• Sonuç bulunamadı

İŞGÖRENLER ÜZERİNDEKİ OLUMSUZ ETKİLERİ

Çalışma hayatının içinde aktif yer alan bir birey emekli olana kadar hayatının büyük bir bölümünü iş ortamında geçirmektedir. İnsan ilişkileri yaklaşımıyla birlikte kabul görmüş olan “insanı bir bütün olarak kabul etmek” tezi ile bireyin yalnızca biyolojik ve fizyolojik ihtiyaçları olmadığı, psikolojik ve sosyolojik özellikleriyle bir bütünlük sağladığı kabul edilmiştir. Birey içinde yaşadığı çevre, kültür ve aile gibi unsurlardan hem etkilenmekte hem de etkilemektedir. İş ve özel hayatında yaşadığı olumlu ve olumsuz durumlardan etkilenen işgören bireysel ruh halini işine ve özel hayatına yansıtmaktadır. Her iki yaşantısındaki aksilikler ya da mutluluklar bir diğer durumu etkilemektedir. Özel hayatta yaşanan bir stres, depresyon örgüt yaşamı içerisindeki duygu ve davranışlara hatta karar verme stillerine kadar yansımaktadır.

Örgütsel yaşamda yalnızlığın olumsuz etkilediği konuların başında iş tatmini gelmektedir. İnsan doğası gereği sosyal bir varlıktır. Kendisini yalnız hissettiği ve yetersiz gördüğü bir ortamda var olmaktan kaçınmaktadır. En temel arzuların başında gelen başarma ihtiyacının tatmin edilmemesi, kendisine olan inancını kaybetmesine

328 Mesud Ünal, “Yönetim Biliminde 49 İnsan 49 Teori”, Ed. Ömer Livvarçin, Dilek Kurt, (İstanbul:

123

yol açmaktadır. Bütün bu olumsuzluklar, iş tatmininde azalma olarak kendisini gösterebilmektedir.

Bir diğer olumsuz etki ise stresdir. Stres, insanın iç dengesini ve uyumunu bozan zorlama olarak tanımlanır. Stres kişiden kişiye değişebilen bir kavram olarak kabul edilmelidir. Örneğin; kedisi öldüğü için depresyona girecek derecede incinebilen bir kişi, kimsenin dayanamayacağı bir acıya dayanabilmektedir. Stresin insan vücudunda yarattığı belirtiler arasında saldırganlık ya da tam tersi kayıtsızlık, sinirlilik, sıkıntı, durgunluk, unutkanlık, karamsarlık ve yalnızlık hissi sayılmaktadır.329 Stresin saydığımız belirtilerini yaşayan işgörenler, çalışma arkadaşlarına içinde oldukları duyguları yansıtacaklardır. İlişkileri ve iletişimleri kötüleşmeye başlayarak yaşadıkları yalnızlık eksik iletişim ile daha da artacaktır.

İş hayatı açısından stresi değerlendirdiğimizde strese bağlı tipik davranışsal etkiler; başarıda azalması, devamsızlık hali, kaza oranlarının yükselmesi, işgücü devir oranının yükselmesi, alkol tüketiminin artması ve haberleşme hatalarının artması olarak karşımıza çıkmaktadır.330

Örgütsel yaşamda karşılaşılan stres iş başarısını, iş başarısı da kişinin başarma isteğini olumsuz etkilemektedir. Yaşanan bu süreç işgören bireyi daha da yalnızlaştırmaktadır. Gumbert ve Boyd 1984 yılında gerçekleştirdikleri çalışmalarında örgütsel yaşamda yalnızlığın psikolojik olarak iyi olma halini (Well-Being) ve iş hayatındaki performansı olumsuz etkilediğini belirtmiştir.

Kabul edilebilir sınırlar içinde yaşanan stres bazen hayatın tadı, yaşamın pırıltısıdır. Aynı zamanda her bireyin dayanacağı stres yükü farklıdır.331 Örneğin A

tipi kişilik özelliği sergileyen bireyleri Friedman ve Rosenman, hep daha fazlasını kısa zamanda elde etmek isteyen hırslı bireyler olarak tanımlarken; Strickland ve Ntuen de çok çalışkan, sabırsız, sebatlı, başarılı olmaya aç, rekabeti seven ve aynı zamanda saldırgan tavırlar sergileyen bireyler olarak tanımlamayı tercih etmişlerdir.332 A tipi

davranış sergileyen işgören veya yöneticiler daima yoğun stres altında

329 Tarhan, 143-144-145. 330 Erdoğan, 299-300. 331 İbid., s.299. 332 Güney, 418-419.

124

çalışmaktadırlar. Bu stres onlarda sinirli, kaygılı davranışlar sergilemelerini pekiştirmektedir.333 Yine bu tip davranış sergileyen bireylerde pek çok işi birden

üstlenme ve başladığı işi muhakkak bitirme eylemi yaygın görülen bir davranış biçimidir. Randevularına hiçbir zaman gecikmezler. Pek çok işi birden üstlenirler. Bu tip bireylerde yarışmacılık ve rekabet her davranışta gözlemlenir. Amaçları için en yakınlarını bile feda edebilirler. Bir işi başardıktan sonra daima takdir beklerler. Sıklıkla işlerinden hoşnut değillerdir ve sürekli terfi beklerler.334 Toplantılarda işi son

dakikaya bırakır, kendilerine fazla güvenirler hatta, öğle tatili yapmamayı tercih ederler. İşgörenleri yönetirken fazla düşünmeden haksız taleplerde bulunurlar. Dinlemeyi sevmez, ailesine pek vakit ayırmadığı ve geç saatlere kadar çalışmaları yaygın tipik davranışlarıdır.335 Bu tip davranışları sergileyen bir işgörenin örgütsel

yaşamda yalnızlık yaşama olasılığının daha fazla olabileceği yorumunu yapmamız yanlış olmayacaktır.

A tipi kişiliğin davranışlarının tam aksi davranış olan B tipi kişilik davranışı sergileyen işgörenlerin tipik davranışları arasında her şeyi yavaş ve sakin yapmaları gözlemlenir. Yavaş ve tartarak konuşurlar, iyi birer dinleyicidirler, baskı altında doğru karar almayı ve sakin kalabilmeyi başarabilirler. Sadece tek işi üstlenirler, kendilerini ve duygularını iyi tanırlar. Sosyal, yumuşak başlı, kolay tatmin olan, arkadaş canlısı ve işlerinden hoşnut bireylerdir.336 Bu tip davranış sergileyen bir bireyin ve işgörenin

kendisiyle barışık olması, doğrucu hedefler belirlemesi ve yaptığı meslekten tatmin olması hiç şüphesiz zor değildir. Yaptığı iş sonucu başarma ihtiyacını tatmin etmesinin verdiği haz ile örgütsel yaşamda yalnızlık yaşama olasılığı muhtemelen düşük olacaktır.

İster A tipi ister B tipi kişilik özelliği sergileyen bireyler ve işgörenlerle birlikte çalışan ve yöneten bireyler olalım, önemli olanın bu bireylerin kendilerine ve diğer çalışanlara zarar vermeden, verimli ve etkili bir şekilde çalışma hayatında var olmalarını sağlayabilmemizdir. Tabi ki şu da unutulmamalıdır; “Sarayda kederli,

333 İbid., s.420. 334 Tarhan, 27. 335 Tarhan, 26.

125

zindanda mutlu olmak insanın elindedir.” Tıpkı kalabalıklar arasında kendisini yalnız hisseden insanların var olması gibi.