ARKİTEKT
m i m t r l ı k ş e h i r c i l i k v e t u r i z m d e r g i s iHer üç ayda bir yayınlanır. Adres: Anadolu Han 33 — İstanbul
Tel: 22 13 07 Kuruluşu 1931 Cilt : 49 Sayı : 380
Sahibi ve sorumlu yayın müdürü: dr. z e k i s a y â r m i m a r i d g s a
M u h a b i r l e r i :
B. Almanya: Engin aydın - Mimar D. G.S.A./BDB. Avusturya : Kaya enişte mi-mar, Fransa: Halûk togay Mimar D.G.S.A. isveç: Ali şener Mimar D.G.S.A. İsviçre: Seyfi sonad Mimar D.G.S.A. - Kıbrıs : Ergün derviş mimar İ.T.Ü. - İtalya: Dr. Baran çağa Mimar - Yunanistan: Sava çilenis - Mimar İ.T.Ü./M.M.F. A b o n e ş a r t l a r ı : Yıllık Şahıs için 500.— TL. öğrenci » 300.— TL. Yabancı ülkeler » 750.— TL.
Bu sayı : 200.—TL. İlân tarifemiz istek üzerine gönderilir.
Yazı, fioto, resim ve abone bedelleri ARKİTEKT'in adresine posta ile gönde-rilmelidir. Basılmayan yazılar iade edilir. Adreslerini değiştiren abonelerin en geç bir ay İçinde bize haber vermeleri lâzım-dır. Aksi takdirde kaybolan dergilerden idaremiz sorumlu değildir.
Subscription rates:
Annual sub~cription 12.-$ Single copy 3.-» Ali subscriptions, ietters, photos, articles
advertiesments tec. Should be addressed. T o A R K İ T E K T
Anadolu Han No. 33 Eminönü/ISTANBUL TURKEY Abonnements pour l'etranger 1 an 12-$
Prix de ce numero 3-$ Pour tout payement et demande des
ren-seignements, ainsi que. pour tout envoi des documents, teis que photos, artic-les, annonces, bîbliographie â InsĞrer s'adresser â la Direction A R K İ T E K T . Anadolu Han No. 33 Eminönü İstanbul — TUROUİE
dr. Z e k i S «
Bu sayı ile Arkitekt 50. yayın yılını bitiriyor.
Arkada kalan elli yılın kısa bir muha-sebesini yapmayı gerekli bulmaktayım. Yarım yüzyılda nereden nereye geldik. Bunu, yılların katre katre birikimi olan on bir bin sayfalık Arkitekt kolleksiyonu-nu izlemekle anlarız.
1931'de. rahmetli Abidin Mortaş ve birkaç arkadaşıa, o güne kadar çok ih-mal edilmiş mimarlığımıza eski saygın-lığını kazandırmak için Arkitekt'i çıkar-mağa karar verdiğimizde, işin zorluğunu ve önemini pek kavrayamamıştık.
Başka ülkelerde meslekî dergilerin ya-yınlanmasını ekseriya yayın evleri üst-lenmektedirler. Oysa, o yıllarda bizde bu işi yürütecek bir yayınevi bulunmuyor-du. Bu nedenle, derginin yayını için, her şeyi bizim yüklenmemiz gerekiyordu.
Arkitekt, böyle bir ortamda bütün olumsuzluklara rağmen, aralıksız ya>-yınlanarak bizim için önemli bir merha-le olan ellinci yaşını idrak etti.
1930 larda, genç Türk'rye Cumhuriye-ti başkenCumhuriye-ti Ankara'da ve ülkenin her ta-rafında geniş bir mimarlık faaliyeti var-dı. Ancak, bu yoğun inşa faaliyetine ma-alesef mimarlarımız çok kısıtlı bir şekil-de katılabiliyor, buna karşılık önemli devlet yapıları davet edilen batılı yaban-cı mimarlara veriliyordu. Türk mimarla-rı ne topluma, ne de resmî makamlara gereği gibi tanıtılmamış olduklarından bu sonuç doğaldı.
O yıllarda mimarlarımızın haklarını ko-ruyacak ve onları tanıtacak meslekî bir 'kuruluş, seslerini duyuracak ibir yayın organı da yoktu. Esasen, mimarlarımız bu işlerin üstesinden gelecek bir kad-roya da sahip değillerdi.
İşte, Arkitekt böyle bir ortamda D.G.S.A. 1928 yıiı mezunlarından bir kaç kişinin heyecanından doğdu diyebiliriz. Amacımız her şeyden önce, Türk mi-marlığını tanıtmak, ona eski saygınlığı-nı kazandırarak, ülkenin mimarlık mu-kadderatına sahip çıkmasını sağlamaktı. Bu nedenle Ifk yıllarda ( M i m a r -A r k i t e k t ) münhasıran mimarlarımı-zın eserleri ve yazılarını yayınlamakla yetindi ve zamanla da bunda etkin ol-mağa 'başladı.
Ancak, bir mimarlık yayınının belli bir amaca yönelik bir propaganda aracı ola-rak kalmasını da uygun bulmamakta idik. İlk yıllarda bu şekilde devam eden Ar-kitekt'e yeni bir yön vererek, genç kuşakları çağdaş dünya mimarlı-ğından haberdar etmeyi de görev saymakta idik. Belli bir yazar kadrosu olmamakla beraber, meslekî sahada ya-zan ve düşünen mesiekdaşlar Türk mi-marlığı temasını Arkitekt'te işliyorlar, içten ve gönülden kampanyamızı sürdür-memize yardımcı oluyorlardı. Bu mes-lekdaşların değerli eserleri, araştırma-ları, makaleleri, bugün elli yıllık mimar-lık tarihimize mal olmuştur. Kendilerine burada şükranlarımızı sunarken, arala-rından kaybettiklerimizin hatıralarını say-gı İle anıyorum. 1940 larda olaylar bize daha da yardımcı oldu. İkinci dünya sa-vaşına rastlayan o yıllarda, Almanya'dan Nazi rejiminden kaçan tanınmış profe-sörler ülkemizde görev almışlardı. Arki-tekt'in sayfalarını bu değerli meslekyaş-lara açtık. Bu suretle kendi yazarlarımız arasında, Bruno Taut, Martin VVagner, G. öelsner, 'Ernest Reuter gibi dünyaca ta-nınmış otoritelerin mimarlık 'hakkındaki görüş ve fikirlerini genç mimar kuşakla-rına -duyurmak fırsatını elde etti'k. 2. dünya harbine rastlayan o yıllarda, ta-rafsız olan ülkemizde British Council ve Amerikan haberler ajansı yayın sahasın-da bir sempati propagansahasın-dası sürdürmek-te, Arkitekt'e, ülkelerine ait kültür ve san'at yazılarını cömertçe gön-dermekte idiler. Bu suretle, tarihî ve çağdaş anglosakson mimarlığına ait li-teratürü okuyucularımıza duyurmak fır-satını buluyorduk.
Zamanla, Arkitekt dünyanın her yanın-dan yabancı mimarlık yayınları ile ilişki kurdu, fikir ve eser alışverişi yaptı, önemli bulduklarını, okuyucuları için say-falarına aktardı.
Arkitekt kolleksiyonlarında yabancı kaynaklı bu fikir ve san'at yazılarının çoğu el'an güncelliğini korumaktadır. Bununla beraber Arkitekt esas hedefi olan Türk mimarlığı 'sahasındaki çalışma-larını ihmal etmedi.
Yazarlarımızın mimarlık tarihimiz hak-kında incelemelerine, araştırmalarına
daima önem verdi. İlmî ve fi'krî yayın-larımız arasında, ülke mimarlığını tanıt-ma propagandasını ısrarla sürdürdü ve ölçülü bir meslek politikası yapmaktan da çekinmedi.
Bugün dünya mimarlığı eskiye nisbe-ten bir çok yeni sorunlarla karşılaşmak-tadır. Kentleşmeden doğan konut ve çevre sorunları, anormal büyüyen kent-lerde mimarlık mirasının korunması, petrol krizinden doğan güneş enerjisin-den faydalanılma gibi çapraşık ve zor meselelere teknik ve bilimsel açıdan
çö-züm getirmeğe mecburdur. Üniversiteler, Akademiler ulusal ve uluslararası meslekî kuruluşlar bu konu-iara eğilmektedirler. Araştırmalar, dok-tora çalışmaları yapılmaktadır. Artık her zamandan daha çok mimarlrk yayınlarına ihtiyaç vardır.
Artık, mimarlık camiamızın bu sorun-lara bilimsel ve teknik yönden eğilecek bir kadro ve meslekî seviye'ye eriştiği-ni ve fikir beraberliği eden genç kuşak-ların birleşerek dergiler yayınlamağa
başladığını memnuniyetle izlemekteyiz. Arkitekt'in, geçen elli yılda Türk mimar-lığının bu günkü çizgisine erişmesinde, imkânları nisbetinde küçük ve naçiz bir katkısı olmuş ise, bundan bahtiyarlık duymaktayız.
Bu süre içinde benimle samimiyetle ve menfaatsız bir şekilde çalışmış olan mesai arkadaşlarıma ve meslekdaşlarıma teşekkürü borç bilirim.
Bosnada Karagözbeğ camisi S i n a n
h a f t a s ı 6 - 1 1 Nisan 1981
T.M.M.O.B. Mimarlar Odası tarafından Ankara'da düzenlenen S i n a n haf-tasında 'bir sergi açılmış ve Onun hak-kında muhtelif konuşmalar yapılmıştır.
7 Nisan'da Leylâ Baydar «Sinan'dan günümüze». Neş'et Akmandor «yönetici ve plâncı olarak Sinan». Jale N. Erzen «Sinan Camilerinde uslüp değişmeleri». Tevfi'k Çavdar «Sinan çağında toplumsal-ekonomlk İlişkiler». Vecihi Timuroğlu «Edebiyatımızda Sinan». Ünal Nalbantoğ-lu «Sinan'ın ortamı». İlhan Tekeli «Os-manlı kent yapısının 16. ve 17. yüzyıllar-daki 'dönüşümü». Enis Kortan «Corbusi-er'in Türk mimarisine bakışı». Cengiz Bektaş «Çağımız açısından Sinan'a bak-mak» konulu tebliğler yapılmış ayrıca Uğur Kangal iki kez DİA gösterisi
yap-Haftayı Tuğrul Akçura yönetmiştir. Hafta münasebetile meslekte 30 yılını dolduran mimarlara, bu arada mimar Arif Hikmet Koyunoğlu ile Zeki Sayâr'a birer onur plâketi verilmiştir.
S e r g i l e r :
istanbul italyan Kültür merkezi ile Türk - Alman kültür enstitüsünün birlik-te düzenlediği, ressam Nicolaus Wer-ner'in yapıtlarından oluşan resim sergi-si 8. 4. 1981 tarihinde İtalyan kültür merkezinde açılmış ve ilgi ile izlenmiştir.
A v r u p a ü l k e l e r i n d e 1 9 b i n O s m a n l ı T ü r k y a p ı t ı v a r
ANKARA (A. A.) - Osmanlıların hü-kümranlık sürdüğü 'bugünkü Avrupa ülke-lerinde 19 bini aşkın Türk-Osmanlı ya-pıtı bulunduğu saptandı.
Yapılan araştırmalar 15, 16 ve 17 yüz-yıllarda Osmanlı-Tüık mimarisinin batıya doğru yayıldığını bu yüzyıllarda gerçek-Ieştirilmiş bulunan Macaristanlda 726, Romanya'da 234, Bulgaristan'da 4 bin, Yugoslavya'da 9 'bin 760, Arnavutluk'ta 1000, Yunanistan'da ise 4 'bin Osmanlı -Türk yapıtının bulunduğunu ortaya çı-kardı. Bu eserler en iyi şekilde Yugos-lavya'da korunmaktadır. Mostarda tarihi köprü mimar Hayrettin h e y k e l t r a ş M i n e S u n a r P a p a ' n ı n b ü s t ü n ü y a p a c a k (basından) Vatikan, Papa'nın büstünü yapmakla Türk heykel t r aşı Mine Sunar'ı görevlen-dirmiştir.
Londra'da oturan ve atölyesi san'at çevrelerinin dikkatini çeken bir yer olan Mine Sunar daha önce de İsmet inönü'-nün bir heykelini yapmıştı.
Basım maliyetlerinin aşırı bir şekilde artması nedenile, 1981 de dergimizin ya-yınına ne şekilde devam edeceğimize henüz kesin bir karar vermediğimizden, abone kaydı yapmamaktayız.
Kararımız sayın abonelerimize yazı ile bildirilecektir.