• Sonuç bulunamadı

Le Pine ve Van Dyne’in (1998) tarafından yapılan “Çalışma Gruplarında Seslilik Davranışının Öncülü (Predicting)” adlı çalışma, seslilik davranışını kişilik

merkezli ve durumsal faktörlerin bir fonksiyonu olarak incelemeyi amaçlamaktadır. Bu kapsamda, 95 çalışma grubundaki 441 tam zamanlı çalışandan alınan veriler doğrultusunda, yüksek düzeyde benlik saygısına sahip bireylerin benlik saygısı düşük bireylerden daha fazla seslilik davranışı sergiledikleri tespit edilmiştir.

Detert ve Burris (2007) tarafından yapılan “Liderlik Davranışı ve Çalışan Sesliliği: Kapı Gerçekten Açıldı mı?” adlı çalışmanın amacı, değişim odaklı liderlik (dönüşümsel liderlik ve yönetimsel açıklık) ile çalışanların gelişim odaklı seslilik davranışı arasındaki ilişkiyi incelemektir. Bu kapsamda, ABD’de bir restoran zincirinden yapmış olduğu 3149 çalışan ve 223 yöneticiden alınan veriler doğrultusunda, değişim odaklı liderlik davranışı ile çalışanların gelişim odaklı seslilik davranışı arasında pozitif yönlü bir ilişki saptanmıştır.

Hunjra vd. (2010) yaptığı “Çalışan Sesliliği ve İşten Ayrılma Niyeti: Pakistan Bankacılık Sektöründe Ampirik Bir Çalışma” adlı çalışma, çalışan sesliliği ile çalışanların işten ayrılma niyeti arasındaki ilişkiyi incelemeyi amaçlamaktadır. Bu kapsamda, Rawalpindi ve İslamabad’daki farklı bankalardan 188 çalışandan alınan veriler doğrultusunda çalışan sesliliğinin işten ayrılma niyetini pozitif yönde etklediğini ve nitelikli işgörenlerin bankacılık sektöründe seslilik konusunda daha bilinçli oldukları tespit edilmiştir.

Gao vd. (2011) tarafından yapılan” Lidere Güven ve Çalışan Sesliliği: Lider Davranışlarını Güçlendirmenin Yönlendirici Rolü” adlı çalışma, lidere güven ve çalışan sesliliğinde lider davranışlarının rolünü incelemeyi amaçlamaktadır. Bu kapsamda, Çin telekomünikasyon endüstrisinde 314 çalışandan alınan veriler doğrultusunda lidere güven ile çalışan sesliliği arasında pozitif yönlü bir ilişki bulunduğunu ve bu ilişkinin yüksek düzeyde lider güçlendirmesiyle daha da kuvvetli hale geleceği tespit edilmiştir.

Farndale vd. (2011) tarafından yapılan “Algılanan Çalışan Sesinin Örgütsel Bağlılık Üzerindeki Etkisi: Bir Değişim Perspektifi” adlı çalışma, değişim teorisini kullanarak, çalışan-yöneticisi ilişkisi ve üst yönetime olan güvenin örgütsel bağlılık ile ilişkisinde çalışan sesliliğine ilişkin algıların nasıl olduğunu incelemeyi

amaçlamaktadır. Bu kapsamda, 2291 çalışandan alınan veriler doğrultusunda, çalışan sesliliğinin örgütsel bağlılık üzerinde pozitif bir etkisi olduğu saptanmıştır.

Avey vd. (2012) tarafından yapılan “Etik Liderlik Sürecini Keşfetmek: Çalışan Sesliliği ve Psikolojik Sahipliğin Aracılık Rolü” adlı çalışma, etik liderliğin örgütlerde etkilerini anlamayı amaçlamaktadır. Bu kapsamda, çeşitli sektörlerdeki 845 çalışandan alınan veriler doğrultusunda çalışan sesliliğinin etik liderlik ve psikolojik iyi oluş arasındaki ilişkiye aracılık ettiği tespit edilmiştir.

Dwomoh (2012) tarafından yapılan “Gana Elektrik Şirketinde Çalışan Sesliliği ve Örgütsel Performans Arasındaki İlişki” adlı çalışma, çalışanın sesinin, Gana Elektrik Şirketi’ni bir vaka çalışması olarak kullanan şirketlerin performansına nasıl katkıda bulunduğu incelemeyi amaçlamaktadır. Analiz sonuçlarına göre, çalışan sesliliğiyle örgütsel performans arasında pozitif bir ilişki saptanmıştır. Ayrıca, çalışanların Gana Elektrik Şirketinin toplam performansının %95,2’sine katkıda bulunduğunu ve çalışanlarla yapılan görüşmelerde (% 98.5) çalışanların katılımlarının, şirket çalışanlarının şirketin genel performansını iyileştirmek için yoğun bir şekilde motive edilmesi konusunda güçlü bir rol oynadığı tespit edilmiştir.

Ng vd. (2014) tarafından yapılan “Psikolojik Sözleşme İhlalleri ve Çalışan Sesliliği Davranışı: Değişikliklerin Toplumsal İlişkilerdeki Ilımlı Etkileri” adlı çalışma, psikolojik sözleşme ihlalleri ve çalışan sesliliği davranışı arasındaki ilişkiyi incelemeyi amaçlamaktadır. Bu kapsamda, bir online anket sitesinde 2500 çalışandan alınan veriler doğrultusunda, psikolojik sözleşme ihlali ile yapıcı seslilik davranışı arasında negatif bir ilişki tespit edilirken, savunmacı(saldırgan) seslilik davranışı ile pozitif bir ilişki saptanmıştır.

Li ve Sun (2015)’un yaptığı “Geleneksel Çin Liderliği ve Çalışan Sesliliği Davranışı” adlı çalışma, çalışan sesliliği davranışıyla ilgili liderlik etkilerinin anlaşılmasını geliştirmek için, geleneksel Çin liderliğine (yani, otoriter liderlik) odaklanmayı amaçlamaktadır. Bu kapsamda, Pekin’deki birçok Çinli şirketten 52 grup çalışandan alınan veriler doğrultusunda, yöneticinin otoriter liderliğinin çalışanın sesliliği davranışını olumsuz yönde etkilediği tespit edilmiştir.

Moeidh vd. (2015) tarafından yapılan “Suudi Halk Hastanelerinde Prososyal Seslilik ve Hasta Güvenliği Kültürü Arasındaki İlişki” adlı çalışma, Suudi Arabistan’daki kamu hastaneleri arasındaki prososyal seslilik davranışı ile hasta güvenliği arasındaki ilişkiyi incelemeyi amaçlamaktadır. Bu kapsamda, Suudi Sağlık Bakanlığı’nın gözetiminde faaliyet gösteren kamu hastanelerindeki 1793 çalışandan alınan veriler doğrultusunda, prososyal seslilik davranışı ile hasta güvenliği kültürü arasında pozitif bir ilişki saptanmıştır.

Alfayad ve Arif (2017)’in yaptığı “Çalışan Sesliliği ve İş Tatmini: Herzberg’in Çift Faktör Teorisinin Uygulanması” adlı çalışma, Herzberg’in çift faktör teorisini uygulayarak iş tatmini düzeylerini iyileştirmede çalışan sesinin uygulanmasının rolünü anlamayı amaçlamaktadır. Bu kapsamda, Ürdün’ün en büyük özel kuruluşlardan birinde 300 yönetici olmayan çalışandan alınan veriler doğrultusunda çalışan sesliliğinin iş tatminini pozitif yönde etkilediği saptanmışır.

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

ÖRGÜTSEL ADALETİN ÖRGÜTSEL MUHALEFET ÜZERİNDEKİ ETKİSİNDE ÇALIŞAN SESLİLİĞİNİN ROLÜ

4.1. Araştırmanın Amacı ve Önemi

Araştırmanın temel amacı; Konya il merkezinde faaliyet gösteren bankalardaki çalışanların algılanan örgütsel adaletin örgütsel muhalefet üzerindeki etkisini sistematik bir şekilde çeşitli boyutlarıyla incelemek ve algılanan örgütsel adaletin örgütsel muhalefet üzerindeki etkisinde çalışan sesliliğinin rolünü analiz etmektir. Bu bağlamda banka yöneticilerine yönelik olarak çeşitli öneriler geliştirmektir. Ayrıca araştırma kapsamında çalışanların demografik özelliklerine göre örgütsel adalet algıları, çalışan sesliliği ve örgütsel muhalefet düzeylerinde farklılık olup olmadığı incelenecektir.

Temel değişkenlerin algılanan örgütsel adalet ve örgütsel muhalefet ile çalışan sesliliğinin olduğu bu çalışma çıktıların insan performansına dayalı olduğu bankacılık sektöründe gerçekleştirilmiştir. Çalışmaya konu olan kavramlarla ilgili ayrı ayrı sınırlı sayıda araştırma olmasına rağmen, algılanan örgütsel adaletin örgütsel muhalefet üzerindeki etkisinde çalışan sesliliğinin rolü konusunda literatürde yapılan bir çalışmaya rastlanılmamış olması çalışmanın özgün yönünü ortaya koymaktadır. Bu açıdan da araştırma sektör açısından önem taşımakta ve akademik alanda konuyla ilgili araştırma yapanlara katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Son olarak özellikle örgütsel muhalefet ve çalışan sesliliği konusunda inceleme yapacak araştırmacılara teori ve uygulama yönünden fayda sağlayacağı düşünülmektedir.