• Sonuç bulunamadı

ÖĞRETİM YÖNTEMLERİNİN DEĞERLENDİRMESİ

Belgede İbn Haldun'un eğitim görüşü (sayfa 181-186)

F. İBN HALDUN’A GÖRE EĞİTİM ÖĞRETİM VE ÖĞRETMEN

5.5. ÖĞRETİM YÖNTEMLERİNİN DEĞERLENDİRMESİ

Yöntemi ayrı bir meslek ve sanat115 olarak değerlendiren İbn Haldun’a göre eğitim-öğretim etkinliğinin başarılı bir şekilde gerçekleşebilmesi için gerekli

111 Kemal Aytaç, Çağdaş Eğitim Akımları (Yabancı Ülkelerde), Ankara Üniversitesi Basımevi,

Ankara, 1976, s. 95-97.

112 Parladır, a. g. e. (2001), s. 22. 113 M, C. II, s. 989-990, (540).

114 Büyükkaragöz & Çivi, a. g. e., s. 255. 115 M, C. II, s. 776; Ugan, C. II, s, 444, (430).

unsurlardan biri de yöntemdir.116 Eğitim-öğretim etkinliğinde uygun bir yöntemin seçilmesi hem öğrenmeyi kolaylaştırır,117 hem de öğrenim süresinin gereksiz uzamasına engel olur.118

Değerlendirmenin bu son bölümünde onun dile getirdiği öğretim yöntemleri günümüz eğitim teorileri açısından değerlendirilmeye çalışılacaktır.

5.5.1. Anlatma (Takrir) Yöntemi

Anlatma yöntemini eğitim-öğretimde etkili bir telkin aracı olarak gören119 İbn Haldun bu yöntem ile sağlam ve köklü melekelerin kazanıldığını ve bu yolla büyüklerden ve hocalardan herhangi bir şey öğrenildiğinde, öğrenilenleri araştırma ve bunların arasından sözü edilen anlamı yakalamak için uzun zahmetlere katlanılmaya ihtiyaç duyulmadığını120 ileri sürer. O bu yöntemi eğitim-öğretim sürecinde duyuşsal ürünlerin oluşmasında da etkili bir telkin aracı olarak görmektedir. Ona göre, bilgiler, huylar, tutumlar, benimsenen erdemler öğretim ve ders yolunun yanı sıra taklit ve doğrudan telkin yoluyla da alınırlar ve doğrudan temas ve telkin yoluyla kazanılan melekeler çok daha sağlam ve köklü olur.121

İbn Haldun bu yöntemin çok vakit alma, ezberciliğe yol açma ve konuşma melekesinin gelişimini engelleme122 gibi bazı sakıncalarına da işaret eder. Bu yöntemin çok kullanıldığı eğitim-öğretimde bugün de eleştirildiği üzere öğrenciler akıl yürüterek öğrenme ve problem çözme becerisi kazanamazlar,123 ayrıca duyuşsal davranışların bu yöntem ile gelişeceğini söylemek de pek doğru değildir.

İdealist bir eğitimde anlatma yöntemi örneklerle ve modellerle anlatma şeklinde zenginleştirilerek kullanılır.124 Realizmde de anlatma yöntemi, tartışma, deney ve gözlem gibi kullanılan çeşitli yöntemlerden yalnızca birisidir. Realizmin babası kabul edilen Aristoteles bilgiyi başkalarına aktarmanın önemli bir yetenek

116 M, Ugan, C. III, s. 146. 117 M, Ugan, C. III, s. 142. 118 M, C. II, s. 778.

119 Sati el-Husri, a. g. e., s. 160. 120 Sati el-Husri, a. g. e., s. 161. 121 Sati el-Husri, a. g. e., s. 160. 122 M, Ugan, C. II, s. 446-447.

123 Büyükkaragöz & Çivi, a. g. e., s. 72. 124 Gutek, a. g. e., s. 32.

olduğunu kabul etmesine ve “aslında bir insanın, başkalarına aktarma yeteneğine sahip olmadıkça bir konuyu bildiğini iddia etmemesi gerektiğini” düşünmesine rağmen kendisi derslerinde çoğunlukla başka öğretim yöntemleri kullanmıştır.125

Geleneksel eğitime kaynaklık eden realizm ve idealizmin kurucuları kabul edilen Platon ve Aristoteles tarafından bile tek başına kullanımı tercih edilmeyen anlatma yöntemi, konu ve öğretmen merkezli geleneksel eğitim anlayışına tepki gösteren naturalizm, pragmatizm, varoluşçuluk ve liberalizm gibi eğitim felsefelerinde de İbn Haldun’un belirttiği sakıncaların yanında öğrenciyi pasifleştirme ve zihinsel durgunluğa yol açma gibi sebeplerden dolayı değerli görülmez.126 Pragmatizmin öncülerinden biri olan ve görüşleri ile progressivizmin dayanaklarından birini oluşturan Dewey öğretimin hitap etme (anlatma) ya da hitap edilme işi olmadığını, aksine aktif ve inşa edici bir süreç olduğunu kabul eder. Fakat bunun eğitim aracı olarak dilin ikinci plana düşmesi anlamına gelmediğini, belki de onun ortak etkinliklerde canlı ve verimli bir şekilde kullanılmasını gerektirdiğini belirtir. 127

Anlatma yönteminin tek başına bir öğretim yöntemi olarak kullanılmasına sıcak bakmayan yukarıda adı geçen eğitim felsefelerinin görüşlerinin tersine Realist ve İdealist felsefeye dayanan eğitim akımlarından essensializmde ise eğitimin vazgeçilmez görevlerinden birisi kümülatif bilgileri yeni nesillere aktarmaktır, bu da öğretmen ve konu merkezli bir öğretimde anlatma yöntemi ile gerçekleşir. Eğitimin temel amaçlarından biri zihni geliştirmek olan perennializmde de anlatma yöntemi önemli öğretim yöntemlerinden biridir.128

5.5.2. Yaparak Yaşayarak Öğrenme Yöntemi

Yaparak yaşayarak öğrenmenin daha değerli olduğunu ve bu yöntem ile daha kalıcı bir öğrenmenin gerçekleştiğini129 kabul eden İbn Haldun, özellikle herhangi bir alandaki beceri öğrenme konusunda yaparak yaşayarak öğrenmenin önemini

125 Barnes, a. g. e., s. 15-16.

126 Gutek, a. g. e., s. 55, 88, 116, 144, 187, 199. 127 J Dewey, a. g. e., s. 43.

128 İbrahim Ethem Başaran, Eğitime Giriş, Üçüncü Baskı, Bimaş Matbaacılık, Ankara, 1978, s. 53,

55, 57.

vurgular. Ona göre, hüner ve sanat beden ve aza kuvvetlerine muhtaç diğer cismani işler gibi, bizzat işlemekle ve kontrol edilmekle mükemmelleşir ve tamamlanır. Bir işi öğretmenden öğrenmek, göz ile görmek ve aletlerle bizzat işleyerek elde etmek bir nesneyi rivayet ve tarif ile öğrenmekten daha faydalıdır ve bilfiil işlemek suretiyle elde edilen meleke rivayet ve tarif ile elde edilen bilgiden daha kuvvetli bir şekilde zihinlerde yerleşir.130

Ayrıca İbn Haldun, öğrencinin bilgi elde etmede bizzat sorumluluk alması, öğrenmede beyin ve kas eşgüdümünü sağlaması bakımından yaparak-yaşayarak öğrenmenin bir uygulaması olarak değerlendirilebilecek olan İslami gelenekteki ilim yolculuklarının da öğretimdeki kemâli arttırdığını ve bu yöntem ile çok daha sağlam ve güçlü köklere sahip melekelerin meydana geleceğini131 ifade eder.

Modern eğitimin genel bir karakteristiği olan yaparak yaşarak öğrenme Natüralizm, pragmatizm, Liberalizm gibi felsefelerde ve bütün bu felsefelerden kaynaklanan progressivizmde de etkin bir öğretim yöntemi olarak kabul edilir.

XX. Yüzyıldaki reformcu eğitim hareketleri sonucunda ortaya çıkan “İş Okulu” akımı “iş”i entelektüel faaliyetin bir tamamlayıcısı ve denge unsuru olarak eğitime sokmuştur. Bu akımın başta gelen temsilcilerinden ve Almanya’daki eğitim reformu hareketlerine yön verenlerden biri olan Pestalozzi ve Dewey’den de çok etkilenen Kerschensteiner, çocuğun ne bedensel aktifliği ne de zihni dumura uğratılmadan ikisinin beraber işletildiği bir eğitim modeli ortaya koyar.132

“Hayat bir faaliyettir” diyen Dewey’e göre de aktiflik hayatın ana karakteristiğidir. Geleneksel eğitim anlayışında öğrenci pasif kalmaya mahkûm edilmiş, hatta geleneksel okulun mobilyaları bile öğrencilerin yalnızca dinlemesine göre düzenlenmiştir. Oysa öğrenmek ancak “iş” ile yani yaparak mümkündür.133 Eğitim-öğretimde ne kadar fazla yaşantıya yer verilirse bundan sonraki yaşantı yapma yeteneği de o oranda büyür.134

130 M, Ugan, C. II, s. 366-367. 131 M, C. II, s. 991-992, (541). 132 Aytaç, a. g. e. (1976), s. 85-87. 133 y. a. g. e., s. 96-97. 134 J. Dewey, a. g. e., s. 234.

5.5.3. Grupla Çalışma Yöntemi

İbn Haldun grupla çalışma yönteminin önemine doğrudan değinmese de, insanın toplumsal bir varlık olduğu, ihtiyaçlarının ancak yardımlaşma ve iş bölümü içinde karşılanabileceğine135 ilişkin görüşü ile bunun gerekliği ve bu yöntem ile daha fazla üretim sağlanabileceği,136 daha büyük eserler ve binalar yapılabileceğine137 ilişkin görüşü ile de sonuçları üzerinde durmaktadır.

Bireyin toplumsal yönüne önem veren Dewey’ci İlerlemeciler için grubun büyük bir önemi vardır, bireyselleştirilmiş, yarışa dayalı bir ders öğretiminden çok grupla öğrenme faaliyetleri daha değerlidir ve buna teşvik edilmelidir.138 Ortak etkinliklere katılmayı yetenekleri geliştiren önemli bir araç olarak kabul eden Dewey, yeteneklerin sosyal bir biçimde yönlendirilmesinin de ancak ortak bir etkinliğe katılmak ile mümkün olacağını ifade eder.139

5.5.4. Grupta Tartışma Yöntemi

İbn Haldun bir konu veya davranışı iyice öğrenmenin (meleke elde edilmesinin), konuşma yeteneğini geliştirmenin ve ilmi konuları zihne yaklaştırıp daha anlaşılabilir bir hale getirmenin en kolay yolunun bol bol ilmî tartışmalar yapmak olduğunu ileri sürer. Ona göre bu ihmal edilirse birey ömrünü ilimle geçirmiş olsa bile herhangi bir konuda rahatça konuşamaz.140

Ayrıca o, âlimlerin uzun ve zahmetli yolculuklar yaparak ilim meclislerindeki müzakerelere ve ilmî münakaşalara katılmalarının ilimlerde meleke sahibi olmanın en kolay yolu olduğunu düşünür.141

İdealist bir eğitim yöntemi olan ve öğrenenin düşüncelerinin (idealarının) farkına varmasını sağlayan Sokratik diyaloga bütün öğrencilerin katılımını sağlamak için grup yöntemi kullanılır,142 böylece grubun katılımı ile gerçekleşen Sokratik 135 M, Ugan, C. I, s. 100-101, 472; İbn Haldun, a. g. e. (1977), s. 98. 136 M, C. I, s. 213-214, (42). 137 M, Ugan, C. I, s. 449. 138 Gutek, a. g. e., s.333, 336. 139 Dewey, a. g. e., s. 32, 44.

140 M, C. II, s. 778; Ugan, C. II, s. 446, (432). 141 M, Ugan, C. II, s. 446.

diyalog bir grupta tartışma yöntemidir. Platon’un öğrencisi olan, öğretme ile araştırmayı bir araya getiren Aristoteles derslerini çoğu kez ya araştırma metinleri veya o andaki araştırma konuları üzerine karşılıklı konuşmalar ve tartışma yöntemi ile işlerdi.143 Tartışma yöntemi, realizmde de ders anlatma, deney ve gözlem gibi çeşitli yöntemlerden birisi olarak kullanılır.144

5.6. İBN HALDUN’UN ÖĞRETMEN İLE İLGİLİ GÖRÜŞÜNÜN

Belgede İbn Haldun'un eğitim görüşü (sayfa 181-186)