• Sonuç bulunamadı

Öğretmen Nergis ile İlgili Bulgular ve Yorum

4 BULGULAR ve YORUM

4.2 Öğretmenlerin Genel Pedagojik Bilgilerine İlişkin Bulgu ve Yorumlar

4.2.2 Öğretmen Nergis ile İlgili Bulgular ve Yorum

Öğrenme Kavramı

Nergis öğrenme terimini “yeni bir bilgiyi kazanma” olarak tanımlamıştır. Öğrenmenin kişide davranış değişikliği meydana getirmesi özelliği üzerinde durmuştur.

Belli bir bilginin insanın üzerinde yer etmesi yani var olan bilgilerin onu birleştirmesi olarak düşünebiliriz öğrenmeyi. Yani, yeni bir bilgi, yeni bir davranış, yeni bir beceri olabilir kişinin bunu kazanması olayına öğrenme derim. (2. Görüşme 157-159)

Öğretme- Öğrenme Süreci

Kimya öğretmeni olan Nergis, öğretmenin öğrenme sürecindeki rolünü “sorgulayan” olarak nitelendirmektedir. Öğretmen olarak sürekli kendi tabiriyle “tuzak

sorular” sorduğunu ve bazı kavramların öğretimini bu yolla sağladığını belirtmiştir.

Tabi ki yani özellikle çocukları doğru yanlış sorularıyla biraz tuzağa düşürmeye çalışıyorum hem öncesinde hem de kavramı verdikten sonra. Özellikle üzerinde duruyorum bu kavram bu anlama gelir. Onlarla tartışıyorum sonra gerçekten bu kavramı anladılar mı? Anlamadılar mı? Bu tuzak sorular soruyorum bunu her ders yapmaya çalışıyoruz. (2. Görüşme 35-38)

Nergis “öğrenciler biraz daha hazırcı” şeklindeki ifadesiyle öğrencilerin yeni şeyler öğrenmeye hevesli olmadıklarını belirtmiştir. Bu yüzden kendisinin sınıfta dersin işlenişini ve öğrencilerin öğrenip öğrenmediklerini değerlendirme konusunda “tek

Nergis: Şu anda baktığımızda öğrenciler biraz daha hazırcı. O yüzden ister istemez bulunduğunuz ortamda otorite öğretmen oluyor yani sınıfta dersi bir arada paylaşım şeklinde bir ders işleme durumu olmuyor çünkü öğrenciler bir soruyu sormaya ya da anlamadıkları bir konuyu bile sormaya üşendikleri için ister istemez otorite öğretmen oluyor. Yani tek bilen bir kişiyle birlikte ders işleniyor. Hani mecburiyetten de oluyor öğrenciler o kadar üşengeç ki soru çözmeye bile ya da soruyu okumaya bile üşeniyorlar.

Araştırmacı: Siz yani otorite konumundasınız sınıfta?

Nergis: Şu anda evet maalesef öyle oluyor ama bende isterim ki sınıfta böyle konular tartışılabilsin onlar da katılsın ama oldukça böyle üşengeçler yani not tutma konusunda bile üşeniyorlar. (2. Görüşme 40-48 )

Öğretmenin sınıfta bilgiyi direk aktaran kişi olarak görev yaptığını bunun nedenin ise öğrencilerdeki bilginin yetersiz olmasından kaynaklandığını ifade etmiştir. Öğrencilerin ise bu bilgiyi direk alan kişi olduğunu belirtmiştir.

…öğrencilerin bilgileri her konuda yeterli olmadığı için o bilgiyi direk olarak aktaran kişi gene direk biz oluyoruz. (3. Görüşme 93-94)

Nergis strateji, yöntem ve teknik ayrımını ve isimlerini doğru bir şekilde ifade edememiş olsa da konunun anlatımında sunuş yoluyla öğretim stratejisini ve soru cevap tekniğini kullanmıştır.

Genelde işte sunum yöntemini kullanıyorum onun dışında daha çok soru cevap yöntemini kullanıyorum yani beyin fırtınası. Mesela derste bir konuyu ortaya atıp ondan sonra öğrencinin fikrini almaya direk olarak beyin fırtınası olarak arada onu kullanıyoruz yani ders saati o kadar yetersiz ki zaten direk olarak siz başta lider olarak tahtada konuyu anlatarak gidiyorsunuz bir de öğrencilerde pek o güzel kafalarını kullanmayı istemiyorlar belki eskir. (2. Görüşme 232-236)

Tartışma yöntemini de ara sıra kullandığını belirtmiştir. Kendisinin ifadesiyle “diyelim ki tartışmaya çok müsait bir konudur ona göre münazara bile yapabilirsiniz” çok daha farklı yöntem ve stratejiler kullanabileceğini belirtmiş ancak “ders saati

sınırlı olduğu için” ve “konuların çok ağır olması” sebebiyle bunu

gerçekleştiremediğini belirtmiştir.

O konu diyelim ki tartışmaya çok müsait bir konudur ona göre münazara bile yapabilirsiniz kimyada ama diyorum ya her zaman ders saati sınırlı olduğu için zaten koştur koştur ders anlatmanız veya konu yetiştirmeniz gerekiyor. Bu durumda bile yetiştiremiyorsunuz zaten ama ideale baktığınız zaman bunları bilmesi konulara göre uygun bir şekilde uygulamasında fayda var ama belki yeni yöntemleri uygulamak zoruna gittiği için olabilir. Belki ders saatinin sınırlı olması olabilir o açıdan da böyle yeni yöntem ve stratejileri öğreneyim hemen uygulayım diye bir gayretim de yok kendi adıma özeleştiri yapacak olursam ama

en büyük etkende gene zamanlama gibi geliyor ve konuların çok ağır olması.(2. Görüşme 242-249)

Nergis kimya dersinde deney yapma konusunda güvenlik şartlarının oluşturulamaması yüzünden labratuvarda deneylerin yapılmaması konusunda zümre kararı aldıklarını belirtmiştir. Bu eksikliği daha basit ve tehlikesiz olduğu gerekçesiyle akıllı tahtada sanal deney yaparak gidermeye çalıştığını ancak “çocuk burayı bir eğlence

alanı gibi düşündüğü için istediğiniz verimi alamıyorsunuz” şeklindeki ifadesiyle sanal

deneylerin çok da etkili olmadığını ifade etmiştir.

Nergis: Deneysel deney artık dokuzuncu sınıflarda karışımların ayrılmasında ondan sonra onbirinci sınıflarda tepkime hızını etkileyen faktörlerde, tepkime türlerinde dokuzuncu sınıflarda deney yapıyoruz ama daha önceden işte bu yeni programlarla ilgili seminer verildiğinde Hamza bey hazırlamıştı ve deney yapmayın demişti. Çünkü deney yaptığınızda sınıftaki güvenliği sağlamanız mümkün değil. Kimyasalların birçoğu kansorejen, zehirli ve patlayıcı. Deney yapmak zaten çocuğa pek bir şey kazandırmayacaktır şeklinde direk bunları söylemese de bu noktaya varacak şeyler söylemişti. Labratuvar güvenliğini sağlayacak yanınızda bir ek çalışan yok ondan sonra sınıf yeteri kadar büyük yani aslında şu an aslında deney yapmak için elverişli bir ortamdayız ama kontrol etmek çok zor yani bir sınıfta en az iki tane öğretmenin olması gerekiyor yada labratuvar görevlisinin olması gerekiyor o yüzden pek tercih etmememizi söylemişti burada da işte teknoloji işin içine giriyor. Sanal deneylerle desteklenebilir.

Araştırmacı: Siz sınıfta sanal deney yapıyor musunuz?

Nergis: Şimdi dokuzuncu sınıfın konuları çok basit ve tehlikesiz olduğu için ben direk deneyleri yaptırırdım ama şöyle bir şey oluyor çocuk burayı bir eğlence alanı gibi düşündüğü için istediğiniz verimi alamıyorsunuz. Ben de yazılıda soru koyacağımı söyledim ve yazılıda soru koydum o şekilde dikkatlerini sağlamaya çalıştım.(3. Görüşme 95-111)

Nergis her derste mutlaka öğrencilerin öğrenmelerini “tuzak sorular” aracılığıyla ölçtüğünü belirtmiştir. Ölçme değerlendirme yöntemi olarak en sık soru-cevap yöntemini kullandığını ifade etmiştir.

Tabi ki yani özellikle çocukları doğru yanlış sorularıyla biraz tuzağa düşürmeye çalışıyorum hem öncesinde hem de kavramı verdikten sonra özellikle üzerinde duruyorum bu kavram bu anlama gelir. Onlarla tartışıyorum sonra gerçekten bu kavramı anladılar mı? Anlamadılar mı? Bu tuzak sorular soruyorum bunu her ders yapmaya çalışıyoruz.(3. Görüşme 35-38.

Ders Planı

Nergis Öğretmen ders planını mutlaka oluşturduğunu ve hazırlarken mutlaka farklı kaynaklardan yararlandığını ifade etmiştir. Akıllı tahta teknolojisi aracılığıyla kullanabileceği “deney yada simülasyon varsa onlara bakarım” gibi çeşitli materyalleri araştırdığını belirtmiştir.

İlk önce şöyle bir konuların ana hat kavramları neler onları bir aklımdan geçiriyorum ondan sonra bu kavramlarla ilgili belki deney olabilir belki bir simülasyon olabilir onu araştırabilirim çeşitli sitelerden onlar olabilir ama ilk önce kavramlar aklımdan geçer hangi kavramlar var sonrasında da onla ilgili gene deney yada simülasyon varsa onlara bakarım diye düşünüyorum. (3. Görüşme 16-20)

Nergis ders planını yaparken özellikle dikkat ettiği noktanın kavramların anlatılması sırasında genelden özele doğru bir akış olacak şekilde hazırlamak olduğunu belirtmiştir.

Araştırmacı: Şimdi hocam dersi nasıl planladınız hani çok kısa olarak en temel şeyleri verirseniz?

Nergis: Temel kavramdan en özele doğru gitmeye çalışıyorum o yönde yapıyorum. (4. Görüşme 58-59)

Ders planını yazılı olarak hazırlamadığını ancak çeşitli kaynaklardaki bilgileri incelediğini ve oradaki bilgileri harmanlayarak kendi mantık sırasına göre bir anlatım izlediğini belirtmiştir.

Araştırmacı: Peki bunu yazılı bir şekilde yapıyor musunuz?

Nergis: Yok kitapları karıştırıyorum ben üniversite kitaplarına da bakıyorum daha sonra bu liseler için yardımcı kitaplara da bakıyorum yani dört, beş tane kitaba bakıp ondan sonra birleştirerek bir konu sırasına göre kendi mantığımca anlatıyorum. (4. Görüşme 60-63)

İdeal Öğretim

Nergis Öğretmen özellikle öğrencilerin istekli olduğu bir sınıf ortamını hayal ettiğini ifade etmiştir. Çünkü öğrencilerin istekli olduklarında çok daha başarılı tartışma ortamlarının oluşabileceğini düşünmektedir.

Benim hayalimdeki ortam; çocuklar istekli olacaklar, ilginç olayları anlatacaklar, tartışacaklar yani çokta güzel tartışma ortamlarını kurabileceğini

de düşünüyorum çünkü boş değil öğrenciler sadece isteksiz ve buraya gelmelerinin de bir amacı olduğunu düşünmüyorlar ondan kaynaklanıyor zaten her şey. (2. Görüşme 83-86)

Nergis Öğretmen kendisini hayal ettiği öğretim ortamına yakın hissetmediğini belirtmiştir. Bunun en önemli nedenin öğrencilerin öğrenmeye isteksiz olmalarından kaynaklandığını belirtmiştir. Öğretmenin öğrencilerin öğrenmesi için ne kadar çaba gösterirse göstersin öğrencinin isteksiz oluşunu öğretimi olumsuz etkilediği inancındadır.

Araştırmacı: Kendinizi bu ideal okul ortamına ne kadar yakın hissediyorsunuz? Nergis: Pek yakın hissetmiyorum ama bazı sınıflar çıkıyor sınıflarda tek tük böyle lezzet alarak dersi de işleyip gidiyorsunuz. Geçen sene dokuzuncu sınıfım vardı bir tane o sınıfta çok güzeldi ve çok güzel bir şekilde işliyorsunuz. Öğrenciler istekliydi.

Araştırmacı: Tek şart o mu? Öğrenci istekli olduğunda gerçekten ortam sağlanıyor mu?

Nergis: Gerçekten ortam her şeyiyle sağlanıyor.

Araştırmacı: Başka bir şeye gerek yok yani sadece öğrenci istekli olsun o ortamı yakalarım diyorsunuz.

Nergis: Evet eğitim işi iletişim işi olduğu için yani o iletişimde eğer öğrenciyle baştan kopuk bir durum oluyorsa iletişim iyi bir şekilde kurulamıyorsa ondan sonra zaten yeteri kadar siz çaba gösterin olmuyor. (2. Görüşme 94-103)

İdeal öğretim ortamına ulaşma konusunda bilgiyi öğrencilere aktarım sürecinde kendi pedagojik bilgisinin eksik olabileceğini düşünmektedir. Bunun dışında öğrencilerin sınıf ortamında yenilikleri hoş karşılamadıklarını “öğrenciler bunları kabul

etmek istemiyorlar” şeklinde ifade etmiştir. Bir öğretmen olarak, karşısında isteksiz

öğrenci gördüğünde motivasyonunun düştüğünü söylemiştir.

Benim pedagojik anlamda eksikliklerimin olabileceğini düşünüyorum bu konuda yani alan anlamında fena olmadığımı düşünüyorum hani aktarım anlamında belki eksiklilerim olabilir ama siz bir şeyleri denemek istiyorsunuz ama öğrenciler bunları kabul etmek istemiyorlar. Öğrenciler klasik eğitime, öğretmen direk her şeyi versin bunlarda yazsın veya yazmasın şeklinde düşündükleri için zaten sizin hevesinizde kursağınızda kalıyor. (2. Görüşme 105- 109)

Etkili bir kimya öğretmeninin “kavramları doğru şekilde öğrencilere verebilmek

ve müfredat dahilinde mümkün olduğunca konu eksiğinin kalmaması” gibi özelliklere

sahip olması gerektiğine inanmaktadır. Ayrıca öğrencilerle iyi bir iletişim kurmanın gerekli olduğunu ancak kendisinin bu konuda eksiklikleri olduğunu belirtmiştir.

… Yani benim için önemli olan kavramları doğru şekilde öğrencilere verebilmek ve müfredat dahilinde mümkün olduğunca konu eksiğinin kalmaması benim asıl amacım bu. Bu yönde gene çocuklara yaklaşmaya çalışıyorum tabi ki belki iletişim anlamında eksikliklerim var ama eksikliklerim daha iyi tamamlanmış olsa çocuklar belki derste daha iyi anlayacaklar. Ama şimdi bunu yapmakta o kadar kolay bir şey değil. (2. Görüşme 24-28)

Nergis’in genel pedagojik bilgisi “kısmen yeterli”dir. Öğrenme teriminin tüm özelliklerini içeren bir tanım yapamamıştır. Nergis Öğretmenin öğrenciyle olan ilişkisinin ve iletişiminin yeterli olmadığı belirlenmiştir. Ders gözlemlerinde de öğrencilerin soruları ile yeterince ilgili olmadığı, konuyu zamanında yetiştirebilmek için zaman zaman öğrencileri dinlemediği gözlemlenmiştir. Dersin planlanması ve sınıf yönetimi konusunda bir öğretmende olması gereken becerileri göstermektedir. Konunun öğretimi sırasında geleneksel anlatım yöntemlerini ve ölçme değerlendirme tekniklerini kullanmıştır.