan kamu kuruluşlarına da güveni sarsacağı için bu kuruluşların anonim şirket haline getirilip hisselerinin satışa arz edilmesinden vazgeçilmeli, tesis gayrimenkul olarak direkt satış yöntemiyle satışa arz edilmelidir.182
Bilindiği gibi hisse senedi ile satışta underwriting uygulaması geniş çapta kabul gören bir
uygulamadır. Ülkemizde de Teletaş’ın özelleştirilmesinde uygulanmış ve başarılı sonuçlar alınmıştır. Underwriting uygulaması sermaye piyasası açısından da önemlidir. Henüz gelişmemiş borsamızın fiyat seviyesinin korunması, yeni hisse senedi sahiplerine güven verilmesi, Halka açılacak olan özel şirketler için yeni bir yöntem olması açısından önemlidir. Ülkemizde yapılan Underwriting uygulamasının genel hatlarıyla açıklamakta fayda vardır.
Underwriting,: Menkul kıymet ihraç eden anonim şirketler bu menkul kıymetleri pazarlayan aracı
kurumlar arasında gerçekleştirilen taahhüt niteliğinde satış sözleşmesidir.183
Özelleştirme işlemlerinde yapılması düşünülen uygulama esasları şöyledir. Satıştan önce tayin ve tespit edilmiş bulunan mali kurum/kurumlar, satış süresi sonunda bakiye kalan hisse varsa, bunları satıştan önce mutabakat sağlanmış bir fiyattan satın almayı taahhüt edeceklerdir. Bu taahhüt karşılığında, satılacak hisse senedinin ö/elliğine göre değişen ve taraflar arasında önceden belirlenen bir underwriting komisyonu ödenecektir. Bu komisyon miktarının satış tutarının yüzde 0,5–3,0 oranında olabileceği düşünülmektedir.
Underwriting yapan kurum ya da kurumlar, satış süresinin sonunda ve önceden belirlenen bir ek süre zarfında yine miktarı önceden belirlenen bir fon yardımı ile hisse senetlerinin fiyatlarının halka satış fiyatı altına düşmesini önleyecek düzeyde ve fon ile sınırlı olmak kaydıyla alım yapacaklar ve keza, aynı süre dahilinde gerek underwriting'den oluşan partföylerini ve gerekse fon aracılığı ile edindikleri portföyü tasfiye etmemeyi taahhüt edeceklerdir. Hisse senetlerinin piyasa değerleri halka satış fiyatının çok üstüne çıktığı hallerde, her iki kaynaktan edinilen portföyün halka satılmasına ilişkin uygulamaların mahiyet ve kapsamı KOİ Başkanlığı ile yapılan underwriting anlaşması çerçevesinde tesbit olunacaktır.
Underwriter'lerin seçiminde bu aracı kurumların malî yapısı dikkate alınarak, her birinin underwriting limiti KOİ tarafından kararlaştırılacaktır.
Underwriting yapan aracı kurum veya kurumlar aynı zamanda satıcı firma olarak da görev aldıkları taktirde, halkın satmalına taleplerinin realize olan miktarı, underwriting limitini aşsa bile satılamayan hisse; senetlerinden başlangıçta taahhüt ettikleri miktara kadar olan satmalına sorumlulukları devam edecektir.
Satışa arz olunan hisse senetlerinin fiyatlarının tesbitinde danışman olarak görev yapmış bankalar, bu hisse senetlerinin underwritingini yapamayacaklardır.
Destekleme Fonu hisse senetlerinin borsayı olumsuz etkilemesini önlemesi açısından önemlidir. KOİ Başkanlığı satışların tutan gibi, zamanlaması da sermaye piyasası ve borsa üzerinde olumsuz etki yaratmayacak şekilde planlamaktan sorumludur. Satışlar firma bazında tek tek yürütülecek, piyasaya arz edilecek miktar ekonominin genel şartları, sermaye piyasası ve borsanın şartları dikkate alınarak belirlenecektir.
Özelleştirme doğrudan borsada yapılabildiği gibi borsa dışında yapılıp hisse senedi daha sonra borsa kotuna da alınabilmektedir. Büyük çaplı arzlarda özelleştirmenin borsa dışında yapılması, underwriting uygulaması İMKB'nin korunması açısından olumlu ve uygundur. Batı ülkelerinde de esasen böyle olmuştur. Özelleştirilecek KİT hisse senetlerinin satış süresi sonuna kadar borsa kotasyonları yapılmayacağı için, kotasyon tarihine kadar satılmış olanlarının da borsaya intikali kısa sürede olmayacaktır. Prensipleri belirlenmiş fiyat destekleme politikası iki yönlü bir uygulamayı içermektedir.
1. Satışa konu kuruluşun, çalışanlarına yapılan taksitli satışlarda, bedelinin tamamı ödenmeden hisse senedinin teslimi düşünülmemektedir. Bu durumda alıcı hisse senetlerini hemen paraya çeviremeyecektir. Diğer taraftan garantör olup da portföyünde kalan hisse senedini, bu aracı kurumlar belirli süre ile portföylerinde tutmak zorunda kalacaklardır.
2. Underwriter’lerin destekleme fonu ile hisse senedi fiyatını koruyarak, fiyat istikrarını
sağlamalarıdır. Yani market markerlik yapmalarıdır.184
Unutulmaması gereken konu, özelleştirilmiş kuruluşun hisse senedinin İMKB'de yaşamak ve ülkenin kendini kanıtlamış hisse senetleri ile rekabet edecek olmasıdır. Özelleştirme, fiyat politikası, destekleme politikası ve zamanlama yanında piyasanın emme gücü, dikkate alınarak uygulandığı takdirde amacına ulaşacak, İMKB'ye olumlu etkileri olacak ve hisse senedi piyasasının gelişimini hızlandıracaktır,
Özelleştirmede borsaya yapılacak arzın, borsadaki fiyatları etkilemesini önlemek amacıyla yapılabilecek bir uygulamada yabancı sermayeyi portföy yatırımı yapmaya ikna edilebilmektir. Böylece borsada doğacak arz fazlası yabancı sermayece karşılanabilir.