• Sonuç bulunamadı

1. BÖLÜM

2.3.  Öğrenilmiş Çaresizlik 57

2.3.5.  Öğrenilmiş Çaresizlik İle Anne Baba Tutumları Ve Diğer

Bireyler çevresi ile sürekli etkileşim halindedir. Yaşamının her döneminde ve yaptığı bütün işlerde çevresindeki insanlarla girdiği etkileşim neticesinde onları etkilemekte veya onlardan etkilenmektedir. Bireyler ailesinin veya bir arkadaşının etkisi ile bir konuda yeni bir fikir geliştirebilmekte veya bir şeyden vazgeçebilmektedir. Örneğin, çocuklar yaşadıkları sürekli başarısızlık durumlarının neticesinde aile ve arkadaş çevresinden alacağı olumsuz tepkilerden etkilenebilir. Böyle bir tepkiye maruz kalmış çocuklar kendi benlikleri hakkında olumsuz düşünceler içerisine gerebilir, kendilerini değersiz ve işe yaramaz hissedebilirler. Bu durumdaki çocukların kendilerini çaresiz hissetmeleri de mümkündür.

Buradan hareketle öğrenilmiş çaresizlik ile çevresel etmenler arasında yakın bir ilişkinin varlığından söz edebiliriz. Özellikle çocuğun yakın çevresi olarak ele alabileceğimiz anne-baba ve kardeşler, bununla birlikte arkadaş çevresi çocukların öğrenilmiş çaresizlik yaşantıları geliştirmesinde etkili olduğu düşünülmektedir.

Düzgün (2006)’ne göre, ebeveynlerin olumsuz tutum ve davranışlar sergilemesi, aile bireyleri arasındaki uyumsuzluk, öğrencinin olumsuz arkadaş çevresinden kaynaklanan istenmeyen durumlar ve bireysel dezavantajlar (fiziksel engel, hastalıklar, öğrenme güçlüğü vb.) çocukların, travmatik yaşantılar geçirmesinde ve buna bağlı olarak ta öğrenilmiş çaresizlik davranışı geliştirmesinde etkili olmaktadır.

Çocuklardan her zaman başarılı olmaları beklenir. Başarılı olan çocuk aileliler için iyi, akıllı ve makbul sayılır. Başarısız olan çocuklar ise kimi aileler için bir üzüntü kaynağıdır. Hâlbuki çocukların başarılarını etkileyen birçok faktör vardır.

 

Çocuklar yaşlarının bir özelliği olarak, yaşadıkları olumsuz olaylardan çabuk etkilenmekte ve durumu içselleştirebilmektedir. Bu yaşlarda, çocuklara çevresindeki kişilerden gelen tepkiler çok önemlidir. Yanlış ve yersiz yorumlar, değerlendirmeler çocukların algılarında derin izler bırakmaktadır. Çocuklar çevresinden gelen tepkilere göre kendini değerlendirmektedir. Kendini değerli, başarılı gören çocuk yeni girişimler yapmaya yönelirken, kendisini değersiz, işe yaramaz hisseden çocuklar ise geri çekilmekte ve yeni girişimlerde bulunmamaktadır. Başarısızlıklarının nedenlerini sürekli kendine yükleyen ve bunu hiç değişmeyecek bir sorun olarak algılayan bir çocuğun benlik saygısının yüksek olması, başarılı olması ve geleceğe güvenle bakması mümkün değildir. Böyle bir çocuğun başarısızlığı çaresizce kabullenmesi, değişiklik adına girişimde bulunmaması olası bir tepkidir. Bu tepki de öğrenilmiş çaresizlik halidir. Yaşadığı sorunlar ile kendi başına mücadele edemeyeceğini, sonucun ne yaparsa yapsın değişmeyeceğini kabullenen çocuklar mutsuz, karamsar ve içe kapanık bir yapı geliştir. Bu nedenle hem aile içi ilişkilerde hem de okulda öğrenci-öğretmen ilişkilerinde, çocukların yaşayacakları başarısızlık ve çaresizlik durumlarına dikkat edilmesi gerekmektedir (Düzgün, 2006).

Araştırmacılar, anne-baba tutumlarının çocukların kişilik gelişimi üzerinde son derece önemli ve etkili olduğunu ittifakla vurgulamaktadırlar. Yavuzer (1993), anne- baba-çocuk ilişkisinin temelde anne ve babanın tutumlarına bağlı olduğunu ve anne- babanın çocuğuna karşı takındığı tutumu etkileyen bazı faktörler olduğunu belirtmektedir. Bu faktörleri şu şekilde sıralayabiliriz; Ebeveynlerin çocuk doğmadan kurdukları çocuk hayalleri ve zihinlerinde oluşturdukları ideal çocuk kavramları, anne babanın çocukların cinsiyetlerinden, sayılarından ve kişilik özelliklerinden memnun olma düzeyleri, toplumun çocuk yetiştirme stilleri üzerindeki etkileri, ebeveynlerin eski yaşam deneyimleri, özellikle kendi çocukluklarındaki karşılaştıkları durumlar ve eşler arasındaki uyum. Bu faktörler aile içi ilişkiler ve ebeveynlerin çocuklarına karşı geliştirecekleri tutumlar üzerinde etkilidir.

Kılıç ve Oral’a göre, hem durumsal hem de doğuştan var olan yapısal değişkenler yükleme örüntülerinin ve öğrenilmiş çaresizliğin gelişiminde özel bir role sahiptir. Kontrolsüzlük ve öngörülemezlik gibi çocuğun aile içindeki özel

 

sosyalizasyon durumları çaresizliğin gelişiminde ve olumsuz sonuçlarla başa çıkmasında etkili olabilir (Kılıç ve Oral, 2006: 13).

Mercan’a göre ise, anne-babaların hatalı davranışları çocukların kişilik gelişimini olumsuz etkiler ve çocukta değersizlik, yetersizlik duygularının yerleşmesine neden olur. Mercan’ın hatalı anne-baba davranışlarına verdiği örnekler ise şu şekildedir. Çocuklarını yerli yersiz başka çocuklarla kıyaslamak, her zaman daha üstün başarılar beklemek, çocukların başarısızlık veya eksiklik durumlarını eleştirmek, çocuğa baskı uygulamak ve yaptığı tüm işlere karışmak. Mercan’a göre bu tarz davranış ve tutumlara maruz kalan çocuklar hiçbir zaman başarılı olamayacağına, sorunlarını kendi başına çözemeyeceğine inanır ve öğrenilmiş çaresizliği yaşar. Başarısızlık yaşayan ve bu başarısızlıkla ilgili çevresinden olumlu değerlendirme alamayan bu çocuklar, kendileri için negatif yüklemeler yaparak kendilerini yeteneksiz, beceriksiz, işe yaramaz gibi olumsuz kavramlarla etiketlerler. Ayrıca bu tarz çocukların özgüvenleri ve benlik saygıları da oldukça düşük seviyededir. Tüm bu durumlar göz önüne alındığına anne-baba tutum ve davranışlarının çocukların bütünsel gelişiminde ve mutlu bir yaşam geçirmesinde doğrudan etkili olduğu düşünülebilir (Mercan, 2002; Akt: Ercan, 2002).

Öğrenilmiş çaresizlikle ilgili yapılan araştırmalar anne-baba tutumlarının çocuklar üzerindeki etkilerini kanıtlar niteliktedir. Thurstone yaptığı araştırmalarda da öğrenilmiş çaresizliğin ortaya çıkmasında geçmiş yaşantıların ve çocuğun içinde bulunduğu çevrenin, aile yaşantılarının, anne baba tutumlarını etkili olduğu belirtmektedir. (Aydın, 1985). Petermann ve Sauerborn (1989) ise, hem ihmal edilen hem de şımartılan çocuklarda sosyal yönden yetersizlikler görüldüğünü, ancak çaresizlik davranışı gelişimi açısından farkların olduğunu belirtmektedir. Sosyal olarak yetersiz, pohpohlanmış çocukların talepleri inkâr etme eğilimi gösterirken, sosyal olarak yetersiz-ihmal edilen çocukların girişim yeteneği zayıf, edilgen tepkiler gösterebileceklerini ve bu çocuklarda çaresizlik davranışlarının görülebileceğini bildirmektedirler (Akt: Kılıç ve Oral, 2006: 15).

Yukarıda değinilen açıklamalar ve araştırmalar göz önüne alındığında çocuklarda öğrenilmiş çaresizliğin oluşmasında ve onları yaşamının bütün alanlarında (eğitim yaşamı, iş hayatı, sosyal hayat vb.) negatif yönde etkilemesinde olumsuz aile koşullarının, yanlış anne-baba tutumlarının etkileri görülmektedir.

 

Çocukları ile yakın ilişkiler kurmayan, başarısızlık ve zorlanma durumlarında çocuklarına etkili destek vermeyen aileler, çocuklarının benlik saygılarını olumsuz etkilediği gibi çocukların öğrenilmiş çaresizlik yaşantıları geliştirmesinde de etkili olmuş olur.