• Sonuç bulunamadı

Haftanın Ortası. Güncel konularla her Çarşamba. 24 Mayıs OHAL in ekonomisi. Cumhurbaşkanı Erdoğan ın referandum sonrasında güçlenen

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Haftanın Ortası. Güncel konularla her Çarşamba. 24 Mayıs OHAL in ekonomisi. Cumhurbaşkanı Erdoğan ın referandum sonrasında güçlenen"

Copied!
7
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Güncel konularla her Çarşamba

Bu haftaya damgasını vuran önemli gelişmeler Trump’ın ilk yurtdışı seyahatleri Suudi Arabistan–İsrail ziyaretlerinden gelen mesajın Orta Doğu’da işlerin daha da karışacağına işaret edişi. Hatta deneyimli Orta Doğu muhabiri Fisk’in yorumuna göre Trump, Ortadoğu’da Sünni Müslümanları Şii Müslümanlarla karşı karşıya getirmeyi amaçlayan ve hedef tahtasına İran’ın konduğu büyük bir savaşın hazırlığında.

Erdoğan’ın Başdanışmanı İlnur Çevik’in ifadesiyle, önümüzdeki altı ayda AKP içinde yapılması planlanan “temizlik” sonrasında kamuoyuna açıklanan bir yol haritasıyla 2017 diriliş, 2018 hızlı reform yılı olacak Erdoğan ve AKP için. Sonrası ise yine Çevik’in ifadesiyle

“ver elini önce yerel seçimler sonrada cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri”.

Peki ekonomi? Orta Doğu kazanı kaynamaya devam ederken, Trump’ın koltuğu sallandıkça Suriye, İran; Şii-Sunni ekseninde gerginlik artarken; bir taraftan Fed 2017 sonundan önce bilanço küçültmeye Avrupa Merkez Bankası da parasal genişlemeyi geri sarmaya hazırlanırken OHAL’li günlerin uzayacağı; hem de çok uzayacağı belli olan Türkiye

ekonomisini nasıl günler bekliyor?

24 Mayıs 2017 OHAL’in ekonomisi…

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın referandum sonrasında güçlenen başkanlık konumu ile yaptığı ilk ABD ziyaretinden; hem karşı tarafın Rusya ilişkileri nedeniyle kırılganlaşan konumu hem de ABD’nin açık YPG tercihi nedeniyle, elle tutulur bir kazanç sağlanamadığını geçen hafta uzun uzun tartıştık.

Bu haftaya damgasını vuran önemli gelişmeler ise Trump’ın ilk yurtdışı seyahatleri Suudi Arabistan–İsrail ziyaretlerinden gelen mesajın Orta Doğu’da işlerin daha da karışacağına işaret edişi. Hatta deneyimli Orta Doğu muhabiri Fisk’in yorumuna göre Trump, Ortadoğu’da Sünni Müslümanları Şii Müslümanlarla karşı karşıya getirmeyi

amaçlayan ve hedef tahtasına İran’ın konduğu büyük bir savaşın hazırlığında. Müttefikleri olarak da doğal olarak 100 milyar dolarlık silah anlaşması yaptığı Suudi Arabistan ve İran’ın kadim düşmanı İsrail var.

Trump’ın ABD içinde koltuğunun sallanma derecesi arttıkça Orta Doğu’da yüksek riskler alabileceği olasılığı Trump-Rusya-Flynn etrafında daralan çemberi yakından

Haftanın Ortası

(2)

izlemeyi şart kılıyor. ABD’nin İran’a saldırması gibi bir delilik halinde Erdoğan’ın izleyeceği tavır da her şeyden önce hepimiz için önemli bir alt başlık haline geliyor. Tabi bir diğer önemli alt başlık da Flynn’in yapmayı reddettiği açıklamaların peşinin bırakılmayacağı varsayıldığında Trump’ın koltuğunu yıkanın bir Bloomberg makalesinde yazıldığı üzere Flynn’in Türkiye Cumhuriyeti ile ilişkileri olup olmayacağı.

Fransa seçimlerinin ardından AB projesinin can suyu bulmasının ardından euronun güçlenme eğilimine gireceği açıkken; Almanya’da sonbaharda seçimlerin rengini iyice belli etmesi ve Avrupa ölçeğinde ekonomik canlanmaya dair gelen olumlu haberler Avrupa tarafında suların kısmen durulduğunun habercisi. Dünyanın geri kalanı kaynamaya devam ederken, hafta sonu hiçbir sürprizli gelişmeye yer bırakmayacak şekilde Cumhurbaşkanı’nın AKP genel başkanlığını da üstlenişi dikkatleri bundan sonra AKP’nin atacağı adımlara çevirmiş durumda. Tabi AKP derken de referandum ve hafta sonu AKP kongresi

sonrasında 2019’a kadar izlenecek olan artık sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hikmeti.

İktidara yakın gazetelerde sıklıkla yer aldığı şekliyle öncelik, Erdoğan’ın referandum sonrası elde ettiği güçlü başkanlık ve şimdi de AKP’nin dizginlerini ele alışıyla, iktidar partisi içinde temizlik yapılacağı yönünde. “Kripto FETÖcü” olmakla suçlanan kesimin parti içinden ciddi bir temizlik sürecinden geçirilmesi bekleniyor. 2019 başkanlık seçimleri öncesi AKP’nin meclis çoğunluğunu Erdoğan’ın gücünü yansıtacak şekilde elde edebilmesi kritik önemde çünkü.

Erdoğan’ın Başdanışmanı İlnur Çevik’in ifadesiyle, önümüzdeki altı ayda yapılması planlanan bu temizlik sonrasında kamuoyuna açıklanan bir yol haritasıyla 2017 diriliş, 2018 hızlı reform yılı olacak Erdoğan ve AKP için. Sonrası ise yine Çevik’in ifadesiyle “ver elini önce yerel seçimler sonrada cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri”.

Peki ekonomi?

Orta Doğu kazanı kaynamaya devam ederken, Trump’ın koltuğu sallandıkça Suriye, İran; Şii-Sunni ekseninde gerginlik artarken; bir taraftan Fed 2017 sonundan önce bilanço küçültmeye Avrupa Merkez Bankası da parasal genişlemeyi geri sarmaya hazırlanırken OHALli günlerin uzayacağı; hem

(3)

de çok uzayacağı belli olan Türkiye ekonomisini nasıl günler bekliyor?

Gerçekten tereyağından kıl çekercesine büyümeyi mevcutta olduğu şekliyle kredilerde gaza basarak diri tutmak; tüm gücü konsolide etikten sonra ancak, ekonomide de yeni bir sıçrama yaratmak vaat edildiği kadar kolay ve mümkün mü?

2000’li yılların başından beri Türkiye ekonomisi hakkında kafa yoranlar bilirler. Ekonominin kötü yönetimi dışsal krizlerle birleştiğinde yaşanan 2001 krizi sonrasında ilk iş, çift hanelere ulaşan kamu açıklarını aşağıya çekmek için IMF’den sağlanan nakdin yarattığı alanla kamu sektörünü yeniden dizayn etmek olmuş; kamu borcu ve bütçe açıkları aşağıya çekilmişti. Sürdürülebilirlik kavramı ile tanışan Türkiye ekonomisi, bütçe açıklarını o günden bugüne özenle belli bir sınırın üzerine çıkarmadan rasyonel kamu maliyesi yönetimini bir çıpa olarak kullanmıştı. Kamu yükü azalınca, para politikasını yönetmek kurala bağlanabilmiş, bütçe açıklarını finanse etmek için kullanılan para politikası enflasyonu aşağıya çekmeyi hedefleyip başararak, Türkiye ekonomisinin bir anlamda “altın yıllarını” yaşamaya başlamıştı. Kamu maliyesi reformlarının hukukun üstünlüğü ve insan hakları gibi yaşamsal sosyal reformlarla birleştiği noktada Türkiye’nin AB üyelik süreci başlamış ve bu sayede Türkiye ekonomisi yabancı sermayenin doğrudan hedefi haline gelmişti.

Hem sıcak sermaye akımları hem doğrudan yatırımlar açısından.

IMF ile yapılan anlaşmanın sonuna doğru politikacılar açısından tatsızlaşan bağlayıcılığına 2008’de son verilmesinin ardından patlayan küresel krize, Türkiye ekonomisi en azından kamu maliyesi anlamında bir dekatlon koşucusu kondisyonunda girerken; krizle beraber bollaşan paranın da hızıyla büyüme çift haneli rakamlarla patlamıştı. Tabi adres edilmeyen yapısal sorunlar nedeniyle, büyüme ile beraber, cari açık da patlamıştı. Hane halkının iç borcu, reel sektörün de dış borcu inanılmaz sıçramalar göstermişti. 2010-2012 arası özellikle bu obez büyümeye tanıklık ederken, politik hesaplar ve çalkantılar nedeniyle ekonomiye ivme verecek reformlar ertelendikçe bu parlak resmin soluşunu izledik hep beraber. Derken, politik sistemi değiştirme hevesi ile AB müzakereleri de darbe yedi. Yatırım yapılabilir ülke notu kaybı da hemen öncesinde gelmişti.

Şimdilerde ise yeni bir aşamaya geçilmekte Türkiye ekonomisi adında. Y ol haritası net

(4)

değil, ancak dümende oturan çok daha az sayıdaki kişiden ve artık anayasayla da

konumlandırıldığı ölçüde başta Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan ekonomi adına beklenen çok fazla.

Türkiye’de genişleyen orta sınıf, başta AKP tabanı olmak üzere 2004-2012 arasında yaşadığı o altın yıllara şimdi başkanlık sistemi altında yeniden dönebilmeyi umut ediyor. Erdoğan’a verilen yetkilere karşılık bu refahı yeniden sağlaması bekleniyor.

Türkiye’nin kaynaklarının ise bu beklentiyi karşılayacak gücü ve dışardan kaynak yaratma kapasitesi ise oldukça tartışmalı bir dönemin içindeyiz aynı zamanda.

Kısa günün karı, ya da köprüyü geçerken at değiştirilmez hesabı; başkanlık sistemi olarak belirlenen politik hedeflere ulaşılması aşamasında büyümeyi diri tutabilmek için belli sektörlerde vergi indirimleri yanında kredi karşılıklarının esnetilmesi ve Kredi Garanti Fonu’nun (KGF) aktif şekilde devreye sokuluşu ön plandaydı. Bu tür adımlarla bankalar sorunlu kredilerde çoğunlukla kendi bilanço sıkıntılarını rahatlatmayı ön plana

koyarken, ani ekonomik şok sonrası borç yüküyle işletme sermayesi erimiş olan şirketlere de kaynak yaratılmaya çalışıldı. Sonuçta, yılın ilk yarısı diyebileceğimiz dönemde kredilerde % 30’lara varan artışlar, ekonomik büyümenin de özelikle yenilenen seri eşliğinde %5’lere ulaşmasını sağlamış oldu. Fakat artan kredilerin sabit sermaye yatırımlarına yöneldiğini

söylemek verilerden mümkün değil. Gerçek taze kaynak girişinin eksikliği ekonominin kozmetik canlandırılmasından öteye, mesela en önemli göstergelerinden birisi olan yüksek işsizliği

düşürmeye kadar dokunabilmiş değil henüz. Bu da kolay kolay devam edemeyeceği anlamında.

“Banka sertifikaları” konusu gündeme hızla gelip-şimdilik ertelenip- özellikle bankalar için heyecan yaratırken; görülen, önümüzdeki yıllarda dış kaynaklarda kuruma konjonktür ve Türkiye kaynaklı sorunlar nedeniyle iyice elle tutulur hale geldikçe, sorunun çözümü olarak da borçlanma en güncel konu olacak. Türkiye Varlık Fonu’nun da çok daha aktif kullanımı

konusunda yeni keşiflere şahit olabileceğiz. Başka bir ifadeyle “kamu kaynakları” da büyümeyi desteklemekte çok daha aktif kullanılacak. Zaten, genel beklenti kredilerde yaşanan

şahlanmanın ardından kredi büyüme hızının %10’lar civarına düşeceği; başka bir ifadeyle Türkiye’nin kendi yağında kavrulmaya çalıştığı bir döneme geçileceği.

(5)

Önümüzdeki birkaç yıllık dönemi tanımlayacak olan döngü, bütçe açıklarının artırılarak büyümenin canlandırıldığı; büyümeyle beraber geçtiğimiz 10 sene içinde çözümü

bulanamadığı için artacak cari açık ve çift hane civarına oturmuş enflasyon olacak.

Üstelik alınan borca karşılık yaratılabilen büyüme oranının da giderek zayıfladığı bir sürecin içinden geçmekteyiz. Bunun en temel nedeni de kamu hariç ekonomiyi oluşturan diğer birimlerin son 10 yılda hızla artan yüksek borç yükü.

Bu birleşim ekonomiden az çok anlayan birisi için bile çok cazip değil.

Zaten uluslararası kurumların raporlarına bakınca, Türkiye sayfalarında öne çıkarılan yeni dönemde büyüme yaratmak için seçilen araçların çok fazla heyecan yaratmadığı gerçeği. En iyimser senaryolarda bile büyüme hızının (eski seriyle) % 2-3 civarına takılı kalması ortak beklenti.

Makul bir seviyede seyreden bütçe açığını iki puan kadar artırmak bir ivme vermesi açısından önemli bir başlangıç olsa da; eğitim ve hukukta aşınan güveni yeniden sağlamadan yapılacak harcamalar toplumda kolay kolay karşılığını bulacak gibi

durmuyor. Kapsamlı ve belli bir hedefi olan vergi reformu; rasyonelleşen ve şeffaflaşan kamu teşvik sistemi, emek piyasasında orta yolun bulunarak reformu gibi konular gündemin dışında kaldığı her gün Türkiye ekonomisi aslında kan kaybediyor. Özellikle son dört yılda olduğu üzere.

Kamu borcunun artırılması yoluyla kısa vadede; diyelim kritik 2019 seçimlerine kadar, büyümeye bir çare bulunmuş olsa da; bu sefer de küresel ortak problem trenine atlamış olacağız ülke olarak. Y ani, yüksek kamu borcunun yarattığı baskı ile büyüyememe. Özel sektörün, hane halkının borcunun geldiği seviye zaten içinde bulunduğumuz küresel konjonktürde artık büyümeyi desteklemekten uzak; hane halkının gelirinde gerçek bir artış uzun zamandır elde edilemiyor. Türkiye bu anlamda patinaj yapıyor özellikle iç politikanın ön planda olduğu son birkaç yılda.

Geriye elde kalan tek araç, kamu harcamalarının artırılması, kamu borç yükünün

(6)

çeşitlendirilen araçlarla yükseltilmesi; dünya ölçeğinde zirve yapan borçların belki de yeniden yapılandırma tartışmalarının yapıldığı dönemde 2019 ve ötesinde Türkiye’nin de sorunlu ülkeler kategorisi altında girmesine neden olacak bir görüntü yaratıyor.

Bir de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ağzından net şekilde ifade edildiği üzere, devam etmesi beklenen; ne zaman sonlandırılacağı, ne olunca sonlandırılacağı bilinmeyen OHAL var. OHAL’in ekonomide yarattığı güven kaybı, gelir kaybı, belirsizlik; yurtdışından bakınca eklediği risk primi ve hukuk düzeninde yarattığı aşınmalar ekonomik büyümenin

güçlenmesi için elverişli bir ortam yaratmaktan uzak. Yatırım yapmayı riskli hale getiren önemli bir faktör. Artan petrol fiyatları ile hareketlenen cari açık OHAL içinde bir de turizmin kan kaybının devam etmesiyle yeniden %6’lara doğru ivmelenmiş bir görüntü içinde.

Peki, ekonomide hiç mi iyi giden, yolunda olan bir hal yok? Bu sorunun cevabına kulağı tersten göstererek cevap verilebilir ancak.

Fed faiz artışı Haziran’da kesin gibi ancak henüz parasal hareketlerden görünen göreceli olarak yükseltilen faizin cazibesiyle TL’nin ilgi çekmeye devam ettiği. Dışarıdan Trump’ın görevden alınması ötesinde kısa vadede belirgin bir şok riski yok gibi. Yani 2017 boyunca durgun sularda oynamaya devam şimdilik. Üstelik darbe denemesi, OHAL, referandum ve şimdi FETÖcü temizliği derken, Godot’u bekleme halinde açıklanacak yeni ekonomik yol haritasını beklemek belli bir heyecan biriktiriyor. Son birkaç yılın “reform” diye açıklanan programlara bakınca umutsuz olmak için yeterince neden olsa da çıkmayan candan ümit kesilmez misali; başkanlık sonrası, AKP içi temizlik sonrası gücü elinde toplayacak Cumhurbaşkanı’nın ağzından çıkacakları bekliyor herkes.

Yapılacaklar belli olsa da Yeni Türkiye’nin iç ve dış politikada yönü, ekonomide programı

netleşmeden Türkiye’den yana keskin bir saf tutarak yatırıma yönelmek şimdilik cesaret işi olarak algılanıyor.

Başa dönersek, çizilen resim içinde görünen, OHAL’in Türkiye ekonomisini durgunluk tarafına doğru aşağıya çektiği bir döneme adım atmış olduğumuz gerçeği.

Zemin hızla değişebiliyor ancak.

(7)

İletişim:

Güldem Atabay Şanlı

Direktör, Araştırma ve Strateji +90 532 347 82 06

guldem.atabaysanli@egelico.com

Hukuk sisteminin yeniden sağlıklı inşasıyla eşlenebilecek bir reform programının ekonomide yaratacağı mucizeleri kavrayabiliyor olmak da yapılacağı söylenen açıklamalar hakkında umudun canlanması olasılığını diri tutuyor.

Bu doküman Egeli & Co. Aile Ofisi Yönetim Danışmanlık ve Destek Hizmetleri A.Ş. (“Egeli & Co. Aile Ofisi“ Mersis No: 0325054296800015) tarafından hazırlanmıştır.

Egeli & Co. Aile Ofisi ailelere, varlıklarının sürdürülebilirliği için aile üyeleri ile koordineli oluşturduğu yatırım felsefesi ve hedefler doğrultusunda farklı alanlardaki uzmanların koordinasyonunu sağlayan; objektif ve profesyonel yaklaşımla tek bir merkezden servet yönetimi, ilişki yönetimi ve varlık optimizasyonu hizmetleri veren ve aile içindeki tüm nesiller ve paydaşlar için yol gösterici olan bağımsız ve butik bir danışmanlık şirketidir.

YASAL UYARI:

Bu rapor ve yorumlardaki yazılar, bilgiler ve grafikler, ulaşılabilen kaynaklardan iyi niyetle ve doğruluğu, geçerliliği, etkinliği velhasıl her ne şekil, suret ve nam altında olursa olsun herhangi bir karara dayanak oluşturması hususunda herhangi bir teminat, garanti oluşturmadan, yalnızca bilgi edinilmesi amacıyla derlenmiştir. Bu belgedeki bilgilerin doğruluğu, güvenirliliği ve güncelliği hakkında gerekli özeni göstermekle birlikte bu bilgilerin güvenirliliği, doğruluğu, güncelliği ve eksiksizliği hakkında hiçbir garanti vermemektedir. (Varsa) Yürürlükteki herhangi bir yasa veya düzenleme ile sorumluluğun sınırlandırması ölçüde tasarruf olarak, Egeli & Co., yöneticileri, çalışanları, temsilcileri ve ajansları bu belgenin içeriği, hatası veya eksiklerinden ya da bu bilgilere dayanılarak yapılan işlemlerden doğacak her türlü maddi/manevi zararlardan (ihmal olup olmadığı ya da başka bir şekilde olursa da) ve her ne şekilde olursa olsun üçüncü kişilerin uğrayabileceği her türlü zararlardan dolayı sorumlu tutulamaz. Herhangi bir şirket, sektör, hisse veya yatırım için detaylı ve tam bir analiz değildir. Egeli & Co. her an, hiçbir şekil ve surette ön ihbara ve/veya ihtara gerek kalmaksızın söz konusu bilgileri, tavsiyeleri değiştirebilir ve/veya ortadan kaldırabilir. İşbu araştırma raporu, ticari iletişim ve ticari elektronik ileti olmayıp sadece ekonomik konjonktür ile ilgili bilgilendirme amacıyla hazırlanmıştır. Bu rapor hangi amaçla olursa olsun çoğaltılamaz, dağıtılamaz ve yayınlanamaz.

Referanslar

Benzer Belgeler

Fed’in kısa vadede dinlenmeye çektiği dolar, artarda düzenli faiz artışlarıyla şahlandırılmadan, belirsizlik korunarak yapılan yönlendirmelerle en az iki yıl daha

Karlov suikastının FETÖ değil de, Suriye’de dolaylı desteklenen bir grup tarafından yapılması hali Rusya tarafından inandırıcı bulunursa, Rusya ile ilişkilerini

Fakat net olan, bugünkü askeri harekâtın asıl ABD destekli Suriye Kürtlerinin sahada IŞİD’e karşı ilerleyip Fırat’ın batısına geçerek Menbiç’i IŞİD’in

açısından sorun ise, bu hedefi vurmaya çalışırken ABD’nin bölgedeki hangi güçlerle yan yana gelerek operasyona girişeceği. Obama ile Suriye konusunda anlaşma

ABD gibi hukukun üstünlüğünün çok önemsendiği, demokrasiye doğrudan askeri veya sivil müdahalenin yaşanmadığı bir ülkede Trump’ın başa gelmesiyle demokrasi ile

Bu hafta Cuma açıklanacak istihdam rakamlarına şöyle bir göz atılacak olsa da, Fed Başkanı Yellen’ın geçen hafta Şikago’da sözlü olarak ilan ettiği üzere 15

daha sonra Irak Ordusu’na resmen bağlanan ve Türkiye’nin Musul’u “kurtarmasını-girmesini” istemediğini Erdoğan’ın bizzat kendi ağzıyla çok net ifade ettiği Haşd

Sadece özel sektörün yüksek dış borç yükünün yarattığı borç çevirme baskısı nedeniyle bile yabancı finans kurumlarının 15 Temmuz sonrası Türkiye ekonomisine